ALTINOVA TARİHİ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR

Altınova İlçesi Arkeoloji Çalışmaları Sempozyumu, Altınova Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.Altınova ilçesi Arkeoloji Çalışmaları Sempozyumu, Arkeologlar, Akademisyenler ve diğer yetkililerin katılımı ile Altınova Belediye Binasında gerçekleşti. Altınova ilçesindeki Çobankale ve Hersek bölgesinde bulunan ve arkeologlar tarafından araştırılan, toprak ve deniz içinde bulunan eski yerleşim birimleri olan Helenopolis - Limnae – Civetot’un tarihi yapıları ile ilgili çalışmalar hakkında akademisyenler sunum gerçekleştirdi.

ÇALIŞMALARI ANLATTILAR

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral’ın ardından Yalova Müze Müdürü Ali Sinan Özbey Altınova Arkeoloji Kazılarının Değerlendirilmesi ve Müze Kurtarma Kazısı, Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretimi Üyesi Doç. Dr. Selçuk Seçkin 2018- 2020 Yılları Arasında Yürütülen Yalova / Altınova Yüzey Araştırmasının Değerlendirmesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gündüz 2018-2021 Yılı Altınova Sualtı Araştırmaları, Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Cennet Pişkin Ayvazoğlu Helenopolis Ve 2021 Yılı Yüzey Araştırması, Ma Leicester Üniversitesi öğretim Görevlisi Işıl Akalan Gündüz Çağlar Boyu Altınova Kıyıları Ekonomik Faaliyetleri Ve Değerleri, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlileri Fethi Ahmet Yüksel - Selçuk Seçkin Yalova, Altınova Çobankale Giriş Kapısının Aranması Çalışmalarında Arkeojeofizik Çalışmalar, Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Filiz İnanan ve Doç. Dr. Selçuk Seçkin Yalova, Çobankale Kazıları Sarnıç Buluntuları: Bizans Dönemi Sırlı Seramikleri konularında sunumlar yaptılar.

“MÜZELER ŞEHRİ YAPACAĞIZ”

Altınova Belediye Başkanı Metin Oral Sempozyumun açılış konuşmasında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bizler Altınova’nın tarihini nasıl halkımız ile paylaşırız gösteririz diye yola çıktık ve bu çalışmaları gerçekleştirdik. Altınova’yı müzeler şehri yapacağız, ayrıca hersek’teki deniz fenerini müze yapacağız. Bu Türkiye’de sayılı olacak. Ayrıca Hersekzade camii ve hamamını ihya projemiz var, Kamulaştırma sorununu çözmeye çalışıyoruz. Altınova’da Arkeoloji Müzesi kurmak istiyoruz.

CUMHURBAŞKANLIĞI HİMAYESİNDE

Bizler Altınova’da atalarımızın kültürü olan Selçuklu ve Osmanlı eserlerini gün yüzüne çıkartmak istiyoruz, bunları gençlerimize çocuklarımıza ve halkımıza göstermek istiyoruz. Bizleri geçmişimden koparmak isteyenler var, bunlara müsaade etmeyeceğiz. Bunun dışında ev sohbetlerinde bahsedilen ve varlığından haberdar olmadığımız deniz içinde olan ve yere batan antik bir şehir yerleşim yeri var, Kaytazdere Su Sarnıçı var, bunları gün yüzüne de çıkartacağız. Cobankale arkeoloji çalışmaları da Cumhurbaşkanlığı himayesinde devam ediyor. Altınova Belediye Başkanı olarak, Cumhurbaşkanlığımıza, Turizm ve Kültür Bakanlığı başta olmak üzere hükümetimize, tüm akademisyenlere, arkeologlara ve tüm yetkililere çok teşekkür ederim” diye konuştu.

ÇOBANKALE KAZISI’NDA ELDE EDİLEN BULGULAR VE HEDEFLER

Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretimi Üyesi Doç. Dr. Selçuk Seçkin, Çobankale Kazısı’nda Elde Edilen Bulgular ve Hedefler konusunda bilgi verdi. Doç. Dr. Selçuk Seçkin, “Yalova/Altınova’nın yaklaşık 4 km güneyinde yer alan Çobankale, İstanbul-İznik ve Batı Anadolu yolunun kilit noktalarından doğal bir tepe üzerine kurulmuştur. Araştırmacılar tarafından 11. Yüzyıla tarihlenen yapının, Bizans döneminde inşa edildiği, Selçuklu döneminde de kullanım gördüğü bilinmektedir. Tarihsel süreçte Bizans, Selçuklu, Haçlı ve Osmanlı egemenliği görülen yapının, Osmanlı döneminin kuruluşunda oynadığı rol Prof. Dr. Halil İnalcık tarafından Osmanlı’nın kuruluşunun 700. Kuruluş yıldönümü kutlamalarında dile getirilmiş ve Çobankale bu sayede akademik dünyada bilinir hale gelmiştir. Bu süreçte Yalova’da yapılan konferans ve sempozyumlar da, Bafeus Muharabesi ve dolayısıyla da Çobankale’nin tanınmasında katkı sağlamıştır. Kalede arkeolojik anlamda ilk çalışma 2017 yılında Bursa Müze Müdürü Sinan Özbey’in başkanlığında, Doç. Dr. Selçuk Seçkin’in bilimsel danışmanlığında temizlik çalışması şeklinde başlamış, 2020 yılında 12 ay süren kazılar kapsamına alınan proje, 2021 yılında Cumhurbaşkanı kararnamesiyle, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bünyesinde kazı başkanlığına dönüştürülmüştür. 2017 yılından 2021 yılına kadar geçen süreçte kazı çalışmasında önemli sonuçlara ulaşılmış, bunlar gerek bilimsel platformlarda, gerekse de yayın izinleri alınarak basın ile paylaşılmıştır. Yayın kapsamında genel çizgileri ile gerek arazi çalışmasında gerekse kazıevinde küçük buluntular üzerinde yapılan çalışmaların anlatımı yapıldıktan sonra, ileriki süreçte yapılması planlanan çalışmalar hakkında bilgilendirme yapılacaktır” dedi.

YÜZEY ARAŞTIRMASININ DEĞERLENDİRMESİ

Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretimi Üyesi Doç. Dr. Selçuk Seçkin,

2018-2020 Yılları Arasında Yürütülen Yalova/Altınova Yüzey Araştırmasının Değerlendirmesi yaparak, “2018 Yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Müdürlüğü’nün izni ile başlamış olduğumuz “Yalova ve İlçelerinde Ortaçağ ve Türk İslam Dönemi Yüzey Araştırması” kapsamında ilk olarak arazi çalışmasını tamamladığımız ilçe Altınova’dır. Bu kapsamda önce köyler, sonra belde ve son olarak ilçe merkezinde yer alan tarihi eser ve yerleşimler taranarak bölgenin tarihsel geçmişi ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır. İncelemesi yapılan günümüz ilçe ve köylerin Kafkas ve Balkan göçmenleri tarafından kurulan yerleşimler olduğu, 19. Yüzyıl öncesinde Türk dönemine ait olarak anıtsal düzeyde sadece Altınova’nın sahil kısmında yer alan Hersek’te Hersekzade Ahmet Paşa tarafından inşa edilen bir külliyenin günümüze ulaştığı tespit edilmiştir. Yüzey araştırmasında incelenen köylerdeki mezartaşları, yerleşimlerin tarihini vermesi yönünden önem taşımakta olup, tahrip ve yok olmamaları, güvenli alanlarda sergilenebilmeleri için yerel yönetimler ve ilgili kurumlarla yazışmalarımız devam etmektedir. Altınova’da Bizans dönemine ait ise kırsal yerleşimler olduğu gibi, bölgenin sahilindeki Hersek Mahallesi’nde, günümüzde Dedeler Tepe olarak haritalara işlenmiş olan Helenepolis Antik Kenti’nin ve Yalakdere Vadisi’nde yer alan Çobankale’nin Ortaçağda da iskan gördüğü eldeki yapı kalıntılarından anlaşılmaktadır. Çalışmamızda, üç yıllık yüzey araştırmamızın sonuçları, elde edilen bulgular, örneklerle paylaşılmaya çalışılacaktır” ifadelerini kullandı.

ALTINOVA SUALTI ARAŞTIRMALARI

Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gündüz 2018-2021 Yılı Altınova Sualtı Araştırmaları hakkında sunum yaptı. SDr. Serkan Gündüz, “Oluşum süreci bakımından en genç denizimiz olan Marmara Denizi hem göl olduğu dönemlerde hem de iç deniz formuna dönüştüğü dönemden sonra çevresindeki medeniyetler için hayati önem taşımıştır. Başlangıçta besin kaynağı iken özellikle deniz ticaretinin önemini arttırması ile birlikte birleştirici bir görev üstlenmiştir. Hem Karadeniz kıyısındaki medeniyetleri Ege medeniyetleri ile, hem de Avrupa kıyılarındaki kentleri Asya kıyısındakiler ile buluşturmuştur.

2018-2021 yılları arasında Altınova ilçesi kıyı şeridinde yürütülen arkeolojik sualtı yüzey araştırmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, Bursa Uludağ Üniversitesi ve Altınova Belediyesi’nin destekleri ile kesintisiz bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

Projenin ilk çalışmalarına Altınova ilçesinden başlanılmasındaki nedenler arasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun önemli liman kentlerinden olduğu bilinen Helenopolis’in, Barrington Atlas’ta Limnae Antik Kenti’nin ve I. Haçlı Seferleri’nde önemli bir liman görevi gören Kibotos Kalesi’nin bu coğrafya içerisinde lokalize edilmesinin yanı sıra Altınova Belediyesi’nin desteğini de sayabiliriz.

Arkeolojik sualtı yüzey araştırmalarımız esnasında Dilburnu’nda D/G İstasyon Komutanlığı sınırı içerisinde Geç Roma Dönemi’ne tarihlendirebileceğimiz ve 20. yüzyılın ortalarına kadar kulanılmış olan bir adet iskele (Resim 2), bu iskelenin batısında Osmanlı Dönemi deniz fenerinin kıyı şeridinde muhtemelen Geç Roma – Erken Bizans Dönemi’ne tarihlendirilebilecek bir deniz feneri (Resim 3), Hersek Lagünü’nün giriş kısmında üç farklı döneme işaret eden Lagün Seddi izleri, Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığı kıyı şeridinde Limnae/Civetot yerleşimlerine ait olduğunu düşündüğümüz yapı kompleksi (Resim 4) ve lagünün ön bölümünde olasılıkla Osmanlı Dönemi’ne tarihlendirebileceğimiz bir adet gemi batığı (Resim 5) tespit edilmiştir.

17 kilometrelik kıyı şeridinin büyük bir bölümü modern yapılaşmanın kurbanı olması nedeni ile yalnızca yaklaşık 8 kilometrelik bir alan boyunca araştırmalar gerçekleştirilmiştir. 8 kilometrelik bir kıyı şeridinde tespit ettiğimiz arkolojik sualtı kültür varlıkları bize bölgenin tarihsel önemi bir kez daha kanıtlamıştır. Ayrıcasaltında keşfedilen kalıntılar ileriki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde dalış turizmine açılabilir ve bölge ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı olabilir” diye konuştu.

ÇAĞLAR BOYU ALTINOVA’NIN EKONOMİK DEĞERLERİ

Ma Leicester Üniversitesi öğretim Görevlisi Işıl Akalan Gündüz, Çağlar Boyu Altınova Kıyıları Ekonomik Faaliyetleri ve Değerleri konusunda sunum yaptı. Işıl Akalan Gündüz, “2018 yılında Yalova İli Kıyıları Antik Liman ve Sulatı Yüzey araştırmasına başlamamızın sebeplerinden biri de Çağlar boyu değişen kıyısal ekonomiyi anlamaktı. Sualtı arkeolojisi dendiğinde akla sualtında bulunan kültür mirası gelse de, sualtındaki batıklar ve yapılar karada olan birçok yapı ve yerleşimin bir parçasıdır ve denizcilik ve kıyı ekonomik faaliyetleri ile doğrudan bağlantılıdırlar. Bu nedenle sadece sualtı kültür mirasının tespiti değil aynı zamanda kıyısıal ekonomi ve üretim faaliyetleri de sualtı yüzey araştırmamızın bilimsel sorularından biridir. Kısaca, limanlar, yol ağları, kıyısal yerleşimler ve neyin nerde üretilip hangi yollarla ticaretinin yapıldığını anlamak çalışmamız için büyük önem arz etmektedir.

Antik kaynaklar günümüz Yalova bölgesi hakkında sınırlı bilgiler sunsa da Constantopolis’in başkent olmasından sonra bölgedeki liman kentleri önem kazanırken bazı yeni ticari liman yerleşimleri de ortaya çıkmıştır. Özellikle Anadolu yol ağının son bulduğu liman yerleşimleri yeni başkent için yaşamsal kaynaklar oluşturmaktaydı. 4-5.yüzyıla tarihlendiği düşünülen Tabula Peutingeriana yani Peutinger haritası Constantinopolis çevresindeki yol ağları ve merkezi yerleşimler hakkında bilgi vermektedir. Haritaya baktığımıza Constantinapolis’i solda görmekteyiz. Sağda ise Anadolu yol ağında bulunan Pylai/Yalova ve Nicaea gibi büyük kentler bulunmakta.

LİMNAE YERLEŞİMİ

Haritada görünen Pylai/Yalova dışında Strobilos /Çiftlikköy ve imparator Konstantin’in annesi Helena’nın adını alan Helenopolis kenti de 4. Yüzyıldan sonra büyük önem kazanan liman kentleridir. Helenopolis, Hersek Lagününün hemen üst tarafında bulunan dedeler tepe mevkiine lokalize edilmiştir. Bölgenin bir diğer yerleşimi de Barrinton Atlas ve Clive Foss tarafından Lagün’ün hemen aşağısına lokalize edilen Limnae yerleşimidir. Bu iki yerleşimin bulunduğu alanların ortasında bölgenin en belirgin coğrafi unsurlarından biri Hersek Lagünüdür.

Lagünler çok zengin bir ekosisteme sahiptir. Hersek lagünü özellikle kefallerin üremesi için uygun koşulları sağlarken etrafında oluşan bataklık sazlık alanda 300’den fazla kuşa ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bu sulak alan hayvancılık için de çok elverişli bir ortam oluşturmaktadır. Bütün bunlardan yola çıkarak hem Helenopolis’in hem de Limnae’nin bu lagün’ün etrafında kurulması şaşırtıcı değildir.

Hersek Lagününün ekonomik değerleri hakkında en detaylı bilgiyi veren 1915’te yayınladığı kitabı Balık ve Balıkçılık ile İstanbul balıkhane müdürü Karekin Deveciyandır. Deveciyan İstanbulda satılan balıkçı sepetlerinin İzmit Körfezinde bulunan Hersekten gelen sazlardan yapıldığını belirtmektedir. Osmanlı döneminde sepetlerle izmarit, karides,İstakoz ve gelincikbalığı yakalanırdı. Okkası altı ila sekiz altın kuruşa satılan sazların bir okkasından üç adet ıstakoz avı sepeti üretilebilmektedir. Bir istakoz sepeti on beş altın kuruşa satılırdı. Edilen kara bakıldığında sazın ve sepetçiliğin ekonomi için değerli bir kaynak olduğu açıkça görülmektedir. Hersek lagününün sazlarının sadece balık sepeti için değil çağlar boyunca birçok çeşit yerel sepet için de hammadde oluşturmuş olabileceğini söylemek yanlış olmaz.

BALIK ÇİFTLİĞİ

İstanbul balıkhane kayıtlarında Hersek lagünün bir diğer ekonomik değeri kefal balığı ve likorinoz veya berekat balığı olarak bilinen tuzlanıp fıçılara basılan daha sonra da tütsülenen kefaldir. Deveciyan’a göre bu çok iş gücü gerektiren balığın en kalitelileri Hersek lagünü ve tuzla gölünden gelen kefallerden yapılmaktadır. Hersek lagününde sadece Şubat ve Mart aylarında balık avlanılır ve 15.000kg balık elde edilir.

Lagünün Osmanlı döneminde bu kadar önemli ekonomik değerlere sahip olması bunun Osmanlı dönemi öncesi kullanımı hakkında da bize ip ucu vermiş oldu. 4 yıldır bölgedeki yaptığımız araştırmalar bize Geç Antik çağdan Osmanlı dönemine kıyı şeridinde büyük değişimler olduğunu göstermekteydi. Günümüzde Lagünün önü betonerme bir set ile kapatılmıştır. Bu set muhtemelen 1930lardan sonra yapılmıştır. Yaptığımız yüzey araştırmalarında onun hemen önünde uzun dikdörtgen kireç taşından yapılmış kenetsiz muhtemelen Osmanlı döneminde yapılmış olduğunu düşündüğümüz lagün seddini tespit ettik. Modern seddin yaklaşık 100m açığında ise düzensiz kireç taşlarının bir set şeklinde yığılmasıyla yapılmış bir set daha tespit ettik. Bu set kıyı şeridinin değişiminden önceki lagün seddi olmalıdır. Şuanki yüzey araştırmamızın sonuçlarına göre kıyı şeridinin 13. Yüzyıldan sonra değiştiğini düşünmekteyiz. Bu da bu seddin 13. Yüzyıldan önce lagünün balık çiftliği olarak kullanıldığını göstermektedir.

Balık setleri veya bendleri ilkel bir balık tutma yöntemi olup prehistorik dönemden beri kullanılan bir balık tutma yöntemidir ve hala bu yöntem başta İngiltere dahil birçok ülkede kullanılmaktadır. Ayrıca bu yöntem sürdürülebilir balıkçılığa örnek gösterildiğinden desteklenmektedir. Sağında Minehead Bay soomersette bir balık bendinin yapımı görülmekte ve bizim tespit ettiğimiz erken dönem bendine benzer bir yapım şekli vardır.

ALTINOVA ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİNİ BELGELENDİ

2021 yılında Karamürselbey Eğitim kamutanlığı açıklarında sualtında tespit ettiğimiz ve değişik dönemlerde Limnae yerleşimi ve Civetot kalesi/manastırna ait olduğunu düşündüğümüz yapı grubunun kuzeyinde bir zeytınyağı işliği tespit ettik. 4-6yy dan sonra kullanıma giren bu tip zeytinyağı presleri Osmanlı döneminde de kullanıma devam etmiştir. Fakat yapının orta Bizans mimari öğeleri ve henüz Osmanlı dönemine ait bir buluntunun ele geçmemsinden dolayı biz yapının 13. Yüzyıldan sonra kullanım görmemiş olduğunu düşünüyoruz. Zeytinyağı Roma ve Bizans döneminde sadece yemek için değil, aydınlanmak, kozmetik ve tıbbi alanlarda kullanılan çok önemli ve yaşamsal bir ihtiyaçtı. Zeytinyağı diyince gelende İznik bölgesi akla gelse de bu zeytinyağı işliği ile Altınova zeytinyağı üretimini belgelemiş olduk.

HAYVANCILIK

Son olarak hızlıca bölgenin Osmanlı döneminde önemli başka bir tarımsal faaliyeti hayvancılığa geçmek istiyorum. 1915 tarihli Erkan-ı Harbiye haritasında Hersek deltasında özellikle sulak alanlarda tam, ağıl ve çiftlikler görülmekte. 19. Yuzyılda Osmanlının bölgesel üretimini belgeleyen Vital Cuinet Karamürsel yöresinin hayvancılığını belgelemiştir. Yıllık 29.831 dana/inek,30.000 koyun, 130.000 keçi ve 16.800 tiftik keçisi yetiştirilmektedir. Bu yörede, Mizitra adında koyun ve keçi peynirinden üretilen ve sert bir tadı olan peynir Istanbula gönderilmektedir. Mizithra, anız (küçükbaş hayvanların ilk sütü) sütü kullanılarak yapılan bir peynirdir. Tuzsuz, yağlı ve inanılmaz lezzetli olup tatlı lor peyniri ile gravyer arasında bir lezzeti vardır. Yumuşak, orta ve eski sert tipleri vardır.

Kısa bir süreye Altınova gibi bereketli bir bölgenin çağlar boyu ekonomik faliyetlerini sığdırmak zor. Altınova belediyesi ile birlikte yaptığımız işbirliği sonucu bu tarihi değerleri teker teker bölgeye kazandırıyoruz. Altınova Belediye başkanı Dr Metin Oral’in değerli girişimleri ile Hersek lagününün önünden tutulan kefaller ile likorinoz yapımının tekrar canlanmasına katkıda bulunduk. Limnae/Civetot antik zeytinyağı üretiminin daha net anlaşılmasıyla ile onun da hikâyesini Altınova’nin tarihine ekleyeceğiz” dedi.

HELENOPOLİS YÜZEY ARAŞTIRMASI

Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Cennet Pişkin Ayvazoğlu, Helenopolis ve 2021 Yılı Yüzey Araştırması konusunda sunum yaptı. Dr. Cennet Pişkin Ayvazoğlu, “Yalova İli ve İlçeleri Antik Çağ Yüzey Araştırması, Altınova İlçesi’nden başlamış olup ilk durak Dil Burnu üzerindeki Dedeler Tepesi ve çevresi olmuştur. Bu mevkii tarafından Helenopolis olarak lokalize edilmiştir. Sunumda Helenopolis Antik kenti hakkında bilgi verilmiş ve yüzey araştırmasında ulaşılan veri ve sonuçlar paylaşılmıştır.

Dr. Pişkin-Ayvazoğlu, Helenopolis'te tespit edilen en erken arkeolojik malzemenin Hellenistik Dönem'de ait seramikler olduğunu ve bunun kentin erken dönemlerinin anlaşılması bakımından önemli olduğunu belirtmiştir. Yüzeyde gözlenen arkeolojik malzeme yoğunluğunu Roma dönemine ait seramikler oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

ÇOBANKALE KAZILARI SARNIÇ BULUNTULARI: BİZANS DÖNEMİ SIRLI SERAMİKLERİ

Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Filiz İnanan ve Doç. Dr. Selçuk Seçkin, Yalova, Çobankale Kazıları Sarnıç Buluntuları: Bizans Dönemi Sırlı Seramikleri konularında sunumlar yaptılar. Üyeleri Dr. Filiz İnanan ve Doç. Dr. Selçuk Seçkin, “Yalova İli, Altınova İlçesinde bulunan ve 11.yüzyılda inşa edildiği, 14.yüzyıla kadar kullanıldığı düşünülen Çobankale’de ilk çalışmalar Clive Foss ve Halil İnalcık tarafından yapılmış, sonrasında Bithynia Bölgesi araştırmaları kapsamında V. François ve J. Lefort tarafından da Çobankale ve seramikleri hakkında araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmalardan uzun zaman sonra ilk kez 2017 yılında, Bursa Müze Müdürlüğü yönetiminde, Doç. Dr. Selçuk Seçkin’in bilimsel danışmanlığında Çobankale kazı çalışmaları başlatılmıştır. 2018 yılında, içkalenin tümünün temizlenmesiyle sarnıç yapısı ortaya çıkarılmıştır. Makalemizde kaleiçinde saptanan ilk yapı olan sarnıçta ele geçen seramikler konu edilmiştir. Bu seramikler içinde Beyaz Hamurlu Seramikler, Astar Boyalı Seramikler ile Zeuksippus Ailesi seramikleri mevcuttur” diye konuştular.

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!