ERBAY, İMZA GÜNÜNDE OKURLARIYLA BULUŞUYOR

Yalova eski Valisi İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Erbay" Kentsel Dönüşümden Kentsel Ranta" Kitabıyla Yalova'da okurlarıyla imza gününde buluşacak.

Ruşen Keleş, Yusuf Erbay ve Kemal Görmez’in kaleme aldığı “Kentsel Dönüşümden Kentsel Ranta” isimli kitap İmge Kitabevi’nde çıkmıştı.  Kitabın yazarlarından Prof. Dr. Yusuf Erbay 19 Kasım Cumartesi günü Yalova Kitapevinde  saat 14.00'de imza günü düzenleyecek.

 

“Kentsel Dönüşümden Kentsel Ranta” kitabının kısa sunumu....

Kent bölümlerinin kullanım tarzına, dışardan yapılan bir müdahale sonucunda gerçekleşen kentsel dönüşüm; toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal amaçları olan bir süreçtir. Kentsel dönüşüm kavramı, kent koşullarında kendiliğinden oluşan değişimlerden çok, plan ve amaçlar doğrultusunda yapılan eylemler bütünü anlamında kullanılmaktadır.

Kentsel dönüşüm yaklaşımı, ülkemizde yüzyılın başında yaşanan depremlerden sonra, afetlerde karşılaşılacak riskleri azaltmanın bir yolu olarak da görülmeye başlanmıştır. Depremin yaratacağı yıkımlara çözüm arayan ulusal toplantılarda “kentsel dönüşüm eylem planları” ve “sakınım planları” tanımlanmış; kentsel dönüşüm alanlarında yerel yönetimler için boşaltma, yenileme, güçlendirme gibi yöntemlerin geliştirilmesi gündeme getirilmiş ve sonrasında bu yöntemlerin uygulanabilmesi için yasal dayanaklar oluşturulmuştur.

Türkiye’deki yapıların büyük bir kısmı zorunlu deprem sigortası ve yapı denetimi sistemine geçilmeden önce inşa edilmiştir. Bu nedenle, birçok kentte kaçak yapılaşma oranlarının yüksek, yapıların sağlıksız ve dayanıksız olduğu gözlenmektedir.

Kentleşme süreciyle birlikte ve ülkenin bir deprem kuşağı üzerinde olduğu gerçeğinden hareketle çıkarılan deprem yönetmeliklerine büyük oranda uyulmadığı bilinmektedir. Oturdukları zeminlerin zayıf olmasının yanı sıra, yapıların da sağlıksız olması sonucunu doğuran önemli nedenlerden biri, başta siyasal ve maddi çıkarlar olmak üzere, çeşitli sebeplerle binaların denetimsiz olarak yapılmasına izin verilmesidir.

İki binli yılların başında yaşanan sarsıcı deneyimler, özellikle birinci derece deprem bölgelerinde hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme gidilmesinin gerekliliğini gündeme getirmiş ve bu alanda yasalar çıkarılmaya başlanmıştır.

Depreme dayanıklı olmayan yapıların, depremden önce belirlenerek güçlendirilmeleri, gereken durumlarda yıkılarak yeniden yapılmaları, kaçak nitelikte yapıların var olduğu bölgelerin güvenli ve yaşam kalitesi yüksek alanlara dönüştürülmesi düşünceleri ülke gündeminde yer etmeye başlamıştır. 

Toplumsal ve bireysel etkileri gereğince hesaba katılmaksızın ve rant aktarımı amacıyla yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarına karşı eleştiriler ve olumsuz değerlendirmeler yükselmektedir. Sıkça yaşanmaya başlayan olumsuz uygulamalara rağmen, amaca yönelik olarak ve uygun yöntemlerle gerçekleştirildiğinde kentsel dönüşümün, kent kaynaklarının verimli şekilde kullanılması; kentlerin güvenli ve yaşanabilir kılınması; kültürel dokularının korunması ve uzun erimli planlar yaparak kentsel gelişmelerinin düzenlenmesi için etkili bir araç ve yöntem olduğu unutulmamalıdır.

Kentlerde zaman içinde oluşan eskime, işlevselliğin yitirilmesi ve doğal afet riskleri gibi unsurlara bağlı olarak ortaya çıkan kentsel sorunların gerçek çözümü için, kentsel dönüşümde bütüncül ve tutarlı bir yaklaşıma, dönüşüm sürecinin çözüm odaklı tasarımına ve katılım ilkelerinin adil biçimde uygulanmasına gereksinme olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Amacına uygun ve başarılı sonuçlar verebilmesi için, kentsel dönüşüme kamu çıkarları yönünden yaklaşılmalı ve bunun uzun dönemli bir uygulama süreci olduğu kabul edilmelidir. Dönüşümün olumlu sonuçlarına erişebilmek için yerel halkın ve temsilcilerinin etkin ve demokratik katılımı ile toplumsal uzlaşı en üst düzeyde sağlanmalıdır. Uygulama bölgelerinin taşıdıkları özellikler göz önünde tutularak uygun katılım modelleri hayata geçirilmelidir. Özellikle, toplumsal dışlanmaları önlemek için “yerel ortaklıklar” anlayışına öncü roller verilmeli, mülk sahipleri sahip oldukları haklar konusunda bilinçlendirilmelidir.

Öncelikle planlama aşamasında oluşturulacak toplumsal uzlaşı zeminleri, ardından girişilecek dönüşüm uygulamalarında da işlevsel kılınmalıdır. Yapılan uygulamaların gerçek amacına erişebilmesi için, kentsel dönüşümün bir “ikna yöntemi” olarak kullanılmasının önlenmesi, bu girişimlerin amaç ve ilkeleriyle ters düşen uygulamalardan vaz geçilmesi gerekmektedir.

Kentsel dönüşümün çözüm odaklı ve başarılı sonuçlara ulaşması, uygulamaların halka açık ve doğru bir biçimde anlatılmasına, onların dönüşüm sürecine katılmalarına ve kalıcılığı sağlamak için bu bölgelerde toplumsal ve ekonomik programlar uygulanmasına bağlıdır. Dönüşüm sürecinde halkın katılımının sağlıklı bir şekilde sağlanması, daha sonra uygulanacak olan programların başarısında önemli bir etken olacaktır.

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!