SESİNİZİ DUYUYORUM
Sitemizin kurucusu Gazeteci-Yazar Faruk Kırtay'ın yazmış olduğu" Sesinizi Duyuyoruz" adlı kitabını buradan okuyabilirsiniz.,
 
Basım Yılı: 2001

Baskı: Livane Matbaacılık-İstanbul

 

SESİNİZİ DUYUYORUZ

GİRİŞ
17 Ağustos’ta, enkaz haline gelen her binanın altından yüreklerimizi yakan çığlıklar yükseliyordu:
“Sesimi Duyan Var Mı?”

Binaların enkazları başında yakınlarını kurtarmak için günlerce çaba sarf edenlerin de çığlıkları enkaz altından çıkan seslere karışıyordu:
“Sesimi Duyan Var Mı?”

Kardeşlerimiz, yakınlarımız, dostlarımız, anılarımız geçmişimiz ve umutlarımız enkazların altında kalmıştı. Ve çaresizliğin getirdiği suçluluk duygusuyla enkaz başında, kurtarıcıların ve kurtulmayı bekleyenlerin ortak sesiydi:
“Sesimi Duyan Var Mı?” sözleri

İş makinelerin çıkardığı gürültüleri birlikte, enkaz altında ve üstünde bulunan insanlarımızın bu feryatları birbirine karışıyordu. Yüzlerce insanımız enkaz altında günlerce süren yoğun mücadeleler sonrasında kurtulması başarılmıştı. Kurtarılması mümkün olmayanların ağzından çıkan ikinci ses ise: çocuklarının kurtarılması ve bir daha böylesi bir felaketin gelecek kuşakların yaşanmaması dileğiydi.

Enkaz altında günlerce süren mücadeleler sonrasında kurtulanlar, bu duyguyu ve düşüncelerini, geleceğe bakış açılarını 17 Ağustos’un 1. Yılında deprem anıtında bulunan ve şuan da okumakta olduğunuz deftere, taleplerini ve duygularını yalın bir şekilde dile getirdiler.

17 Ağustos, deprem bölgesinde büyük yaralar açtı.
Anaların, babaların, kardeşlerin, sevgililerin, arkadaşların isimlerini deprem anıtında görenler önce gözyaşlarıyla yıkadılar mermer sütunları.
Sonra da insanın yüreğini yakan ve yanıtı hiçbir zaman alınamayacak mektuplar gönderdiler; yer altına…

İstedik ki; enkaz altına gönderilen her mektup, her ağıt adrese ulaşsın. İstedik ki; bu mektuplar aynı zaman da yer üstüne, gelecek kuşaklara da ulaşsın ve yaşadığımız bu faciadan dersler çıkartılsın. İşte bu nedenle, enkaz altında kalanların “seslerine ses vermek” amacıyla bu çalışmamıza;
“Sesinizi Duyuyoruz” adını verdik.

Deprem anıtında bulunan ve son bir yıl içinde onlarca deftere yazılanları tek bir kitapta topladık, imzasız olarak yazılanları ilkesel olarak yazmamayı benimsedik. Yazılan yazının altına not bırakıp okunmamasını isteyenlerin taleplerini de yerine getirdik.

Ancak belirtmeliyiz ki; bizleri kahreden 17 Ağustos depremini ilahi bir ikaz olarak değerlendiren ortaçağ karanlığını savunan insanlık düşmanlarının tüm deprem bölgesini günah kuşağı olarak ilan etmeleriydi.

Tüm bunlarla yetinmeyenler, kefensiz olarak toprağa verilen bebeklerin, masum insanlarımızın  isimleri bulunan deprem anıtındaki anı defterine “ bu deprem iyi ki oldu” diye yazma cüretini gösterdiler.

Oysa bizler biliyoruz ki; bu doğal afeti felakete dönüştürenler biz insanlardık. Acıları bir daha yaşamama umuduyla.
Faruk Kırtay – Gazeteci/ Yazar 
Numan Özkan – Dönemin Yalova Belediye Başkan Yardımcısı

Not: Deprem Anıtındaki deftere ziyaretçilerin ve yakınlarını kaybedenlerin yazdıkları yazıların orijinalliğine özen gösterilmiştir.

 

MEKTUPLAR

 

Deryam'a
Seni çok özledim güzelim.
Habersizce gidişin, o gittiğin yol senden çok beni yordu.
Dediler ki; simsiyah o uzun saçların toza tuğlaya karışmış.
O bebek yüzün tanınmaz olmuş.
Yatağından bile kalkamamışsın, uyanamadın mı?
Yoksa bir teslimiyet miydi bu.
O gece anneciğinle vedalaşarak uyumaya gitmiştin!
Niye?
Biliyor muydun yavrum!
Hissettin mi olacakları?
16 Ağustos’ta neler paylaşmıştık seninle.
Ne çok ağladık gidenlerimize.
Hani çocukluğunun geçtiği unutamadığın o ev var ya yıkılmadı canım.
Hala sapasağlam seni ve ağabeyini bekliyor.
Sana mezar olan evimiz var ya üç duvarı varmış.
Sana güzel haberlerim yok bebeğim. Çeyizlerini hep çaldılar. Geri kalanı da enkaza karıştı gitti.
Adını bir mermer sütunda binlerce insanla kaynaşmış olarak görmek hoşuma gitmiyor. Bu sütunlar keşke bir iftihar listesi olsaydı.
Senin için bol bol dua ediyorum.
O sevdiğin kremalı bisküviyi artık yiyemiyorum.
Seni çok özledim bebeğim.
Sen okumasan da ben yazmaya devam edeceğim.
Bu sabah saat 04.30’da sana iki mum gönderdim, karanlıkta kaybolma diye!
İçim yanıyor bebeğim.

Annen Sümbüle Ferah 

Ablan Ceyda Bal

 

Canım Öğretmenim Özlem Çakıroğlu'na
17 Ağustos günü bir sallantıyla uyandı şehrimiz, 7,4 Şiddetindeki depremle açtık gözlerimizi.
Böyle olacağını bilsek açmak ister miydik gözlerimizi.
Sallantı durdu binaları sağlam olanlar dışarı çıktı.
Ya diğerleri.
Daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve sizi kurtaramamışlar. Oysa ne hayallerimiz vardı geçen yıldan.
Ama siz sözünüzü tutamadan ayrılmak zorunda kaldınız aramızdan. Biliyorum sizde daha hayatınızın baharında öğrencilerinizden ve sevdiklerinizden ayrılmak istemezdiniz.
Bizlerde siz aramızdan bu kadar erken yolcu etmek istemezdik. Tam birbirimize alıştık derken 17 Ağustos girdi aramıza. Bazen isyan eder gibi sormak geliyor içimden neden depremde bunca insan ölüyor?
Şuan yanımızda olmayabilirsiniz ama biz sizi hiç unutmuyoruz. Her beden dersinde bizlerde öldük, ölüyoruz.
İnşallah siz bizi görüyorsunuzdur ama bizlerin sizi görmemesi var ya işte o en kötü kader olsa gerek.
Bilmiyorum siz o kefeni nasıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yalnız bıraktılar.
Ama biliyorum ki, bir gün ellerimiz öyle birleşecek ki, enkazları kaldıran binaları yerinden oynatan iş makinaları bile bizleri ayırmaya gücü yetmeyecek.
Tüm öğrencileriniz sizi öyle özlüyor ki, bazen resminize bakıp bazen de hatıra defterlerimize yazdığınız o birkaç sözle yetinmeye çalışıyoruz.
Yetinmeyeceğimizi biliyoruz ama genede bir çözüm. Hani bana yazdığınız hatırada “adaşım olarak sen hiç özlem  çekme olur mu” demiştiniz ama bana o özlemi siz çektiriyorsunuz. Huzur içinde yatın öğretmenim.

Öğrencin Özlem İymen

Uğur’umuza.

Seni her gün anıyoruz. Hayalinle yaşıyoruz inan. Sesin kulaklarımızda çınlıyor, kahkahaların bizlere mutluluk veriyor. Ama uyanıyoruz bir zaman sonra ve ardından gözyaşları.

Sitem edemiyorum tanrıya, seni bizden çok seviyordu demek ki, yoksa ayırır mıydı bizden.

O gece yüreğime öylesine bir acı saplandı ki; yılarca geçmeyecek inan. Herkesten bir şeyler koptu belki. Ama hiçbiri seni kaybetmek kadar acı olamaz. Biz “seni unuttuk” kelimesini tanımıyoruz.

Tanımak istemiyoruz. Çünkü sen bizim her şeyimizsin, yaşamaya bağlanma hevesimiz, mutlu olmamız için tek sebepsin. Özlemin öylesine kocaman ki, bizi yiyip yiyip bitiriyor. Hayallerindeki kızı umarım bulursun:

“mor saçlı, pembe gözlü, 3m 50 boyunda, 2 yaşında yeşil tenli”. Seni çok seviyor ve özlüyoruz!

Leyla/ Selda/ Selda

***

Selam Özge;

Seni çok seviyorum maviş gözlüm. Buraya sana olan son görevimi yapmaya geldim.

Yattığın yerde huzurlu musun?

Hani daima başarmak istediğin bir meslek vardı ya, belki sen bunu başaramadın ama ben başaracağım. Herkes senin için öldü diyor ama ben biliyorum ki, sen kalbimizi aydınlatan bir ışıksın. Ölüm seni bizden aldığını sanıyor yanılıyor aslında. Seni hiçbir zaman bizden ayıramayacak.

Seni o kadar çok seviyorum ki, canını alan Azrail bile bunu öğrenecek.

Ölüm sadece senin canını aldı. Peki ya sevgini götürebildi mi?

Ölüm belki canımızı alabilir (hatıralarımızı, anılarımızı, sevgilerimizi dostluklarımızı da) yanına götürebilir mi?

Asla. Sadece bir şeyi bilmeni istiyorum

Seni hakikaten çok seviyoruz ve unutmadık!

Seni hiç unutmayan arkadaşlarından

Emel Çoban

Not: bir şiir yazdım sana

Arkadaşım diye başlayan

Dostum diye devam eden

Seni unutmayacağım diye son veren

Bir şiir yazdım sana

Geri dön maviş gözlüm seni seviyoruz. Seni çok özledik

Özge’ye

Seni öyle seviyorum ki bunu canını alan Azrail bile öğrenecek!

Mezar taşıma iki kelime ile seni unutmadığımı yazsınlar

Üzerine iki gül koysunlar

Dostluğumuzu simgeleyen

Doğduğum gün yerine

Tanıdığım gün koysunlar

Öldüğüm gün yerine ise

Nokta koysunlar

Bende seninle yaşayacağım

Vardı öldü desinler

Mezar taşımı okuyan dostlar ölmeyen dostluk desinler!

Unutmak mı?

Seni unutmak mı diyorsun sus

Çünkü günaha giriyorsun

Güneş unutursa “doğmayı”

Deniz unutursa “sahili”

Dünya unutursa “dönmeyi”

Rüzgâr unutursa “esmeyi”

İşte o zaman unuturum “bende seni”

Özge seni seviyorum

Emel Çoban

Canım Deryam’a

Canım, canımın yarısı, dostum, kardeşim, sırdaşım, her şeyim. Beni bırakıp gidişinin üzerinden bir yıl geçti.

Ama ben her gün gelişini bekliyorum.

Çünkü biliyorum sen beni yalnız koyup gidemezsin. Sensiz yapamayacağımı nefes alamayacağımı bilirsin.

Yaşıyorsun Deryam, ben yaşadığım sürece sen yaşayacaksın.

Nasıl ki, benim bir parçam seninle enkazın altına girdiyse, senin bir parçanda benimle hayata devam edecek.

Yaptığım her şey ikimiz için.

Biz bir gün bir yerlerde tekrar buluşana kadar senin için yaşamaya devam edeceğim.

Sen yaşamdın  deryam, biliyorum ki, ölümün soğuk yüzü bile senin güzel gözlerindeki ışıltıyı yok etmeye yetmez.

Beni beklediğini yanı başında yer ayırdığını biliyorum. Geleceğim güzel gözlüm, geldiğim zaman aynı eski günlerdeki gibi birbirimize sarılıp hüngür, hüngür ağlayacağız ve kahkahalarla güleceğiz.

Seni çok sevdim deryam, seni çok seveceğim. Tekrar can dostum, bir gün her şey tekrar başlayacak.

Aynı şarkımızda olduğu gibi “ bir gün, bir gün ayrı düşsek bile, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız. Aynı yolda yürüdükçe, gün gelir ellerimiz dostça birleşir”. Ayrılsak da kopamayız 

Pınar

Sevgili Melis’e.

Hani sana Çingene güzeli diyorduk hatırlıyor musun?

Ne kadar çok kızardın.

Şimdi biliyor musun o güzeli çok özlüyoruz.

Tarih dersinde yine tahtaya kalkmaya hazır mısın?

Çalıştın mı? Yine deliler gibi?

Resimci sana Melis dediği zaman ne kadar da kızardın.

Keşke hep yanımıza olsaydın da seni hiç kızdırır mıydık?

Ama biliyorsun bizim sınıfın halini, her zaman şakaydı.

Seni öyle çok özledik ki, seni bizden alan o güne lanet ediyoruz.

Senin çektiğin acıları şimdi biz çekiyoruz.

Ama üzülme elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak.

Her zaman kalbimdesin.

Her zaman sevildiğini bil!

Figen/ Şebnem/ Melek/ Sinem/ Özlem ve 8/D (Eski)

***

Ömer Fırat ve Ayhan'a
Kaderin böylesi… Dünyada en çok neyi sevdiysem elimden aldılar.
Hayatı sevdim, bana haram oldu. Ailemi sevdim hüzün oldu. İnsanları sevdim onlarda acı doluydu.
O gece demek ki.
Bu dünyada sevilen her şeyi kaybedecekmişiz.
Alın yazısı bu.
Fakat bundan sonra ölümü de seveceğim.
Belki bende sevdiklerime koşarım.
Sevgili Ayhan Abi, senin yokluğun çok hissediliyor.
Seni anlatmak mümkün mü?
Ömer Fırat, sen gittin buraların tadı tuzu kalmadı.
Seni unutmadık.
Sizleri unutamadık.
Birkaç güne kalmaz bizde geliriz.
Gökhan/ Tüzün/ Murat/ Ferit.

Sizleri Unutamıyorum.
Büyük kayıplar vermeme rağmen ayaktayım.
İnanın aranızda olmak isterdim.
Çünkü sizler olmadan hep bir şeyler eksik.
Sizdense geriye kalan resimler, hatıralar.
Ve güzel günler.
Sizleri öyle özledim ki...
Ayşe Çırak
Zehra Karaosmanoğlu
İbrahim Uslu
Güner Kılıç
Yusuf Kalender
İbrahim Tosun
Milis Tarım
Turan Yazıcı
Resul Civelek(yandı)e…
Ve diğer tüm deprem şehitlerine rahmet, kalanlara Allah'tan sabır dilerim.
Birgül Yılmaz

***

Sevgili Emine.
Seninle en son konuşmamızı hatırlıyorum.
O zamandan bu güne bir daha sesini duyamadım.
Öldüğünü öğrendim o an kulaklarıma inanamadım.
Seni çok özledim.
Şimdi ne diyorum biliyor musun?
Hani düğüne gelememiştim ya, keşke gelseydim.
Keşke seni o beyaz gelinliğinin içinde görebilseydim.
Ama olmadı.
Duygularımı anlatamıyorum.
Eminim ki, sen beni anlıyorsun.
İlk defa böyle bir acı yaşadım.
Son görüştüğümde bebek yapmayı düşünüyordun.
Bebeğini eline alman kısmet olmadı.
Daha fazla yazamıyorum...
Sana ve eşine rahmet diliyorum.
Nur içinde yat.
Öldüğüne inanmak istemiyorum.
Seni en çok seven arkadaşlarından
Berrin Sevgili

Sevgili Anneciğim
Hayatımın en kötü gününü o gece yaşadık.
Aklımıza gelmeyen düşüncelerimizde olmayan ve asla benliğimizden silinmeyen gecenin üstünden koca bir yıl geçti.
Ama hala dün yaşanmış gibi devam ediyor.
Her ne kadar hayat acısıyla tatlısıyla devam etse de.
Kaybettiklerimizi unutmadık.
Onlar her an bizinle beraber.
Tıpkı içtiğimiz su, yediğimiz yemek gibi.
Keşke Günay anneciğim hayatta olup yine beni dinlesen ve doğru olanı bana gösterip yanlışlarımı düzeltsen.
Biliyor musun?
En çok istediğin şey gerçekleşti.
Canan ile Ufuk evlendi.
Sevgi, bankacılığı kazandı. Sevilay dershanede. Hayırsız, sen biliyorsun o da Allah yolunu bırakıp kendi yolunda çamura saplandı.
Seninle en güzel 3 yıl yaşadık. Bana bazen anne, bazen baba, bazen de en yakın arkadaş, sırdaş oldun.
Senin kızmalarını bile çok özledim.
Yerini kimse tutamaz.
Mekânın cennet olsun...
Manevi kızın Songül Erman

***

Ümit, Deniz ve Mustafa Abim.
17 Ağustos'ta sizleri kaybettik.
Sizleri çok özlüyoruz.
Bugün sizlerin de isimleri bulunan deprem anıtı açıldı.

Oysa bu felaket hiç yaşanmasaydı ve bu anıt hiç açılmasaydı.
Ama yine de unutulmamanız için bu anıt anlamlı.
Sizleri çok seviyor ve özlüyoruz. 
Birhan/ Akın/ Asmen/ İrem ve Çağrı

***

Bir Tanem Barışcan.
Seni 17 Ağustos gecesi kaybettiğim an bil ki seninle birlikte her şeyimi kaybettim.
Seni ne kadar özlediğimi anlatmam için denizler mürekkep olsa yetmez.
Seni Çok Seven Annen Hülya Günhan

***

Sevgili yengem Süreye ve Amcam

Sizleri çok seviyoruz. Elimizle olmayan 17 Ağustos depreminde sizleri kaybettik.

Ama sizleri unutmadık.

Amcacığım ve yengeciğim sizleri çok özledik. 

Tuğba Çete/ Raif Çete

 

Deprem şehitlerine.

Depremi yaşadıktan sonra her gece saat 03.00 de uyanıyorum. Ve bir daha uyuyamıyorum.

Evlerin yıkılmasına neden olan müteahhitler ellerini kollarını sallayarak dolaşırken şu an toprak altında yatan deprem şehitlerinin huzurlu uymadıklarını düşünüyorum.

Ve bunlar cezalandırılıncaya kadar da huzurlu uyuyamayacakları kanısındayım. İnsanlar bu kadar gamsız olduktan sonra çok felaketler yaşarız.

Büşra Kopuz

***

Anne
Senin bir anıt büyüklüğündeki varlığının gölgesinde ne türlü mutlu yaşadığımızı, adına dikilmiş bu anıtta da gördük. Öyle büyük ve sağlam yaşadın ki, senin muhteşem yumuşaklığına ancak bu şiddette bir felaket denk düşebilirdi.
Çanakkale'den Yalova'ya gördüğüm bütün ışıklarla dolu aziz hatıran, önünde hürmetle duruyoruz.
Demirel/ Kahyaoğlu ve Öztürk Aileleri

***

Canım Kardeşlerim...
Canım kardeşim Erdem, Çiğdem, Sinem Akbaş.
Sizler hiç ölmediniz. Daima bizimlesiniz.
Biliyor musunuz? Sizleri öldüren şerefsiz katiller hala içimizde ve ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Üstelik utanmadan. Bu dünyada elbet kalıcı değiller, yarın öbür gün ölüp yanınıza sizlerin katilleri olarak gelecekler. Sizleri çok seviyor ve özlüyorum.
Sizi çok seven ağabeyiniz Mehmet Akbaş

***

Canım Öğretmenim Ayfer Tuncer
Seni hiçbir zaman unutmadık.
Unutmayacağız.
Son senemizde bizleri yalnız bıraktın.
Ama sen hep kalbimizde yaşayacaksın.
Öğrenciniz Kader

***

Sevgili Öğretmenim
Seni çok özledik. Bizlere çok şey öğrettiniz. Her şey için teşekkürler.
Seni çok ama çok seviyoruz.
Öğrencin Çisem

 

 

Sevgili Ailem
17 Ağustos'ta hep birlikte karanlıklara boğulduk.
17 saat enkaz altında kaldım.
Eşim Dilek, kızım Dilara, oğlum Ulaş Yıldırım.
Sizlerin anılarını bir yıldır bu anıtta taşıyorum.
Ve bu anıtı bekliyorum.
Sizler ölmediniz her zaman her yerde kalbimdesiniz.
Sizleri çok seviyorum.

Babanız Memiş Yıldırım

***

Kardeşim Yakup Sarı 

Bir gün mutlaka kavuşacağız.

Ama o gün ne zaman olur bilinmez. Keşke burada olup bütün bu olanları görseydin

(Belki buradasın ve görüyorsun).

Ablan Gülten Sarı

***

Sevgili Kuzenim
17 Ağustos, bizden canımızı çok sevdiğimiz seni (Senem'i) alıp götürdü.
Bir daha göremeyeceğimiz uzak yerlere.
Daha küçüktü.
Onu bir daha görememek.
Dünyanın en kötü hissi bizim için.
O çok tatlıydı.
O bir taneydi.
Onu hiç unutmayacağız.
Ve hep boşlukta yaşar gibi yaşayacağız...
Kuzenlerin Hümay/ İlay ve Elif Ablan

***

Sevgili öğretmenim Meryem Işık

Adın gibi ışık kalasın.

Kalbimiz yanıp tutuşuyor.

Seni hiçbir zaman unutmayacağız.

Bahçelievler ilköğretim okulu 5/c öğrencilerinden

Kevser Kaya

Sevgili Yengem İhsan Korkmaz

Seni çok kısa bir zamanda tanıdım!

Kısa bir zamanda da kaybettim.

Ama hep kalbimdesin.

Gelinin Yasemin

***

Canım Arkadaşlarımız.

17 Ağustos bizlerden bütün sevdiklerimizi alıp götürdü.

Bizlerin en yakın arkadaşları olan Semanur, Cumhur, Ufuk, Funda, Nilüfer, Aysel, Erhan.

Sizler, hiç ölmemesi gereken insanlardınız.

Sizler sadece buralardaki taşlarda değil, bizlerin kalplerinde yaşıyorsunuz. Sizler, bu taşlardan silinebilir ama yüreğimizden asla.

Arkadaşların Sem/ Nilban/ Nuran/ Nüknet

***

Mehmet Koçal,

Seni enkazdan kurtaramadım.

Ama eşini kurtardım.

Enkazın altında eşine ilk suyu ben içirdim.

Üzgünüm.

Sucu Resul

***

Sevgili Arkadaşlarım…

Depremde ölmelerin ardından hepimiz çok üzüldük.

İnşallah bir daha olmaz.

Not: inşaatçılar iyi iş yapsınlar

Ezgi Karakoyun 1992 doğumluyum.

Benim isyanım sizlerin ölümüne sebep olanlara.

Çürük binaları yapanlara.

Onlara göz yumanlara.

Allah bir daha böyle felaketler göstermesin

Rahat uyuyun.

Zehra Gök

***

Ben annemi, babamı 17 Ağustos’ta kaybettim.

Daima acılarını içinde taşıyacağım.

Anneciğim, babacığım sizleri çok özlüyorum.

Unutmadım. Unutmayacağım.

Nurcan Baran

***

Sizler hepiniz.

Toprak altında kefensiz yatanlar.

Hiç aklımdan çıkmıyorsunuz.

Andıkça içim burkuluyor, gözlerim doluyor.

Sizler benim kalbimizde yaşıyorsunuz.

Semih İşçi

***

 

Metin Saygı’ya.

Üzüntünü, acını yüreğimden halen atamadım hocam.

Bizleri, öğrencilerini ne kadar aydınlattıysan senin yerinde o kadar aydın olsun.

Ben seni hiç unutmayacağım hocam

Bütün dünyada senin gibi aydın ve iyi yürekli hocalar tükenmesin.

Deprem seni aramızdan aldı ama benim bu küçük yüreğimden hiç bir kuvvet seni koparamayacak.

Yerin rahat olsun.

Ebru Cengiz

 

 

Merhaba İpek.

Büyük facia biteli 1 yılı geçti.

Ve sen ipek, senin yaran bitmedi.

Hep seni, güleç yüzünü her yerde görüyorum.

Seni gelinlik göremeden kara topraklara gittin, en kötüsü o kara toprağa bile girerken gelinlik giyemedin…

Hep aklımdasın arkadaşım. Mekânın cennet olsun.

Seni unutmayacağım.

Elif Şanlı

***

Serra,

Seni ve diğer ölenleri unutmayacağım!

Sizleri çok özleyeceğiz.

Eminim orda mutlusunuzdur!

Sevcan - Çınarcık

***

Nihat Yıldız’a

Gözyaşlarıyla dolaştım bu anıtı.

Aklım hep sende kaldı arkadaşım.

Seni hiç un utmadım ve unutamam.

O kadar iyiydin ki, seni unutamam. Yüce Allahtan ölenlere rahmet kalanlara başsağlığı diliyorum.

Pınar Doğan.

“Milyarların olsun neye yarar ki, sonunda sana kalan bir kara toprak.”

 

Sevgili Perihan Ablam.

17 Ağustos’u hiçbir zaman unutmayacağım.

Zaten bu anıt var olduğu sürece unutulacağını da sanmıyorum.

Ve Sevgili Perihan Ablam…

Ben var olduğum sürece kalbimde yaşayacaksın.

Allah bir daha kimseye böyle felaket yaşatmasın.

Sen bir güvercin.

Uçuyorsun göklerde

Ay on dördünü kuşanmış enginlerde.

Adın Perihan, Adın Destan Dillerde.

Fatih Yağcı

***

Canım ablacığım.

Aramızdan ayrılışının 13. Ayında sana bu satırları yazıyorum.

Büyük acı halen tazeliğini koruyor. Seni asla unutmayacağım.

Nur içinde yat, mekânın cennet olsun seni seven kardeşin 

Münevver Öztürk

***

Ablacığım Feyza Dumantepe

Seni çok seviyorum, ama bir gün geleceğine inanıyorum.

Senin çocuklarınla kendimi avutuyorum.

Sen her zaman yaşayacaksın ablacığım. Sana bu mektubu ağlayarak yazıyorum.

Fatma Morgül

***

Her insan bir yıldızdır

O gece çok yıldız kaydı

Hepinize Allah rahmet eylesin

Hasan Turabiye

 

Hepinize.

Ben Çorumluyum.

Bizim oralarda nerelisin denilince.

Evli olanlar “hanım köylüyüm “derler.

İşte ben de Yalovalıyım.

17 Ağustostan yaklaşık iki hafta önce bende sizlerle birlikteydim.

Aradan geçen bir yılda yine sizlerle birlikteyim.

Elbet ki, sizlerin acıları halen yüreğimde taşıyorum.

Ama beni asıl üzen, sizlerin aramızdan ayrılmanızdan çok sizden sonra hiç bir şeyin düzelmemiş olması.

“her nefis ölümü tadacaktır” sözünden anlaşıldığı gibi sizler, bizlerden önce tattınız ölümü.

Sizlere rahmet diliyorum.

Ama!

Sizleri unutanlardan nefret ediyorum.

Cengiz Eker

***

Öğretmenim Mehmet Terzi  ve Ailesine.

Sizleri ömür boyu unutmayacağız.

Dilerim ahiretteki mekânın cennet olsun.

Tüm depremzede yakınlarına ve Gökhan Tomrak’ın ailesine başsağlığı diliyoruz.

Ufuk koleji öğrencileri adına.

Ahmet Alparslan Çelik

 

Ozan, Okan, Gökhan ve Özge’ye

Sevgili arkadaşlarım, yanımda olmanızı o kadar çok isterdim ki, bunu anlatamam. Keşke şu an hayatta olsanız.

Sizin yeriniz hep boş kalacak kimse ama hiç kimse o yeri dolduramayacak. Keşke, 17 Ağustos benimle birlikte olsaydınız. Ne olurdu ki? Beni bırakıp gittiniz.

Sizleri çok ama çok özledim, seviyorum.

Ve kendime de çok kızıyorum.

Şu an mezarınızın nerede olduğunu bile bilmiyorum.

Hepinize Allah rahmet eylesin, yattığınız yer cennet olsun, sizleri unutmadım, unutmayacağım.

Arkadaşınız Elnar Mutlu

***

Gökhan ve Melda Gökdemir’e

Şu anda diyecek tek bir kelime dahi bulamıyorum.

Öyle bir duygu içerisindeyim ki, bu duyguyu yazı ile anlatmak mümkün değil.

Buna ne ağlamak ne de başka bir şey teselli ve huzur verir.

Sizlere rahmet diliyoruz.

Sizleri tanımayan ama buralarda bir yerde gömülü olduğunuzu bile 3 Kelkitli.

Hüseyin Berat Taşlı/ Okan Aksu/ Cihan Sargınalı

Sevgili öğretmenime.

İlk kez mektup yazarken ağlamak geliyor içimden.

Ama bu kez de koruyorum gözyaşlarımı.

Bu mektup öteki dünyaya nereye gideceği belli olmayan bir yere gidiyor.

Ve öğretmenim sen oralardasın.

En acısı nedir biliyor musun?

Seninle birlikte olması seven ben olarak, senin  yanında olmak.

Öğretmenim, ben senin tatlı öğrencin Yağmur.

Belki çok düzgün değilim, ama yine öğreteceksin sen bana bu kuralları değil mi?

Geleceğe dair planlarımız vardı. Siz hep benim yanımda olacaktınız.

Ve öğretmenim, size bir kitaptan sesleniyorum.

Bir gelecek düşleriz hep.

Ama gelecek bir plandır ibarettir yalnızca.

Okusaydınız benim kadar beğeneceğinize eminim. Öğretmenim,

Bir sözünüzü tutmadınız!

Bilmem orada hatırlıyor musun?

Benim evime yemeğe gelecektiniz ve ailece tanışacaktık.

Eğer müsait olursanız lütfen bir 17 Ağustos’ta bize gelin.

Öğretmenim.

Bu seneki bütün Yalova birinciliklerini size armağan ediyorum. Ve ben hiçbir öğretmenimi böyle sevdiğimi hatırlamıyorum.

Sizinle burada değil ama her nerede olursa olsun, Karşılaşmaya hazırım. Ve size deprem anıtı değil, başarı anıtı yapmışlar.

Öğretmenim, seni kucaklamayı çok isterdim.

Seni hiç unutmayacak öğrencin 

Yağmur Balki

 

Ali Öztürk’e.

Öncelikle bütün depremzedelerimize Allah’tan sabır, ölenlere rahmet dilemekten başka yapacak bir şey olmadığı kesin ve aşina.

Ancak tüm temennim bir daha böylesi bir felaketi Allah düşmanlarıma bir yaşatmasın.

Depremde, ruhunu ve bedenini kaybettin ama ruhunu, prensiplerini, düşüncelerini hep kalbimizde yaşatacağız.

Sevgili dayım,

Seni hiç unutmayacağız!

16 Ağustos 1999 günü senin yazmış olduğun son dörtlükte mektubumu noktalamak istiyorum.

 

Vadesi gelmeden döktü çiçeğin

Hata gülde, bağıbana dokunma

Sevda değdin yalan gerçeğin

Hata aşkta, sevdakara dokunma

Yoruldum boşuna ama denedim

Senin aşkın geçicidir söyledim

Belki uslanırsın hatan görmedim

Hata dilde, gönüllere dokunma

Hakan Araz

***

Sevgili Dursun’a

Depremden hemen sonra o gece sizlere koştum. Sizin binayı görünce dünyam yıkıldı.

Seni ve Serayı kendi ellerimizle sağ çıkardık.

O an dünyalar bizim oldu, fakat hastanede vefat ettiğini öğrenince ikinci sefer yıkıldım.

Allah bir daha böylesi  feci günler göstermesin.

Yerin cennet olsun.

Dayın Alişan ve Güler Korkut

 

Sevgili Arkadaşlarım.

Canım arkadaşım Ersin, Ayşe ve Ergin Sarıca.

Hani hiç ayrılmayacaktık, kopmayacaktık.

Sizler benim en iyi arkadaşlarım değimliydiniz?

Var mıydı öyle bırakıp gitmek.

Sizi deprem almadı aramızdan, duyarsız gözünü para hırsı bürümüş müteahhitlerin kurbanı oldunuz.

Onlar bu vicdan azabı ile ne kadar yaşarlar!

Tabii vicdanları varsa!

Hani ilerde çocuklarımız beraber oynayacaktı,

Yalova’nın sokaklarında bahçelerinde.

Zamansız gittiniz.

Beni beklemediniz dostlarım.

Kırıldım size aşk olsun

Murat Polat

***

Sevgili halkım,

Sizleri ve Yalova’yı çok sevdik.

Bir daha Allah yaşatmasın.

Sonuna Kadar Yalovalı, Yalova’dayız.

Narin Öztüzün

 

Canım arkadaşım Halime,

Seni hiç unutmadık.

Çalıştığımız ortamda hep yanımızdasın.

Her an seni yaşıyoruz. Sen hep bizim kalbimizdesin.

Senin o deniz gözlerini hiç unutmayacağız.

Seni çok özledik

Deniz gözlerinin gözlerimizde,

O güzel sesin kulağımızda.

Her an hayalin yanımızda,

Hep seni anıyoruz. Seni çok özlüyoruz.

Emine/ Ebru/ Maviş/ Mümin/ Ramazan

***

Hepinize,

İlk kez kendimden ve ailemden farklı olan hiç tanımadığım sizler için ağladım.

İlk kez, başka insanlar için yüreğim sızladı.

O gün bir melek olup, yardım etmeyi çok istedim.

O gün iyi bir müteahhit olmak istedim.

O gün, başbakan olmak istedim.

O gün cumhurbaşkanı olmak istedim.

Enver Bilgehan Hilal - Adana

***

Artık ölüm eskisi gibi ürkütmüyor beni.

Biliyorum birçok dostum var öbür dünyada.

Acıların insanları birleştirdiğini duymuştum.

Ama şahit olmakta varmış kaderde.

Farihan Kazdal

***

Biz çok küçüğüz.

17 Ağustos’u unutmadık. Ama siz unuttunuz.

Berhan Şahin/ Tolga Özden

 

17 Ağustos anlatılmaz.

Zaten fotoğraflar her şeyi anlatıyor.

45 saniyede yaşanacak umutlar gitti.

Söylenemeyecek sevgiler gitti!

Daha yetmez mi?

Zaten neyimiz kaldı!

Ölenler göçüp gitti.

Bizler ya diğer depremde çökeceğiz.

Ya da bu korkuyla.

Burcu  Gürer

***

Ben 17 Ağustos’u yaşamış bir vatandaşım.

17 Ağustos’ta 3 çocuğumu ve teyzemi kaybettim.

Bu anıtı yapanlara teşekkür ederken,

Bütün depremzedelerin başı sağ olsun.

Harun Öztürk

***

Yaşadığımıza sevinemeyecek kadar üzgünüm.

Sen, ben o değil.

Hepimiz aynı acıyı yaşadık.

Korkuları paylaştık ve sizleri çok özlüyoruz.

Hilal Çeçen

***

Umarım böyle felaketler bir daha yaşanmaz!

Ve yine umarım ki;

Bazı kişiler akıllanmıştır.

(O kişiler inşallah barınacak yer bulamazlar)

Münevver Demir

 

 

 

Kendi insanımızın çocuklarımızın yanında olmak için çalıştık, çabaladık.

Acılarımızı hisselerimizi paylaştık.

Amacımız;

Deprem anıtındaki hüznü, çocuklarımızın yaptığı mozaiklerle umuda dönüştürmekti.

Bizlere inanmalısınız

Türkiye değişecek. Çünkü biz geleceğiz.

Çorem Kurucu Gönüllüsü Aysun Hürol

***

17 Ağustos'ta 5 yakınımı, annemi, kardeşlerimi kaybettim.
Allah bu felaketi bir daha insanoğluna yaşatmasın.
Biz her an o anı yaşıyoruz.
Ölen kardeşlerimin hepsi üniversite mezunuydu.
Ben kurtuldum ama sakat kaldım.

Gönül Bilgin

***

17 Ağustos unutulmayacak.

17 Ağustos’ta tüm ailemi kaybettim. Beni enkazdan kurtaran Yahya Kemal Yazıcı’ya minnettarım.

Ahmet Hamdi Yazıcı

***

O gece tatlı rüyamız büyük bir kâbusa.

Karabasana dönüştü.

Ders almamız gerekiyordu.

Ama alamadık.

Sanıyorum hiç bir şey düzelmeyecek.

Esma

***

Hiç birinizin öldüğüne inanmıyorum.
Hepiniz bizler için yeniden doğdunuz.
Hem de ölümsüzcesine.
Ve hiç biriniz deprem nedeniyle ölmediniz.
Hepinizin birer katili var.
Beyinlerimiz değişmedikçe bu sürüp gidecek.
Ama temennim ne bizim katil olmamız,
Ne de sizler gibi ölümsüz olmamızdır.
Özcan Karakaş

Geçen yıl bu zamanlar yaşadığımız acı günler.
İnşallah o günleri bir daha yaşamayız.
Kaybettiğimiz yakınlarımızı rahmetle anıyoruz 
Ve onları asla unutmayacağız.
Yıkılanlar, Yıkılmayanların yüklerinde daima yaşayacaklardır.

Tuğba Erge

***

Eğer bir gün bu yazıyı aklı başında olan genç insanlar okursa diye yazıyorum.
Yaşanan bu korkunç deprem bir gün gelip sadece bu resimlere bakıldığında hatırlanacak.
Ama artık bu böyle olmasın.
Bizleri aklı başında insanlar yönetsin, insanlar birbirlerine saygılı olsun.
Bizi yöneten insanları ise iyi değerlendirip görevlendirsinler.
Herkes üzerine düşen görevi yapsın
Yapsın ki; binalar yıkılmasın, bizler ve çocuklarımız daha iyi bir Yalova ve Türkiye'de yaşasın.
Bende depremde ailemden çok sevdiğim insanları kaybettim. İnşallah bu yazılar defterde kalmaz.
Bütün dileğim bu!
Muharrem Ertan

***

Bir inşaat mühendisi olarak utanıyorum.
Meslektaşlarımın, müteahhitlerin yaptıklarını görmek, yaşamak.
Çok ama çok acı veriyor.
Değişmeli artık değişmeli.
Ne olur, ders alınsın.
Artık kimse ölmemeli.
Deprem acı vermemeli artık.
Alper Uluiş

***

Korkunçtu!
Ve daha demincek...
Yıllar geçse de demincek.
Özgür

***
Acıların en büyüğünü yaşadık.
Kıymeti gördük, ölümü gördük.
Yıkıldık, yok olduk, çaresizliği yaşadık.
Yardım edemedik, kırıldık, yandık,
Dostlarımızın acısını paylaşamadık.
Biz ne olduğumuzu anlayamadık.
Nuran Altınören

 

Biz onları çok seviyoruz. Onları çok özledik.

Onlara kavuşmak için katil müteahhit mi bulmamız gerekiyor.

Başka 17 Ağustoslar yaşamayalım.

Kaybettiklerimiz bizim canımızdı.

Serpil/ Gökhan Ulubay

***

17 Ağustos’u yaşadıktan sonra tüm insanların hayat görüşlerinin değiştiğine inandım.

O felaketi yaşayıp ta hayatta kalanlar ve o üzüntü, o elem, o keder ve o mağduriyete göre bir şeylerin değişmediğini sananlar ve yaşayanlar hayattan ders almamışlardır.

Nu mutlu ki, ben üzerime düşen dersleri aldım.

Benden önce bu acıları yaşayanları şimdi daha iyi anlıyorum.

Gani Ufuk Ergan

***

Şebnem Ve Şenay Alp kuzenlerimdir.

Kumsalda adının kalıcı olmasını isterdi soruyorum ona değer miydi?

Ya da Şenay; niye yanında götürdü?

Aslında ne diyebilirim ki;

Tırtılın kaderi kelebek olmak.

***

Bizim artık bu acıları unutmamıza engel olamazlar.

Biz çocuklar her gün ölene dek çekeceğiz.

Sevdiğimiz ve değer verdiğimiz kişileri de unutmamalıyız.

Mecliste keyif çatarak oturanların koltuk kavgası yapanların bizim burada acılı günlerimize ve acılı ailelerimizi duymalarını, görmelerini istiyoruz

Mehtap Akın

***

“gezdik,

Gördük biz utandık vebalimiz olmadığı halde”

Tezsezen - Lüleburgaz

Sevdiğimiz kişilerin ölmeden önce değerlerini bilmeliyiz

Çok geç olmadan.

Halide/ Mehtap

***

17 Ağustos tüm sevgileri, tüm dostlukları aldı götürdü dünyadan.

Yüreklerde kalan bir sancı, bir acıydı hep.

Sevgilerde yıkılan evlerin altında kalan.

İnsanlardı hep o acılara katlanan.

Unutulmayan sevgiler ve çileler geriye kalan.

Unutulmadınız ölenler.

Unutulmadın 17 Ağustos!

Oylum Tezsesen - Lüleburgaz

***

Umarım bir daha böyle acılar yaşamayız.

Allah ölenlere rahmet, kalanlara sabır versin. Her şeye rağmen yaşamaya devam edeceğiz. Ama unutarak ama unutmayarak.

Aslı Özer Bilek

***

Ben Yalovalı değilim ama Yalovalıların yaşadığı acıları bende yaşadım.

Kendimi onların yerine koyup çok üzüldüm.

Umarım, bundan sonra böyle acılar yaşamayız.

Ölenlere rahmet, kalanlara sağlık diliyorum.

Seda – Gemlik

Ben Anadolu'yum, 
Sizlerle birlikte bende yıkıldım. Ağladım ama yılmadım. Siz yüreğimde sızı, gönlümde derin acı, gecelerimde çığlıktınız.
Anamdınız, babamdınız, bacım, kardeşim, çocuğumdunuz.
Sizi kaybetmekle tenimi, kanımı kaybettim.
Ama yılmadım. Sizleri çok seviyorum.
Karanlık gecelerimde dualarımdasınız, rüyalarımdasınız.
Biliyorum ki, cennettesiniz. Tek yürek, tek bilek, tek millet olmanın şuuru bizi yılgınlığa düşürmedi.
Hepimiz bıraktığınız acılara rağmen ayaktayız...
Sizlere rahmet diliyorum.
Emanetiniz, emanetimizdir.
Saygı ve rahmet hepinize.
Anadolu'dan.
Şehmuz Ceyhan

***

Yaşadığım onca acıdan sonra yaşıyorum.

Kaybettiğimiz o kadar can var ki!

Onlar için üzülüyorum.

Ama halen o kaygıyı taşıyoruz.

Enkaz altında kalma kaygısı

Neslihan

***

Ben bu felakette canımdan çok sevdiğim dayımı, yengemi ve ağabeyimi kaybettim. Depremi Çınarcık’ta yaşadık.

O geceyi bir daha unutmayacağıma eminim.

Bizde canlarımızı kaybettik,

Mesa bloklarındaki akrabalarımızı unutmayacağız.

Allah bir daha bu günleri göstermesin. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun.

Bir daha o özürlü beyninize sokun ki, yapacağınız bloklar sağlam olsun. Bu hepimize ders olsun.

Artık yazamıyorum. Ellerim titriyor.

Ömer Güler 12 Yaşında

 

17 Ağustos depremini birlikte yaşadık.

Büyük sarsıntıda canımızdan çok sevdiğimiz annemizi kaybettik.

Onu unutmak mümkün değil. Hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bizlere bu güzel anıtı yaptıran sevgili Milletvekilimiz Yaşar Okuyan’a ve Belediye Başkanımız Yakup Koçal’a sonsuz teşekkürler ediyoruz.

Mehveş/ Oktay Ünsal

***

17 Ağustos depremi yıktı bizi.

Yıkıldık, yaralı kaldık.

Öldük, aç kaldık, açık kaldık.

Velhasıl yalnız kaldık boynu bükük

Anası olmayan babası olmayan ve evladı olmayanların arasına katıldık.

Cenabı Allah, bir daha böyle bir felaketi inanan veya inanmayan hiçbir kimseye  veya hiçbir topluma göstermesin.

Hadi şimdi yaraları saralım, hep birlikte el ele.

İlhami Ardahan

***

17 Ağustos depremini Yalova’da birlikte yaşadık acıları, acımız.

Sema sitesinde birçok komşumuzu yitirdik.

17 Ağustos depreminde yitirdiklerimizin tümüne Allah’tan rahmet dileriz. Bir daha böyle acılar görmemek tüm dualarımız.

17 Ağustos’u unutmadık, unutmayacağız.

Elif Çeldiren/ Gönül Çukuroğlu Aileleri

***

17 Ağustos 1999 günü meydana gelen ve milletimizi derin ve anlatılmaz acılara boğan felaketin üzerinden 1 yıl geçti.

Bu elim felakette hayatını kaybeden aziz insanlarımızı rahmetle anarken, bu büyüklükte bu felakete insani ve yasal yozlaşmadan dolayı sebep olan tüm sorumluları lanetle ve nefretle kınıyorum.

Mustafa Başaran

Eğer size sebep olanlar varsa bilmiyorum nasıl hesap verecekler

Nasıl nasıl

Düşünmesi bile korku veriyor.

Sizlere Allah’tan rahmet diliyorum

Beyhan Aydın

***

Yalnızca ve yalnızca 45 saniyede binlerce gül soldu güzel Yalova’mızda.

Bir daha güllerin bu şekilde solmaması dileğiyle.

Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diler geri de kalanlara sabır ve mutluluklarla dolu bir ömür dilerim.

Asla seni unutmayacağız 17 Ağustos.

Gökhan Angın

***

Keşke, ne bu anıt olsaydı

Nede senin adın bu mermerlere yazılsaydı.

Tanrıdan bütün yakınlarını kaybedenlere sabır diliyorum.

Büşra’… Seni çok seviyorum

Halan

***

 Şu anda fotoğraflara baktığımda hep ağlamak istiyorum.

Tanrıdan ölenlerin hepsine rahmet diliyorum.

İçimden bağırmak, bağırmak geliyor.

Nursel Yıldırım ve Ailesi

17.08.1999 saat 03.03 idi.

Aniden sanki kıyamet koptu. Nice yavrular anne, babalarından nice canlar yandı.

O zalim gece Yalova’ya karabulut gibi üstüne çöktü.

Ve o güzelim insanlar, o güzelim Yalova yok oldu.

Hayata kalanların belleğinde derin izler ve derin yaralar bıraktı.

O kötü günleri inşallah bir daha görmeyiz.

Ölenlere rahmet diler ve kalan ailelere de sabırlar dilerim. Nice güzel günler. Hümanist düşünceli insanlar olsun.

Fatih Takım

***

17 Ağustos.

Ama Allah’ım.Bir daha böyle felaket göstermesin.

Acısı hepimizin yüreğinde asla gitmez

Hayrullah/ Gül Özkan - Kandıra

***

17 Ağustos şehitlerine merhaba.

Merhaba ey acılı insanlar.

Merhaba çaresizliğe, ilgisizliğe, bilgisizliğe ve bütün olumsuzluklara göğsünü siper edip ve hatta canını veren yüce insanlar, hepinize merhaba.

 Yeryüzündeki insanlar sizin öldüğünüzü zannediyor, ama öyle değil, şu anda siz bizleri yukarıdan eminim görüyorsunuz.

Ayrıca, bizim gibi maneviyatını kaybetmemiş bir grup insanın kalplerinde yaşıyor ve yaşamaya devam edeceksiniz. Ruhunuz şad olsun

Atilla Gülay Emrecan/ Doğukan Ünsal

***

İnsan en sevdiklerini kaybetmekten hep korkar.

Oysa bu farklı! Sebepsiz ölüm. Belki şuanda aramızda değilsiniz ama sizi silmek mümkün değil

Büyük afetle hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Dilek Doğan

 

Dün 17 Ağustos’tu,

Bugünde 17 Ağustos 1999.

Yarında 17 Ağustos 1999 olacak.

Yaşadığım bu doğa gerçeğini bir cinayet niteliğinde olduğunu halk biliyor.

Bu katil insanlar halen elini kolunu sallaya sallaya geziyor.

Ben doğma büyüme Yalovalıyım. 17 Ağustos’ta yaşadığımız bu acı felaketin ardından bir yıl geçti. Ama biz 17 Ağustos’u hiç unutmayacağız.

Herkes o gece büyük çaresizlikle uyandı uykusundan.

Allah herkesin her zaman aynı durumda olduğunu gösterdi bizlere.

Dileğim böyle (felaket demiyorum) doğal olaylarda kimse acı çekerek canından almasın.

Korkmaz

***

81 yaşındayım.

Bu yalıma kadar Erzincan olmak üzere birçok depremi yaşadım.

Ama 17 Ağustos depremi, deprem değil, bir afetti.

Allah bir daha milletimize böyle afetler göstermesin.

Selahattin Tahran

***

Saraçoğlu ailesi

Ve depremle hayatını kaybedenler, sizleri hiçbir zaman unutmayacağız.

Uyuma Türkiye

Ben uyumuyorum!

Nalan Saraçoğlu

***

Bende 17 Ağustos felaketin sevdiklerimi kaybetmenin acısını yaşıyorum.

Belki bu felaketin yarası ileride kapanabilir, ancak felaketten zarar görenlerin yarasını kapatamaz.

Çünkü bende bu felakette evimi kaybettim, evimden çok sevdiklerimi kaybettim. İnşallah bir daha böyle acıları yaşamayız. Depremde ölenlere rahmet, zarar görenlere yardım dilerim.

Hasan/ Şakir Çoban

 

Koç ailesi,

Sizi hiçbir zaman unutmayacağız.

Sizleri hiç kalbimizden silmeyeceğiz.

Ve de 17 Ağustos’u unutmayacağız.

Mehtap/ Melis Koç

***

Ey sevgili kardeşim Gelengül.

Bir gün seninle konuşmuştuk, adımı bütün dünyaya duyurmak istediğini söyledin.

Evet, adını bütün herkes duydu.

Ama sen bu dünyadan göçüp gittin.

Sensizliği her geçen gün çok anlıyor ve ağlıyorum.

Özge

***

Sen bilmezsin 45 saniyenin şiddetini.

Sen bilmezsin, çünkü aramızda yoktun.

Sanki uçuverdik hep beraber. Bak biz ayaktayız ama seni unutmak mümkün mü?

Sen biricik  tek insan. Sema seni unuturuz yıllarca.

Muhammet Öztürk

***

Zaman alışmayı öğretti.

Ama…

Unutmayı asla!

Serkan Bozkurt

17 Ağustos bir tek sizleri alıp gitmedi aramızdan. Biz yaşayanlar belki de şanslılar birçok şeyimizi yitirdik.

Ama en çok sizleri özledik.

Yakınlarımızın zamansız gidişine ağladık.

Yetmedi ağlayarak tepki göstermek istedik olmadı.

Çünkü yaşam, depremden daha da acımasız ve can alıcı. Para hırsı var.

Mutsuzuz, çünkü siz yoksunuz.

Olduğunuz yerde mutlu kalın, bizim olamadığımız karda

Gözyaşlarımız sizinle.

Çiğdem Esen

***

Hiçbir çığlık bu kadar yükselmez.

Dilerim bu çığlığa kulak tıkayan ya da görmemezlikten gelenlerde aynı çığlığı atmasınlar

Hasan Taşçı

***

17 Ağustos’u  anlatıyorum

Uyuyordum hiçbir şey duymadım, odamda tek başınaydım.

Birden titremeye başladım.

Kalktığımda yıldızların yere düştüğünü gördüm. Herkes çığlık atıyordu.

Herkes dışarı çıktı.

Ama korkudan herkes donuyla, yırtık pırtık pijamalarıyla çıktı.

Herkes çok korktu.

Cereyanlar gitti, o geceyi dışarılarda namaz kılarak geçirdik. Bitti.

  1. Cemal Demir

***

17 Ağustos 03.02

Herkesin en derin uykusundan birden uyandığı,

Kundaktaki bebeklerin çığlıklarının yükseldiği, annelerin babaların evlatsız kaldığı.

Evlatların ise, rahmetten ve şefkatten yoksun kaldığı bir geceydi o.

Sizler, hep kalbimizde;

Gülüp ağlamalarımızla, sizlerin bizde bıraktığı anılarda yaşayacaksınız.

Fahri Doğan

 

Şuan hayatta olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Ama büyük acılarla büyük kayıplarla ayaktayım.

Tıpkı diğer insanlar gibi…

Şunu bilmenizi isterim.

Gözyaşlarım, suskunluğumun en büyük çığlığıdır.

Tuğa Özen

***

Sanırım en zoru, hem bilimsel

Hem duygusal olarak olayı kavramaya ve aşmaya çalışmak.

Dökülen gözyaşları, dökülmeyecek gözyaşları

Ve unutulmayacak acıların temeli olsun.

Hepinize Allah’tan rahmet diliyorum.

Seçil Albayrak Jeofizik Mühendisi

***

17 Ağustos, Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece saat 03.02’de acı olayı yaşadık.

Sabah olduğundan ise en yakın arkadaşım.

Büşra ve Belgin’i kaybettim.

Sanırım bu acı ve keder hepimize yetti.

Ölenlerin mekânı cennet olsun

Ebru Güner

***

Saat 03.02ydi.

Herkes tatlı rüyalara dalmışken bu tatlı rüyayı korkunç bir kâbus bozdu.

Ölenler yaralananlar, kanlar, toz, toprak, çadırlar her şey vardı. Bazıları kardeşini, annesini, babasını kaybetti. Bu kâbusu hepimiz yaşadık.

Unutamayız ama unutmamız gerekir.

Kardelan Yücesan 11 Yaşında

Tarih tekerrürden ibarettir.

Bugün unutulursa yarına tedbirsiz ve temkinli yaklaşılmaz.

Ve aynı olay tekrar tekrar yaşanır.

Tayfun Ünsal J. Er. - İstanbul

***

Daha 13 yaşındayım.

Depremi yaşadım ama ailesini kaybedenler gibi yaşamadım.

Evini kaybedenler gibi yaşamadım.

Belki şanslıyım.

Ama hayatım bütünüyle değişti.

Anılarım, üzüntülerim, sevinçlerim

  1. Saniyede ölenlerle birlikte gömüldü.

Zaman unutturmaz, yalnızca alışmayı öğretir.

Burcu Gürer

***

17 Ağustos 1999.

Türkiye’nin unutamayacağı kadersiz tarih. Biz askerler olarak maddi kaybımız olmayışından dolayı manevi kaybımız da olmayacak diye bir şey yok.

Sizler bir akrabanıza yanarken, ben tüm gördüklerime, tüm çıkarttığım şehitlere ve yaralılara ağladım. Ben değil tüm teşkilat ağladı.

Bir yavrunun anne diye ağlayışı, bir ananın bir babanın evlat diye bağırmasını duymak ve görmek ve parça parça ağlamasını çaresizlik içinde izledik…

Allah bir daha sizleri ağlatmaya bizleri de izletmeye nasip etmesin.

Yavuz Aydın J. Er - İstanbul

***

Depremde birçok insanımızı kaybettik.

Ama müteahhitler hala depreme karşı dayanıksız ve çok katlı binalar yapmaya devam ediyorlar.

Hayatlarını kaybeden canlara Allah’tan rahmet diler, kalanlara başsağlığı dileklerimizle.

Yıldız Ailesi

 

Biz 17 Ağustos 1999 gecesi ruhen ve madden çırılçıplak kaldık.
İstediğim sadece (bu olayı bire bir yaşayan evsiz ve ailesiz kalan bir kişi olarak) bu olaya sebebiyet veren, bir şekilde ihmali olan, sırf kendisine para ve menfaat sağlayan kişilerin cezalandırılması.
Cezalandırılsınlar ki, bundan sonra para ve ona benzer şeylerin hayatta pekte yeri olmadığını öğrensin.
Cezalandırılsın ki, benim acım birazcık dinsin.
Cezalandırılsın ki, başka insanlar benim yaşadığımı yaşamasın.
Cezalandırılsın ki, insanlar hayata daha güvenli baksın.
Daha mutlu yarınlar dileğiyle.

Nevin Dağlıoğlu

***

17 Ağustos o korkunç gün işte o gün ölümün bizlere çok yakın olduğunu anladım.

Ama insanın elinden bir şey gelmiyordu.

Sanki bir boşluğun içinde yapayalnız gibi.

Ölenlere Allah’tan rahmet kalanlara sabır dilerim.

Aslı Demirci

***

Ben Yalovalıyım. Ama yaşıyorum!

Dünyada tek mutluluğu tattığım insanı kaybetmek acısıyla yanarken bir daha böylesi bir felaketin kimsenin başına gelmemesini dilerim.

Ölenlere rahmet kalanlara can sağlığı dilerim.

Seni hiç unutmayacağız Nurten Teyze

Fikriye

***

Ben bu depremi yaşadım ve biliyorum.

Binlerce insanın öldüğü ve binaların insanlara mezar olduğunu da biliyorum.

Bu acı gün unutulmayacak.

Binlerce insanın ölümü beni etkiledi.

İnşallah böyle bir felaketi hiç unutmayacağım.

Bu benim için çok ama çok kötü bir gündü.

Ölenlere rahmet, kalanlara ise sabır dilerim.

Bizleri depremden çok sahipsizlik yıktı.

Demet Aras

 

17 Ağustos 1999 da depremde hayatını kaybeden bütün insanlara Allah’tan rahmet, yaralı olarak çıkanlara ve sakat kalanlara acil şifa diliyorum.

Belki de o geceyi hiç unutmayanlardan biri olarak şu anda bu cümleleri yazıyorum.

Saat tam 03.00’te depremden 3 ya da 5 saniye önce nasıl olduysa yer yatağından kalkıp, tuvalete gitmiştim. O an o korkunç sarsıntı başladı.

Ve o an kalktığım yatağın üstüne koskocaman bir vitrin devrildi. Yatağım kaybolmuştu. Yani anlatması zor olan ve mucize olan an o an hiç unutulmaz. O an kalkmasaydım belki de şuan bende sizlerin yanında olacaktım.

Yine de ben sizleri hiçbir zaman unutmayacağım

Fatih Gökmen

***

17 Ağustos 1999’u yaşadığım sürece asla unutmayacağım.

Ben 10 yaşındayım.

Büyüdüğümde yaşadığımız olayları, felaketleri çocuklarıma anlatacağım ve hüzünle anacağım

Sedef Demir

***

17 Ağustos’u bir daha yaşamak istemiyoruz.

Biz çok kayıp verdik.

Savaşımızı sonuna kadar sürdürdük.

Benim bir arkadaşım vardı adı Tolga’ydı.

Çok severdik ama onu da kaybettik.

Nasıl üzüldüğümü kimse bilemez.

Bir daha Allah’a dua edelim deprem olmasın.

Buradan Tolga’ya bir mesajım var.

Seni unutmadık unutmayacağız.

Herkesin acısını paylaşmak isterdik ama olmadı.

Seni seviyoruz Tolga ve hep seveceğiz.

Erdal Yıldız ve Sınıf Arkadaşları

 

Bu kötü felaketi Çiftlikköy’de yaşadım.

Yanımdaki ve karşımızdaki binalar yıkıldı.

14 ceset gördüm.

Ve o günden sonra hayatın boş olduğunu anladım.

Ölenlere rahmet, sağ kalanlara sabır ve öksüzlerle yetimlere hayatlarında başarılar dilerim

Turgut Demirci

***

Şu anki duygularımı anlatmak mümkün değil.

17 Ağustos depremin bu kadar büyük olduğunu bu resimlerini görünce bir daha anladım.

Allahtan temennim bir daha böyle acının yaşanmaması. Depremde ölenlere rahmet, geride kalanlara şifa dilemekten başka bir şey demek elimden gelmiyor.

Ayrıca bu resimleri çeken kişilere ve bu anıtı yapan Yalova belediyesine böyle bir şey düşündükleri ve gerçekleştirdikleri için teşekkür ediyorum.

Ömer Özdemir

***

Çoğu kimsenin, annesini, babasını, evladını kaybettiği geceydi o gece.

Herkesi ağlatan geceydi.

O gece bu küçük yaşta böyle bir felakete tanık olduk.

İleride kimsenin tanık olmaması için çalışacağız.

Biz bu felaketi değil,

Bizleri bu felakette unutanları unutacağız.

Bu anıtı yapanlara teşekkür ediyoruz.

Özkan/ Kübra

***

Yalovalıyım ama 17 Ağustos 1999 günü Gaziantep 5. Zırhlı tuğ.79/ 1 tertip olarak vatani görevimi yapıyordum.

Daha 8 aylık askerken Yalova halkının acısının beklide 1000 misli acılarla dolu günler yaşadım.

Geri kalan 10 aylık askerlik dönemim çekilmez olmuştu.

Yakınlarım, arkadaşlarım öldü mü, yaşıyor mu düşüncesi ile askerliğim 21.02.2000 de bitti ve hemen bu anıta geldim.

Anıtta gördüğüm resimler benim yaşadığım  acıların yanında hiç kaldı. Tüm ölenlerin ailelerine Allah’tan sabır diliyorum. Ölüm insana bir çizgi kadar yakınmış meğer.

Fedai Güngör

 

Bu büyük afette nice canlarımız gitti.

Yaşlısı genci, çocuğu bebeği hepsi bizim canımızda.

Hepsi birer insandı ve şimdi tüm dünya onlara ağlıyor.

Umarım, o ağlayan insanların gözyaşları birer fidan olur ve tekrar yeşerip geride kalanlara

Hayat verir.

Tüm insanlar bizimdir.

Sizleri hiçbir zaman unutmayacağız ve daima kalbimizde yaşatacağız.

Ayça Adıgüzel/ Fatma Kaya

***

17 Ağustos’ta Marmara depreminde pek çok kişi öldü, yaralandı.

Kimi annesini, babasını, kimi tüm ailesini yitirdi.

Hepimiz bu acıyla yandık.

Biz, bir canın ne kadar önemli olduğunu anladık.

Deprem bize acının yanında insanlık dersi de verdi.

Ölenlere rahmet diliyorum. Bir daha böyle acı tatmamak dileğiyle.

Dilara Arslan - Çiftlikköy

***

17 Ağustos’ta öldüğümü hissettim.

O gece korktuğumu hatırlamıyorum.

Sanki Azrail kapımı çalmıştı.

Böyle bir şeyi ilk defa yaşıyordum.

Neslihan Demirci

 

17 Ağustos 1999 günü enkaz altında kaldım.

Babamı ve kardeşimi kaybettim. Ama yaşamayı halen seviyorum.

Beş gün enkaz altında yaşam mücadelesi verdim.

Bu büyük felaketi hiçbir zaman unutmayacağım.

Ve bunu unutanları unutacağım.

Bence her ne olursa olsun babam ve kardeşim olmasa bile yaşamak güzel.

Ben sadece bu felakette yaşamayı değil, her şeyi öğrendim.

En önemlisi ise acı ve ıstırabı öğrendim.

Not: bir kuşun kanadı olmadan uçamaz ve çırpınır, çırpınır. Bağırır ama insanlar onu duymazdan gelir, Bende şimdi o kuş gibiyim

Elif Yaşar

***

17 Ağustos’ta olan felaket hepimizi yıktı.

Depremde ölenleri rahmetle anıyoruz.

Umarım bu tür felaketler bir daha hiç olmaz.

Burayı gezdikçe kendimi daha kötü hissettim.

Çiftlikköy’de oturuyoruz.

Şu an lise 1 öğrencisiyim.

Hayatı ve yaşamayı yine de çok seviyorum.

O an ölme olasılığımız varken sağ kalmamız mucize oldu.

Fakat insanlar birbirlerine bağlı kaldıkça ve kardeşlik devam ettikçe her felaketi yenebiliriz.

Önemli  olan kardeşçe ve bağlılık içinde dostça yaşamak.

Özlem Yıldırım - Çiftlikköy

***

İnsanın kendisini şanslı hissetmesi bile bazen ağır geliyor.

Söylenecek hem çok şey var; hem de hiçbir şey yok.

Böyle bir felaketten sağ kurtulmak belki bir şans, belki de bir mucize. Ama bir gerçek var ki o da binlerce insanın ölmüş olması ve asla unutulmayacak acılar.

Tek dileğim, insanların bu yaşanan acılardan biraz olsun ders almaları.

Çünkü bu yaşanmışlıklar dayanılır acılar değil. Felakette hayatını kaybeden bütün insanlara Allah’tan rahmet ve bütün yakınlarına başsağlığı, sabır diliyorum.

Özge Çalışkan

 

İlk önce ölenlere rahmet diler, geride kalan depremzedelere başsağlığı dilerim. İstanbul’dan geldim.

Yalova’yı merak ettim, ne yapıyor bu insanlar diye.

Yalova’da herkes suskun kimse konuşmuyor, çünkü acıları çok büyük. Nasıl dayansın bu acılara bu halk.

Zekai Bilgin

***

17 Ağustos 1999 saat 03.05…

Çağın en büyük faciasını hep birlikte yaşadık

İnsanlarımızı kaybettik. Ama insanlığımızı kaybetmeyelim.

İnsanlığı kaybedenler elbet unutulmaya mahkûmdurlar.

Her faciadan ders alıp, ileriye doğru gidelim.

Geride kalanlara sabır, ölenlerimize rahmet dilerim

Unutulmamak umuduyla…

Selami - Ardahan

***

Yalova’ya ilk gelişim.

Gerçekten televizyonlardaki görüntülerden daha kötü burada olmak.

Fazla bir şey yazamıyorum.

Çünkü ben o kötü günleri yaşamadım.

Ama yine de burada çok üzüldüm.

İbrahim Kenkaya - Aydın

***

Şu an hepimiz çok üzgünüz. Duygularımı kelimelere dökmek o kadar zor ki… Buradaki korkunç manzaradan çok kötü etkilendim. Allah kimsenin başına böyle felaket vermesin.

Bu korkunç depremde ölen tüm insanlarımıza rahmet dilemekten ve onları saygıyla anmaktan başka bir şey elden gelmiyor.

Biz sadece bu fotoğrafları görerek acınızı anlamaya çalışıyoruz. Ama sizin çektiğiniz acının bunun binlercesi olduğuna inanıyoruz.

İnanıyoruz ki milyonlarca insan 17 Ağustos’ta yaşanan bu depremin acısını unutmayacak.

Sizleri asla unutmayacağız…

Züleyha/ Şevket/ Yaşar Çetin

“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı…”

Mehmet Akif’inin bu sözlerini şimdi daha iyi anlıyorum.

Unutmayın!

Şuan üzerinde bulunduğunuz alanda belki de binlerce şehit kanı var.

Lütfen,

Onlara saygı duyalım. Bari sadece bu alan üzerinde hareket ve davranışlarımıza dikkat edelim.

Belki bu alanda bizlerinde kanı olabilirdi.

Ne dersiniz.

Ya da emin miyiz?

İleride akıbete uğramayacağımıza!

Sahi emimi siniz?

Ayfer

***

Hepimiz çok zor günler anlattık. Ölen yakınlarımıza bile üzülemedik.

Çünkü bizde ölümle yaşam arasında yaşamak zorunda kaldık.

17 Ağustos’u sanırım hiç kimse unutmayacak. Unutanlara da bizler hatırlatacağız.

Çünkü yurdumuz deprem bölgesi ve bir başka yerde 17 Ağustos yaşanabilir.

Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabır dilerim

Hepimizin başı sağ olsun.

Zülay Altun

***

17 Ağustos deprem anıtını gördüm.

Gerçekten çok etkilendim, duygulandım.

Ölenlere rahmet, kalanlara başsağlığı dileriz.

Başka ne yapabiliriz ki?

Unutmadık bu acıyı…

Lamia/ Ekrem Özkul

 

 

Kaybettiklerimle geçen bir yıl…

Acılar dineceğine daha da çoğaldı.

17 Ağustos milletçe nereye geldiğimizi gözler önüne serdi. İnsan yüreği taşıyanların yardımlarına sonsuz teşekkürler ederim.

Kayıpları olanlara bugün bile başsağlığı diliyorum.

Geçen bir yılın tablosunda en kötü resmi veren ve acı gelen ise yaşanan bu faciadan ders alınmayıp, çıkar peşinde koşanlar oldu.

Onlara söyleyecek sözüm yok. Lakin gerçek var ki, “Allah’ın hesabı büyük olur”

İşte bunu düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bu dünyada kalanlara söylemek istediğim ise, meraklanmayın üzülmeyin, bu dünya fani dünya zaman çabuk geçer ve bizlerde göçeriz, sevdiklerimize kavuşuruz.

Keşke bende onların yanında olsaydım. Sevdiklerim bu dünyadan çok öbür dünyada. Elbette bizlerde varacağız oraya. Aklıma geldikçe onlara dua ediyorum.

Benim için en iyi tarafı bu dünyaya bağlılığım azaldı. Zaten kısa bir seyahat için geldiğim ve başka bir aleme, sonsuzluğun olduğu bir yerde daima yaşayacağımdan bu dünyada işlerimi azalttım.

Yüreğim yumuşadı, kalbim daha bir güzelden, güzellikten yana oldu. Bu diyarda hep yanlış ve kötü görmeye alışmış olan kalbim, güzelliğin doğru adresini buldu…

Kaptan Ahmet Olgundağ

***

Ölümden korkum yok

Tek korkum unutulmak!

Zeynep Toplu

***

O günün kıyametten bir sahne olduğunu çok iyi biliyorum. Çünkü kaçmaya çalışırken, 40 günlük bebeğimi aklımın ucundan bile geçmemişti.

Annemlerin evinin yıkıldığını hiç düşünmemiştim bile. Mesalarda  evin 3. Katından yere inen annem, babam ve kardeşime, hayatlarını bağışladığı için rabbime şükrediyorum. Enkazda ölen komşularıma (deprem şehitleri)ne rahmet diliyorum.

Ve biliyorum ki;

Allah anneden daha şefkatlidir. Ve onları en güzel şekilde karşılamıştır.

Belediye başkanı Yakup Koçal beyefendiye sonsuz teşekkürler, çünkü nefret edilesi ruhsuz şehri ancak bu kadar güzelleştirebildi.

Hilal Kantarcı

 

 

Ben şanslı bir insan olarak, depremden zara görmeden kurtuldum. Olan eve oldu.

Benim kadar şanslı olmayan ve bazılarının yeri bile belli olmayan tüm ölenlere Allah rahmet eylesin, yakınlarına sonsuz sabır dilerim.

Bir daha felaketler olmasın diye dua etmek yetmiyor, her an bir yenisi olacakmış gibi önlem almak gerekiyor.

Ben Yalova’dan ayrılırken, giderek yaralarını saran bu şehre ve tüm insanlara kolaylıklar…

Şule Özgül/ Öğretmen

***

O gün ve bugün…

İnsan olarak aciz içinde kaldığımız günlerdi. Sanki tüm teknik teknoloji hiç bir şey işe yaramadı. Saatlerce cep telefonu ile sağı solu aradık durduk.

Fakat dünya ile irtibatımız. Bağlantımız kesilmişti. Yıkılmış yüzlerce bina ve ardında binlerce insan belki canlı belki cansızdı.

En çok etkilendiğim durum ise, saatlerce belki günlerce canlı olarak enkaz altında kalan insanlardı. Kurtarma ekiplerinin canlı insanlara saatlerce ulaşma gayreti çok bir şey ifade etmiyordu. Sanki zaman kısa idi ve her yere ulaşmak çok zordu.

O gün dünyaya herkes eşit gelmiş gibiydi. Zengini, fakir hep aynı durumdaydık. Büyük binalar, çok katlı yapılar, kitap sayfaları gibiydi.

Bu binalar gözümde birer kabristan gibiydi. Ama maalesef bugün 18 Eylül 2000 bu çok katlı binalar tamir edilmeye çalışılıyor.

Ben tüm bunlar, gözlerime inanamıyorum. Bu bir cinayet gibi geliyor bana. Maalesef ders almamışız…

Yılmaz Pala

***

Tek kelime!

Bir daha 17 Ağustos’u yaşamak istemiyorum.

Ama biliyorum ki içimden korkusunu atamayacağım.

Depremin, hayatımı etkilemesine sallanmadığım sürece izin vermeyeceğim işte hepsi bu!

Nazlı Yılmaz 

18 yıllık Yalovalı

17 Ağustos’un ardından 13 ay geçti. İnsanlar halen daha ders almadı.

Kendimden özeleştiri vermek istiyorum. Bazılarımız ilk günkü korkuyu, duyguları hissetmiyoruz.

Ölen insanlara nankörlük etmiyor muyuz?

Etmiyor muyum?

O günlerde ağlayanlar, kuyruğa giren insanlar, şimdilerde zevki sefa yapıyorlar…

Allah herkese akıl fikir vermesini istiyorum. Bu fotoğraflara bakmak için bakmayın!

Ders almak için bakın!

Aldığınız derslerin yine faydasını siz görürsünüz.

Erol/ Taner

***

Yaşadığımız o büyük felaketin adını 17 Ağustos depremi koydular.

17 Ağustos’u unutmayacağız diye bas bas bağırdılar.

Yüreğimize, beynimize kazılan tüm acıları ve depremi nasıl unutabiliriz ki?

17 Ağustos depremi her gün, her an bizimle.

Biz onula birlikte yaşıyoruz.

Şu anda bulunduğumuz mekândaki resimler aslında bizim, bizlerin beyninde yer edinmiş.

Belki bir gün bu kâğıt parçaları yok olabilir, ama bizim yüreğimizdeki acıları, beyinlerimize kazınan azı resimler asla yok olmayacak…

Deprem bizlerden çok şey aldı.

Ama birçok şeyi de bizlere kazandırdı. Beklide bu depremin en iyi yönüydü. Çünkü bize bizden başka insanları da olduğunu öğretti. Paylaşmayı, sevmeyi, yardım etmeyi, çevremizdekileri görmeyi hatırlattı.

Bu felakette kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı dilerim.

Neslihan Bingöl

***

Sizleri hiçbir zaman unutmayacağım.

Hande doğum gününü kutlamak isterdim ama o gün, seni kaybetmekte varmış kaderde.

Rahat uyu bir tanem.

Seda

Anıta geldiğim ilk gece.

Sanki o günü yeniden yaşıyoruz.

Tüm ailemizle birlikte sanki herkes o gece gibi titriyor.

Sanki o gündü bugün.

Fotoğrafların dili 17 Ağustos’a  götürüyor.

Emre Güralp/ Ufuk Çalışkan

***

O gece, kıyamet koptuğunu zannettim.

Deprem olurken dua ettim.

Bu satırları yazarken bütün vücudum sarsılıyor.

Resimlere baktım, kurtulduğumuza şükrettim.

Kim bilir biz nasıl nerde öleceğiz

Ertesi gün Yalova’ya geldiğimde çimenlere basmayınız levhaları olan yerde çadırlar kurulmuştu. Araba park edilmez levhası yerine binalar yıkılmıştı.

Depresyon geçirdim…

Hala etkisindeyim.

Ölenlere rahmet, kalanlara sabır diliyorum. Allah bir daha bu acıları yaşatmasın.

(yıkılan binaları kaldırdınız, ya benim beynimdeki, yüreğimdeki yıkıntıyı kim kaldıraca)

Ayşe Arslan - Elmalık Köyü

***

17 Ağustos depreminin acılarını unutmak mümkün değil.

Ölenlere Allah’tan rahmet dilerim.

Sağ kalanlar, doğum günlerinizin 17 Ağustos 1999 olduğunu unutmayın

İzzet Akın

 

 

 

Şu anki duygularımızı kelimelerle, sayfalarla anlatmak çok güç. Çünkü bu duyguları bilmesi gereken herkes yaşadı.

Depremin bize verebileceği tek şey acıdır. Deprem insanları öldürmez, insanları öldüren binalardır.

Deprem binaların yıkılmasına ve insanların ölmesine neden olmuştur. O duyguları kalbimizde ve beynimizden hiç silemeyeceğiz.

Ziya Gökalp İlköğretim Okulu 7/A ve 7/B öğrencileri olarak binaların daha sağlam yapılmasını istiyoruz.

Sinem Keçici/ Cansu Hoşgör/ Selen Darat/ Şirin Karaca/ Nur Gül

***

Ben Aydın’dan gezmeye geldim.

Depremi yaşadım ama buradaki resimleri görünce yaşamış gibi oldum.

Çok üzgünüm

Gülay

***

17 Ağustos’u hiçbir zaman unutmayacağın. Şuan anda bulunduğum yerdeki resimleri görünce acım bir kat daha arttı. Umarım bu afet bir daha olmaz

İlhan Bingöl

***

17 Ağustos depreminde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dilerim. O geceki sizler kadar şiddetli yaşamadık ama gün ışığınca felaketin boyutunu görünce sizinle aynı şeyleri paylaştık.

Her enkaz gördüğümde, buradaki anıtı gördüğümde, resimlere bakınca halen tüylerim diken diken olduğunu ve ürperdiğimi söyleyebilirim.

Unutmadık,

Çünkü unutulacak bir şey değil.

Unutmamak lazım ki, bir daha unutamayacağımız olaylarla karşılamayalım.

İstanbul’dan bugün geldik, inanın şu anda gözlerimden yaşlar akıyor.

Gökşen Tutuk/ Deniz/ Muhammet Kılıç

***

Tüm doğal felaketlerde unutmamız gereken;

Tedbir, iyilik üzerine bir yaşam, bilim, doğayı yaratanla düzenli bir ilişki!

Adem Gülen

 

17 Ağustos’u unutmadık, unutmayacağız.

Hepimizin acısı büyük. Depremi yaşamış olduğum halde buradaki resimleri görünce tüylerim diken diken oldu.

O anı, o acıyı, korkuyu bir kez daha yaşadım. Ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim

Yavuz Bingöl

***

17 Ağustos’ta vedalaşmadan gittin canım abim Yücel Erkorkmaz.

Son gördüğümde hayat doluydun.

Seni çok özlüyoruz.

Kardeşin Emel Kunar

***

Biz Erzincan’lıyız.1992’de bizde bir deprem yaşadık.

Allah bir daha böyle bir felaketi kimseye, hiçbir şehre ve ülkeye vermesin.

Bizler, 1939 ‘da 40 bin şehit verdik.

1992 de de 1000 şehit verdik.

Şefik Arpacı

***

Bir yaz seninle akıp gitti!

Tutulur her gün gözlerim sen neredesin?

Gelmeyecek geriye o güzel günler…

Anarım seni o en güzel halinle.

İyi ki hep benimlesin!

Bahar

***

Şuan ne yazacağımı bilemiyorum. Depremden buyana ilk defa bu kadar duygulanıyorum

Şuan şu satırları yazarken o lanet günü tekrar yaşar gibi oluyorum. Ölenlere rahmet, kalanlara sabır diliyorum.

Ancak hayat her şeye rağmen devam ediyor.

Bundan sonraki yaşamımda, yapılan hatalara çizik atıp, hayata yeniden başlayacağım.

Hatalar yapmamak üzere hayata devam edeceğim.

Bu sözümü unutmayacağım

Liseli Gül Seven

 

Kim ne derse desin bazen kelimeler yetmiyor halleri anlatmaya. Yalova binlerce insan rabbine yolladı.

Bir gecede! Bir daha görüşemeyecekler onlarla.

Lakin bugün inanıyorum ki, her bir Yalovalının kalbi bu binlerce yürek büyüklüğünde atıyor.

Ali Yavuz

***

17 Ağustos depreminde olanları ömrümün sonuna kadar unutmayacağım.

Hep şunu düşündüm!

Nasıl öldüler, ne hissettiler.

Umarım bir daha asla böyle bir şey yaşamayız.

Bir daha asla karşımıza katil binalar çıkmaz.

Arzu

***

Ben ve ailem bu olayı çok kötü yaşayanlardanız.

Evimiz anında çöktü ve olaydan 4 saat sonra 5 kişi olarak enkaz altından çıkartıldık. Can kaybımız yoktu, fakat bütün komşularımız sevdiklerimizin çoğu ölmüştü.

Bu olaylar gün geçtikçe bize daha zor geliyor ve unutulmaz bir hal alıyor.

Can kaybı olanlara başsağlığı, herkese de geçmiş olsun dileklerimizle…

Türkan/ Bingöl Özdemir

***

Herkesin başına gelebileceği şeyler sizlerin başına geldi.

Unutulmamanız ve insanların sizleri saygı ve ibretle anmaları umuduyla.

Çevik Kuvvet Görevlileri

***

“yaşanmamış günlere tutundu umut”

O an yaşanılan duyguları anlatmak için kelimeler, dar, zayıf ve güçsüz geliyor.

Mehtap/ Mehmet Haner - Batman

O anı hatırlamak istemiyorum.

Ama o anı unutmakta elde değil

İstesek te istemesek te bu acıyla yaşamak zorundayız.

O an var ya o an bence bir milletin tamamıyla çöküşüydü. Bunda azda olsa bizim suçumuz var.

Çünkü bilinçsiz yetiştik.

Ne olurdu bizde deprem hakkında Japonlar kadar bilinçli olsaydık. Ama olsun ben yine vatanımı, milletimi seviyorum.

Herkesin de benim gibi düşündüğüne inanıyorum.

Lise Öğrencileri Serhat Acar/ Ali Yılmaz

***

Sadece televizyonlarda gördüğüm bu acı dolu tabloların hiç yaşanmamış olmasını isterdim.

İbret alınmasını ve daha duyarlı bir toplum olmamızı çok isterdim

Bu da sadece eğitimle olacak.

Çiçek Kıvançoğlu

***

Şu anda çok mutluyum ama.

Şu anı yaşamak bana çok üzüntü veriyor.

Keşke bir şey olmasaydı da bende bu yazıyı yazmak zorunda kalmasaydım.

Sizleri Çok Özleyeceğiz.

Hülya Kara

***

Yüreğimizde bir damla gözyaşı ile veda ettik.

Sizleri unutmadık, unutmayacağız.

Özellikle Meltem Özçelik’i.

Seni çok özledim cadı.

Senem

***

Bir arkadaşım vardı benim.

Adı Işıl’dı.

O arkadaşım halen var ama sadece içimde.

Seren

 

17 Ağustos, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan o gece.

Çığlıklarla uyanan insanlar.

Bir anda ne olduğunu ne yapacaklarını, ne yaşadıklarını anlamaya çalışan insanlar.

Gecenin karanlığında örtünen gözler.

Gün ışıyıp o korkunç sahne ortaya çıktığında kendini kaybedenler.

Ne yazık ki, o andan itibaren yazılacak pek bir şey kalmamıştı. Ancak sonrası için çok şeyler yapılabilirdi!

Gül

***

Yalova’da şehitlik mertebesine ulaşan tüm vatandaşlarım, acılarınız yüreğimizde, sizleri unutmak mümkün değil.

Bilemeyiz 17 Ağustos 1999 günü ne acılar içinde gittiğinizi. Allah bütün günahlarınızı affetsin ve ailelerinize sabırlar versin. Sizler yüreklerimize gömüldünüz.

Neşe Çom - İstanbul

***

İnanılmaz bir felaket. Bir anda her şey bitiyor.

Çok büyük bir acı.

Yaşananları anladığımdan emin olun.

Kader - Samsun

***

Çığlık çığlığa uyanan insanlar n olduğunu anlamadan hayatlarını kaybettiler.

Ne olduğunu anlamadan evin üstüne çöküşü ne acı bir olay.

Depremden geriye sadece enkaz kaldı.

Ve deprem, doğal afetlere karşı her zaman tedbirli olmamız gerektiğini tekrardan öğretti.

Kim bilir hangi küçük eller şu mermerlerin üstünde yazan isimler hangi okul defterlerine yazdılar.

Ya da hangi evrakların üzerine.

İsimlerinize çok büyük bir sevgi ile bakıyorum.

Yani hepinizi büyük bir sevgiyle anıyoruz.

Hep birlikte hepinize Allah’tan rahmet, kalanlara sabır diliyorum,

Esra/ Canan/ Şükran - Batman

 

Öncelikle tüm Yalova halkına geçmiş olsun diyorum.

Binalarımızı daha sağlam ve bilinçli yapmış olsa idik, bu kadar zararımız olmazdı.

Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.

Aslı/ Volkan Koçdemir

***

Çiçekler güzel koksaydı, dünya böyle olmazdı.

17 Ağustos’u ben de unutmadım.

Canbulut

***

17 Ağustos günü ben annemi ve babamı kaybettim.

Babam öz değildi. Ama benim için çok değerliydi.

O gece herkes gürültüyle uyandı. Herkes canıyla uğraşıyordu.

Sokağa çok zor çıkmıştım. Üstümüze binalardan taşlar ve tahtalar düşüyordu. Dışarı çıktığımız an herkes kendi camıyla uğraşıyordu.

Kimi ailesinin hepsini kaybetmişti.2 gün sonra annemi ve babamı enkazdan çıkardık. Nefesi kesilerek ölmüş. Kim bilir kaç insan benim gibi hatta benden çok acı çekmişti. O gece ben teyzemde kalmıştım.

Annemi göremedim ama o gece annemi çığlık çığlığa duydum… Şuanda bu mermerin üstünde isimleri yazılıyor…

Böyle mi olmalıydı. Ama isyan etmeyeceğim. Allah’tan gelen bir afet. Bunu okursanız benim gibi düşüneceksiniz.

Depremde ölenlere Allah rahmet eylesin, kalanlara sabır versin. Bundan sonra el ele vererek acımızı yenmeliyiz.

Hayat her şeye rağmen devam ediyor.17 Ağustos günü gerçekten çok acı bir gündü. Unutmam ve asla da unutmayacağım.

Gamze Çetiner

***

17 Ağustos depremi hepimizin hayallerini ve umutlarını enkazlar altında bıraktı.

Herkes depremle yaşamaya alışmalı. Depremde ölenlerimize rahmet diliyoruz.

Kaybolan umutlarımızla birlikte bizde enkazlar altında kalmayalım. Yeni umutlara doğru merhaba demeliyiz.

Melike Kolpar

 

 

Merhaba Yalovalı kardeşler…

Bende sizler gibi bu felaketi yaşadım.

Ancak bu kafayla gidersek bir yere varacağımıza inanmıyorum!

Çünkü hala binalar dikiliyor.

Hala insanların paraları gasp edilircesine binalardan malzeme çalınıyor.

O geceyi hatırlamak istemesem de gerçekten kaçınılmayacağına kanaat ediyorum.

Belki bir yakınımı kaybetmedim.

Ama kaybetmekten kötü oldu.

Biz insanlar, birbirimize dört elle sarılmalıyız ve tek yumruk olarak ilerisi için kenetlenmeliyiz.

T.ÇOLAKEL

***

Sevgili Yalovalılar

Daha önce basından duyduğumuz deprem haberleri, yani Erzincan, Afyon, Adana…

Hiç bizim ilgi alanımıza girmiyordu. Ta ki bizim başımıza gelinceye kadar. Bunu anlamak için illaki idrak etmek mi gerekiyor. Binlerce canımızın gitmesi mi gerekiyordu.

Ama yine de bizim ders aldığımız yok.

Ve hatta alacağımız da yok.

Fotoğraflarda gördüğümüz görüntülerin bizim görüntülerimizin olması çok mu uzaktı. Tüm bunların, bundan sonra yaşantımızda küçükte olsa bir şeyleri değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Unutmadan bizim sonumuzun ne olacağını kim söyleyebilir ki, belki de daha dehşet olacağız…

İnsanlar her şeye hazırlandığı gibi “Ölüme de hazır olmalı”

Ölüm her an gelebilir.

EFKAR ALPAY

 

 O feci gecenin ardından bir yıl bir ay daha geçti.

Ama yaşadığımız felaket şu an gibi aklımızda.

Seni o kadar çok özledik ki, anlatamam minik meleğimiz ama her şeye rağmen hayat devam ediyor ve edecek.

Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın.

Biliyorum Büşra, sen yaşarken bir melektin ve Allah seni küçük bir melek olasın diye yanına aldı.

Neyse bir tanem mezarında rahat uyu.

Seni çok seviyorum ve seni ölene kadar unutmayacağız.

Rahat uyu bebeğim…

ASLI

***

Bu felaketi hepimiz yaşadık.

Kimimiz çok büyük kayıplar verdik, kimimize bir şey olmadı. Ama ölenlerin acısıyla tam bir yıl daha yaşadık. Çünkü kaybettiğimiz insanlar hepimizin kardeşi, yakını, büyüğü… Tüm yakınlarını kaybedenlere Allah sabırlar versin. Ve küçük yeğenim Büşra’cım mekanın cennet olsun seni saygıyla anıyoruz. Nur içinde yat.

Esra Akarsu

***

Bazı şeyler görülür, duyulur, yaşanır, hissedilir ama anlatılmaz. 17 ağustos depreminde bu anlardan hem de kötü andan biriydi. O kadar çok şey götürdü ki, bunan sonra ne getirir bilinmez. Ama aldıklarının yanında verdiklerinin pek bir önemi yok.

Sibel Polat

***

Orda kimse varmı?

Artık var!

Selin

Yalova’ya 6.5 yıl önce geldik.

O severek oturduğumuz evimizin fotoğrafını bu anıtta yıkılmış fotoğrafını da görmek varmış nasipte…

Ailemizden kimsenin burnu bile kanamadan atlattık bu felaketi. Zaten ancak böyle buluyorum teselliyi.

Ama arkadaşlarımı, kuzenlerimi, dostlarımız verdim ona. Hepimizin başı sağolsun.

Bizden ne götürürse götürse Yalova.

Yine de seviyorum.

Kabe Demir

***

Bir daha ki sefer yaptığınız binalara duvar koymayı unutmayın!

Gayem Tülay

***

Sn. Müteahhit C.S’ye

Aldığınız canlarla umarım şu anda mutlusundur.

Sevgili müteahhitimiz bu evleri yaparken çaldığınız malzemeler ile size kalan paraları hala gazinolarda mı yiyorsunuz? Bursa’da gazinoda yakalandığınızda ölen bu insanların paraları vardı belki de cebinizde.

Belki senin vicdanın, insanlık duyguların ölmüştür. Sen bu durumdan hiç rahatsız değilsindir. Ama biz kinle ve öfkeyle doluyuz. Seni Allah’a havale ediyoruz.

Canım Atakan Abimi senin yüzünden kaybettim.

Yeşilkent sitesinden ölmeyen şanslı kişilerden

Suzan/Sinem İpekçi. Görkem Mataracı

***

Bu felaketi birlikte yaşadık.

Kimimiz çok büyük kayıplar verdik, kimimiz kaybettiğimiz yakınlarımıza gözyaşı döktük.

Çünkü kaybettiğimiz insanlar hepimizin kardeşi, yakını, büyüğü. Tüm yakınlarını kaybedenlere Allah sabırlar versin.

Adnan Kırtay ve Ailesi

 

Bazen dünya ne kadar çok bilinmeyenlerle dolar.

Birbirine bağlı binlerce soru!

Ne? Nerede? Niçin

Ölüm sen anlamsız bir şeysin!

Neden en zamansız anda insanın sevdiklerini alıp götürüyorsun?

Neden?

Denden geriye sadece buruk bir hüzün, birkaç damla gözyaşı geliyor.

Sevgi P.

***

O geceyi hatırlamak bile insanı feci etkiliyor.

Deprem gecesi mal ve can kaybımız olmadı ama olanlar için çok ama çok üzüldük.

Umarım bir daha Yalovalıların ve tüm Türkiye’nin başına bir daha böyle bir felaket gelmesi.

Herkesin hayatı barış, huzur ve güzelliklerle dolu olsun.

Ülke ve ülkemin güzel insanlarını seviyorum.

Baba, seni şimdi daha çok seviyorum.

En azından seni kaybetmediğim için…

Songül Bektaş

Acılardır bizi onurlu birer insan olabilme yolunda daha direngen kılan.

Acılardır bizi, şu kirli çağın kirlerinden bulanıklarından arındıran.

Sonrası ya sonrası derin bir suküttür bazen…

Bazense sessizliğin sağır eden gürültüsü.

Sen kardeşim dur!

Öyle bükme boynunu, öyle yıkma dünyanı ayaklarının ucuna.

Hani bulanıklık gidince su durulanır, taptaze ışıl ışıl bir pınar çağlar öteler ülkenin dağlarından gümişi aka, rengini ötelerden alır, kokusunu ötelerden.

O pınardan içenler hiç tatmazlar ölüm acısını

O pınar bir başka pınardır Cemali

Bir akşam vakti, Yalova sahilinden gün batımına benzer.

Ve ite o tarih, o gün 17 Ağustos 1999 saat 03.

Yani gecenin en karanlık anı, yani zifirisi.

Ve Cemali bir yansıyış.

Ardında sonlanmış ömürler.

Sonra ölü kaydı düşmüşler, mühürler basılmış

Hepsi soğuk taşlarda.

Uzay pırıltısı gibi kimisi için.

Kimisi içinse, bir tedbil’i mekan, bir tezkere.

Sonrası öne mavi, sonra yeşil ve yemyeşil.

Sonra şu dizeler

“Ey sevgili, en sevgili uzatma dünya sürgünümü benim.” Diyen

Ve ben şimdi silkindim, tozundan kirlenemeden…

17 Ağustos gecesi sizin silkindiğiniz gibi.

Bir dostum ya da yakınım olmasa da aranızda.

Hepinizi kardeşlerim bilip, 17 yıl öncesi çocukluğumun geçtiği bu şehirde sizleri rahmetle anıyorum. Acıların Coğrafyasından (Diyarbekir’den

Koçkaya

 

Herkesin bir umudu, bir hayali vardı.

Ta ki 17 Ağustos’a kadar.

17 Ağustos hepsini aldı, genç, yaşlı, büyük, küçük demeden hepsi enkazda kaldı.

Yalova artık ışıksız kaldı. Eski neşe yerine hüzün acılar geriye kaldı.

Ölenlere rahmet, kalanlara sabırlar diliyorum.

Selma

***

17 Ağustos 1999’a kadar dünyayı toz pembe görürdüm.

Şimdi o kara günden sonra, pembesi gitti, tozu kaldı.

Sevgi Yılmaz

***

17 Ağustos’tan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak. Hayat ne kadar boş ve anlamsızmış meğer. Tıpkı insan hayatının ucuzluğu gibi.

Elden gelen bir şey yok. Çok üzgünüz.

Çağla İntepe ve Fatma Küksar’a.

Bizleri bırakıp gittiniz ama. Sanmayın sizi unuttuk.

Zaman alışmayı öğretti belki ama unutmayı asla…

Aslı Çankaya/Zuhal Kat

***

Yaşamakla, hissetmek arasındaki fark sanırım.

17 Ağustos’ta ortadan kalktı.

Çünkü bizler yaşadık acıyı.

Onbinlerce insanın üzüntüsünü.

Hakan/Halil/Volkan

Bizler deprem genciyiz

Acılar yüreğimizde

Umutlarla dolu yaşamaya çalışıyoruz.

Bu tarifi olmayan bir sızı yüreklerimizi burkuyor.

Sevdiklerimizden uzak yaşamak çok zor ama dediğim gibi umut bizim, yarın bizim.

Sizleri unutmadık, unutmayacağız.

Yüreğimizdeki ışık sönmeyecek.

Hatice Balcı

***

17 Ağustos gecesi bütün dünyam yıkıldı.

Öğretmenimin eşi Engin Karakaş’a Allah’tan rahmet diliyorum. Ayrıca kalp doktoru o nur yüzlü melek gibi adam, Melih Aksu’ya rahmet dilerim.

Burçak Başsan

***

Bitmek bilmeyen o 45 saniyeyi yaşayan biri olarak ben gözüm yaşlı, başım eğik dizleri tutmayan ben.

Ardıma şöyle bir bakıp acıları daha iyi anlıyorum

Ahmet Dağyutan

***

Ben 10 yaşındayım.

17 Ağustos’u unutmayacağım.

Bütün arkadaşlarımı kaybettim.

Oğuz Aydemir’i, Erhan Zengin’i ve Erhan Çeker’i hiçbir zaman unutmayacağım.

Duygu Yılmazer

***

Bizler, Yalova İmam Hatip Lisesi öğrencileriyiz.

Asrın felaketini en acı şekilde yaşadık.

Fakat içimizdeki yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmedik. Bu büyük felakette çok arkadaşımız, kardeşlerimiz, annelerimizi kaybettik.

Allah bir daha böyle bir acıyı insanlara yaşatmasın.

Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ise sabırlar dileriz.

Yalova İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

 

17 Ağustos hepimize ders olsun.

Deprem hepimizin hayatını değiştirdi.

Ve buna rağmen orta hasarlı binalar tamir ediliyor.

Her neyse ben zaten bir şey yapamayacağım.

Kısacası, hepimize geçmiş olsun.

Nayehan Görür7

***

17 Ağustos’u unutmak mümkün değil, hele buraya bu anıtı yaptıktan sonta.

Ölenleri hep kalbimizde yaşatacağız.

Onları hiçbir zaman unutmayacağız.

Meliha Saraç/Arzu Şener

***

Sallandı yıkıldı Yalova

Ama biz bu zorluğa rağmen direnip bu afetin bir daha olmaması için çalışacağız.

Yaşayan Ölü

***

Ölen tüm insanlara Allah’tan rahmet diliyoruz.

Bizde bu depremi yaşadık. Evimizi, arkadaşlarımızı ve Ayfer öğretmenimizi kaybettik.

Buradaki resimleri görünce o anı tekrar yaşadım.

Sevnur/Sevgi Karasu

 

Kaybettiklerimiz sadece insanlarımız değil.

Yalova’nın bugünü, yarını, geleceği idi.

Öyle bir geceydi ki, insanların hayatlarıyla 45 saniyelik bir kumar oynadılar. Ve daha ölü sayısının bile tam bilinmediği bir galibiyet kazandılar.

Evet, bu bahsettiğim insanlar haysiyetsiz insanlar, beton terine kumdan kaleler yapmışlar.

Bu resimler bu anıt hiçbir zaman unutulmayacak.

Resimlere bakınca halen haykırıyorlar, nefret duyguları büyüyor aslında.

Maksat panoyu doldurmak değil, çünkü resimlerdeki onlar her şeyi anlatıyorlar.

Yalova Kız Meslek Lisesi Öğrencilerinden

Arzu Şener/Ümmühan Kaba/Meliha Saraç/Zuhal Kalkan

Biz iki kanka doğduğumuzdan beri Yalova’da beraber yaşıyoruz.

Hepimizin başı sağ olsun. Asla Yalova’yı terketmeyi düşünmüyoruz.

Çünkü biliyoruz ki, Yalova’nın insanları güçlüdür. Ve bu büyük afetin üstesinden gelebilir.

Sizleri çok seviyoruz.

Özge/Elif

***

17 Ağustos felaketi inşallah bize ders olmuştur.

Mezar değil ev yağıyoruz bundan sonra.

Bu felaket hayatımdan birçok şeyi götürdü.

Ama unutmamalıyız ki; geçmişteki kötü günlerin ardından bakarsak, gelen güzel günleri göremeyiz. Bizde bu beyaz defter gibi hayatımızda yeni bir sayfa açmalıyız. Güzellik, başarı ve mutlulukla süslediğimiz bembeyaz bir sayfa olsun. Hepimizin başı sağ olsun.

Hatice Koç/Nurcan Tekçe/Öznür Erişken/ Zeynep Balcı

***

Bugün okullar açıldı.

Ve içim korku dolu. Oğulum okulda, aklım her an onda

Ve yaşadığımız depremde.

Dilerim 17 Ağustos’u hiç kimse unutmaz. Ve yine dilerim ki bu insanlık ayıbından kimseler ölmez.

Burçin Akbulut

***

Evet, geçen sene bu zamanlar umutsuzluk içinde umutlu olmaya çalışıyordum. Şimdi ise daha umutluyum. Her şeye rağmen içimdeki yaşama umudunu kaybetmedim.

Üstelik birçok şeyi kaybetsem de…

Özge

***

Depremden değil!

Bu kötü binalara izin veren ve onları yapanlardan korkuyorum.

Nazan Onbulak

Sevgili dedeciğim, anneanneciğim.

Sizleri çok seviyoruz ve sizleri hiç unutmayacağız.

İnşallah sizler cennettesinizdir.

Sizleri çok seven torunlarınız.

Seda/Esra

***

Duygular hiçbir zaman yazmakla ifade edilmez.

O yüzden fazla bir şey yazmak istemiyorum

Yıkılan evler değil, yok olan hayatlardı.

Deniz Uzuncu

***

Bu anıtı yaptırıp ömür boyu devamını sağlayan, ilgililere de şükran ve minnet duygularımızı sunuyoruz.

Allah bir daha göstermesin

Mehmet Tarakçı

***

Yaşanmış olan bu deprem ilk ve son olsun.

İnsanları bedenlerden çok ruhen bunaltan duygularla anlatılması zor. Felaketin tekrar yaşanmaması umuduyla.

Dilerim mekanları cennet olur.

Dilek/Yılmaz/Tuğba/Salih

***

Size doyamadan aramızdan ayrıldınız.

Derin üzüntülerle bırakıp gittiniz.

Yerleriniz doldurulmayacak insanlar olduğunuz için çok üzgünüm.

Neval

***

17 Ağustos kötü bir gün.

Umarım bir daha böyle bir şey yaşamayız. Bu deprem de çok şeyler kaybettik. Bütün herkes bir yürek oldu. Herkese her şey için teşekkürler.

Volkan Demirok

 

17 Ağustos 1999 bu tarihi Yalova halkı olarak unutmamız mümkün değil. Bu felaket aramızdan çok sevdiğimiz arkadaşımız Handan Basatik’i aldı.

Bunun kader olduğuna hiç birimiz inanmıyoruz. Yaptığımız yanlışlıkların ve hataların faturasını Allah’a havale etmekte üstümüze yok! (milletçe)

Bizler isterdik ki, bu mermerlerde ismi yazan insanların ölüm tablosu değil de, övünç tablosu olsun.

Buraya anıt yapıldı. Ama bilsinler ki bu bir marifet değil. Önemli olan onları kaybetmememizdir.

Biraz daha akıllı ve çalmaktan uzak müteahhitler olsaydı.

Bizler Handan’ımız kaybetmezdik.

Bizler onları affettik.

Önemli olan Allah’ın onları affetmesi.

Nida Gerçek

***

İnsan, insanın kurdu.

Gözyaşları neyi silecek!...

Önemli olan geçmişte yaşadığımız bu depremi unutmamak gelecekte yaşayabileceğimizde anımsamak.

Daha tedbirli olmak gerekir.

Belki giden canları geri getirmez ama bundan sonra gidecek olanları biraz daolsa engelleyebiliriz.

“Salon çiçekleri kurudu gitti ama;

Yenileriniz sulamayı ihmal etmeyiniz…”

Ayten/Yalçın/Filiz/Murat

 

Sevgili Dünya,

Adım Ayşenur, soyadım Okumuş

9 yaşındayım.

Bu üzüntülere çok üzüldüm.

İnşallah bir daha başımıza gelmez. Sevgili insanlar sizleri çok seviyorum.

Ölülerin hepsi cennete gitsinler.

Yazacaklarım bu kadar.

 

17 Ağustos 1999 kimileri için son olmakla birlikte, bizim gibi enkazdan çıkarlar için yeni bir başlangıç olmuştu.

Umarım bundan sonra, şehir planı, bina yapısı konusunda hatalar yapılmaz. Yeşil alanlarımız katledilmez. Böyle bir musibet inşallah hiçbir ulusa, topluma bir daha musallat olmaz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara şifa ve sabır dilerim

Depremzede Dr. Osman Öztürk/Körfez

***

Kaybettiğim can kardeşlerim, adlarınızı mermerlerin üzerinde aradım. Ama bulmak istemeden; bulunca da anladım. Acı gerçek, siz yoksunuz.

Sizi daima seveceğim, unutmayacağım.

Nilgün Bayöz

***

Bırakıp gittin bizi, seni unuttuk sanma.

Zaman alışmayı öğretir belki.

Ama unutmayı asla!

***

Ben depremi yaşamış 12 yaşında biriyim.

Şu an deprem gecesini yaşıyor gibiyim.

Yaşadığım acılar ve deprem beni çok yaşlandırdı. Yaşadığım yıllar içinde bu kadar acı görmedim. Bütün Yalova halkına huzur ve ölenlere rahmet diliyorum.

Neslihan Sarı

***

17 Ağustos’ta kaybettiğim yengeme,

Ağabeyime ve tüm deprem şehitlerine rahmet diliyorum.

Bir tanecik ağabeyim Şahin Çelebi ve yengem Nigar Çelebi nur içinde yatın.

Mekanınız cennet olsun.

Sizler her zaman bizlersiniz.

Kardeşleriniz Recai/Fatma Çeleb

***

 

Yıkık Şehrime

Bir sabah yine uyandım.

Güne merhaba dedim.

Huzurlara, mutluluklara, sevinçlere, umutlara, yarınlara merhaba.

Son merhabaymış anlamadım.

Günün gecesi çabuk geldi.

Meğer gün hep karanlıkmış.

Yada yaşadığım son aydınlık.

Ne fark eder ki?

Evime son gelişim.

Kapımı son çalışımmış.

Annemin son bekleyişiymiş beni balkonda.

Son kez atmışım kendimi uykumun kollarına huzurla.

Son kez gülmüşüm masumca.

Sabah saat 03:00’de bir şeyler olmuş

Ne olduğunu soramadım

Dilim tutulmuş.

Meğer o gün 17 Ağustos’muş.

Sensizliğe günlerce, aylarca, yıllarca ağlarım

Yıllarca beklerim seni, yıllarca çekerim hasretini

Gün gelip te ecel çalınca kapımı

Sana koşarım

Senden seninle sonumu yaşamak, son nefesimi

Sende vermek için!

Bekledim, bekleyeceğim…

Çünkü Yalova’nın son gecesi bile güzeldi.

C.Dörtbudak

 

Merhabalar;

Biz Zonguldak’tan iki arkadaş deprem bölgesi olan Yalova’yı görmeye geldik. Bizde depremi yaşadık ama bu kadar feci şekilde değil, bizimde ölenlerimiz oldu.

Ama biz Zonguldaklı olarak burada ölenlere üzüldüğümüz kadar üzülmedik.

Sizlere tek dileyeceğimiz şey çektiğiniz acıların son bulması.

Ve ölenlerin de huzurlu bir şekilde yatması.

“ölüm dediğin nedir ki dalda kuru bir yaprak,

Bin sene de yaşasan son durak kara torak.”

Pınar/Sedriye

***

17 Ağustos depreminde uyandık,

Öylesine bir şeydi ki hiç kimsenin aklına gelmiyordu.

Bu 17 Ağustos’ta bizleri deprem değil,

Üç kuruş rant peşinde koşanlar öldürdü.

Volkan Topaç

***

Ben Seçil Kural

Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisiyim.

Öğretmenim Fatma Keskin’i 17 Ağustos depreminde kaybettim.

Deprem kitabında ve deprem anıtında ismin bulamıyorum.

Lütfen öğretmenimin ismin yaşatın.

Anıta ve kitaba ismini yazın.

Yetkili büyüklerime rica ediyorum.

Sevgili öğretmenimin ismini yaşatmak istiyorum.

Not: karanfilim elimde kaldı, gözlerim yaşlı.

Seçil Kural

***

Bu gördüğümüz manzara

Depremle hırsızlığın kesiştiği noktadır.

Nasuf Can

 

17 Ağustos sabahı bizler için belki diğer günlerden hiç farklı olmayacaktı. Uyanıp her şeye tekrar meşgul olacaktık.

Ama öyle olmadı. Belki anlaşmış olsaydık saat 03’te kimse böyle kalkamazdı.

Evet, bizler şanslıydık. Çünkü ciğerlerimiz nefes alıyor. Ama sizler 17 Ağustos’u, 17 Ağustos yapan sizler bilmiyorum şanlı mısınız? Ama şu var ki hepiniz teker teker birilerinin kalbinde yaşıyorsunuz.

Nurşen/Filiz Balcı- Çiğdem Şahin

***

Ben 17 Ağustos’ta 25 ölü verdim

Ama yine de yıkılmadım, ayaktayım.

Yılmaz Emrullah

***

Bende bir depremzede gibi bu depremi en acı şekilde yaşadım. 5 sene aynı sırayı paylaştığım arkadaşım Büşra Ekmekçi’yi kaybettim. 14 yaşında ailesini ve tüm sevdiklerine en önemlisi hayata veda etmesi gerekir miydi?

Gençliğine bile doyamadan gözlerini bir enkaz altında hayat kapaması mı gerekiyordu.

Peki, bunun sorumlusu kim?

O’nu kim bu ölüme götürdü?

Çünkü O’nun katili deprem değil, onun katili o evi yapan insan ve şu anda elini kolunu sallayarak rahat rahat dolaşıyor.

O’nun ölümüne sebep olan insanı bulun.

Özge Pakç

***

17 Ağustos depreminde Erzurum’dan sivil savunma birliği olarak kurtarma çalışmalarına katıldım Yalova’da.

Her çıkardığım cesetlerle kahroldum. Bu yıl ise tatil için geldiğimde bu mermerler üzerinde enkazdan çıkardığım kişilerin isimlerini gördüm.

Ve o günü tekrar yaşadım. Panolarda görmüş olduğum resimler bana o günü tekrar hatırlattı. Allah bir daha bu manzaraları yaşatmasın.

Metin Yılmaz

 

Canlarım;

Buket, Ilgım, Begüm sizleri çok özledik.

Orhan amcan artık özgür,

Sizleri anmak için buraya geldik.

Neler yazabileceğimi bilemiyorum.

Sizleri çok ama çok özledik.

Yengen Ayşe/Orhan Kol

***

17 Ağustos saat 03,’te zangır zangır titredi yer gök.

Evler kibrit kutusu gibi yıkılıyor, gecenin ıssızlığında imdat çığlıkları çınlıyordu.

Evlerin arasından birbirine yardım etmeye çalışan insanlar yıkıkların ve viranelerin içerisinde. O anda siyasi rantçılar, hırsız müteahhitler rüşvetçi memurları gördüm. Daha sonra TSK’nın kararlı yardımlarına şahit oldum. Erinden generaline hepsi canla başla çalışıyordu.

O viraneler içerisinde demir yürekli insanları da gördüm.

Bizler bunu altından kalkarız.

Yeter ki halkıyla barışık olan devlet yöneticileri olsun.

Tekin Özer

***

Memleketin, sorgulayan yeni bir kuşağa kavuşmasını diliyoruz.

Sizin ölümünüz ve bu milletin uyanışına vesile olması tek dileğimizdir.

Orhan/Lale Çatak Öğretmen-Tokat

***

17 Ağustos depreminde herkes kendinden bir parçasını yitirdi. Bu kimi zaman arkadaşı, kardeşi, anası, babası, kimi zaman evi kimi zamanda kendi benliğiydi.

İnanıyorum ki herkes 17 Ağustos (2000)de ölenlerin yasını değil, kendilerine armağan edilen hayatın 1.yılını kutladı. Ölenlere rahmet, kalanlara sabır diliyorum.

Sevda Güngör

 

Sizler üç çiçektiniz bu yaz akşamına kadar

Şimdi ise üç hançer

Yüreğimizi dağlayan.

Eminim ki o gece sizdiniz göğe yükselen

Sizdiniz karanlığı aydınlatan

Tertemiz kalbinizle

Emin/Gülşen/Güray

***

Size hiçbir şey demeyeceğim.

Güle güle demeden aldın çocuklarını gittin halacığım.

Tuğçe Sinem Topçu

***

Depremde yakınlarını kaybeden herkese Allah’tan sabır diliyorum. Biliyorum ki yaşananlar kolay değil.

Umuyorum ki, böyle bir felaketi ülkemize bir daha yaşatmaz.

Ve bütün büyüklerimize sesleniyorum. Herkes gibi haykırmak istiyorum!

Neredesiniz? Neredesiniz?

Bunca insan acılar içinde kıvranırken siz sayın büyükler nasıl eliniz kolunuz bağlı oturabiliyorsunuz?

Bu nasıl adalet Allah’ım.

Niçin? Niçin? Niçin?

Ayşegül Sezenler

***

Siz orada rahat uyuyun.

Bizler belki bir gün uyanırız!

Gecenin tam üçüydü.

Çığlığın düştüğü vakit.

Ve umutların tükendiği an.

Ölüm almıştı pençesine yürekleri

Olmayacaktı bir daha hiçbiri.

Onları yaşatan yüreklerimiz olacak.

Ve onları unutmayacağız, ta ki bizler de ölümle karşı karşıya gelene dek.

Sizleri unutmadık unutmayacağız.

Barış Kocadağ

***

Halen acısını içimizde taşımaktayız.

Burada doğup büyümenin

Mutluluğunu bunu yaşamayan bilemez.

Ben burada doğdum büyüdüm. Ve burayı aşırı seviyorum

Canım arkadaşım Özgür Körükçü ve ailesini kaybettim.

Halen onunla yaşamaktayız.

Seren İpek

***

17 Ağustos’ta hayatını kaybeden ve sakat kalan insanların yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.

Bu trajik olayın kuşkusuz ki, sayısız nedeni vardır, ancak bu vakitten sonra suçlu aramak yada günah çıkarmanın bir anlamı yok.

Bunun içimdir ki, yaraların hızla sarılması devlet ve toplum olarak öncelikli görevimiz olmalıdır.

17 ağustos, aslında bir şehrin çöküşü yada olağan bir doğa olayı değildir. 17 Ağustos ahlak erozyonuna uğramış bir sistemin çöküşüdür.

Toplumları ve uygarlıkları ayakta tutan en önemli unsur, o toplumun her anlamda yaşatmak zorunda oldukları ahlak sistemleridir. (iş ahlakı, toplumsal ahlak…)

Bunun içindir ki bütün insan dostlarının ve yurdumun güzel insanlarının kendi etik sorgulamaları yapmaları gerekmektedir. Bir daha 17 Ağustos’lar yaşanmasın, insan gibi yaşayabilsin. Bütün dileğim bu.

Murat/İbrahim Polat

 

Mezarlarınız gözyaşlarıyla değil,

Gelecek nesillere olan umutlarımızla sulayacağız.

Nilüfer Atay

***

Biliyorum, yine unutacağız!

Bunun bir doğal yıkım olmak kadar bir açgözlülüğün yıkımı olduğunu da bir hırsızlığın felaketi olduğunu da, bir yönetim acizliği olduğunu unutacağız.

16 Ağustos 1999’da yedek subay olarak gelip, depremi yaşadığım bu kentte hem insan olmanın utancını, hem de acısını yaşattı bana.

Çünkü bu kentte depremin 2.günü 50 bin TL’lik şişe suyunun 2 milyon liraya satılmaya başladı. (Çünkü hiç parası olmayan yaşlı bir kadının bir pet şişeye doldurduğu suyu deprem bölgesine iletmenin telaşı içindeydi.)

Acıları unutmamak, buna neden olanlardan hesap sorarak mümkün.

Unutmamak dileğiyle…

Yüksel Akkaya

***

17 Ağustos’u unutamayız.

Biz kalanlar için zaten ölüm tek kurtuluş.

Ölümden korkmam, ölmeden önce çekeceğim daha bir

Çok acıdan korkarım.

Abdullah Aydın

***

Allah’ım sana şükürler olsun ki depremde hiçbir zarar görmedim. Bunun için kendimi şanslı ve suçlu hissettiğim zamanlar oldu.

Ölen kişiler ve yıkılan evler bana gerçekten çok şey öğretti. Böyle bir felaket karşısındaki çaresizliğimiz gerçekten korkunç.

Furkan Cihan

 17 Ağustos depremiyle büyük bir felaket yaşadık. Nice arkadaş ve dostları kaybettik. Bu arada nasıl güneş tutulmasını seyretmek için Almanya’dan kalkıp gelen büyük Türk dostu Bad Godesberg Belediye Başkan Vekili (bir önceki) Sayın Gunnar Zeelau’da depremde hayatını kaybetti. Kendisini Çorum ile Osmancık ilçesinde 5 gün gezdirmiştim. Daha önce Yalova’da 2 sene müddetçe dostluk kurmuştuk.

Türkleri ve Türkiye’yi çok severdi.

Türkiye’nin AB’ye girmemesine çok üzülürdü. Batılılar Türkiye’ye karşı çifte standart uyguluyor, bu haksızlık derdi.

Depremden ölenlerimize Allah’tan rahmet, kalan akraba eş ve dostlarıma baş sağlığı diliyorum.

Gunnar Zeelau

Sevgili muhterem dostum seni hiç unutmayacak içim kan ağlayarak hatırlayacağım.

Bu anıt müze için belediyemize sonsuz teşekkürler.

Yüreğim sıkışıyor, Allah’ım bir daha gösterme o günleri.

Dr. Dursun Ugan

***

Ve işte o an…

Ben 18 yaşında genç bir polisim.

17 Ağustos bir deprem değildi.

Kıyametti adeta…

Deprem olduğunu anladığım an iş işten geçmişti.

Enkazalar ve enkazlarla birlikte yıkılan ve bomboş anlamsız bakan insanlar.

O günleri Allah bir daha yaşatmasın.

O anı bir daha yaşamamak dileğiyle…

Genç Polis Çiğdem

***

Bir inşaat mühendisi değilim;

“Bundan sonra malzemeden çalmamaya söz veriyorum” diyemeyeceğim.

Ama bir eğitimci olarak çocuklarımızı daha bilinçli yetiştireceğime söz veriyorum ki, onlar malzemeden çalmasınlar.

Altay

 

 Depremde ölenlere Allah’tan rahmet ve geride kalanlara sabır diliyorum. Bir daha böyle bir felaketi ulus olarak bir daha yaşamayız. İnsanları depremdin değil, binaların öldürdüğüne bu depremle öğrendik. Lütfen insanların ölmesine izin vermeyelim.

Işıl Altıncı/Funda Boydaş

***

Umutların, hayallerin ve insanların yok olup gittiği andı; 17 Ağustos

Gülhan Durdu

***

17 Ağustos depremini yaşayan insanlar hep annelerinin sesleriyle uyanırlardı. Ama bu kez durum farklıydı. Bu kez depremle uyanmıştık tatlı uykularımızdan. Kimilerinin evleri yıkılmıştı, onlar hiçbir şeyden habersiz dışarı fırlamışlardı.

Ya diğerleri…

Onlar ise karanlığa gömülmüştü. Bazıları ölmüştü. Bazıları enkaz altında kurtarılmayı bekliyordu.

Enkazdan çıkanlar yeni bir hayata başladılar. Bu sanki ölüp yeniden dirilmek gibi…

Onlar, hayata sımsıkı sarılmalılar. Her şeye yeniden ve sıfırdan başlamalılar. Gerçekten de öyle yaptılar. Ama yine de yürekleri üzüntü içindeydi. Depremin ardından tam bir yıl geçtiği halde hala üzüntüleri taptaze…

Merve Seçkin/Büşra/Sultan Ateş

***

Depremin üzerinden bir yıl geçti ama unutamadım. Buraya İstanbul’dan gelirken yolda gördüğüm olay milletimizin akıllanmadığını hatırlattı. Akıllanmış olsaydık 1993 Erzincan depreminden bir şeyler kapardık. Gördüğüm olay ise, 4 katlı binaların duvarları yıkılmış, sıvaları dökülmüş hasarlı binalara harç arabasıyla harç taşıyorlar.

O insanlar, olabilecek bir depremde o binanın insanlarının katilleri olduklarını biliyorlar mı?

Bunu merak ediyorum ama bu insanlarında ekmek kavgaları için çalıştıklarının düşününce bu hayatın tadı tuzu kalmıyor.

Fadime Karakaya

***

Tüm bu yaşananlardan ders alınması tek istediğimiz. 17 Ağustos’ta suçsuz insanlar çekti. Umarım bundan sonra bu günahları bizler yeni yüzyılın genç insanları olarak bir daha yaşanmamasına izin vermeyeceğiz.

Gülsüm Çortuk/Ayşegül Erdinç

 

Canım ablacığım, Tuncay abi ve Buket…

Sizleri o kadar özledim ki, şu yazdığım satırlarda bunu anlatmak mümkün değil. Yattığınız yerde inanıyorum ki, mutlusunuz.

“Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı der şair”

Ne kadar da doğru söylemiş. Sizler her zaman kalbimizdesiniz.

Kardeşiniz Fatoş Köroğlu

***

17 Ağustos,

Kimileri için bambaşka bir yol, kimileri için yeni umutların başlangıcı…

Her ne kadar bu sayfa duygularımı ve nefretimi anlatmama yetmese bile kaybettiklerimizin sorumlusu olanların vicdanını sızlatmak için yeterince gücüm var.

Eğer bu sorumluların vicdanı varsa…

Bence deprem bir felaket değildir. Felakete neden olan bilinçsizce yapılan binaları yaptıranlardır.

Bizim düşmanımız onlardır; deprem değil.

Deprem de kaybettiklerimizin kaderi bilinçsiz insanların yazması gülünç bir şey.

Onlara bu hak tanınmaz.

Bu insanlar yaptıkları binaların herhangi bir dairesinde neden oturmuyor. Bu acıyı bir kez olsun onlar niye yaşamıyor.

Çocukların elinden ana-babalarını, babaların ellerinden evlatlarını koparmak onlar için bir çiçeği dalından kopartmaktan bile basit.

Onlar yuva katili.

Hiç birinin gözünde, taş kadar kıymetimiz yok.

Bir gün öyle bir darbe yiyecekler ki, kendi binalarını altında can vermekten çok canları yanacak…

Beste Bozkurt(14 Yaşında)

 

Yaşamak

Her şey bir anlık

Bir anlık sevgi

Bir anlık mutluluk

Çok ince düşünürsen

Ne anladın yaşamaktan

Kenan Akman

***

Hiç birinizi tanımıyorum, tanımam da gerekmiyor.

Yurttaşımsınız, dindaşımdınız, benim insanlarımsınız.

17 Ağustos sizleri bizlerden aldı. Ama acınız halen içimizde. 17 Ağustos’u takip eden günlerde, yaşadığım, susadığım, acıktığım için hep utandım.

Yazılacak çok şey var. Nasıl anlatayım ki…

Sizlere daima duacıyım…

Sema Tavuskuşu

***

Bizim ömrümüzde bir ırmak vardır içinde hayallerimizi yüzdürdüğümüz…

Bizim önümüzde dostlarımız vardır.

Günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz…

17 Ağustos depreminde hayatını kaybeden bütün hemşehrilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Nurdan/Nalan Öztürk

***

17 Ağustos depreminde bir binanın altından enkazdan çıktım. Sağ olduğum için Allah’a şükrediyorum.

Ben, ah bir televizyona çıksam herkese örnek alacak o kadar söyleyeceğim sözler var ki…

Herkes yakınını kaybetti. Ama bazı kişilerin yakınlarının ölüsü bulunamadı.

Gurbet Kara

 

Bir andan her şey paramparça oldu

Yeniden toparlanamamacasına.

Yüreğim acıyla dolu

T.Kızılırmak

***

Doğa böyle bir olay bizlere tekrarlatabilir. Dileğim müteahhitlerimizin bizlere böyle bir kaos içine atmamalarıdır.

Siz, giden vatandaşlarımız yeriniz cennet olsun.

Gülser Kaya/Çınarcık

***

17 Ağustos’u iliklerine kadar hissedenlerdenim.

İmkan olsaydı da 03.02’de düşüncelerimiz bu deftere yazsaydık. Korkunun, acının en güzel sözcük tanımları olurdu herhalde. Felaketi yaşayan bizlerin 1 yıl sonraki düşüncelerinde olumlu bazı değişikler örmek isterdik ama 1 yıl sonra da olmadı.

Ölenlerin üzerine kurumuş bu anıt parkta gezmek, şairin “Bastığı yerleri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altından binlerce kefesiz yatanı” dizelerini hatırlatıyor.

Bizlerde düşünmedik, düşünme ihtiyacı hiç hissetmedik, düşünseydik sonuç böyle olmazdı.

Bülent Balcı

***

Ay’la Güneş flört etti.

Acısı bizde çıktı.

Aylin

***

Küçüktün, minicikti ellerin ve yüreğin ama artık yoksun.

Sadece baktıkça içimizi yakan evinin boşluğu ve anıların…

Seni sevdik, unutmayacağız.

Işıl ışıl gözlerin, titreyen sesin hep aklımızda

Füsun/Gamze/Evrim

Deniz, sen binlerden sadece birisin ama benim için hala teksin. Dilerdim ki, keşke küs olmasaydık. Ama biliyorum ki, hayatta olabilseydin mutlaka barışırdık.

Sen rahat uyu, ben hedeflerimize seninkileri de alarak devam ediyorum.

Allah senin gibi tüm kardeşlerime rahmet eylesin.

Unutulmayacaksınız…

Ayşegül Bektaş

***

Yetkililer

Sizden tek şey istiyorum.

Bir daha depremlerde can kaybı olmasın.

Yücel K.

***

17 Ağustos 1999 depremi inşallah bundan sonra ki nesillere bir ders verir de tekrar insanoğlu aynı hatalara düşmez.

Devletin bu konuda 1.derece suçlu olduğunu düşünüyorum. Deprem bölgesinde yaşadığımız bile bile ne okullarda ne kurumlarda depremle ilgili insanlar geçmişten bu yanan aydınlatılmadıkları için bundan sonra da gerek kalmadı zaten. Çünkü bizler depremi yaşayarak öğrendik.

Tülay Örs

***

Ölmek felaket değildir.

Ölümden önce başa gelecekleri bilmemek felakettir.

Ağlamak;

Uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin acı bir feryadıdır.

Funda Elif Füsun

***

17 Ağustos benim doğum günümdü.

Ama artık kutlamıyorum.

Emel

Ben İstanbul’dan geliyorum.

Yalova’da futbol oynayan birisiyim ve Yalova’yı çok seviyorum. İnsanlarını seviyorum.

Bu olay beni çok etkiledi.

Destek olmayı çok istedim ama elimden bir şey gelmedi.

Deprem çok tuhaf bir ley insanlar çok çaresiz kalıyorlar.

Biz de İstanbul’da yaşadık ama burayı görünce farkı daha iyi anlıyorum. Ölenlere Allah’tan rahmet kalanlara sabır diliyorum. Başınız sağ olsun.

Hayata çok ince bir iple bağlıyız.

Hayat bu, yap boz gibi.

Hem yapıcı hem yıkıcı olabiliyor.

Bir dileğimde beyinler güzelleşsin.

Serkan Altaş/Okşan Aykıl

***

Ne olduysa 45 saniye de oldu.

Bizim Taşköprü köyünde hiçbir şey yoktu. Ama Yalova, Sakarya, Gölcük yerle bir oldu.

Samet Demir

***

Umarım bir daha 17 Ağustos’lar yaşanmaz.

Artık milletçe bir önlem alalım.

Ölenlerden sonra bari geriye kalanlar bir şeyler yapsınlar.

Felaketler son bulsun ve artık insanlar böyle bir acı çekmesinler artık devlet büyükleri ve Yalova halkı kendine gelsin lütfen.

Asiye Yılmaz

***

17 Ağustos’ta Yalova çok insanının hayatını kaybetti ama asla yıkılmadı.

Büyük geçmiş olsun. Bana bu sayfayı ayırdığınız içinde sizlere teşekkür ederim.

Seslensem sesimi duyamazsın ki

Muhtacım elimi tutamazsın ki

Dönülmez gidişin böyle mi Recep

Hüseyin Yılmaz

 

Ben arkadaşımı depremde kaybettim.

Ey güzel Allah’ım, ne olursun arkadaşımı cennette iyi insanların yanına koy.

Gülşah

***

İnsanlık için en büyük felaketlerden olan deprem Yalova ve çevresinde çok üzücü can kayıplarına neden oldu.

Türkiye’miz için artık “depremden önce, depremden sonra” diye bir kavram doğdu. Tüm dünya ile beraber Türkiye’miz bir yürek olarak deprem yaralarını sarmaya çalışmıştır. Ama ne acıdır ki ölen insanlarımız için hiç bir şey yapılmadı.

İşte onların anısına böyle bir anıtın oluşturulması tek sevinilecek noktadır. İnşallah insanlık böyle felaketlerden ders almasını bilir. Böyle bir felaketin dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaması tek temennim.

Şenol Çakı

***

Sevgili eşim Işık, canımın içi kızım A. Ecem.

Allah sizleri bizlerden şimdilik çok uzaklara aldı.

Sizleri çok özledim.

Yüksel Er

***

Kimimize göre bu bir ders; evet ders!
Yalnızca nasıl sorumsuz bir millet olduğumuzun dersi

17 Ağustos’ta 20 bin bina yıkıldı, ölü sayısı 18 bin resmi olarak.

Bu nasıl oluyor acaba?

Binlerce insanın hesabını kim ödedi. 2 ay yatan müteahhitler mi? Yoksa yapılan binaları milyarlarca liraya satan emlak büroları mı? Elimizden tek bir şey geliyor yalnızca üzgünüz. Hepimizin başı sağ olsun.

Elk. Müh. Ali Aktaş

***

Yaşamadık, görmedik diyemeyeceğiz.

Tekrar yaşamamak için.

Yardım teklifini elden bırakmayacağız.

Ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.

Zeki Erüstün Denizçalı köyü

 

Deprem felaketine katkıda bulunan devlet yöneticileri depreme ne derece üzüldüler?

Onlar bu felaketi nasıl değerlendirip köşeyi döneriz hesabı yaptılar, yapıyorlar da. Eğer böyle bir felakete üzülecek olsalardı imara açılmayacak yerleri imara açıp 6-7 kat bina yapımına izin vermezdiler.

Şu an yapılanlara baktığımızda yeni yeni felaketlerin hazırlanmakta olduğunu görüyoruz. Depremi unutmadık ve depremden sonra devletin acz içinde kaldığını da unutmadık. Depremden köşe dönmeyi planlayanları da unutmadık, unutmayacağız.

Gün gelecek tüm bunlardan hesap sorulacak.

Yunus Akkaya

***

Onların öyküleri çoktan bitti.

Uğruna acı çekecekleri hayatları kalmadı.

Tekrar söyleyecekleri türküleri de yok.

Geride kalan her neyse bu mısralar gibi yaşamlarını geçirmek zorunda. Zorunda diyoruö, çünkü çoğu bunu yapmak istemiyor.

Belki de zorunlu olarak yapmamız gereken şeylerin içinde en doğrusu.

Gülbahar Coşkun

***

Artık her yer

Tüm zamanlar 17 Ağustos

Zeki Odabaşı

Sizleri toprağa, acılarımızı yüreğimize gömdük.

Sadece yaşanan buruk hatıralar kaldı anılarda.

Bazen gözyaşı oldunuz, bazen uzaklara sürüklenen rüzgar, ama unutulmadınız.

Dostları gömdük paramparça birleştiremedik, tanıyamadık vücutlarınızı arkanızdan merasim yapamadık.

Hepimiz kendi acılarımızla kaybolduk.

Bir doğa olayı dediler, geçmiş olsun dediler.

Biz bunu söyleyemedik.

Her seferinde yeniden yeniden yaşadık sizleri, kaybetmenin acısını.

Dileğim insanlar insanların hayatlarına önem verip sağlam binalar yapsın.

Yanan yüreğimiz bir daha parçalanmasın.

Çocuklarımız bizim yaşadıklarımızı yaşamasın. Hepinizi sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum.

Z.H.İ.Ö. Okulu Fen Bilgisi Öğretmeni

Ayşe Akpınar

***

Depremden sonra ilk kez Yalova’ya geliyorum.

Bu kadar acıyı bu şekilde görmek kötü.

Kızıyorum kendime, çevremdekilere çünkü unuttular.

Buraları, olanları, sizleri.

“böyle olmamalıydı”

O kadar duygu yüklüyüm ki,

Binlerce insan öldü, hepinizi çok seviyorum.

Gülhan Demir

***

17 Ağustos’ta çok korkmuştum. Ben 11 yaşındayım.

Evimiz yıkılmadı ama yaşadığımız bu olayları hiç unutmayacağım.

O anda dünyanın sonu geldi sandım. Deprem bitince bende bitmiştim. Yani öyle korkmuştum ki.

Ben psikolojik tedavi görüyorum. Herkesin bir sonu vardır, biz de bir gün öleceğiz. Benim başka yazacak bir şeyim var ama yok! Çünkü anlatamıyorum. Anlatabildiklerim de bu kadar. Hep birlikte yaşadık bu unutulmaz acıları.

Saadet Nihal

 

Kimimizin kardeşi, annesi, babasıydı

Enkaz altında bıraktıklarımız

Kimimizde tüm umutlarımızı gömdük.

Bu dayanılmaz acılara.

Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor.

İlk defa geliyorum bu anıta.

Bu depremi yaşayanlar için o gün ve o saat zaten bir anıt olarak kazıldı beynimize.

Ölenler öldü ama ya yaşayanlar, onlarda en az ölenler kadar acı çekti ve çekmeye devam ediyor.

İnşallah yeni yeşerttiğimiz umut çiçekleri solmaz bir daha.

Seda Kaya

***

Ben İzmit’ten Yalova’ya gelen bir can yoldaşınızım.

Belki bende sizinle şu an orada olabilirdim.

Siz mi şanslısınız biz mi? Bilemiyorum.

Ama bu anıtta fotoğrafları gördükten sonra 17 Ağustos 1999’u bir kez daha yaşadım ve hafızamıza kazındı.

Yasemin Ay

***

17 Ağustos’ta Yalova İl Jandarma komutanlığında askerdim ve o an nöbetteydim.

Kendimi şanslı insan olarak görüyorum.

Depremde zarar gören kardeşlerimize elimizden gelen çabayı gösterdik.

Askerliğim çoktan bitti.

Ama bu kez Yalova’ya ziyarete geldim.

Doğruca bu anıtı ziyaret ettim.

Deprem anıtındaki resimlere bakınca o anı yeniden yaşıyor gibiyim.

Allah bir daha böylesi acıları bizlere göstermesin.

Ersen Topçubaşı

 

Yalova depreminden bir gün önce Ankara’ya 4 yaşındaki oğlumla birlikte dönmüştüm.

Sabah Ankara’ya indik ve akşam deprem oldu.

Biz kurtulmuştuk, fakat annem Hacımehmet ovasındaydı.

Ondan haber aldık yaşıyormuş, fakat orada ölenler çok oldu.

O an burada olmak isterdim.

Herkese yardım etmek bir nebze olsun yaralarına merhem olmak isterdim.

Oya Diker

***

Ben 11 yaşındayım

Sevmedim depremi

Sevmedim çalan müteahhitleri

Yasin

***

Doğduğum, yetiştiğim bu kentin yıkılmasında da tanık olmak varmış. Yıkık kentimin, deprem anıtını sık sık ziyaret ediyorum.

Biliyorum ki, benim buralarda bir parçam var.

Toprak altında anılarımız, hayallerimiz ve sizler gömülüsünüz, yüreklerimizde.

Başımı kaldırıp duvarlarda asılı duran fotoğraflara yüzümü çevirdiğimde de sizleri görüyorum.

O anı tekrar yaşıyorum. Ben bu acı olaya iki kez tanık oldum.

Önce yüreğimde, sonra da objektifimde.

Depremin hemen sonrasında çektiğim fotoğrafların burada sergilenmesi, gelecek kuşaklara çarpık kentleşmenin bir aynası olacağı düşüncesi benim acılarımı hafifletiyor.

Burada sergilenen fotoğraflarımın her bir karesine gözyaşlarım damladı.

Feryatları, iniltileri, çığlıkları, fotoğraf karelerinde, objektifimde değil, yüreğinde hissettim.

Depremde ölenleri…

Ve depremle birlikte dirilenleri asla unutmayacağız.

Cumhuriyet Yalova Muhabiri Faruk Kırtay

***

Bu resim sergisinde Emeği geçenlere teşekkürler.

Ben buraya bir isim verdim.

“sözcüklerin bittiği yer.”

Yalovalı depremzedeler

13 Ekim 2000 tarihinde de Yalova’ya gelmiş ve Yalova’da yaşana felaketin anlamını daha önceden görmüştüm. Ama burada bu anıttaki fotoğrafları görünce beni çok daha fazla etkiledi.

Sonuç olarak ülkemizde bir takım üçkağıtçılar, bir takım şerefsiz insanların ortasında kaldığımı tekrar anlamış oldum.

Diyecek, yazacak bir şeyin kalmadığını, her şeyin ortada olduğunu söylemek zorundayız maalesef.

Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dilemekten başka bir şey elden gelmiyor.

Şükrü Özger

***

Ben Begüm, 11 yaşındayım.

Sizlerin hiç birini tanımıyorum ama sizleri çok seviyorum.

Sizleri hiç unutmayacağım.

Hepiniz eminim birbirinden iyi insanlardınız.

Bu anıta gelince bu kadar insanın adını burada görünce çok hüzünlendim.

Ben küçük olduğum için ancak bu kadar yazabiliyorum.

Begüm

***

Binlerce insanımızı koyduk kara topraklara, daha yaşanacak o kadar güzel günler vardı ki…

Yaşayacakları mutlulukları, sevinçleri, hüzünleri vardı.

Bu olaydan alacağımız dersler olmalı, öncelikle yaşadığımız hayatın ne kadar güzel olduğunu, insanları sevmeyi ve en önemlisi yanımızda sevdiklerimiz, dostlarımız, arkadaşlarımız olduğu sürece hayatın yaşamaya değer olduğunu unutmayalım.

Daima güler yüzlü ve sevecen olalım.

M.E.

Depremi hiç yaşamadık ama sizin halinizi görünce yaşamış gibi olduk.

Bizler Karamürsel Eğitim Merkezinde asker ve öğrencileriz.

Buradaki manzara karşısında tüylerimiz diken diken oluyor.

İnsanlar bu kadar süre geçmesine karşın hale suskun ve tedirgin.

Sokaklar evler bomboş.

Yalova gülmeyi unutmuş, ne kadar zorlasa da, ne kadar zamanla savaşsa da o facia her an buradakilerin karşısında.

Ancak her şeye rağmen hayat sürüyor.

Üzüntümüz sonsuzdur.

Acılarınız çok içten paylaşıyor ve diğer silah arkadaşlarımızla birlikte başınız sağ olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Karamürsel Eğitim Merkezi Askerleri

***

17 Ağustos depreminin ertesi gününde geldiğim Yalova’da yakından incelemelerde bulundum.

Mesleğim inşaat mühendisliği olduğu için iyice yıkıldım ve bu hazin durumun bir daha yaşanmaması için hem yerel yöneticilerin hem de vatandaşlarımızın yapılacak yeni yapıların projelerine uygun fenni ve teknik şartlara uygun bir şekilde yapılması için tedbirli olmalarını yürekten dinliyorum.

Fatih Caddesi’nde izlediğim en büyük eksiklik, çok katlı binalara izin verilmesi.

Bundan sonra dolgu zeminlere en fazla iki kat izin verilmesi ve yapılacak binaların çok iyi denetlenmesi gerekiyor.

Böyle acıların bir daha yaşanmaması için, binaları yaptıranların ve yapanların vicdanlarının sesini duyarak doğru ve dürüst çalışmalarını diliyorum.

İnş. Müh. Muharrem Güler

 

17 Ağustos depremi geride kaldı ama yaşadıklarımızı halen unutmadık.

O gün gece fırında çalışıyorduk ne büyük hikmetse hava sıcak olduğu için dışarda serinlemek için kapıda kola içiyorduk. Az sonra büyük bir gürültüyle sarsıldık ve caddenin ortasına attık kendimizi.

Beş arkadaştık birbirimize sarılarak ağlamaya başladık.

Ayakta duramıyorduk ve halen de duramıyoruz.

Belki de depremi canlı olarak gören ender kişilerdeniz.

Sabah olunca Yalova’nın hali içler acısıydı. Herkeste bir korku vardı. Bu korkuyu yenmemiz lazım.

Ve depreme de alışmalıyız.

Unutmayalım ki, deprem öldürmez bina öldürür.

Recep Yiğit

***

Yalova’da yaşamama rağmen ilk defa o korkunç günü hatırlamak için bugün deprem anıtını ziyarete geldim.

Tarafsız ve vicdanımın sesini dinleyerek şunu gördüm ki kısa bir zamanda çok güzel bir eser yapılmış.

Allah bir daha deprem anıtları değil de daha güzel eserler nasip etsin.

Tüm yetkililerden özellikle emniyetten ve belediyeden rica ediyorum. Bu anıtın molozları altında yatan şehitlerin anısına saygısızlık yapan insanlardan arındırılsın (sarhoşlar vs.)

Bu eserde emeği geçenleri kutluyor.

Allah’tan böyle bir felaketi yaşatmamasını tüm kalbimle diliyorum.

Ahmet Çınar/Binbaşı

***

17 Ağustos’ta biricik aşım Engin’i kaybettim.

O’nu çok özlüyorum.

Eminim o da şu an beni görüyor.

Bana, aşkım demesini çok özlüyorum.

Elbet bir kavuşacağız.

Hazan oldun soldun gelmedin.

Hoşçakal yeşil gözlüm…

Seni unutmayacağım.

Nihal K.

17 Ağustos depremi bize büyük acılar yaşattı.

Canımızdan canlar aldı. Ben depremi Düzce’de yaşadım.

12 Kasım depremini de orada yaşadım.

Ama 12 Kasım depreminde çok sevdiğim biricik ablamı ve eniştemi kaybettim. Böyle bir felaketi Allah’ım bir daha yaşatma.

Sevim Yıldız

***

Şu anda düşündüklerimi anlatmakta bitmez.

Bir isim yok beynimde.

Binlerce isim….

Binlerce de acı ve hüzün.

Siz gittiniz ama unutulmadınız.

Sebebiniz olanlar utansın.

Aslı Ö.

***

Bu anıtı gezdim. O günleri ağlayarak hatırladım.

Tanrı bir daha göstermesin. Bu resimlere baktıkça ne ben bir şey düşünebiliyorum ne de yazabiliyorum.

Belediye yetkililerine bu anıtı yaptığı ve koruduğu için teşekkür ediyorum.

Selma Güven

***

Bir kere daha bu anıttayım.

Her geçen gün daha iyi anlıyorum ki, hayatımız pamuk ipliğine bağlı. Hele Türkiye gibi bir ülkede hayatta kalabilmek büyük bir şans.

Çok büyük acılar yaşadık. Tarifi imkansız, ama her şeye rağmen hayat devam ediyor. Merak ettiğim tek bir şey var.

Bu deprem hayır hayır!

Bu felaket hangimize ders oldu?

Bu dayanılması güç acıları tekrar yaşamak istemiyorsak, biraz daha bilinçli bireyle olmak zorundayız. Ancak o zamanlar böyle felaketler karşısında ayakta durabiliriz.

Özge Çalışkan

 

 

Hiçbir şey yazmak istemem, çünkü o geceyi yaşamak bile istemiyorum

Ecem Kalender

***

O büyük felaketin üzerinden 14 ay geçti.

Acılar, çekilen çileler hayat devam etse de unutulmayacak.

Ben geleceğin mimarı olarak bu felaketten büyük dersler aldım. Bir daha böyle acılar yaşamak istemiyorsak el ele verip bu düzeni değiştirmeliyiz. Ölenler öldükleriyle kalmamalı, bu yazıyı yazabildiğime göre ben hala hayattayım ve bundan sonra bu tür acılar yaşamamak ve gelecekteki çocuklarımıza yaşatmamak bizim elimizde.

Lütfen daha duyarlı bir gençlik yetiştirelim. İnsana değer verilen bir toplumda yaşamak istiyorum.

Benden sonra gelecek yeni neslin daha duyarlı olmasını istiyorum. İşte bu yüzden bundan sonra ki çabam hep bunun için olacak.

Ölenlere Allah’tan rahmet, arkada kalan bizlere de ibret olmasını diliyorum.

Yasemin Usta Yeditepe Üniversitesi

***

Hayatı aradım yıllar boyu

Bir gün denizin derinliklerinde, bir gün denizin derinliklerinde, bir gün yıldızlara çıktım bir gece vakti.

Yanılmışım bulamadım.

Elim boş döndü.

Sonra buldum hayatı.

Hayat sevgiydi,

Sevgi sendin.

Ama şimdi ben sensizim.

Melis/Canan

Biz Koruköy’den Halit ve Ömer

Depremde akrabalarını, arkadaşlarını, yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diliyoruz.

O akşam biz Yeşilova camiinin minaresi olmadığını gördük.

Biraz aşağıya gittiğimizde 5 katlı bina yıkılmıştı.

İçinde 2 kişi öldü.

Bir kişide sağ çıkardık.

Ölen anne ve babanın kızını Adapazarı’na gitmiştir.

Tel: 0533 364 67 81

***

Bu acıyı yaşamak, hissetmek ve sevdiklerinin büyük acılarla ölümünü görmek.

En berbat tecrübe olsa gerek.

Ölenlere rahmet diliyorum.

Hepimiz bu acıyı içimizin en derin yerlerinde hissedebiliyoruz.

Ailemde ölen olmadı, ama bütün ailemle ölmüş gibi acı çektim ve yaşadım.

Çok ağladım yardım ettim ama nafile.

Bir felaketti sonsuz acılar veren.

Burak Güralp

***

20 Ağustos 1999 tarihinde ilk Adapazarı’na gelerek deprem bölgesinde çalışmaya başladım. 10 Eylül’den bu yana da Yalova’dayım.

Deprem bölgesine önce gönüllü geldim, sonra da bazı kuruluşlar için çalıştım.

Bazen sırf bu insanları dinlemenin dahi faydası olduğuna inanıyorum.

Yalova halkının deprem sonrasında gösterdiği metanet ve çalışkanlıklardan dolayı takdir etmek gerek.

Bana göstermiş olduğunuz işbirliği için teşekkür ederim.

Dr. İlker Aslan

Yaşam ve ölüm

Bunlar birbirine benzer kavramlar.

İkisinin de nasıl başlayıp biteceği bilinmez.

Ama bir gerçek var ki, artık hayatı ve insanları gerçekten çok seviyorum.

Geçmişi unutmayalım.

Ama geleceğe de dört elle sarılalım.

İsmail Vardar

***

Bu korkunç gerçeği yaşayanların yüreklerinde ürperti yaratan, deprem sözcüğünü telafi etmek bile insana korku veriyor.

Bunu yaşamış olan bizler, bu anıtta kaybettiklerimizin acısını resimlere bakarak, onların isimlerini okuyarak yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz.

İnsanlık, bu asrın felaketinde bir anda sönen hayat dolu umutlarını, enkaz içerisinde kuruyan dudakları, imdat isteyen çığlıkları hiç ama hiç unutmayacağız.

Bu anıt sizlerle anıtlaştı, sizleri daima hatırlayarak, unutmayarak dua edeceğiz.

Unutmadık, unutmayacağız.

Sadettin Algınkaplan ve Ailesi

***

17 Ağustos bizim için kötü bir gündü.

Gece uykudayken saat 03.02’de büyük bir sarsıntı oldu.

Gerçekten cehennem gibi bir gündü.

Sabahleyin duyduk ki;

30 bine yakın insan ölmüş.

Ve birçok hasar meydana gelmiş. Böyle bir günün bir daha yaşanmaması dileğiyle.

Kenan/Serkan Şeramet

Bina, taş duvar, artık bu kelimelerden gına geldi. Yaşananlar belli hem de en yakın yerde sağda solda her yerde evet her yerde.

Ama bunlar bir anı kabus zannettiğimiz bir gerçeğin anısı.

Her akşam sahilde dolaşırdım.

Belki de bu sahilde bir gün ilerde gezemeyecekmişim gibi her akşam her dakika dolaşırdım.

Öğrenciyim.

Bir gün burayı özleyeceğimi biliyordum. Ama bir gün 45 saniyelik bir kabusun getirdiği günahsız çocuklar, anneler, babalar hayatlarını kaybetti.

Evet bir gün insanların ölüleriyle dolu bir enkazın denize dökülmesi ve üzerine bu anıtın ve parkın yapılmasını ve bu anıtta bulunan deftere bunları yazacağımız aklımdan ucundan geçirmemiştim.

Öğrendim!

Hayat tecrübe ile dolu ama yaşamakla da tecrübe bitmiyor ki. Hayatta insan düşünce en ufak bir ayrıntının bile mutluluğunu, en küçük bir umutla mutlu olmasını öğreniyor.

Ölümün bile hayırlısı be arkadaş.

Allah herkese her şeyin hayırlısını versin.

İyilikler Yalova halkının başına yağsın.

Ahmet Yavuz

***

Buradaki resimlere bakarak her gün daha kötü oluyoruz.

O günü unutamadım. Zaten unutmak için ne aylar ne de yılların geçmesi lazım.

Çünkü hiç unutmayacağım. Ama bu anıtın yapılması, resimlerin sergilenmesi ibret tablosu oldu. Hepimizin başı sağ olsun.

Cansu/Yurdanur

Yeşilkent yıkıldı dediler çok üzüldüm.

Seni çok özlüyorum sınıf arkadaşım Burak.

Sana ders çalıştırmıştım.

O gün dilin kesik olmasına rağmen

İlk kez bana Merve demiştin.

Allah’ım nolur arkadaşıma meleklerini ver.

Mekanını cennet yap.

Seni ziyarete geleceğim Burak

Merve Çiloğlu

***

Canım arkadaşım tatlı cadım…

Canım kankardeşim her yerde senin anın var.

Biliyor musun?

En sevdiğin eşyaların bende. Her resmine bakışımda kavgalarımız geliyor aklıma.

Zamanımızı değerlendirmeyi bilemedik.

Üzgünüm

“Bir gün mutlaka bir yerde karşılaşacağız.”

Gözdem

***

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki

Ölüler dirilere

Diriler ölülere ağlıyor

Fatma Çiğdem

***

Depreme değil,

Depremden sonra yaşadıklarımıza şaşırıyorum.

Ali Kemal Badoğlu

 

Özleme Dair…

Kartpostalına yazmıştın “Biter mi bu askerlik” diye

Sana nasıl kızmıştım yarama bastın diye.

“Hadi gel özledim” demiştin.

Bak ben geldim. Oysa sen şimdi nerelerdesin?

Çok şey vardı sana anlatmak istediğim, yaşayacağımız daha çok şey vardı.

Bak ben döndüm sen nerelerdesin?

Bir kere de söylediler tek solukta.

Soluklar titrekti bir o kadar da soğuk.

Özlem, Derya bir de Ana.

5 gün geçti ulaşamadık bir türlü

Sonra köyde gördüm seni cami arkasındaydın.

Çaresizdim yapacak bir şey yoktu.

Aklımdayken Özlem,

Bizim nişanımız oldu!

Hani kahveme tuz koymalarını engelleyecektin!

Çok merak ediyordum sınav sonucunu

Sana şimdi yazıyorum.

Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliğini kazandın.

Biliyordum kazanacağını, başaracağını.

Gözlerinden de belliydi.

Seni çok özlüyor ve seviyoruz.

Tekin Kar

***

Bazı şeylerin değerini ve bazı acıları bilmek ve yaşamak gerekir. Doğrusu ben depremi yaşamadan önce tam olarak ne olduğunu bilmiyordum.

Deprem olduktan sonra anladım.

Deprem sadece sallantı ve yıkıntıyla bitmiyor. Depremden sonra bir parça ekmeğe, bir yudum suya muhtaç kaldık.

Bunların değerini o zaman öğrendik.

Bunun için her zaman birbirimize yardım edip sevmeliyiz.

Okan Sayılgan

 

Depremden sonra ne yapacağımızı şaşırdık.

Bir yandan enkaz altındaki insanları kurtarmak mı?

Yoksa kendi hayatımız mı?

Depremden sonra yakını olanlar enkaz altında kalsalar bile onu kurtaracak birilerinin olduğunu enkaz altında bilirler.

Peki ya kimsesi olmayanlar?

İrfan Ensarioğlu

***

Güzel kuzenim ne vardı sanki genç yaşta ölecek!

Bıraktın gittin bütün sevenlerine.

Bir çok güzel hayallerin vardı, gerçekleştirmeden göçüp gittin. Allah seni bizlerden demek daha fazla seviyormuş, bak seni cennete aldı.

Biliyorum hepimizi duyuyor ve görüyorsun.

Daha yaşayacak bir sürü güzel günlerimiz vardı. Genç kız olacağın günlerin hayalini kuruyordun.

Neden genç kız olmadan bizi bırakıp gittin.

Çıtır kız, sevgili kuzenim Narin.

Seni çok ama çok özlüyoruz.

Serap Ablan

***

Depremde biricik ablam

Fatma Morgül’ü kaybettim.

Ama halen inanamıyorum onun öldüğüne.

Feyza Dumantepe

 

Yalova’ya şöyle dönüp baktığımda depremin izlerinin silindiğini zannediyorum.

Fakat deprem anıtını gezdiğimde belleğimde her şey bir anda yeniden canlandı.

Ölümle yaşam arasında yarı açık yarı kapalı bu yolun ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha anladım.

Umutları, mutluluğu, sevgiyi, açlığı kısaca her şeyi paylaştığımız yuvamız dediğimiz o demir ve beton yığınlarının soğuk bir mezara dönüşmesinin huzursuzluğunu yaşadım. Ne suçu vardı şu yaşlı amcanın, ne suçu vardı o kızın.

Onların hiçbir suçu yoktu.

Tek suçu yaşamı sevmek.

Ben bir kez daha gözyaşlarımı içime akıttı.

Neden mi?

Çünkü milyonlarca insan gözyaşlarıyla dünyayı ayağa kaldırdı ama hiçbir şey değişmedi. En güzeli sessiz ve yavaşça ağlayıp uzak yollara geri dönmek.

Mustafa Aydemir/İzmir

***

Geldik, gördük

Her zamanki gibi

Ağladık.

Başar Kartal

***

Şu an ne yazacağımı bilmiyorum. Ama herkese rahmet diliyorum. Depremi yaşadıktan sonra bütün hayatım değişti.

Artık hiçbir şeyden zevk almıyorum.

16 yaşındayım. Ve büyük bir felaket yaşadım.

Bir daha böylesi bir felaketi yaşamak istemiyorum. Bazıları ailesini, arkadaşlarını, yakınlarını, sevdiklerini kaybetti. Onların acılarını yüreğimde hissediyorum.

Dilşan Soysa

***

Sorumlular!

Halen hiçbir şeyden utanmıyorsanız.

Resimlerdeki çocuklardan utanın.

Dr. Vedat Buyurgan

 

1992 Erzincan depremini yaşamış biriyim.

Acılarınızı biliyor ve paylaşıyorum.

Yalnız şunu söylemek istiyorum ki, 92 depreminde bizler yalnızdık ve eminim ki, sizler bizleri anlamamıştınız ama biz sizleri çok iyi anladık.

92 depreminde annesini ve kardeşini kaybeden Ünal Taygun’un küçük bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

“bir gece yağmur yağar, gözyaşlarına karışır. Ağladığım belli olmaz, bağırırım, çılgınca feryat ederim. Gecenin sessiz olmasına rağmen sesimi duyan çıkmaz. İnsan gücünün yetemeyeceği bir mücadeleye girerim. Taş yığınları arasında taşlar kıpranmaz. Ve o taş yığınlarının altında beklediğim insanlardan ses çıkmaz. Benim memleketim, ağlayan, yıkılan, viran olan ve arkasında yetim çocuklar, gözü yaşlı analar, boynu bükük insanlar bırakan benim memleketim.”

Semiha/Erzincan

***

Her şey bir anda oldu bitti.

Ama yine de bu korkuyu üzerimizden atamadık.

Her an yine bir şeyler olacak diye korkuyla yaşıyoruz.

Bu depremde insanlar elinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi ağlıyordu.

Haklılar çünkü onların ellerinden mutlulukları anıları çalındı.

Bu acıyı anlatmak için yaşamak gerek.

Songül Aktaş

 

Sevgili Mehmet Erkaya

Seni ne kadar sevdiğimi bilmesen de belki de bende oraya geldiğimde öğreneceksin. Senin adını ne kadar arasam da bu anıtta bulamadım. Bende isterdim senin ismin yer aldığı yere bir karanfil bırakmak.

Yeşil gözlüm Urfa’daki mezarına gelmek istiyorum ama gelemiyorum. İmkanım el vermiyor.

Bedenin toprak olsa da ruhun her zaman yanımsa bunu her zaman hissediyorum.

Şu anda inanıyorum ki, bu dünyada kavuşamasak da öteki tarafta kavuşacağız.

Senin öldüğünü kabullenemiyorum

 O yeşil gözlerin nasıl toprağa düşer.

Mehmet sen ölmedin!

Ve orada benim gönlümün tahtında hep kral olarak kalacaksın.

En çok neye yanıyorum biliyor musun?

Seninle küs olmamıza.

Sana nasıl “o lafı” söyledim. Bilemiyorum.

Bu acı beni sonsuza dek yiyip bitirecek. Sen kalbimde yarasın ve hiçbir zamanda kapanmayacaksın.

Senin maviş gözlün G.Y

***

Duygularımı ifade edemiyorum.

Gözyaşlarım buna engel oluyor.

Gözyaşlarım buna engel oluyor.

Depremde yakınımı kaybetmedim ama bir insan olarak şu an kalbim avıyor, kan ağlıyor.

Nesrin Atabey

***

Depremin korkunç vahşetini üzerimizden atmış olsak da, arkadaşlarımızı kaybetmenin üzüntülerini yaşıyoruz.

Bu felaketin sorumlularını lanetle kınıyoruz.

Pınar Pala/Songül Akyol

Anıttaki defterler değişecek ve ben her geldiğimde bu deftere duygularımı aktaracağım.

Her defasında tüylerimiz diken diken oluyor. Yüreğimizde sakladığımız gözyaşlarımız burada bu deftere akacak. Tıpkı şimdi ki ve diğer günlerdeki gibi

Güler

 

Böyle bir acının bir daha yaşanmamasını istiyorum

Gerçekten unutulmaması gereken bir felaketti.

Depremde bütün ölenlere özellikle sevgili annem ve babama rahmet diliyoruz.

Allah mekanlarını cennet eylesin.

Onları asla unutmayacağız.

Ve onlar için hayırlı birer evlat olmaya çalışacağız.

Yılmaz/Ayşe/Cengiz/Bülent/Kemal/Tuba Çezik Kardeşler

***

Aranızda değildim, tanıdığımda yok sizi.

Sadece gözyaşlarımı getirdim sizlere.

E.B.

***

17 ağustos depremini yaşayanlardan biri olarak o acılı günü hiç unutmayacağım. Bizlere yardım elini uzatan herkese sonsuz teşekkürler.

Arzu/Hülya

***

17 Ağustos sen kazandın

Bizler kaybettik.

Didem Erden

Şu anda bir avuç topraksınız.

Bizleri unuttunuz o toprağa karıştığınız günden

Ama bizler sizleri unutmayacağız, unutturmayacağız.

Pınar Saltoğlu

***

O kötü günlerde yanınızda olmak bizim için bir görevdi. Yürüyüşümüzde sizlere tüm Türkiye’nin sevgilerini ve acılarını taşıdık.

Kuşadası Arama Kurtarma Ekibi

***

Canımdan can katardım.

Herkesin yaşayacağını bilsem, kendi canımı verirdim.

Ölenlere rahmet diliyorum

Musa Kabukçu

İnsan Melek

İnsan Çıyan

İnsan Canavar

Bilemez ki içinde bir nefeslik can var.

3 Kasım 2000 günü ziyaret ettiğim bu anıtta için için gözyaşlarımın süzüldüğünü anladım.

Bu korkunç fotoğrafları izlediğim sırada burada görevli olduğunu tahmin ettiğim bir babanın kızı ve eşinin cenazelerinin çıkarılış görüntülerini göstermesi ve kendisininde 18 saat sonra çıkarıldığını anlatması, üstelik mesleği gereği her gün her an ciğerparelerinin enkaz altındaki resimlerine bakarak işini yapma mecburiyeti olması, sanırım felaketi anlatmaya yeter.

Allah bir daha yaşatmasın.

Sakin Karakaş/Çorum

***

Ne sizi unutacak kadar zaman geçecek

Ne de zaman sizi unutturmaya yetecek.

Bırakıp gitseniz de sizi unuturuz sanmayın.

Zaman alışmayı öğretir ama unutmayı asla.

Buket/Dilara

***

Deprem gecesi Bahçelievler mahallesindeki 5 katlı evimizdeydik.

Binamız çok hasar gördü. Evden nasıl çıktık bilmiyorum.

Bize bir şey olmadı ama amcam ve 5 kişilik ailesini kaybettik.

Korkuyorum

Her gece saat 03’ten sonra uyuyabiliyorum.

Sevgili amcam ve ailesi Nurpaşa, Fatma, Murat, Nihal ve Fuat Yılmaz sizleri çok özledik.

Nermin Yılmaz

***

Ben bir depremzede olarak bu inşaatları böyle sakat yapanları ve gözünü para hırsı boğanlara lanet ediyorum.

Kemal

Burayı gezerken o geceyi tekrar yaşıyorum. O gün 37 günlük bebeğimle yaşadığım acıları. Karşımdaki çöken binadan gelen bağırışları, hamile kadının çığlıkları hiç aklımdan çıkmıyor.

Ben şanslıyım burayı gezebiliyorum

Ya günahsız insanlar ya da yetip kalıp ağlayanlar…

Bizler birkaç kuruş para hırsına kurban edildik.

Neden?

Yazılacak, söylenecek çok şey var.

Hiç kimsenin böyle bir şey yaşamasını istemiyorum.

37 günlük bebeğim büyüdükten sonra saçma sapan yapılan bşr binadan çıkamadığını görmek istemiyorum.

Selcan Kaya

***

Deprem kimi çocuğuyla aldı

Kimini de yalnız kendini, senin gibi…

Gözlerini ilk kapattığın günden beri seni düşünüyorum.

Enes’in gözlerinde seni görüyorum.

Şimdi yaşasaydın bugün bizde olacaktın.

Çünkü bugün benim doğumgünümdü.

Ama sensiz ve mutsuzum.

Sedef Çur

***

Allah’ım bir daha böyle acılar yaşatma. Ölülerimizi her zaman rahmetle anıyoruz. Çıkarcı, menfaatçi, insan hayatını hiçe sayarak para kazanmak, makam ve mevki sahibi olmak için insanların ölümüne sebep olanları lanetle anıyorum

Yücel

***

Bende diğerleri gibi yazacak bir şey bulamıyorum.

İlk kez bir mektup ya da adını ne koyarsanız koyun yazarken titriyorum. Depremde pek çoğumuz yakınlarını yitirdi.

Maddi olarak bedenlerini yitirdiler. Ancak onlar her zaman yanımızda olacaklar.

Bunu yanı sıra ya hayatta kalanların umutları, gelecek için kurdukları planlar bunları da kaybettik.

Cemal

 

Ölenler korkuyu yaşadı bitirdi.

Biz kalanlar hem ölülere ağlıyoruz,

Hem de gece korkuyla doğru dürüst uyuyamıyoruz.

Özlem

***

Ey güzel Yalova ve onun güzel insanları. Başımıza gelenler elbette ki kendi hatalarımızdan geldi.

Nice canlar, gözünü para hırsı bürümüş insanların yaptığı binalarda yenildi yutuldu.

Elbette sadece binaları yapanlar değil, onları denetlemeyenler de hatalı.

Ders almamız gerekirken halen bundan ders almadık.  Halen çürük yapılar yapılmaya, rant peşinde koşmaya devam ediliyor.

Erkan Yapıcı

***

Güzel Yalova’mız çöküp gitti.

İnsanlarımızda göçüp gitti.

Yüzyılın felaketini yaşadık bir daha yaşamayalım.

Yıldız Çeçen

***

Bu fotoğrafları sorumsuz , 
açgözlü, doymak bilmeyen müteahhitler
her gün gelip görsünler!
Onların vicdanları yine de sızlamaz.
Em. Öğr. Emine Soydan

***


Bu anıttaki fotoğraflar facianın ne kadar dehşet verici
olduğunu anlatmaya yetiyor. Bizler belki bu korkunç olay
olurken bu faciayı yaşayanlarla beraber değildik.
Ancak; sevgili Yalovalılar acınızı tüm içtenliğimizle
paylaşıyoruz.
Kabici Ailesi


Çok isterdim tekrar günaydın demeyi
iyi akşamlar diledikten sonra sizlere.
Sizli günleri özledik Mehmet Tuncer ailesi.
Sizleri hiç unutmayacağız.
Aydın Gelmedi/ Bülent Elgin

***

Sizlere evrensel boyutta sabır diliyor, acılarınızı paylaşıyorum. İnsan gücünün ve iradesinin yetersizliği yanı sıra
sıradan, özensiz, umarsız olmanın son çizgisi olmasını diliyorum.
Acılar tazelenmesin, sevgi, saygı ve yardımlaşmanın özlemi içindeyim. Acılarla kalanlara sabır, göçüp gidenlere rahmet diliyorum.
İmren Ö.

***

Sevgili Şennur teyze ve Serpil.
Sizin gibi anne-kız ölen çok var bizim buralarda. .
Sizleri hiç unutmayacağız.
Merve Parim

***


Bu anıtın anısına yazıyorum bu yazıyı. Siz yaşamıyorsunuz artık aramızda yoksunuz!
Bizleri de yaşıyor mu sanıyorsunuz buralarda.
Size tam kesilenin faturanın yarısını da biz ödüyoruz, enkazdan çıkan acılarla.
‘‘Takdiri ilahi’’ denen klişenin kalmışız arasında kaçamazsın ne sola, ne sağ.
Eğer yaşamaksa bu mecburuz hafif, orta, ağır hasarlı binalarda.
Sorumsuz devlet, hırsız müteahhit, cahil mühendis işte bu üçgenin içinde kalmış senin kaderin.
Onca acıdan sonra edilen onca yeminden  hatalar devam ediyor.
Sessiz bir şekilde yeni kar kapıları açılıyor hızla.
Katil müteahhiti  gördüm son model bir arabada.
Her şeyin başı, dürüstlük mantık ve akılsa.
Yeni yüzyılda, ortaçağı yaşatmayın bize asla.
Yalovalı depremzede A.B

***


Ölüm var ölüm.
Kalp kırma gülüm.
Hayatımızı en zor günlerini yaşıyoruz.
Biliyor musunuz,
Serra, Semiha, Mete, Tuğba, Doğukan bugün sizleri
ziyarete geldik ve hiçbir zaman unutmayacağız.
Hayriye/Ömer Ekşi

 


Acaba bütün Yalovalılar.
Bu fotoğrafları gördükten sonrada deremi unutma gafletine düşer mi?
Nimet Kolsuz

***


Geldim, gördüm, ağlıyorum.

Mehmet K.

 

***

Merhaba ölü canlar.
Sizler bir doğa tepkisiyle ölmediniz.
Sizi biz öldürdük.
SİZİ BİZ ÖLDÜRDÜK.
Elbirliği edip Cehaletimizle, para hırsımızla,
Hırsızlığımızla.
Umarsızlığımızla
Ve olmamaları gereken yerde olan politikacılarımızla.
SİZİ BİZ ÖLDÜRDÜK.
Bağışlayın diyemiyorum
Yusuf Nalbant 

***
Sevgili Tombiş halacığım Rabia.
Seni asla unutmayacağım.
Seni benim içimdeki en büyük acısın.
Esma

 

***


Merhaba, Aylin, Arzu, Ayhan, Gürcan ve Denizhan.
Buradaki fotoğrafları görünce.
Artık iyice emin oldum.
Siz ölmediniz.
Öldürüldünüz.
Tanju Nalbant


Umarım ki, hiçbir insan,
hiçbir yerde bu görüntülere tanık olmaz.
Serdar Yazgan

***

Bu felakette burada değildim.
Belki acınızı tam olarak anlayamam, fakat paylaşmaya  çalıştım. Yalova’ya ilk gelişim, fotoğraflar olanın sadece bir anını yansıtabiliyor. Şu anda ne hissettiğimi ne yazmam gerektiğini bilmiyorum.
Sadece ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
Cansu Yıldırım – Kırşehir


***

Anne, baba, nerelerdesiniz?
Sizleri çok özledim.
Neredesiniz diye haykırmak istiyorum.
Beni bu dünyada tek başına bıraktınız.
Biliyor musun çok zor oluyor.
Sizleri unutmak mümkün değil.
Hakan Aydın

***


17 Ağustos 1999'da çok iyi arkadaşlarımı kaybettim.
Herkesin acılarını paylaşarak, çok üzgün olduğumu ifade etmek istiyorum. Ama hayatta ne olursa olsun yaşamak güzel,
Özelliklerde 7,4 şiddetindeki depremden sonra yaşıyorsak, bu bizim için mucizedir.
Depremden sonra her şeyi, hayat şartlarını daha iyi öğrendim...
Acıyı, ıstırabı, sevgiyi daha iyi anlıyorum.
Biz, 17 Ağustos’u hiçbir zaman unutmayacağız, büyük bir ders aldık.
Her insan bir yıldızdır.
Bu yıldızlardan biri kaydığında işte o zaman bir insanımızı daha kaybediyoruz.
Keşke hiçbir yıldız kaymasa, hep aynı yerde ve hep parlak olsa. Sizleri çok seviyoruz.
Çağrı/ Çağla/ Mübeccel Kırtay
 

***

Hepimizin başı sağ olsun.
İnşallah o vicdansız sorumlular
bu olaydan ders alırlar.
Volkan Gürses


Sevgili Akrabalarım.
Sizleri unutmak mümkün değil. Her gün sizlerle birlikteyim inanın. 17 Ağustos’tan buyana mahvolmuş durumdayım.
Sizlerin sevdiklerinize hep destek vererek acımı dindirmeye çalışıyorum. Her gece sizleri rüyamda görüyorum.
Sizleri çok özledim bu acıya artık yüreğim dayanmıyor.
Sanki dünya benim üstüme yıkıldı. Sizlerin o görüntüleriniz bizleri mahvetti. Sizlerle geçirdiğim o güzel günleri unutamıyorum.
Her gün bir parçam eriyip gidiyor.
Mert Aşkın

***


Bu ülkeyi geleceğin gençlerine bırakıyorum.
Onlarda bu acıyı bu felaketi yaşadılar.
Geleceğin büyükleri olarak bunları unutup geçmişteki gibi büyüklerini örnek almazlar.
Sağlam binalar yaparlar.
Para uğruna benliklerini satmazlar.
Biz büyükler geçlerimize inanıyor,
güveniyor ve onlardan çok şeyler bekliyoruz.
Nuran Gürses

***


Yaşadığım Adana depreminden sonra, yani yaşadığımı zannettiğim! Fakat burada yaşadığım deprem büyük bir acı bıraktı.
İlknur Meriç


***


Yıkıldık Ey halkım Unutma Bizi.
Gece saat 03’te sallantı başladığında televizyon 
seyrediyordum. Aklım deprem gelmemişti.
Nedense ‘Kıyamet kopuyor zannetmiştim’ böyle düşünmüştüm. Gündüz gözüyle Yalova’ya baktığımda yıkılmış binaları, ağlayan insanları gördüm.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim.
Ben 21 yaşındayım. ‘yıkılan bir binanın enkazı altında kendimi gördüm.’’
Gürsel Akgün



Günlerin getirdiğini günler götürür
Ama bu günü 
kimse götüremez.
Sibel/ Ceyda

***


Deprem oldu. Bu deprem ocaklar batırdı.
Fay hattı kıpırdadı. Kıpırdamasaydı, teyzemi, dayımı iki yeğenimi ve arkadaşlarımı kaybetmeyecektim.
Ayrıca okul müdürüm Engin Karakaş, yardımcısı Vural Yaşar ve bir de öğretmenim. Ayrıca sınıf arkadaşım Dilara
Yıldırımı kaybettim.
Bu kadarda değil yüz binlerce yaralı ve ölü verdik.
Şimdi yine korkutuyorlar bizleri yok deprem olacakmış diye. Keşke bu depremde kimse ölmeseydi.
Özlem Barut

***


Tüm umutlarımızı, tüm gençliğimizi yıkan deprem değildi.
Umutlarımızı ve geleceğimizi Yıkan karartan para hırsıyla.
Hüseyin K.

***


Ne oldu, neler oldu bizlere!
Gece saat 03:00’te aniden gelen ve acımasızca gelen bir depremin failleri ve meçhulleri olduk.
Acımız büyük, feryatlar, figanlar!
Ne oldu bizlere.
Varlığı ve yokluğu bu dünyada öğrendik.
Gecenin sabahında şaşkınlığımızla.
Ne yapacağımızı şaşırdık.
O gece bir cehennem gecesiydi.
O acıları ve sizleri unutmadık, unutmayacağız.
Serap/ Taner Ali Ünlü


Saat 03:00’te büyük bir ses ve uğultuyla uyandık.
8 yaşındayım, daha bu yaşımda depremde teyzemi kaybettim. Teyzem, herkesin üzgün olduğu zaman yardım ederdi.
Anneannem, teyzemi bana anlatırken, teyzemin o ipek saçları tozdan gözükmüyormuş, gözleri içine çökmüş.
17 Ağustos’ta her kez bir ölüsü için ağlıyordu.
Ama bazı acımasız insanlar hırsızlık yapıyordu, altın peşindeydiler. Benim anlatacaklarım bu kadar.
Merve Uğur

 

***


Veli Göçer ve diğerleri sağ olsun!
Ne diyeyim ki? Bu mu adalet?
Devleti dolandıranlar ellerini kollarını  sallayıp dolaşıyor.
Fakir fukara açlıktan ekmek çaldığı için hapis yatıyor.
Ah Türkiye, AHH Türkiye.
Hakan 

***


Hiç tanımadığımız yabancısı olduğumuz bir şeyle karşılaştık!
Bu bir depremmiş!
Zeynel Akdağ

***

İnsanlık  tarihin deki en büyük bir toplu katliam.
Toplu katliam diyorum, çünkü yalnızca deprem esnasında insanların ölmesi değil, sonrasında gelişen korkunç yalan furyası.
Karanlık zihniyet!
Aslında İstanbul’dan yardıma gelmiştim. İnsanlık tarihinde korkunun, pervasızlığın, basiretsizliğin faturasını Allah’a çıkarıldığını ilk defa burada yaşadım.
Ortada dolaşan zihniyet ‘‘Ölmesi gerekenler Öldü’ ’idi.
Binlerce yıl feodal yıkıntıların arasında kaldı insanlık.
Bir zamanlar, Köleler vahşi hayvanlara yem edildi, din adamları, krallar, soylular tarafından izlendi bu işkenceler büyük bir keyifle. Binlerce yıl sonra 17 Ağustos’ta ortaya  çıkan olaylar yine aynı zihniyet, binlerce insanın ölümü alaycı bir şekilde izleniyor.
Ne zaman insanlık âlemi korkularını, tabularını yener o zaman böylesi toplu veya tekli katliamlar son bulur.
Burada ve dünyanın her yerinde böylesi toplu katliamlarda ölen veya beyni öldürülen insanları kalbimde  yaşatacağım.
Ve onları öldüren bu zihniyeti asla unutmayacağım.
Orhan A.

Buradan müteahhitlere ve devlet büyüklerine sesleniyoruz.
Bizler daha küçüğüz ama ceplerinize biraz daha fazla para girmesi için bunca
insanın ölümüne sebep oldunuz. Sizlerde bir gün cezalarınızı çekeceksiniz.
Ercan/ Engin/ Emre


***


Çok acıydı. Allah bir daha göstermesin. Koru köyde pek bir şey olmadığını için burasını görmeden olayın vahametini
pek anlayamamıştık. Hiç bir şey yapamamanın ezikliğini hissediyorum.
Ayşe Yıldız 


***

Bir gül ölür.
Ölen hemen gömülür.
Benim yazdıklarım ne ölür 
Nede gömülür.
Nurcan Yıldız


***


17 Ağustos’un üzerinden bir yıl geçti.
Ama kimse o depremi yaşamamış sanki!
Sanki yaşayanlar enkaz altında kalmış!
Kimse ıslah olmadı, kimse ders almadı
Yani her şey aynı
Bahtiyar

***

Ünye’den geldim.
Depremde ölenlerin hiç birini tanımıyorum ama hepsini daha önce biliyordum sanki!
Hepsinin hikâyesi beni derinden etkiledi.
Geride kalanlar, sevdiklerinden ayrı nasıl bu hayatı
sürdürecekler? Düşünüp kahroluyorum.
Sultan Öztürk


Bizimde bir evimiz vardı!
Ama şimdi pek yok.
Balkonunda bir ampul, camında da bir saksı çiçek kaldı.
Biri yanmayı, diğeri sulamayı bekliyor.
Onu da bir dozer yarı yıkık evimizi yıktı.
Yerle bir ediverdi.
Kezban Çavadar

***

Bir tanem,
Seni bu anıta ziyaret etmek benim acılarımı bin kere tazeliyor Handan’ım.
Çiçeği.
Istırap bazen karanlıktan doğar.
Tıpkı 17 Ağustos’ta olduğu gibi.
İçimde acı, anlımda ter.
Bunu kimseye anlatamam ömrüm yetmez.
Ay yüzlüm, apaçık gözlüm.
Narin çiçeğim benim.
Bak sinemde bir ok var.
Senin yanındır ilacım.
Bir tanem güneş artık doğmuyor
Gündüzüm geceme karışıyor
Kır çiçeğim artık açmıyor
Gözyaşlarımda artık feryat ediyor.
Sizleri asla unutmayacağız
Nur içinde yatın.
Annen, Basatik

***


Beklide biz gençler olarak bu yaşımızda bu kadar büyük bir acıyı kaldırmamalıydık!
Ne var ki;
17 Ağustos gecesi genci yaşlısı büyük acılara göğüs gerdik.
Yalova Melek Yüksek Okulu Öğrencileri

17 Ağustos depremi sınavından can kayıplarıyla, mal kayıplarıyla geçti. Bu sınavı bir daha dilemesek te, depremler geleceğimiz bir yanı. Siyasal ve maddi çıkarlar bilim ve  ahlakın önüne geçtiği sürece toplu ölümlerin suçunu doğaya ve tanrıya yüklemek yersiz.
Bu suç bizim içimizden doğmuş ve beslenmiştir.
Bizi yeme pahasına.

Dursun Aydın

***

Türkiye 17 Ağustos depreminde maalesef sınıfta kaldı.
Serhat/ Melih Kıvanç

***

Böyle  büyük bir acıyı bir daha yaşamamak dileğiyle.
Aradan tam bir yıl geçti ve ben yurtdışından bir daha geri gelince aynı şeyleri yaşadım. Ve halen gözyaşlarımızı tutamıyoruz. Böyle acıda en kahredici taraf, çaresiz ve umutsuz olmak. İstediğin halde bir şey  yapamamak. Dileğim, insanlarımıza ve devletlerimize ders olmuştur.
Nice masum insanlar yardımın geç gelmesi üzerine yaşamını yitirdi. İnsanlık dersini iyi  bir notla  geçmek dileğiyle
Öznur/ İsminaz Yücetaş - Köln


***

Ölüm o kadar kıskanç ki!
O gece herkesi birden
yanlarına aldı!
Serpil Bilecik


***

Handan elimde büyüdün, güzelliğine doyamadım.
Görüntülerini kasete almıştım, sonra seyrederim demiştim
kısmet olmadı. Kısmet kabrini ziyaret etmekmiş.
İsviçre’den Sıdıka Teyzen

17 Ağustos tarihi kötü bir tarih.
Aradan bir yıl geçmesine rağmen hasarlı binalar yıkılmadı ama
insanlar her gün yıkılıyor.
Fikret Mert

***


Şuan ki duruma göre millet olarak acıları çabuk unuttuk,
vurdumduymazlık yine başladı.
Talanlar aynen devam ediyor.
Nasıf Can


***

 

Ölüm mü daha korkunç
Yoksa sensizlik mi?
Ölüm sensizlik se
sensizlik zaten ölüm benim için.
Nurettin Büyük

***


Canım biricik Eşim ve dünyalar tatlısı oğlum.
Siz hiçbir zaman ölmediniz. Sizleri devamlı kalbimde ve
hatıralarımda yaşatıyorum.
M. Yaşar Erkaya

***


Deprem sildi süpürdü.
İnsanlarımız 45 saniyeye yenik düştü.
Uğur Güngör

***


Sevgili babacığım, seni hiçbir zaman unutmayacağım.
Sen dünyanın en iyi, en şeker, en sevimli en mükemmel
babasısın. Seni çok seviyorum, daima kalbimdesin.
Esra Aydın


Dünya, dünya yalan dünya
Yalova’mı bir daha batırma
Hasan Uzmanoğlu


***


1962 yılında aynı sahneleri Iğdır’da görmüştüm.
Şimdi Yalova’da görüyorum.
Dilerim bu son görüntüler olur.
Acaba insanlar bundan da ders çıkartır mı?
Yoksa resimlere bakıp bakıp ağlayacak mıyız?
Ziya Altındağ - Iğdır


***


Bu anıtı gezip gördüğüm an eski günleri hatırladım. Bu parkı yapan ve yaşatan belediyeye ve tüm çalışanlarına teşekkürler. Bundan böyle bina yapan ve yaptıran bu park gezmesini isterim. Çünkü ders alınması gereken durumlardan ders  alınması gerekir.
Cemal Yıldız



***

 

17 Ağustos’ta hayatını kaybedenler; sizleri unutmak bizim için önemli
bir insanlık görevi.
Umarım, bundan sonra da en son hatırladıklarımız olursunuz.
Özgür Sevim

 

***

 

Dilara’cığım biz, Kardelen, Gizem, Şule olarak seni anlamak için buraya geldik.
Orada inşallah iyisindir.
Orada anneni, kardeşini üzme.
Okulda hep seni arıyoruz.
K. Yücesan/ G. Fitoz/ Ş. Korkmaz


17 Ağustos oldukça güzel bir gündü ta ki saatler 03:00’ü gösterinceye kadar.
Doğum günün o gündü. Şimdi artık kutlamıyorum.
Herkes gibi tek istediğim bir daha öyle acılar yaşamamak.
Yavrusuz, annesiz, babasız kaldık ama hiç akıllanmadık.
Özellikle kaybettiğim iş arkadaşım Faik Bilek’i hiç unutmadım.
Yetkililere sesleniyorum.
Yeter artık çekilen acılar dökülen gözyaşları, kaybedilen
insanlar.
Ben seneler önceki Yalova’yı geri istiyorum.
Kaybettiğimiz canları geri istiyorum.
Verebilecek misiniz?
Elbette hayır.
Yakınlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara 
sabır diliyorum.
C.Pınar

***

Yalova’mızda deprem oldu diye terk etmeyeceğiz.
Ve ölenleri asla unutmayacağız
Sizleri sonsuza kadar yaşatacağımıza  söz veriyoruz.
Erol seni de çok özledik.
Her zaman gelip seni burada anacağız.
Hep aklımızdasın.
Esra/ Sebla/ Yasemin

***


Gerçekler çoğu zaman acıdır.
Fakat insanın bazen acı çekmeye de ihtiyacı vardır.
Arada acı çekelim ki mutluluğu anlayalım.
İ.H.L. Öğrencileri


***

Doğanın ihtişamı, insanların dayanma gücü
17 Ağustos’ta Yalova’da buluştu.
Temennim bu bizlere ders olur.
Yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dilerim.
Fevzi Yılmaz

 


Bu depremde bu kadar ölüm olmasının nedeni depremin olacağının bilinmesine rağmen önlem almayan devlettir.
Şimdi orta hasarlı binalar onarılıyor. Üstelik yeni bir deprem olacağı söylendiği halde.
Ey depremden sonra her türlü yardımı yapacağız diyenler; deprem beklenen yerde güçlendirme yapsaydınız önceden bu kadar insan ölmezdi.
Zemini kötü olan yerlere binalar yapılmasaydı, sonuç bu  kadar vahim olmazdı.
Seda – Çiftlikköy



***


Sevgili Yalova,
Sen benim ilk âşık olduğum, konuşmaya,
yürümeye başladığım, sevinçlerimi, üzüntülerimi yaşadığım yersin.
Hazindir seni bu halde gördüm.
Hiç yıkılmadığım kadar yıkıldım.
Bu deprem sadece seni değil  benimde, birçok yanımı yıktı ve altında bırakıp enkaz haline getirdi.
Yaşananlar bir ders olur ve menfaat sahipleri yaşayanları kendilerine ödev edinip, insan hayatı karşılığında menfaat
sağlayamayacaklarını anlar.
Ali Yazıcı

***



Hayatın en acı, en kötü felaket gecesiydi o gece.
Nasıl anlatılır ki, yaşadık, yaşadık, yaşadık o korkuyu, o karamsar karanlık geceyi yaşadık.
Hayatımızın en bulutlu gecelerinden bir tanesiydi o anlatılmaz ki. Kimimiz annemizi, babamızı, yakınlarımızı kimimiz arkadaşlarımızı kaybettik.
Ne acıdır ki, onlar aramızdan ebediyen ayrıldılar, kimileri de bu durumu büyük bir zevkle izledi. Ateş düştüğü yeri  yakar derler ya, acısı olmaya izlemek, menfaat peşinde koşarak, çıkarlarla yetindi.
Çoğu kimse ders almadı almaya da yok gibi.
Kızgınız, öfkeliyiz, çünkü gerçekten çok büyük bir felaket  yaşadık. Dilerim Allah’tan bir daha aynı acıları yaşamayız.
Milleti sömüren büyük bir zevkle izleyen, halkın perişanlığından yaralayan insanlar gereken dersi alırlar.
Çünkü hak edenler gerçekten gidenler değildi.
Dilek K.


 

 

Hani bir laf vardır ya!
Acı unutulunca menfaate döner diye. Bizde bu depremde bunu bir kez daha gördük.
Ne de olsa insanoğlu çiğ süt emmiş.
Acı ama gerçek.
Serken Ertaş/ Şükrü Kılıçaslan


***

 

Öyle zamanlar olur ki, hiç bir şeye, hiç kimseye ve en çok  da zamana söz geçiremezsiniz. Ve yine öyle zamanlar olur 
ki, bunca şeyin altından olmaz dediğiniz toparlanmayı  yaşarsınız.
Dağıldık, parçalandık, üzüldük ve şimdi yarınlara sevgilere gitme zamanı.
N.B. Izvatlıoğlu


***

 

Doğum tarihleri ayrı,
fakat ölüm tarihleri aynı olan
bu insanlarımıza rahmet diliyorum.
Remzi Çolaktaş


***

 

Yalova’nın adı kara.
Bu yazıyı okuyan arkadaş, kardeş, amca, yenge. Bunca yaşananlardan sonra acabalarla yaşıyoruz. Sakın aldanmayın bir daha olmayacağına.
İnsanız kadar acı çekeriz. Bende arkadaşım Gürcan kardeşimi kaybettim onu görememek halen bende bir yaradır.
Zaman mı değişti?
Yoksa insan mı?
Sakın karaya aktır demeyin. Kara kendine karadır.
Her şeyin bedeli insan olmamalı.
Hüseyin Tunay


 

Aylarda geçse, yıllarda geçse.
Denizler durulsa da, belli olmaz belki rüzgârlar da esmez, ama biliyoruz ki, bu acılar hiç silinmez.
Yavaş, yavaş dakikalar gidiyor ömrümüzden, saçlarımız aklaşıyor, bir gün gelecek çocuklarımızda aynı hüznü aynı kaderi içlerinde hissedecekler.
Onlar, onlar hep gülsünler, yavaş, yavaş hayat basamaklarını mutlulukla, sevgiyle barışla çıksınlar.
Allah’ım bir daha böyle acılar gösterme ne olur?
Ali/ Rukiye Çolakoğlu


***

 

17 Ağustos elbette Türkiye için bir felaketti.
Bu anıtı yapılması bizlere o günlerin hatırasını ve çekilen acılarımızı tazelemek için değil, böyle günlerde millet olarak
kenetlenmemizi, aynı zamanda insan olduğumuzu hatırlatan bir eserdir. Bu eseri yapan ve katkı sunan kardeşlerime minnet ve şükranlarımı sunarım.
Em. Öğ. Nuri Haşıloğlu

***



Bu resimlere baktığımda
17 Ağustos’u yaşıyorum.
Arkadaşlarımı çok özlüyorum.
Canım Yalova’mı  terk etmeyi hiç düşünmedim.
Yalova yıkılsa da ben her zaman burada olacağım
Canan B.


***

 

Hayatımda yaşadığım en kötü gündü.
Evim yıkıldı, çok canlar yandı. Ben sağ kaldım ve şükrettim.
Ama o acı yüreğimde hiç eksik olmadı.
Yaşamayan insan için bunlar sadece resim…
Ama yaşayan için o resimlere bakmak, o çığlıkları kulaklarında tekrar duymak ve yaşamak demektir.
Kısacası yüreğinin kavrulması demektir.
Tek dileyim böyle bir korkuyu bir daha yaşamamak ve kimsensin yaşamaması. 25 yaşındayım ama kendimi 50 yaşında hissediyorum.
Aslı Dinç


17 Ağustos kazandı, biz ise kaybettik.
Esra Ateş


***

 

Selam Yalovalı naaşlar,
Geldim,  gördüm siz evlerinizdeyken yıkıldınız.
Bizse her gün yıkılıyoruz.
Biz sizleri unutmadık, unutanlarda olur elbet.
Yalova sizin olabilir ama.
Yalova bizim Türkiye’nin.
Barmen Seyit Bilal - Antalya



***

 

 

Yaşadığımız o günler ve gördüğümüz bu görüntüler bizi gerçekten çok üzdü. Bütün ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Umarım böyle bir felaketi bir daha yaşamayız.
Ayrıca insanların çektikleri acılar unutulmaz ve şu anki depremzedelere yardım eli uzatılır. Ve hepsi sağlıklı, sıcak yuvalarına kavuşur. Onları unutmayacağız
A. Akyol


***

 

17 Ağustos’ta Yalova’daydım.
Çok korktum.
Bizden 3 kişi yaşamını yitirdi.
Özge Şentürk


 

 


9 Kasım 2000 tarihinde bu anıtı gözlerim yaşlı olarak
gezdim. 17 Ağustos depreminde bende başka bir yörede  yakınlarımı kaybetmiştim.
Acılarım ve anılarım tazelendi.
Bu anıt, unutulmaması gereken anıları canlı tutması  açısından çok önemli bir yapıttır.
Yapılmasında emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Öğr. Hüseyin Kansın


***

 

Ben, yavrusunu, annesini enkaz altına koyan bir anne ve annenin kızı olarak yaşadığıma ve nefes aldığıma sevinemiyorum.
17 Ağustos’u yaşamım sona erinceye kadar unutmayacağım.
O gün dünyamın yıkıldığı hayallerimin umutlarımın sönüp bittiği gündü.
Ben depremden önce 8 Ağustos günü yavrumu söyledim.
10 Ağustos’ta 20 yaşına girecekti. 17 Ağustos’tan üç gün sonra anamla yavrumu çıkartabildim.
Bunun dermanı tesellisi olabilir mi?
Onları çok özlüyorum, kızımın nişanlısı geliyor teselli ediyoruz birbirimizi rol yaparak ve yapmacıktan.
Bedriye


***

17 Ağustos; canlarımızı kopardın ama ,
insanlık ve sevgi dolu yüreğimizi asla.
Tahsin Şimşek


***

16 Ağustos günü gece saat 22’de otobüse binmiş ve  her şeyden habersiz yeni birliğime gidiyordum.
Yoldayken gece arabamız sarsılmaya başladı. Fakat her şeyden habersizdik. Aklımın  ucundan dahi geçmezdi
Yalova’da deprem oldu. Sabah birliğime vardığımda televizyonlardan Yalova’da Deprem olduğu ve yıkıldığını öğendim. Panikledim. İletişim de kuramıyordum. 18 Ağustos günü afet iznine Geldiğimde bir gün önce bıraktığım şehir tanınmayacak haldeydi. Depremin boyutlarını böylece daha iyi anlamış oldum. Sevdiğim bir kaç insanı kaybetmiştim. Şu an askerliğim bitti. Fakat o acının sıcaklığını Yüreğimde taşıyorum.

Bülent


17 Ağustos asrın felaketinde kaybettiğim ağabeyim Ziya Taşkent, yengem Ulviye Taşkent, yeğenim Rengin Dalman oğlu ve Efe Dalmanoğluna ve bu felakette yaşamını yitirenlere tanrıdan rahmet dileriz. Ruhları şad olsun
Oğuz Taşkent

 

***

 

17 Ağustos çok acı bir gün. Herkes neler, neler düşünüyordu. Ama hepsi bitti. Deprem büyük acılar yaptı. Biz göğüs gererek kapatmaya çalışıyoruz. Ve sonunda kapatacağımıza inanıyoruz.
Ben küçük bir çocuğum, bu depremde en sevdiğim insanı kaybettim. Bir daha olmaması için neler yapılıyor?
Miray Diner


***


Sevgili Betül abla, Cengiz abi ve Begüm’cüğüm.
Sizleri çok özlüyoruz.
Umarım gittiğiniz yerde huzurlusunuzdur.
Kendimizi öyle teselli ediyoruz.
Berce’yi merak etmeyin, ona hepimiz sevgimizi verdik ve hep vereceğiz…
Sizleri kalbimizde yaşatıyoruz.
Harika Uçar

***


Sizleri o kadar çok anıyoruz ki, şu 29 senede anmadığım 
kadar; her ana içimizdesiniz.
Sizleri çok seviyoruz, her an anıyoruz.
Buna inanın.
Nesime Taşkent

***

…sen bizim sınıf arkadaşımızdın. Ve biz hep böyle kalmasını istiyoruz.
Yanımızdaki sıralarda değilsin ama kalbimizdesin.
Seni unutmayacağız
En güzel günler seninleydi.
Lakin sen öldün
İnanın ki biz seni
Ne zaman istersek sen orda olacaksın.
Kadi/ Kayhan/ Erdal


17 Ağustos benim doğum günümdü.
Her yıl kutluyordum ama artık kutlamıyorum,
çünkü benim için hayatımın en kötü günü.
Aysun Saral


***

 

Sevgili Gülden Toparlak,
17Ağustos günü seni kaybettiğimize halen inanamadık.
Mutlaka bir gün bir yerlerden çıkıp geleceksin diye bekledik.
Ama olmadı.
İşte bir türlü yokluğuna alışamadık.
Sen her zaman kalbimizde olacaksın.
Seni çok seviyoruz
Gülistan Minnet/ Aslı Yılmaz/ Yasemin Özkan

***


Gerçekten de böyle bir olayın olduğuna  inanmak zor oluyor.
Bu defterin  sayfasına yazı yazmakta
güç oluyor nedense.
Çiğdem


***


Bir kız sevdim ama ona kavuşamadım.
Çünkü 17 Ağustos
Haluk Toksoy

 

17 Ağustos depreminde kaybettiğimiz amca Ali Çekinmez, yengem Münre Çekinmez’e Allahtan rahmet diliyoruz.
Amca; sende öğrendiğim çok şey var.
Seni çok özlüyorum.
17 Ağustos depremde kaybettiklerimizin tümüne rahmet diliyoruz. Temennim inşallah böyle acıların bir daha yaşanmaması ve yaşadığımız deprem bölgesinde yapıların bundan sonra daha sağlam olup öncekilerinde sağlamlaştırılması. Bunda da büyük rol oynayacak belediye ve daha üst makamların bu konuda düzenli görev yapmaları. Bu acıyı ömrüm boyunca unutmayacağımızı ve benliğimde etki yarattığını söylemek istiyoruz
Fikret Öztünç/ Akın Çekinmez

***


İnsanları öldüren deprem değildi,
Müteahhitlerdi.
Kader, Esra ve Kübra.
Sizleri hiç unutmayacağız.
Beysüm Ailesi

***


Yollar gidip köprüye dayansa.
Köprü lavlara teslim olup yansa;
yeni yollar bu!
Azminle ümidinle köprüler kur ve kurtul.
Fatih Yağcı

***

Sevgili Öğretmenim M. Ali Öztürk,
Son gece birlikte ayrılmıştık, yeni günde tekrar buluşmak üzere. Son şiirini okuyamamıştın bana. Bir akşam daha sohbete  oturamamıştık seninle.
Lodosu andırmıştı, karanlık gecenin ilk haberi. Sonra defalarca sallandık acının habercisiyle saat 03.02’de.
Mahşerdi gördüklerimiz, parklarda karanlık caddeleri aydınlatan araba farlarında. Sabahın ilk ışıklarında seni aradım. Sana sitem ettim ta ki dördüncü gün enkazdan çıkan halini görünceye kadar.
Yazdığın şiirleri düşündüm.
Cebinden çıkan şiirinde de haberini önceden almış gibi yazmıştın. Şimdi sensiz yudumluyorum çayımı, sohbet ettiğimiz yerde. Sensiz çektiğim sigarayı daha da efkârlı ciğerlerime çekiyorum. Ve senin son yazdığın şiirin kaldı elimizde, onu da mezar taşına yazdırdım. Rahat uyu.
Mustafa Taner

 

Yalova’yı deprem değil, rantçılar, rüşvetçiler kısa yoldan zengin olmak isteyen, çimento, demir ve malzeme hırsızlar yıktı Yalova’yı.
Onların katilleri deprem değil.
Namık Kesici

***


Yaşananlar bir masal kadar basit olsa ve yaşadıklarımız bir rüya olsa diye düşündüm. Ölümün bir çocuğun ağlaması kadar yakın olduğunu yaşayınca öğrendim. Şimdi hayattan hiçbir şey beklemiyorum. Fakat yaşamdan umut bekleyenlere saygı duyuyor ve diledikleri gibi yaşamasını ve umutlarını azla yitirmemelerini istiyorum.

Acılarımızı paylaştıkça azaltacağız.

Ama asla yüreğimizden atamayacağız.

KENAN BEKTAŞ

 

***

Yaşananlar bir masal kadar basit olsa ve yaşadıklarımız bir rüya olsa diye düşündüm. Ölümün bir çocuğun ağlaması kadar yakın olduğu yaşayınca öğrendim. Şimdi hayattan hiçbir şey beklemiyorum. Fakat yaşamdan umut bekleyenlere  saygı duyuyor ve diledikleri gibi yaşamasını ve umutlarını azla yitirmemelerini istiyorum.
Acılarımızı paylaştıkça azaltacağız.
Ama asla yüreğimizden atamayacağız...
Her şey söylendi ve har şey yazıldı.
Yazmak çözüm değil.
Tüm bu acıları insanlığın yaşaması mı gerekiyordu.
A. Özcan

***


Canım arkadaşım Dinçer;
Seni ne kadar çok seviyormuşum meğer. En iyi arkadaşım senmişsin. Ben sensiz ne kadar zor günler geçiriyorum bilemezsin.
Şimdi çok uzaklardasın beni seyrettiğini, beni duyduğunu biliyorum.
Ve birazda olsa rahatlıyorum. Seni hiç unutmayacağım. Ne bugün, ne yarın unutmayacağım. Adını dilimde hep anacağım. Yokluğun zoruma gidecek benim. Seni yüreğimde saklayacağım.

Hatice Güven



Bizler Çorem çocuklarıyız.
Sizler gibi depremde birçok arkadaşımızı kaybettik.
Ama kendimizi asla ve asla kaybetmedik!
Sizde kendinizi kaybetmeyin!
Çorem Çocukları

 

***


Arzu seni çok seviyorum.
Seni benden kopardılar. Ben yatakta yatarken, sen kara toprakta yatıyorsun.
Sevgilim senden başkasını sevmedim.
Toprağında rahat uyu
Seni hep sevecek ve asla unutmayacağım.
Ferdi İpekçi

***

Doğal bir afetti. Ama işbaşındaki büyükler bu kadar çalmasaydı, bu kadar insan ölmezdi.
Damla/ Görkem/ Samet Eyübağaoulu 

 

***


Milis Tarım’a.
Akıllarında yaşatıyorsun, dualarımız sana ulaşıyor buna eminim.
Ama sen değil.
Sen olmayacaktın uzaklarda olan.
Böyle olmamalıydı.
Bunu Allah’tan biliyordu.
Sebahattin Töre

Yaşadı bitti vardı, artık yok.
Uyuyorlardı, hepsi masumdu.
Suçları vardı ama yanlış şekilde ödediler.
Onlarda bizler gibi oynuyorlar, gezip tozuyorlardı.
Artık bir toz bulutunun derinliklerinde yaşıyorlar.
Suçlarına ağır ödeyenler onlar mı olmalıydı.
Yoksa para yiyen canavarlar mı?
Evleri vardı, senelerce çalışmış bir ev sahibi olmuşlardı
Ama o evlerin mezarları olacağını bilemezlerdi. Şimdi ise birçoğu evsiz orda, birçoğu ölmüş toprak altında.
Sedef Pala/ Cüneyt Balıkçı/ Koray Genç

 

***


Canım arkadaşım;
Depremde ölmesem de senin o gün ölüm haberini aldığım gün
bende seninle birlikte öldüm.
Seval Gültekin

***


1425 km. uzaklığınızdaydım.
Ama acılarınız hiç tanımadığım sizlerin ayrılık şişlerini sapladım yüreğime. İnsanlık dramı ve teknolojisinin iflasını aynı anda izledim.
Anınız önünde saygı ile eğiliyor, bir öğretmen olarak bir daha böyle dramların yaşanmaması, insan olarak almamız gereken eğitimi ve dürüstlüğü, öğrencilerime kazandıracağıma sizlere söz veriyorum
Öğr. Servet Yalçın


***

 

Sibel biliyorum sen oralarda bir yerlerdesin
Bizi duyuyor ve görüyorsun.
Yokluğun her geçen gün içimizde hissediyoruz.
Özgür Yorulmaz

 

 

 


Arkadaşım Gelengül;
Seninle kısa da olsa bir beraberliğimiz oldu.
Sen gerçekten unutulmayacak birisin.
Senin yokluğun her yerde, her tarafta belli oluyor.
Geri dönmeni çok istiyorum. Ama bu mümkün değil,
Çünkü kara toprak seni kollarına sardı.
Senin yerini kimse dolduramıyor.
Sen yerinde rahat uyu.
Duygu Çalışkan


***


Hüzünlü bir günümüzde bu anıta geldik Anıtta ölenlerin ruhuna dualar okumak istedik.
Manzarayı görünce ürktük içimiz kan doldu.
Nesrin/ Aynur/ Oya/ Tuğba/ İlke/ Tuğçe

***


17 Ağustos, benim için hayatım boyunca unutamayacağım bir gün. Biliyorum ki, ne ben ne de Yalova bu günü asla unutmayacak…
Tek dileğim bu yaşadıklarımızdan bir ders almamız.
Çok kayıplar verdik. Belki yaptığımız her şeyi düşünerek yapsaydık sonuç bu olmazdı. Sizleri hiç ama hiç unutmayacağız.
(Gökay ve Kılıç)aileleri.
Pınar/ Esra

 

***


17 Ağustos benden ne ailemi, nede evi aldı. Benden Yalova’mı, hayatımı aldı.
Elif Ataş

 

 

17 Ağustos depreminde yazılanlara göre 17 bin ölü varmış. Yaşlısı genci ve çocukları tabi ki  sadece deprem  acısıyla kalmadık. Bunun yanında deprem rezaletinin de çektik. Çadırkentteki rezaletle hafızalardan silinmedi. Ben Araştırma enstitüsü çadır kentinde bulunuyordum. Hele ki o ölen insanları buradaki morga getirdiklerini ve getiriş hallerini her kesin görmesini istedim.
Sonuçta ölen insanlardı. Hepimiz öleceğiz toprağa gömülüp gideceğiz. Bu ölen insanları kapıya gelen tırların içinde çıkartıp bir çöp poşeti gibi diğer arabalara atı morga götürmeleri yok mu içler acısıydı.
Bu da insanımıza verilen değeri en güzel şekilde ortaya çıkartıyordu. Şimdi kimileri halen evinde, kimileri prefabriklerde yaşamlarını sürdürüyorlar.
Elbet bir gün ölünür.
Ölenler gömülür.
Anılar ebedidir.
Ne ölünür, ne gömülür.
Aysun Öztürk


***

 

Aradan bir yıl geçti. Halen tedirgin yüreklerimiz.
Sallandık mı? Sallanıyor muyuz? Diyor hep dillerimiz.
Yaşamdı geçti ama asla bitmezdi.
Öyle büyük acılar var ki yüreklerimizde.
Keşke demek için çok geç artık.
Onları asla unutmadık, unutmayacağız.
Bunca yaşadığımız olaydan sonra kendimize
bir şeyler sormaya denedik mi? Acaba!
Gülten Öztürk

 

***


Gelmişiyle geçmişiyle yaşanacak ne kadar acı varsa yaşadık. Yaşadığımız bu acıları fotoğraflar ve bu anıt zaten gösteriyor. Üstelik çok yalın ve abartısız bir şekilde o geceyi anlatıyor. Bu deftere bu notlar kalıcı olsun diye değil, ölümsüz olsun diye bu deftere düşüyoruz. Biz beceremedik, umarım sizler de başaramazsınız bizleri Taner Cinel ve İdris aydın‘ a sevgiler. Sizlere son selamlarımız gönderiyoruz. Mekânınız cennet olsun. 
Sultaniye Köyü GençliğiBazen öyle anlar vardır ki, yoğun duygular içindesinizdir. Bir türlü ifade edemezsiniz. Ne sözcükler dökülür dudaklarınızdan Ne de kaleminizin ucundan! Tıpkı şu an olduğu gibi. Deprem değil kıyamet koptu sandım. Yaşadıklarım sabahı da bunu bir kıyamet Olduğunu gördüm. Sokaklarda kalmanın, Çadırlarda yaşamanın, kayıp babamın bulunması için Verdiğim mücadeleyi unutamam. Allah herkese sabır versin.

Elif Aktürk  (Gölcük depremzedesi)  
 

***

 

17 Ağustos 1999;Tüm Yalova günün yorgunluğu içerisinde uykuda, kimisi Yarın gideceği işi düşünüp, kimisi arayıp bulamadığı ama bulmak istediği için hayali ile kimi çocuğunun aksiliği, kimi de yapacağı tatilin hayaliyle.Takisaatler03.sularına kadar farklı hayaller ve umutlarla Uykuda olan binlerce insanı aynı kader çizgisi uykularından Uyandırdı. Kimi canını dışarı zor attı, kimi dışarı atamadan enkaz Altında kaldı. İnsanlar mahşer mahşer sokaklarda. Kıyamet bu olsa diyoruz ama bu değil. Bundan kötüsü eşimiz dostumuz enkaz altında. Bizler çaresiz, aciz kurtarın bizi sesleri.

Can çekişen iniltiler kulak patlatacak şiddete. Hava aydınlandıkça, aslında kararmaktaydı. Tüm Yalova Gözyaşlarıyla kıvranmaktı. Zenginde sokakta fakirde. İnsan tanıdık bir yüz ve tanıdık bir kişi arıyor, bulduğu vakit İse sarılarak ağlıyor. Türk milleti gerçekten asil ve yüce milletimiz her zor günde olduğu gibi yine et ve tırnak gibi. Kürdüyle, lazıyla, Çerkeziyle hep beraber. Doğuşundan, batısından her yerden gelen yardımlar oluk olduk. Bu nesil büyük acıyı yaşadı. Dilediğimiz bizden sonra gelen İnsanlar böyle bir felaket yaşamasın. Yüce Allah, altından kadar aciz olduğumuzu gördük.

Hasan Coşkun   


***


Hayat galiba işte bu!
Her şeye rağmen devam ediyor.
Acılar sadece yaşayanların içinde kalıyor.
Aydan Görgülü

 

***



Bugün 22 Kasım 2000,
17 Ağustos’taki gibi olmasa da deprem  gerçeğini bir kez daha yaşadık.
Bu bir artçı depremdi. Ama gönül isterdi ki Japonya gibi deprem olduğunda hayatımız devam etsin.
Bahçelievler İlköğretim Okulu Öğrencisi Yıldırım  Sevgi          

Bugünde deprem korkusuyla yataklarımızdan uyandık. Okula gittiğimde hiç rahat değildim sonra adını bile söylemek istemediğim deprem oldu. Hemen dışarı çıktı. Bazen düşünüyorum da şu deprem ne kötü şey, keşke elimden bir şey gelse bu depremin olmasını engellesem.
Bunun için her şeyi yapmaya, hatta daha fazlasını yapardım.
Bahçelievler İlköğretim Okulu Öğrencisi Alp Koş

***



Herkes gibi bende canımı, sevdiğimi, dostlarımı kaybettim.
Bir acı yaşadım ki, yüreğimi yaktı.
Düşündükçe binlerce kere isyan ettiğim ve neden dediğim o gece isterdim ki,
Bende sevdiğimle beraber bu dünyadan uçup gidiyim.
Sessizce ama büyük bir acıya.
Ömür

***


17 Ağustos depremini unutan kişiler yok olmaya mahkûmdur. Kişilik şahsiyetinizi kaybetmemek için bu müzeyi haftada bir kez olsun ziyaret etmenizi istiyorum. Ayrıca bu müzeyi açan şahısları, şahsım ve ailem adına sonsuz teşekkürler.
Bülent Koçoğlu/ Vedat Kartal


***


Daha 13 yaşındaydın ne yazık, seni 17 Ağustos bizleri elinden aldı. O gecen sonra bütün dünya karardı. Seni ve o geceyi unutmayacağız. Seni asla unutmayacağız. Üzülme güzel kız, bizlerin canı yani senin için inan bütün Yalova ağladı.

Arkadaşlarım; Sinem Bayer, İlknur Arçay, İlayda İnce, Merve Yazıcı 


***


Ülke genelinde yaşadığımız bu acı günleri çabuk unutmamayı diliyorum. İnanıyorum ki, insanlarımızın neden çok öldüğünü, sakat kaldıklarını iyi saptamışlardır. Birkaç günah keçisinden öteye bu yıkıntıların altından kimlerin ne kadar suçlu olduğunu düşünüp bulmuşlardı.
Dileğim bir daha böyle acı ve üzüntüleri yaşamamaktır.
Mustafa Yuvayapan



Vural Yaşar’a.
Merhaba Hocam. Ne tuhaf değimli hocam seni ne zaman görsem bunu söylerdim. Ama şimdi göremiyorum. Ancak merhaba Hocam cümlesini hiç unutmayacağım.
Çünkü ben ilk defa sana bu kelimeyi söyledim. Ama sen bizleri terk ettin. Bir gün senin yanına gelirsem bunu soracağım unutma. Hani sen biz izciyken bizi güldürürdün ya bu defa niye ağlattın. Seni asla unutmayacağız.
Saffet Çam ilköğretim Okulu izcilerinden
Ceylan


***


Seni sevdiğimi söyleyemediğim için, kendimi hiç ama hiç affetmeyeceğim.
Sevgimi kalbime gömdüm bende senin yanına geleceğim. Bundan hiç şüphen olmasın

Ferdi

***

 


Sevgili Nevin,
Senin ölümünün üzerinden 1 yıl daha geçti.
O depremde sizin aileden de çöküş yaşandı.
Fakat şu an, onlar hayatta sen yoksun.
Bir tek sen yoksun. Kocan şimdi başka biriyle evlendi.
Belki çocukların seni düşünmüyor. Sen yerinde mutlu ol.
Elif Şan


***


Ben belki depremde her hangi bir yakınımı ya da maddi zarar görmemiş olabilirim. Ama o büyük felakette ölen herkesin acısını yaşadım. Bundan sonra yapmamız gereken şey uyanık olup bu tür felaketlerden bile kazanç sağlamaya çalışan insanları ve bir doğa olayını böylesi felakete çeviren cahilleri yargı önüne çıkartmak olmalıdır.
Öldüren deprem değildi.
Gözünü para hırsı bürümüş sorumsuz insanlardı. Böyle bir düzende her an hepimizin başına bir şey gelebilir. Bu yüzden birlik olup yanlış giden bu anlayışa dur demedin zamanı geldi. Ölen insanlarımızın arkasından yas tutmak bir işe yaramaz.
Eğer onların ruhuna huzura kavuşturmak istiyorsak ve bir daha böylesi bir katliama şahit olmak istemiyorsak gözümüzü açıp hakkımızı aramalıyız.
Tüm ölenlerin ruhlarıyla birliktedir ruhum.
Bilge  

Bugün öğretmenler günü
O gece bir kıyametti sanki.
Tüm öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla bir kez daha anıyoruz.
Bahçelievler  İlköğretim Okulu Öğrencileri

***

 

Bütün şehir öğretmenlerimize rahmet diliyoruz.
Bıraktığınız görevi, kaldığınız yerden bizler en iyi şekilde devam ettireceğiz.
Meslektaşlarınız
 

***


Ben Ankara’da oturuyorum,
10 yaşındayım. 17 Ağustos depremine çok üzüldüm.
Buralarda Anneannem ve arkadaşlarım oturuyor.
Burada hasarlı ve yıkık evler gördüm birçok insan öldü.
Müteahhitlere sağlam yapın
Gökçe Aydoğan

 

***



En yakın dostum, kan kardeşim Handan Basatik’i kaybet- tim. Doğduğu gün ve saatte o bizlerden ayrı düştü.18 yaşına yeni giren ve o saatte hayatını yitiren en yakın dostum Handan; Hayallerimiz ve hayattan çok umutlarımız vardı. Ama beni bırakıp ebedi hayata gittin.
Ama bildiğin tek bir şey var. Hayallerimizi senin için seninle yaşıyorum. Seni benim için hiç ölmedin. Bir gün mutlaka buluşacağız.
Seni çok seviyor, özlüyorum benim melek arkadaşım.
Senem Öcal

***



Canlar gitti.
Her şey ansızın oldu.
Yalova’m ansızın…
Serra Ünsal



 

 

Eğer insan istediği an her şeyi unutabilseydi ilk depremi unutmak isterdim.
Eğer insan geride bıraktıklarını istediği zaman  alabilseydi. İlk hayallerimi ve Vural Lider’imi
geri almak isterdim.
Bir söz vardı ya ‘‘Dünyada ölümden başkası yalan’ ’diye.
İşte bu söze hak veriyorum.
Hani dedim ya;
Vural Lider’imin geri dönmesini istiyorum diye.
Birden hayallerim vardı bunu söylemeye gerek yok aslında.
Çünkü hayallerimin çoğu liderimdi.
Çağla ilhan

***



Sevgili akrabam Halime demir için; Halime bizim aramızdan sessizce ayrıldı. Ama o evden sağ çıkması zaten mümkün değildi. Ölmeseydi eğer, ailesinin durumundan daha da kahrolur ve hatta ölmekten beter olurdu. O’nu çok özleyeceğim ve onu hiç unutmayacağım O gözlerini unutmak zaten mümkün değildi. Onun için ruhsuz bedenimin çıkartıldığını görmek benim için ölmekten beterdi.
Ama kendimizi yeni topladık ve bu hayatın bir gün biteceğini kavradık.
Seviley Demir


***


Ülkemizde önüne gelen herkesin eline kazma kürek almasıyla müteahhitlik belgesi verilmesin.
Bina yapma izni verilmesin. Bizleri yönetenlerden rica ediyoruz.
Cemal Topçu
Biz unutmayacağız desek te bize unutturacaklar, çünkü bu felaketler gibi binlercesi Türkiye’de yaşanıyor. Ve bizler bir felaketten başka bir felakete gideceğiz. Tedbir alındı gösteriyor. İnsanların ölmemeleri için değil, öldük den sonra ne yapacaklar diye tedbir alınıyor.
Ben yakınlarımdan birini kaybetmedim. Ama binlerce insan öldü. O insanların neden öldükleri ve o insanların yerinde bizlerin olma olasılığımız önemli. Şimdi yapmamız gereken onları unutmayıp arkalarından-yas tutmamız değil, onlar gibi binlerce sevdiğimizin’ de ölmemesi için bir şeylere karşı çıkalım. Akıllı olalım. Bizleri kandırmalarına izin vermeyelim.
Zeynep Tunç

***


Sayfalara sığmıyor.
Yalnızlıktan değil ölümden korkmuştuk şimdiye kadar.
Sevdiklerimizi kaybedince ölmek değil Hayata yeniden dönmemekten şimdiden korkuyorum.
Yalnızlıktan çok korkuyorum.
Ve beni ailem ve dostlarım yalnız bırakmayın.
Ben sizleri çok seviyorum.
Sizleri hiç yalnız bırakmayacağım.
Burcu Şerbetçioğlu

 

***



Kıyamet günüydü o gece. Ben çok sevdiğim arkadaşım ışıl Durmuş’u kaybettim. Kim isterdi ki böyle olsun, ama oldu işte. Depremde ölenleri unutmayacağım.
Şivem Gürkal

***



Ömer arkadaşımızı,
Cemil ve Mehmet kardeşimizi unutmayacağız
Bahçelievler ilk. Öğr.Okulu öğrencisi
Tuğba Gürşen


***

 

 


Depremin üzerinden 18 ay geçti.
Ama nasıl geçti
Halen inanmıyorum öldüğüne, halen her an bir kapıdan içeri gireceksin sanki.
Hepimiz ailece seni bekliyoruz.
Sait Saitoğlu

***


17Ağustos 1999’dan uzaklaştıkça deprem gerçeği bir kaç TV haber olmaktan uzağa gidemedi. Beklide bunun sebebi biziz. Ama şu bir gerçek ki, Yalova diğer illerden biraz daha şanslı. Tabi buna şans denilecekse. Depremde kaybettiğimiz Zeki Hocam, dualarımız seninle, seni unutmadık.
Ali Yılmaz

 

***

 

Semanur teyze bizi bırakıp gittin ama her şeyin sonu kara toprak, sonunda bizlerde senin yanına geleceğiz. Mekânın cennet olsun.
Gülsüm/ Sema Topçular/ Emine Karaman

 

***


O gün çok kötüydü!
Bugün 3 Aralık 2000;ilk kez bu deprem anıtını geziyorum.
Gemlik’te bu anıtta söz edildi.
Buraya geldiğimde tekrardan 17 Ağustos’u yaşadım.
Bu anıt son derece yerinde yapılmış bir eser.
Gelecekte bir daha böyle bir facianın yaşanmaması
dileğiyle.
Hüseyin Kahraman

 

***


Feryatlarınızı ta Şırnak’tan duyduk.
Duygularınızı, acılarınızı oradan hissettik. 
Abdullah Öğmen - Şırnak 

 

 


Siz Yalovalılar 17 Ağustos’u unutmak yerine bugünün  hatırasını yapmışsınız. Ve gelip bizler bunu izledik, gördük.
Karar verdik ki, bundan sonra bizlere tedbirli olacağız ve sizlerin yaşadıklarınızı yaşamamak için önlem alacağız.
Hepinize rahmet, Yalova’ya geçmiş olsun dileklerimizle
Balıkesir’den, Osman Parlak/ Ömer Kahraman

***


Sakın ola ki bu ibret fotoğraflarını ve mermerlere yazılan binlerce güzel insanın masum
olduklarını unutmayalım.
Her şeyi ehline emanet edelim, Bilinçsiz insanların güzel sözlerine kanmayalım.
Hala görüyorum o günden ders almayan gözü paradan
başka bir şey görmeyenleri.
Allah onları ıslah etsin.
İnsan hayatıyla oynayanlara 17 Ağustos acısı yaratsın.
İnş. Müh. Osman Altınışık

 

***

 

17 Ağustos’ta, Yalova ve Marmara bölgesi sallandı.
Bende yaşadım bu afeti, yaşım henüz 17 ve daha öncede hiç böyle bir depremle karşılaşmamıştım. Dedelerimizde böyle- sine bir felaketle karşılaşmamıştı. Ölen insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Yalova’yı çok seviyoruz. Burada kıyamet kopsa da bu güzelim toprakları terk etmeyeceğiz.
Çünkü Yalova Marmara’nın gözdesi.
Murat Caner Aydıniçen

***


Geceler ne kadar karanlık olursa olsun, sabah mutlaka güneş doğacak.
Ama senin için artık çok geç bir tane, arkadaşım Pınar Kılıç…

Arkadaşın Nurten Akçay

Gülü bir gün seni her gün,
Gülü soluncaya kadar,
Seni ölünceye kadar seveceğim bir tanem.
Bir gülü sevdim, bir de seni
Bir mevsimlikmiş seninle aşkım.
Özhan Gülfidan Yalova Lisesi


***

Okul müdürümüz İbrahim Usluya.
Seni hiç unutmadık hocam.
Gül yaşamak için suya.
Aşk yaşamak için sevgiye
Bizler yaşamak için sizlere muhtacız.
Yalova Lisesi öğrencilerinden.
Buğra, Özhan, Volkan, Levent, Metin, İsa, Murat, Ali
Abdullah, Abdulkadir, Fırat, Sinan, Emre, Cumhur, Yasin
Onur, Emrah, Orhan, Kıvanç, Cüneyt ve 9/C öğrencileri


***


Biricik öğretmenim Ayfer Tuncer, sizleri hiç unutmayacağız.
Öğrencilerin

***
Arkadaşlarım Erkan Karabayır; Öyle bir günde aramızdan ayrıldın ki, mezarına getirecek bir gül bile bulamadım.
Beni affet
Tugay Ateş

 

Balıkçı Yunus amca
Bu dünyada seni seven 10 kişi varsa bil ki 10’uda benim.
Bu dünyada seni seven 1 kişi varsa o da benim.
Bu dünyada seni seven hiç kimse yoksa
bil ki bende ölmüşüm. Seni hiç unutmayacağım.
Yasemin

***


Sebahat halen seni seviyorum.
Seni unuttuğumu sanıyorsan yanılıyorsun.
Ben, beni bıraktığın yerdeyim. Aramızdaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun. Sonsuza giden tüm yollara adını yazdım. Hangi yoldan gidersen git, seni özlediğimi göreceksin senin değerinin farkı bu.
Erdinç Ayata



***


20 yıldır Yalova’da yaşamaktayım.
Yalova’nın öncesini ve sonrası.
Bunu bilmek beni çok üzüyor.
Lütfen bundan sonra kurallara uyalım.
Atılay Çalmalı 



***

Yine geceye ölüm sessizliği büründü.
Ve herkesin bilmediği bir lehçeyle haykırdı.
Birden bire gerçekleşen değişim.
Sadece anlayanları sarstı.
Murat Korkmaz

***


Sevmek hayat sıkı sıkıya bağlamak gerek şu 3 günlük dünyada. Hayat bir çizgi, ince bir çizgi. Bu çizgi üzerinde yürümek çoğu zaman sağında ölüm, solunda yaşam. Dengeni kaybedip ne tarafa düşeceğini bilmeden yürür durursun.
17 Ağustos’ta birçok insanımızı kaybettik.
Bugün bizler yaşıyorsak onları unutmadan
Yaşıyor ve hiçbir zaman unutmayacağımıza yemin ediyoruz.
Tuba Yılmaz

 


Bugün ramazan bayramı.
Kendimizi boşlukta hisseder gibiyiz.
Deprem çocukları

***


Ben çok uzaklara geldim.
Görevim buralardaki kalıcı konutları yapmak. Bir firmada çalışıyorum. Acılarınızı çok iyi anladım ve buralardaki fotoğraflarda yaşadım.
Hepinize ama hepinize buradan söz veriyorum.
Görevimin gerektirdiğinin fazlasını yerine getirip sizlere  buralardakilere daha sağlam konutlar yaptırmak için.
Uğur Koçyiğit

***


17 Ağustos, hayatı felç etmişti.
İnsanların kardeşliğini gördüm.
Zengin fakir demeden insanların ekmek yemek
kuyruklarında gördüm. Paranın geçmediğini gördüm.
Eşitliği, düşman belenen insanların kardeşliğini gördüm.
Rantçıları gördüm.
İbret olsun ki, stokçuları gördüm.
Ölü insanların ziynetlerini çalanları gördüm.
İnsan hayatının parayla satın alınamayacağını gördüm. 
Özgür Ovarcıklı

***

Bugün bayram ve sizsiz kutluyorum.
Buralarda adınız yazılı hiç birinizi de tanımasam da.
Sizleri seviyorum. Galiba ben herkesi seviyorum.
Çünkü yaşamayı seviyorum.
Halim Akkaya

 

Bayram ve 17 Ağustos;
Aramızdan ayrılışınızın beklide bu 3. bayramıdır ya, inanılacak gibi değil, geçen zamanın olur ya hatırlanmak değil hiç unutulamayan o günlere yeniden dönmek yine oralara yaşamak ve sizden hiç kopmamaktır. Bizleri diri ve dinç yarına hazırlayan! Beklide zamanın farkına sadece bu olayla ışık tutacak nesiller bilinsin ki baki olan sizleri içimizde kalan o günleriniz bizde bıraktıklarınız bizim için  önemli olan alemdeki geride kalanları sizleri şahit olarak bir
yön verecek olmanız! Fani olan hayatı yaşayan bizler unutmadık, unutmayacağız. Sizler hep var olacaksınız.
Sultaniye Gençliği
***

Eda seni hiç unutmayacağız.
Ben arkadaşların adına konuşuyorum.
Bazı kötü huyların vardı ama biz seni o kötü huylarınla seviyorduk.
Keşke yanımızda olsaydın da yine bizi kötü davransaydın. Ruhun şad, toprağın bol olsun.
Seni çok seven Ahmet

***


Aramızdan ayrılışınız 2 yıl oldu. Ama bizler sizleri asla Unutmadık, unutmayacağız. Ve de unutturmayacağız.
Kalbimiz hep sizlerle olacak. Sizlere olan ateşimiz hiçbir  zaman sönmeyecek. Bizler sizleri her 17 Ağustos’ta sevgi ve saygıyla anacağız. Sizler ölmediniz kalbimizdesiniz.
Orhangazi Gençliğinden Cemil, Orhan Bülent 

***


17 Ağustos depreminden bizim ailemizden 4 kişi öldü.
İnsanların, depremin nedenlerini ararken ilk önce kendilerine bakmalarını tavsiye ediyorum.
Çünkü cevap orada.
Ferdi Kocaman

***

Ben Berna Balcı.
Yalovalıyım ama 20 senedir Burhaniye / Örende yaşıyorum.
Acımı, 17 Ağustos’tan buyana kalbimde taşıdığım halde, bu kadar hazin gerçek bir durumla karşılaşacağımı sanmıyordum.
Tüylerim iken, diken gözyaşlarım kan dolu ılık ılık  kalbime akışını hissediyorum.
Çok üzgünüm.
Yüce Allah’ım bir daha böylesi felaketle vermemesini diliyorum.
Sizleri unutmayacağım Her zaman kalbimizdesiniz
Berna Balcı

Deprem;
Yaşadığım olayların en acısı, hafızımda en fazla iz bırakanı, hayatın bir kara gerçeği. Ben bunu en yoğun ve derin yaşayanlardan sadece birisiyim.
Bir korkuydu o, bir karanlıktı, bir ürperişti, onu nasıl tanımlarsan tanımla izlerini yok edilemeyeceği bir haykırış.
Dünyanın insana haykırışı ne anlatmak istiyor, neyi ima ediyor,
Bunu henüz çözemedim. Ama çözmeye uğraşıyorum.
Emre İzci

***


Ne umutlarla yattık 16 Ağustos akşamı, kimi sabah erkenden kalkıp sevgilisiyle buluşmayı, kimi de çocuğunun dükkân vitrinlerinde gördüğü oyuncak arabasını almak için, ne umutlarla yatağa yatılmıştı bilinmez.
Yanlarında umutlarını, hayallerini ve sevdiklerini götürdüler, hayal dolu yürekleriyle.
Herkesin başı sağ olsun
Nedim

***


Sevgili Nilüfer ve Erhan. Sizleri hep tatlı ve sevecen olarak hatırlayacağız. Sizleri ömür boyu unutmayacağız. Mekânınız cennet olsun. 

Erdoğan Eken/ Hayriye Eken/ Ebru Aygül/ Huriye Esirfen/ Ahmet Esirfen

***


Ne bu felaketi yaşanmamış sayabiliriz, nede günleri geri getirebiliriz…
Elimizde olan tek şey unutmamak.
Bu dünyadan gidenleri burada ismi olan ve olmayanları unutmamak yapabileceğimiz tek şey.
Ve yaşadığımız her saniyenin değerini bilelim.
17 Ağustos’u
Unutmayalım, unutturmayalım.
Gülten Öztürk


***


17 Ağustos depreminde yaşayanlar bir daha yaşanmamasını yüce Allah’tan dileriz.
Ölenlere rahmet kalanlara sabır dileriz.
Pınar Vardar

 

 

Sevgili Yalova’m. Doğduğum, büyüdüğüm memleketim seni hiçbir zaman böyle üzüntülü görmedim. Ölenlerin acılarını paylaşıyoruz. Allah bir daha böyle acı yaşatmasın. Depremi, 17 Ağustos unutmadık, unutmayacağız.
Ölenlere rahmet, kalanlara sabır dilerim.
Sevinç Vardar

 

***


Önce ölenlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Yalova  Belediyesine ve diğer yetkili kurumlara böyle bir anıt
yaptıkları için onlara teşekkür ediyorum.
Yusuf Tonbil

***

 

45 saniye uzun bir süre değil ama Yalova’yı yıkmaya yetti.
Kayahan Türkoğlu

***

Dilerim Allah’tan ki, 17 Ağustos anılarda ve fotoğraflarda kalır. Türk milleti yine aynı acıları, duyguları yaşamaması için çok büyük dersler alır. Burada yaşamını yitiren insanlara gösterilmeyen saygı ve verilmeyen değer geride kalanlara verilir ve bir an önce önlemler alınır.
S. Özlü Uysal

***


Olanların hepsini bir kaleme sığdırmak çok zor.
Bu zamana bu güne kadar gelmemi sadece Allaha borçluyuz. Burada gördüğüm resimler bana sadece deprem gününü hatırlatıyor. Kısaca İMDAT diye bağıranlar aklıma geliyor.
Asiye Yavuz

***


Canım yavrularım Eren ve Ceren.
Sizleri ölümlerden dönerek sadece 53 gün yaşamanız için dünyaya getirdiğimi bilmiyordum. Sizler beklide anne ve babanızı kurtarmak için öldünüz.
Daha sizlere doyamamıştık. Kokularınızı doyasıya koklayamamıştık, doyasıya öpüp sevememiştik ki; 17 Ağustos’ta o sallantıyla hep birlikte aynı evin ve odanın altında kaldık.
Sanmayın ki; siz ikizlerimizi unutacağız.
Kardeşiniz Eren’i sizin sevginizle içimizde olacak büyüteceğiz.
Sizler canımız, kanımız ve her şeyimizsiniz.
Annen Meral/ Baban Murat Hayta…


Sizsiz; Yaşamamızın bundan sonrasında hep hüzünlü yaşayacağımız biri yılbaşı gecesi daha.
Ve az sonra 2001 yılına gireceğiz ve sizler aramızda yokken. Her şey o kadar acı ve anlamsız ki. Artık bizler, geride kalanlar için sonsuzlukta buluşmak üzere.
Bahar


***

 

Üzerimize çöken bu enkaz sevgimiz ve umutlarımızla kaldıracağız.
Tuğba

***

Bebeğim, sevgilim Hatice.
Seni unutmuyorum. Biliyor musun ilk defa seni sevdiğimi söylüyorum, ama sen yoksun. Şimdi beni seyrettiğini biliyorum. 
Her zaman seninle birlikteydik. Ama şimdi yanımda yoksun. Ve ben buna tahammül edemiyorum. Her gece seni sevdiğimi haykırıyorum. Ve sen beni duymuyorsun. Düşünüyorum neden sen neden? Bu felaket seni değil beni öldürdü bir tanem, nur içinde yat.
Yusuf Yıldız

***


Canımdan bile çok sevdiğim Ayhan ağabeyim.
Senin öldüğünü ilk duyduğumda inanamadım.
Fakat doğruydu, artık sen yoksun.
Bir daha ben kiminle dertleşeceğim, kim bana hergele diyebilecek.
Seni unutmam mümkün değil.
Seni seven kardeşlerin.
Sana ve eşine rahmet diliyoruz.
Murat/ Sinan/ Sedat/ Servet/ Serhat/ Ercan

***


Sevgili Uğur.
Hayatta en acı şey nedir? Diye sormuştun!
Cevap verememiştim şimdi anlıyorum sensizlik.
Sen ne kadar doğru.
İnsanlar unutulunca gerçekten ölür diye.
Seni hiçbir zaman unutmayacağız.
Hacer A.



Seni çok seviyorum DAİL!
Sana hiçbir zaman seni sevdiğimi söylemedim. Kim
der diki burada sana bu satırları yazarak söyleyeceğimi. Kim bilebilirdi ki!
Söylüyorum işte!
Seni halen çok seviyorum. Ve biliyor musun yapmış olduğun kâğıttan çiçeğini saklıyorum. Aşkım gibi o da ilk günkü tazeliğini koruyor. Sen rahat uyu seni unutmadım unutmayacağım.
G.K.

***

Unutulmak ölmek kadar acıysa, hatırlanmak yaşamak kadar güzeldir.
Songül/ Alpay

***


Hayatta ki her şeyin olduğunu şu fotoğraflara bakınca insan daha iyi anlıyor.
Ölmek an meselesi daima iyi olmak, insanlara şefkatle yaklaşmak gerek. İnsanları kaybettikten sonra bir daha geri getiremezsiniz.
Sevgi Duyar

 

 ***

 

17 Ağustos’un üzerinden aylar geçti. Fakat insanlar depremden kendilerine hiçbir ders çıkarmadılar. En azından insanlık duygularımızı yani gerçekten insan olduğumuzun farkına varmadan, tekrar herkes eski yaşamına geri döndü.
Unutmadık diyorlar ama gerçekten sizleri çabuk unuttular.
Hiçbir insan depremde ölmeyi hak etmiyor. Üzgünüm sizlere yardımcı olamadığım için.
Kaan Ali Cenap - Eskişehir

***


Kulların hatalarından biz hep sevgiye hasret kaldık, sevdiklerimizden ayrı kaldık hata yapmayın artık.
Artık yeter, yeter.
Sevgi

***

Sizleri unutmak ne mümkün, gündüz hayalimiz gece düşlerimizsiniz. Allah bir daha göstermesin!
Mehmet Tarakçı - Yalova Eski Jandarma Komutanı


Ölüm sürpriz yapmaz, ölümün gelişi sürpriz olur.
Kim o saatte ölümü bekleyebilirdi ki.
Atakan Demir


***

Depremin üzerinden 2 yıl geçti ama yine de biz sizleri unutamadık. Bu anıta her geldiğimizde yeniden depremi yaşıyoruz. Nasılda alıp götürdü sizi 45 saniye. Sizi hiçbir zaman unutmayacağınızı bilmenizi isterim. Bir şarkının mısraları şöyle der: En kötü günler unutuluyorsa, en derin yaralar kapanıyorsa neden korkulur hayattan söyleyin bana. Ama hiç öyle değil! Biz hayattan korkuyoruz. Ne o acılar unutuldu, nede yaralar kapandı.
Bihin Çağlayan/ Gamze Çoruh



***
Düşlerin şarkısı yoktur.
Şarkı söyleyemezler.
Sen onlara şarkı ta ki!
Sana mutluluğu bahşedinceye kadar.
Hatice Kır


***

Ne acılar yaşandı, ne felaketler geçti insanlık hayatında.
Ne birbirimizi sevmeyi öğrendik nede saygı duyduk yıllarca.
Hakkını veremediğimiz yaşamının anlamını hep kayıplarla mı hep anlayacağız?
Nice evler yıkıldı!
Ya yıkılan kalpler!
Ya kırılan kalpler!
Ya çöken sevgi duvarları!
17 Ağustos’u unutmadık
Unutmakta pek kolay olmayacak
Handan K.

***

Seda; seni hiçbir zaman unutmayacağım.
Daha 14 yaşındayken bizlerden ayrıldın.
Narin

***
Sevgili Özlem Çakıroğlu; seni çok özledim her gece gökyüzüne bakıyorum bana baktığını göre biliyorum. Gökyüzünün en parlak yıldızı oldun. Meleğim can dostum benim.
Yeşim


Yaşadığım en acı olaydı 17 Ağustos.
Hiçbir zaman unutmayacağım bir iz bıraktı bende. Beni dünyaya getiren besleyip büyüten canım babam yok artık.
Seni çok seviyorum babacığım. Hiçbir zamanda unutmayacağım.
Merak etme orda yalnız olmayacaksın. Bir gün mutlaka buluşacağız seninle. Canım babacığım keşke  son bir veda etme olanağım olsaydı.
Seni Çok Seven Kızın Şeyda


***

Hala, Abim, Ablam ve yengelerim.
Sizleri aramızda görmemek çok acı bir şey.
Anlatmakla bitmez bir bayramda sizsiz ve acılı…
Sizleri çok özledim ama geri gelmeyeceğinizi
biliyorum. Ancak sözlerimi defter döküyorum.
Tuncay


***

Gerçekten tüm olanlara inanamıyorum. Sanki bir rüya, rüya da değil bir kâbustu. O gün saniyeler saatti sanki. Ama artık inanmak zorundayım. Yaşam o kadar kısa ki. Sanki  benimde içimde bir şeyler koptu. Acılar, feryatlar ve hiçbir  zaman geri gelmeyecek insanlar.
Onlar inanıyor ki, bizlere gökyüzünden bir yerlerden bakıyorlar. Ve ben bunu düşünerek gökyüzüne bakıyorum.
Sizleri görüyorum. Sizleri hiçbir zaman unutmayacak olan  bizler, sizlerin eksikliğini taşıyacağız yüreğimizde.
Gözlerimizde sakladığım gözyaşı, hep kalacak.
Selma Şahin - Yalova Lisesi

***

Bir gece vakti kaybettim ben her şeyimi.
Bir gece vakti kaybettim bütün dostlarımı.
Sarsıldım yüreğimden.
Vurulmuşa döndüm beynimden.
Çalkalandım.
Kahroldum bitti umutlarım.
Kahroldum gitti bütün yakın dostlarım.
Belki yaşıyorum ama
Kalbim daima onlarla
Atilla Arslan/ Hakan Alparslan 



Ağlayan bu şehrin gözleri hiç kapanmasın.

Osman Faruk Paşayiğit


***

Bu insanlar bir zamanlar aramızda idi, şimdi gönlümüzde yaşıyorlar. Onlara çok borcumuz var, çünkü bizlere çok şey öğrettiler, Tabi ki tutarsak.
E. Özkan


***

Anıtı ziyarete gelen arkadaşlar! Sizden ricam birazda olsa burada ölenlere saygı gösterelim. Bu deftere anlamlı yazılar yazılım. Ölenlere bunu çok görmeyin. Çünkü buradakiler ölmeyi hiç ak etmediler. Sakat kalanlar var.
Onlar bu anı her an yaşıyorlar.
Fevzi

***

17 Ağustos’ta hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Ama ölen insanların gelmeyeceğini, hayatın devam ettiğini kabullenmeliyiz.
Ölüm dediğin nedir
Dalda bir kuru yaprak
Bin senede yaşasan 
Son durak kara toprak
Serkan/ Murat

***

17 Ağustos’u İstanbul’da yaşadım. O zaman dedim ki galiba kıyamet koptu! Ama Yalova’ya gelince gerçek  kıyametin burada koptuğunu gördüm. Allah bir daha böyle acılar getirmesin.
Kemal Özcanlı


***

Geldik,
gördük,
ağladık,
gidiyoruz ama unutmayacağız!
Sema Kayalar ve Bulca ailes

Burada gördüklerimiz umursanamaz bir gerçekten ibarettir. Ama insanlarımız çok çabuk unutuyor bunları bu olanları şu gördüğümüz resimleri ibret alalım ve yarın belki bizimde başımıza gelecekmiş gibi birbirimizi kırmadan unutmadan yarınlara bakalım.
Tevfik/ Tuğba Doğru


***

İki tane gül olsun
biri beyaz, biri kırmızı!
Eğer seni unutursam,
Beyaz gül kefenim olsun
Seni hep sevdim İsmail.
Kübra Şeker


***

Dün gece çok korktum. Hem de çok. Kendi kendime diyorum ki, o içlerinde yıldızın ışıltısını gören insanlar neden gittiler de.
Ben bu hayatı hak etmediğim halde bu dünyadayım.
İnanın ki, her zaman her vakit kalbimizdesiniz.
Yağmur


***

Şu an bu anıtta gördüğüm resimler ve o an yaşadıklarımız, acı, perişan günleri hatırlattı.
Ailemde ve arkadaşlarımda büyük etki bıraktı.
Artık hiçbir şey 17 Ağustos’tan önce ki gibi değil.
Ölümden korkmuyorum ama ölüme hazır olmadığımdan korkuyorum.
Oya Ezgin

***

Ben bir ananın evladıyım, o kara gecede anasını kaybetmiş  boynu bükük kalmış bir evlat. O korkunç geceyi kelimelere sığdırmak mümkün olmaz. Geride kalan hiçbir varlık ifade edemez sadece kaybettiklerimizi anarak bir şeyler söyler ve yazarız. Gözümüzden yaş, kalbimizden sızı, benliğimizdense o gece hiç silinmeyecek. Şehitlerimizi, rahmetle anıyoruz. Mahşerde buluşmak kaldı geriye elden ne gelir ki.
Seni çok özledim anneciğim. Dualarını bizden  sakın eksik etme. Aramızdasın bunu biliyorum ve hep öyle
kalacaksın. Seni çok seviyorum.
H. Demirel



Değerli dostum, öğretmenim, patronum Can Öğüt!
Seni unutmadık. Hepimiz çok özledik.
İnşallah öbür dünyada mutlusunuzdur
sen annenle beraber.
Biliyor musun 2000yılı da umut yılı olmadı.
İnşallah 2001 yılı iyi geçer.
Can, seni çok arıyor ve özlüyoruz.
Mezarında rahat uyu.
Barış

***

Sevgili yavrularım, Selin Küçükgüner, Müheddet Küçükgüner, Hasibe Fedar, Belma Kaya. Sizleri çok özledik.
Ve hiç unutmayacağız. Bir daha hiç dönmeyeceksiniz, Fakat  bizler bir gün sizin yanınıza geleceğiz. Mutlaka. Huzur içinde yatın.
Zeki / Semra Küçükgüner

***


Bir musibet, bin nasihate bedelmiş.
Bazı şeylerin acısını çekmeyince önemi anlaşılmıyormuş.
Şimdi çok daha iyi anlıyoruz.
Deprem şehitlerine rahmet, geri kalanlara sabır diliyorum.
Fethi Kaya

***

Bu deprem anıtın bulunduğu resim sergisinde, resimlerin arasında benimde oturduğum evim var. Ve evimi tanıyamadım. Enkaz altında geçen saatler şimdi sanki yalan gibi geliyor. Biliyorum bu anıtta benimde adım ola bilirdi ama yok. Burada olmamı yardım ekiplerine değil, dayıma ve teyzeme borçluyum. Sağ ol Bilal Abi.
Betül

***


Depremde en iyi arkadaşım Melis’i kaybettim ve onun adına hiçbir şey bulamadım. Halende bulamıyorum.
Sadece birkaç anı ve özlemle geçirdiğimiz günleri hatırlıyorum.
Allah’ım bir daha böyle şeyler yaşatma.
Ayfer

***

Hepiniz birer melek olarak aramızdan ayrıldınız.
Can T.

Eğer bende bu korkunç depremi yaşamasaydım bu görüntülerin neler ifade edebileceğini (diğerleri gibi)anlayamazdım. Enkaz altından yabancı yardım ekipleri tarafından kurtarılmasaydım buradaki berber tedavisi sürenlere şifalar diliyorum. Hepinize geçmiş olsun.
Belnaz

***

Karanlık bir saatte başlasanız da sonsuz yolculuğa
sizi hiç unutmadık, unutmayacağız.
Siz inanıyorum bir yerlerden bizleri seyrediyorsunuz
O yüzden ağlamıyoruz gülerek sizi selamlıyoruz.
Hüseyin Bayraktar


***

Aradan çok zaman geçmesine rağmen biz yine buradayız.
Unutmadık sizleri. Belki siz bir gün bu yazdıklarımızın farkına geç varacaksınız. Ama o zaman bizde sizlerle aynı yerde soluk alacağız. Sizleri seviyoruz. Sizler hayatta  olmasanız da kalplerimizde yaşıyorsunuz.
Ramazan/ Akif/ Emine/ Remziye


***

2001 yılı depremsiz ve barış dolu geçsin.
Aybike Tatar

***

Cennetin Çocukları
Deprem gecesi kaybettiğimiz diğer masum insanlarımız gibi birde çocuklarımız vardı. İşte onlar Cennetin çocuklarıydı. Onlar ana yüreğine muhtaçtı. Kıpır kıpırdı yürekleri O güzelim gözleri “Yağmur” kokardı.
Deprem gecesi kaybettiğimiz diğer masum insanlarımız gibi birde çocuklarımız vardı. İşte onlar Cennetin çocuklarıydı. Onlar ana yüreğine muhtaçtı. Kıpır kıpırdı yürekleri O güzelim gözleri “Yağmur” kokardı. Tepeden tırnağa günahsızlık vardı bedenlerinde. Çünkü onlar Tanrı kokardı. 
Deprem gecesi yatağından düşerken koynundaki oyuncak ayıyı bile bırakmayan çocukları bizler toprak altında bıraktık! Işıklar yaktık ülkemizde oysa her ölen çocuk, gökten bir yıldızın eksilmesi demek! Çocuklarımızı kolay ölümlere terk ettiğimiz için ülkemiz böylesine karanlık demek!

Hatice / Seher Karayavuz/ Uygar Genç/ Tayfun Yıldırım/ Şule Dimerkaya/ Yeliz Denizli

 

 

 

 

Sen gittin gideli, güneş renksiz hava suskun.
Sen gittin gideli, güneş renksiz hava suskun.
Sen gittin gideli, Dünya benim için renksiz.
Sen gittin gideli, çiçekler yaralı, kuşlar ağlamaklı.
Sen gittin gideli, Kimseler aramıyor
Yürek acı çekiyor canım.
Sen gittin gideli…
Fuat, Murat, Nihat, Nurpaşa Yılmaz
Yürek acı çekiyor. Sizleri unutmadık, kalbimizdesiniz
Meral ve Sercan çiftti

***

Sevincin kadar olduğu,
Güzelliklerin karardığı
Üzüntülerin ağlamaklara dönüştüğü
O gece. Hiç unutulmayacak
Tolga Zinderen 


***

O karanlık gecede hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Bende Adapazarı’nda yaşadım depremi ve çok şükür böylesine büyük bir felaketten sağ çıktım. Ama canımdan çok sevdiğim kız kardeşimi, ömrünün en güzel  çağında daha 19 yaşında kaybettim. Elbette ki yokluğuna alışmak çok zor onu unutmak çok zor her ne olursa olsun hayata bağlı kalmayı yaşamak gerektiğini öğrendim. Onu çok seviyorum.
Özkan Yılmaz


***

17 Ağustos;
Aslında onun hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki ve bunların çoğu da lanetlerle doludur.
O kara günde yaşananlar,
hiç yaşanmamış olsaydı keşke.
Ben hiç tanıdığımı depremde kaybetmedim ama
herkesi kaybettim.
O günü unutmamak ve
boynumun borcudur.
Gürsel Kurtuluş


***

İnsanın doğup büyüdüğü şehri bu şekilde bulması.
Hem de depremden 18 ay sonra...
Ne söylene bilir ki?
Tuğba Albayrak


***

İnsan bazen bazı şeylerin gerçek olduğuna inanamıyor.
Ama inanmak zorunda kalıyor. Ama ben, inat ediyor hatırlamak
bile istemiyorum. Arkadaşım Murat, ruhun şad olsun.
Esra

***
17 Ağustos biz bunu hak etmedik! 
K. Tolga

 

***

Allah bir daha böyle deprem nasip etmesin bizlere. Ölen insanlara rahmet diliyorum. Burada gördüğüm resimler beni derinden etkiledi. İlk kez böyle bir dehşetin fotoğraflarını görüyorum.
Mutlu K.


***

Deprem gecesi.
Saat 03:00’te gece bütün hayatım yıkıldı. Ben ilk başta o gürültüleri unutamıyorum. Tam cama çıkıyım dedim başladı sallanmaya, o sallantı anını hiç unutmuyorum.45 saniyeyi dolu, dolu hissettim. Dışarı indiğimde her taraf karanlık yıldızlar san ki bir ışık veriyordu.
Ben deprem anında Çınarcık’taydım. Annemle babam Yalova’daydı. Bu deprem herkesi çok kötü bir şekilde uyardı.
Ama tabi ki anlayana.
Anne ve babama kavuşunca artık ölsem de hiç bir şey  olmaz demiştim. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Atatürk İ.Ö.O Öğrencisi Burçak/ Zeynep Babatürk


***

Pınar Ablacığım, seni unutmadım.
Keşke ölmeseydin.
Annemi ve seni çok özlüyorum.
Sanki hep yanımdasın, sanki hiç ölmedin.
Pınar abla sanki hiç mi hiç ölmedin, hep kalbimdesin.
Miray Tuna


Yaşadığımız bu felakette hiç kimsemi kaybetmedim. Fakat ölümün ve geride bıraktıklarını çok iyi biliyorum. Ben annesiz
ve babasız büyüdüm. Çok acı çektim. Ama hiçbir acı 17 Ağustos’un getirdiği kadar olmaz. Çünkü daha annesini babasını tanıyamadan, onları kaybeden bebekleri gördüm.
Ölüm acı bir ayrılık ama yine onlara kavuşacağımızı unutmadan yaşayalım. Ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır versin. 1999’un Ağustos’u herkese bir ders vermeli ve bir daha böyle bir felaketle karşılaştığımızda bunca ölüm olmamalı.
Nuran Türken


***

Dünya fanidir, ölüm anidir.
Üzülme Anacığım, tenim toprakta olsa ruhum seni sevecek, gözyaşlarım dinmeyecek.
Betül Çetinkaya


***

Depremde Isparta Kapalı Cezaevindeydim. Depremi belki bedenen yaşamadım ama o gece beynimde depremler oluyordu.
Sonra Televizyonlar alt yazı geçti. İstanbul’da büyük  deprem oldu diye. Ailemden 4 gün hiç haber alamadım.
5.gün gardiyana verdiğim telefon numarasından aileme ulaşıp sağ olduğu haberini gardiyanın titrek sesinden aldım.
Şimdi özgürüm ve ilk kez bu anıta geldim ama şimdi benim ellerim titriyor bu yazıları yazarken. Ne diyeyim ki.
Hayat seni her koşulda yaşarız.
A. Kerim Arslan


***

17 Ağustos’u Anlatıyorum.
Sanıyordum ki, sabah gene işe gideceğim. Benim için her gün aynı gündü. Sabah olduğundan deprem oldu. Gece uyandık dışarıya çıktık. Sabah olduğunda her taraf kan revan feryatlar içindeydi. Tanımadığım bir amca bir enkazın başında ağlıyordu. Etraftan yardım istiyordu ama kimse  adama bile bakmıyordu. Ben amcanın yanına gidip ne oldu amca dedim. Karım ve çocuklarım enkaz altında dedi. Ben nerede değince iki duvarın arasında çekyatta sıkıştı dedi.
Amca bana, oğlum bana bir demir kesme makası bula bilir misin  dedi. Ben makas aramaya çıktım birçok kişiden istedim am bana dönüp bakmadılar bile, çünkü herkes kendi canıyla uğraşıyordu. Amcanın oğlunun cesedinin çıkartılınca kendisi baygınlık geçirdi. Karısını kurtardılar ama bacağı kopmuştu. Her zaman ne oldum değil, ne olacağım demeli.
İbrahim Göçen



Depremden sonra burada ilk gelişim.
Daha önce hiç cesaret edememiştim.
Gülnur

*** 

Yaşanılması gereken bir olay yaşadık. Ağladık, hep ağladık. Unutmaya çalıştık unutamadık.
Biliyoruz ki depremde kaybettiklerimiz gökyüzünden bizi izliyorlar.
Kaybettiğimiz arkadaşlarımız Büşra seni unutmadık ve unutmayacağız.
Seni çok özledik. Her zaman bizimlesin. Ama o tatlı gülüşün yok artık içimizi ısıtan. Seni çok özledik.
Melike/ Firdevs


***

17 Ağustos’u unutmadık, unutmayacağız.
Unutanları da uyaracağız.
Ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz.
Herkesin, 17 Ağustos depreminin unutulmaması üzerine anlatılacakları var.
Bizler insanları anlamaları için bu anıyı yazıyoruz.
Seval Karabulut/ Fatoş Karayavuz


***

Sevgili eşim Sebahat, canım oğlum Erhan,
17 Ağustos’tan buyana sizleri çok özledik.
Allah’tan size ve yaşamını yitirenlere rahmet dilerim.
Kutlu Ailesi
Böyle bir felaketten ders almayanlara kendi adıma acıyorum.
Dilerim ki, bu felaket asla unutulmaz.
Özden Kaşacı


***


Aradan bir yıl geçmesine rağmen etkisini ve acısını unutmadığımız deprem felaketinde doğal doğal bir afetti.
Bana göre doğal afetler içinde en sinsisi ve acımasızı da depremdir. Diğer doğal afetlerde dakikalar hatta saatler öncesinden önlem alabiliriz, fakat depremde ne yazık ki bu mümkün değil.
Bu felakete hayatını kaybeden insanlarımızı saygıyla anıyoruz. Gerek maddi, gerekse manevi kayba uğrayan insanlarımıza geçmiş olsun diyoruz.
Eray/ Makbule Kızıltepe






Depremden sonra aylar geçti ama biz halen o acıyı  unutmadık ve unutmayacağız. Türkiye Yalova’yı unutsa da biz bu günleri unutmamaya kararlıyız. Belki yakınlarımızı kaybetmedik ama kaybedenlerin acılarını paylaşabildik.
Ve bu deprem Yalova’ya paylaşmayı öğretti.
Nurdan/ Ece/ Özlem/ Dilek


***

Unutmamalı
O güzel günleri,
Anılarla gönülleri
Hoş tutmalı,
Avutabilmeli,
Hatırlamalı.
Canım kardeşim Selin ve Müheddet
Küçükgüner’e ithafen yazıyorum.
Sizi öyle özledim ki.
Ablanız Sedef


***

17 Ağustos depreminin derin yaralarını içimde taşıyan bir depremzedeyim. O felaket gününü Yalova’da yaşadım.
Resmen cehennem gününü andıran bir zaman zaraydı.
Bu benim içinde silinmesi güç izler bıraktı. Yakınlarımızı dost ve arkadaşlarımızı kaybetmek bizim için büyük bir acıydı. Artık o insanlar bizim yanımızda olmasa da bizim kalplerimizde tatlı birer hatıra olarak kalacak. Ben bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını diliyorum
Ve başınız sağ olsun dilerek sözlerime son veriyorum Unutmadık ve unutmayacağız
Emine/ Azize Şaban


***

Yaşadığım müddetçe Allah bu acıyı bir daha yaşatmasın.
O anı hiçbir zaman unutmam mümkün değil.
Yaşamayan insan bu acıyı bilemez.
Ölen kardeşlerime Allahtan rahmet dilerim.
Bütün Türkiye’nin başı sağ olsun.
Selma Koçak



 

Merhaba, bu deprem bize çok şey öğretti. En başta birbirimiz olmadan yaşanmayacağını, paylaşmadan, sevmeden ve hatta kavga etmeden. Biz depremde yardımlaşmayı bir can kurtarmanın ne kadar iyi olduğunu, bir şey kaybetmedim. Arkadaşlarım hariç ama hayatım boyunca olanları ve yaptıklarımızı hiç unutmayacağım. Bizi ne kadar unutsalar bile ben 17 Ağustos 1999’u unutmayacağız. Bana her  zaman bir şeyler hatırlatacak
Elif Erden/ Zişan Sağdıç/ Ayşen Sağdıç


***

17 Ağustos depremini yaşayanlardan birisi benim. Depremi Bursa’da yaşadık.
Ve o on Yalova, İzmit, Gölcük, Adapazarı’nda binlerce insanımızın öldüğünden hiç haberimiz yoktu.
Bu depremden sağ sağlım kurtulduğumuz için şükrediyoruz. Ama felaketin boyutları çok daha büyük 
olduğunu 1 gün sonra anladık.
Ahmet K. G. K. 


***

Sayın Yalovalılar,
Anılar vardır anıldıkça hüzün dolar dudaklara. Anılar vardır anıldıkça tebessüm dolar dudaklara. Geçmişte yaşamış olduğumuz deprem felaketinin bir daha başınıza gelmemesini temenni eder, yeni ufuklara yelken açan Yalova’nın bu tür felaketlerden ders alması gerektiğine inanıyorum.
Ali Toy

***

Yalova sizden bir hatıra oldu bize.

Gittiniz ama sizi yaşatacak hatıralarınız yeter bize.

DİLARA

 

***

Canım arkadaşlarım Mehmet, Fuat, Murat bir gün gelip de size böyle defterden sesleneceğim hiç aklıma gelmezdi.
Parlayan yıldızlarınız birer kaydı belki ama her zaman sizin anılarınızı yaşatacak dostlarınızın olduğunu unutmayın. Artık yoksunuz. Buna alışmak çok zor oldu. Ama sizi her zaman yanımızda bir yerde hissediyoruz. Rahat olan. Yarım bıraktığınız bir bitire biliriz. Sizi hiç unutmaya-
cağım.

Çocukluk arkadaşlarınız

***
Ne sizi unutacak kadar zaman gelecek,
ne zaman sizi unutturmaya yetecek…
Sevgili Kızım, Halime Akdemir.
Sevgili Gelinim, Zekiye Akdemir.
Sevgili Torunum, Ece Akdemir.
Sizleri hiç unutmuyoruz.
Babanız Bekir Akdemir

***


Bütün sevdiklerim her zaman kalbimde yaşayacaksınız.
Asla ölmediniz.
Bekleyin en sonunda buluşacağız.
Yalova  Lisesi Özge

 

***

Kırk beş saniyede hayatımızda neleri pekiştiriyor.
Bir gece vakti geride boynu bükük çocuklar, annemler ve babalar. İşte bizim hayatımızı değiştiren kırk beş saniye 17 Ağustos depreminde ölen kardeşlerime yaratandan rahmet, geride kalan yetimlere de baş sağlığı dilerim
Ali Aydın/ Ercan Çakıcı


***

Keşke olmasaydı.
Şuan burada yürümek, resimlere bakmak o kadar zor ki.
45saniye…
Sonrasında her şey paramparça.
Deprem o pis mahlûk.
Benim en sevmediğim parçamı aldı.
Kalbimi aldı. En can dostumu, canımı aldı.
Canlı bir ölü gibiyim.
Bu sorunun yanıtını bulmak çok zor.
Neden:Bu soruyu bulsam yani cevabını acaba bana Ufuk’u getirecek, kalbimi yerine koyacak mı?
Olsun biz onunla yine buluşuruz, Ahrette.
Mehtap Oktay





Şuanda burada olmak istemezdim. Bu kötü resimleri görmek istemezdim. Depremde birçok yakınım kaybettim.
Ama onlar asla ölmediler, hepsi kalbimin bir köşesinde daima olacaklar. Onları çok seviyorum. İnşallah böyle bir felaketle bir daha karşılaşmayız. Hepimiz Allaha emanetiz.
Duygu Yılmaz

***

Sen yaşayıp ta bir çiçek olsaydın.
Seni yaşatmak için.
Bir ömür boyu gözyaşı dökerdim.
Ahmet Birhan Evren
 

Bugün Yalova’ya bayram tatili için geldim. Belki burada vefat eden insanların hiç birini tanımıyorum, resimlere öyle- sine bakıyorum. Fakat resimlerde o acı an tekrar yaşanıyor.
Neden böyle oldu. ‘‘Neden bu kadar insan öldü’ ’diye sormanım hiçbir anlamı yok, önemli olan bir daha tekrarlanmaması ama bunun da garantisi yok ki…
Belki bu deprem bize tek bir yürek olmayı öğretti, belki sevgi dolu gözlerle bakmayı öğretti. Hepsi bu. O günler için söylenecek tek bir sözüm yok. Yalnız buraya gelen ve bu yazıyı okuyan insanlardan bir tek ricam var; Ne olur sevdiğiniz insanlara çok geç olmadan onları sevdiğinizi söyleyin.
Çünkü yarın çok geç olabilir.
Lütfen Herkesi sevin.
Sizleri hiçbir zaman unutmayacağız

Selma Yılız



***

Biliyorum ki; üzüntümü nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum,
Bu manzara karşısında.
Allah bir daha böyle felaketler bizlere göstermesin.
Saadet Altuncu


***

Her şey o gün başladı. Birçok ölü ve yaralı vardı.
Hiç bir şeyi unutmuyorum. En sevdiğim arkadaşlarımı kaybettim. Bir zamanlar hiç sevmediğim arkadaşım Kübra Başbuğ’a bir elveda diyemedim. Biliyorum ki, onun hiçbir suçu yok. O gece kendi evinde değil de ani bir kara olarak teyzesinin evine girmeyi karar verdi. Kendi evlerinde hiç hasar yoktu ama teyzesinin evi enkaza dönüştü. Onu hiç  unutmayacağım. Arkasında yaşlı gözler bıraktı.
Burca Işıklıoğlu


Yaşamın kaynağı sevgi ise eğer,
Sevgi bir tutku,
Tutku bir amaç,
Amaç bir şeyleri paylaşmaksa,
paylaşmaksa dosttur,
dostluk hatırlamaksa eğer,
hep aklımızdasınız
Özel Ailesi

***

Biliyorum onlar bir daha hiç gelmeyecekler.
Ve bizler onları hiç unutmayacağız.
Bedriye Atmaca


***

İşte hayatın gerçeği.
Deprem insanlar ile var olan bir doğa olayı bunu yok saymak imkânsız. Depremde ölenlerin geri gelmesi de imkânsız. Onun için depremin var olduğunu sayarak yaşamalıyız. Fakat sorumsuz müteahhit ve inşaatçıların toplumdan dışlamamalıyız. Onların çıkarları için insanlar ölmesin…
Fatih Gök


***

Bu anıtı hazırlamasında katkı sunan Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal’a ve Yalova’yı tekrardan yaşanabilir halen getiren başta milletvekilimiz Yaşar Okuyan olmak üzere Herkese sonsuz teşekkürler.
Yusuf

***

17 Ağustos’u yaşamış biri olarak hemşerilerime bir şeyler söylemek istiyorum. Felakatin büyüklüğü herkesçe malumdur.
Ancak bazı insanların sorumsuzluğu ortaya koymuştur ki ; fay hattının geçtiği yerde 7/8 katlı binalar sapasağlam dururken fay hattının geçmediği yerde 3 katlı binalar olarak görüyorum.
İmar ve İskân Bakanlığına bu defter aracılığıyla sesleniyorum.
Bir ana önce imar durumlarını gözden geçirin.
Seracettin Akın


***


Ölüm Allahlın emri.
Bunu biliyorum ama ya çürük binalar kimin…
Müge/ Mübeccel Soyuz


Dünya dönüyor
Gemiler gidiyor,
insanlar ölüyor, hayat bitiyor.
Tüm Türkiye uyanın bu olay bizlere ders olsun.
Sinem/ Elif/ Emel/ Fatoş


***

Ben 10 yaşındayım.
Bu deftere yazı yazarken, annem  duvardaki resimlere bakarak ağlıyor. Daha bu yaşımda anladım hayatın acımasız olduğunu, hayat ne demek olduğunu.
Ey Tanrım neden verdin bizlere nu acıları, neden aldın en iyi insanlarımızı elimizden.
Neden neden bizler.
Sözüm bu kadar sorularım da...
Deniz Akdolu


***

Hepimiz çok üzgünüz.
Kötü bir geceydi ama bu kadar da kötü olması gerekmezdi.
İnsanlarımızı buna karşın taş yığınlarının altından kurtaranlara minnettarız.
Tuba Yılmaz


***

Ben 8 yaşındayım.
Artık binaları sağlam yapın kimse depremden ölmesin.
Elif Arıkan



***

Enkaz altına sadece insanlarımız, kardeşlerimiz kalmadı. Çürümüş kokuşmuş bürokrasi ve çıkarcı anlayış ta enkaz altında kaldı. Öğrendik ki, bizi millet yapan siyasiler değil  biz kendilerimiziz. 17 Ağustos bizlere bunu kavrattı.
Hasan Yılmam


***

Henüz 15 yaşındayım, depremde annemi kaybettim.
Acı gerçekle baş başa kalmak beni çok etkiledi.
Mürvet Karaağaç


Sözlerle ifade edemeyeceğim kadar zor bir durum yaşadık. Ve bu zor durumda halk olarak gayet iyi çıkmayı başardık. Gerek halkımız gerek devlet büyüklerimizin yardımlarıyla acımız kısmen de olsa sevince dönüştü. Yaşamını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa diliyoruz.
Süleyman/ Duygu/ Şahin/ Aysun Eralp


***

Sen yaşayıp eğer bir çiçek olsaydın, seni yaşatmak için bir ömür boyu gözyaşı dökerim.
A. Tahir

***

Benim küçük arkadaşım Çisem. Seni ne kadar özlediğimi
biliyor musun? Ama ne yazık ki sen öldün.
Seni hiç unutmayacağım.
Direnç Arkadaşın


***

17 Ağustos beni çok etkiledi.
Depremden sonra şok geçirdim.
Enkaz altında bağıranlar sanki beni linç etmek istiyorlar.
Çok ağladım annemle birlikte. 
Ama yapacak bir şey yoktu.
Uğur Kaya

***


Sorumsuz ve duygusuz gençlere sesleniyorum. Bugün bayramın ilk günü. Ben bu bayramını o sessiz burukluğunu kaybetiklerinle 2. kez yaşıyorum. Yalova açık öğretim öğrencilerinden.
Süleyman Güler/ Aydın Güven


***

Kimseye kalmaz bu dünya
Altında yer, üstünde gök kalmaz.
Bir eski resim kalır elde.
Ama kirpikte ışık
Gözde mana kalmaz
Sizleri çok seviyor ve unutmayacağız.
Refiye Çiğdem



 

Bu anıtı görüp te tüylerimizin ürpermesi imkânsız.
Böyle bir acının bir daha yaşanmaması dileğiyle buradan ayrılırken bu anıtın yapımına katkı veren herkese teşekkürlerimizi gönderiyoruz.
Ölenlere rahmet diliyoruz
Sözbir ailesi…


***


17 Ağustos depreminde yaşamını kaybedenlere rahmet diliyorum. Anneler, babalar, evlatlar bir daha gözyaşı dökmez. İyi günlerin mermer anıtına yazılmış gibi kalıcı olmasını dilerken, kötü günlerin kumsaldaki ayak izleri gibi çabuk silinmesini istiyorum.
Meryem Baykal

***
Depremden sonra yardımımıza koşan herkese…
Sonsuz teşekkür ediyoruz.
Yalovalı depremzedeler

***

Sevgili Anneanneciğim ve dedeciğim. Sizleri çok özledim. Biliyor musun derslerim çok başarılı. Bugün sizleri ziyaretinize
geldim. Bizler iyiyiz. Siz rahat uyuyun.
Torunun  Ezel Bal

***

Bu deftere yazılan notlar, eğer korunursa geleceğe büyük ispatı olacaktır.
Ali Tarakçı

***

Çağımızın büyük felaketinden tüm insanlığın ders çıkartmasını diliyorum. İlgilerin bundan sonra ki şehirleşmesinde daha düzenli olmasını istiyorum. Ölenlere rahmet diliyorum.
Kemal Kasım

***


Depremlere karşı önlemler alınmıyor bunlara daha fazla önlem verilsin.
Merve Dalgakıran Atatürk İlköğretim Okulu Öğrencisi

***


Yalovalı değilim ama depremin 1. gününden itibaren burada kalmaya karar verdim.
Bütün yaşanları devamlı olarak yaşadım. Hayatımda bu karar büyük bir felakete rastlamadım.
Senem Neyan


İzmir’den Yalova’ya misafirliğe geldim ve bu anıtı ziyaret  ettim. Burayı görünce tüylerim diken, diken oldu. Yalova Belediyesine bu anıt için teşekkür ediyorum. Çünkü bu anıt  bütün dünyaya ibreti alemdir.
Ekrem Olgaç


***


Sevgili arkadaşım Gökhan!
Sen yaşarken itiraf edememiştim.
Biliyor musun senin ayakkabını ben çalmıştım.
Cihan


***

17 Ağustos depreminde hiç bizlerin hatası yok mu? Biz insanlar yaşadıklarımızdan dersler çıkardık mı? Gerekli tedbirleri alıp ülkeyi yönetenleri duyarlı olmaya davet ettik mi?
Halk olarak duyarlı davranıp birlikte haykırırsak belki bir şeyler değişir. Belki bir daha böylesi felaketlerde çocuklarımız enkaz altında kalmaz. Felaketler yalnızca bir kader  değil aynı zamanda boş vermişlik ir.
Kenan Kuerföz


***

Gökyüzünde o kadar çok yıldız var ki.
Ben seni Güneşim seçtim
Milyonlarca yıldızlardan vazgeçtim.
Ömer Dinçer


***

Bizler namuslu, dürüst, çalışkan, emeğe saygılı olmadığı sürece daha nice felaketler acılar yaşarız. Hırsızlığın en büyük namussuzluk olduğunu bu anıtta bir kez daha gördüm. Onları deprem değil açgözlü müteahhitler öldürdü.
S. Dinçmengü


***

Deprem bizden yitirdiklerinin yanı sıra bizde iki önemli şey bıraktı. Paylaşma ve yardımlaşma.
Gidenlerimizi geri getiremeyiz ama  elimizde kalanların değerini bilelim.
Gamze/ Aysun/ Tuğba


Artık bitti demiştim Yalova. Buradan için kan ağlayarak yıkık kentimi ve yüreğimi terk etmiştim. Olmayacak bir şey olmuş Yalova’da. Kısa bir süre içinde Yalova ve insanı toparlanmış, Ayağa kalkmış. Burada bir mucize gerçekleşmiş san ki. Yalova’yı eskisinden daha iyi konuma getiren herkese, Belediye’ye, Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanı Okuyana teşekkürler  
Yalovalı depremzede Kenan Kartal

***

Elif; Canım arkadaşım seni çok özledim. Sabahları okula
giderken beni beklediğin yerde artık yoksun.
Sensiz hiçbir şey  olmuyor.
Seda


***

17 Ağustos gecesi. İnsanların elinden o an hiçbir şey
yapamaması insanları çileden daha da çok çileden 
çıkartıyordu.
ÜNİCEF Tiyatrocuları


***

Sen hiç merak etme Aysen teyze,
Senden kalan her şeyi saklıyoruz.
Annen ve çocukların çok iyi.
Teyzeciğim biliyor musun kızın evlendi ve çok mutlu.
Seni seviyoruz.
Yeğenin

***
Asrın felaketin üzerinden neredeyse iyi yıl geçti.
O geceyi hiç unutmuyorum Hala içimde o anın korkusu bulunuyor. Hele gece03. Olduğu zaman gözlerim açılıyor uykudan. Ben yakınlarımı kaybetmediğim halde böyle düşünüyorsan ya,  yakınlarını kaybedenler.
Yalova’nın yapılanmasında önemli katılarda bulunan herkese, saygı Yaşar Okuyan ve Yakup Koçal’a teşekkür ediyorum.
Nizamettin Çinal

***

Tüm unutanlara.
Seneler sonra buralara gelip burayı böyle göreceğim hiç aklıma gelmezdi.
Hepimiz üzüldük. Ama şunu anlıyorum ki, deprem çabuk unutuldu ve olanlardan dersler alınmadı.
Meral Ören/ Dilşah Soydan/ Sinem Şenol


Şimdiden aradan 2 yıl geçti Yeni binalar yapıldı, içine yeni canlar yerleştirildi fakat alınan dersler çok uzaklarda kaldı. Siyasiler yedikleri para kadar yatırım yapsalardı belki de bu anıt hiç yapılmayacak binlerce insanımız ölmeyecek, insanlarımızın cansız bedenleri enkazlarla birlikte bu dolgu alanına dökülmeyecekti. İnsanların hayatı bu kadar ucuzdu?
Cevdet 

***

Depremi Çınarcık’ta yaşadım ve mucize olarak kurtuldum
Kendi yaralarımız kısa zamanda kapandı ama tedbirsiz yöneticiler halen aynı. Umarım bir daha aynı kâbusu
yaşamayız.
Selin


***

Diloşum, sen ölmedin, biz seni yaşatıyoruz.
Sen şuan emin ellerdesin Umarım Allah seni bin bir güzellik içine o güzelim cennetine koyar.
Biliyor musun; Her gece gökyüzüne bakıyorum. Orada bir yıldız görüyorum. O yıldız aynı senin gözlerin gibi parlıyordu. Yıldızı sana benzetiyorum. Bu yüzden her gece yıldıza bakıyorum seni görüyorum. Senin resimlerin halen bende. Seni ölene kadar unutmayacağım.
Betül Kamış 

***

Sevgili arkadaşım Pınar Erhan, çok üzgünüm öldüğünü bunca aydan sonra yeni öğreniyorum. Sen benim Afyon’dan çocukluk arkadaşımdın. Seninle çok iyi günlerimiz oldu.
Sen Afyon depreminden kaçtı, Yalova’da depreme yakalandın.
Pınar, şuan umutlarım paramparça ağlamalarım bitmiyor.
Gözlerim hep seni arıyor. Bugün yaşasaydın en mutlu ben olurdum.
Pınar, biliyor musun en çok sevdiğim bölümü inşaat mühendisliğini kazandım. Senin içinde kazandım bunu. Senin ve senin gibiler için kazandım. Şuan bende Isparta’dayım seni orada hep anacağım buradan yemin ediyorum.
Pınar Yılmaz Isparta İnşaat Mühendisliği



***

Evimiz buzdandı.
Ekmeğimiz ise tuzdan
Aşkımız ateşli
Ve bir gün yağmur yağdı söndü.
Başak


17 Ağustos’ta ablamı kaybettim. Ondan bize bir tek bebeği (Merve) kaldı. Aradan neredeyse 2 yıl geçti ancak acım, hüznüm o anki gibi taze. Dileğim böyle bir felaketin asla yaşanmaması.
Ancak üzülerek söylüyorum ki, bu facianın sorumluları halen işbaşında. Umarım bu kötü gidişe ‘‘Dur diyecek dürüst, vicdan sahibi insanlar işbaşına geçer.
Hüzün Buğse Nur 



***

Doğup büyüdüğüm evim benim tam doğum günümde yerle bir oldu. Binlerce insan gözyaşı döktü aynı anda.
Sema Yağcı


***

Bu deprem kesin olan bir şey var ki üç kuruş rant elde etmek için her türlü hilekârlığı yapan bazı müteahhitlerin yüzünden nice masum insanlar hayatını kaybetti. Sizleri unutmayacağım.
Seçkin Karadere


***

Ben Bosnahersek’li savaş görmüş bir çocuğum.
Annemin gözlerinde hep yaş gördüm.
Burada da gözyaşı görüyorum.
Esra Arvas

***


Birkaç ay önce ABD’nin Seatle kentinde şiddette bir deprem oldu. Bu deprem kimseye bir şey olmadı. Bir kaç  binanın çatısı uçtu. Bizler ise on binlerce kurban verdik. Ben  vatandaş olarak ülkemin geleceği açısından umutlu değilim.
Bu deprem neticesinde yıkılan ve binlerce insana mezar olan binalara olası bir depreme karşı güvenilir ve sağlam bir yapıda yapılmasının tek nedeni olarak koşuşmuş bir yönetim yıllarca bu milletin kan damarları vahşice emmesi olarak yorumluyorum. Bu ülkenin kaynaklarını israf eden tüm sorumlulardan ahrette de olsa hesap soracağımı ve zalim insanlara hakkımı helal etmediğimi beyan ediyorum.
Taner Yüksel



 

 

Sevgili arkadaşım Ilgın.
Sen benim en sevdiğim arkadaşımdın.
Allah bizleri ilerde komşu etsin.
Biliyor musun Direnç, ILGIM adını duyunca çok ağlamaya
başlıyor. Seni hiç unutmayacağız.
Hilal Bağca


***

İçimizden çok şeyler geçiyor. Fakat dile getiremiyoruz.
Bir daha böylesine acı olay ve felaketlerin bir daha olmamasını içtenlikle diliyoruz. Bizlerde birer depremzedeyiz.
Bizlerde yaşayan şanssızlardanız. Depremin üzerinden 2 sene geçmesine rağmen o günleri unutamıyoruz.
Sevinç/ Semahat Demir


***

Bu çürük binaları yapan hırsızların elleri kırılsın.
Orhan Sarıcı


***

İl olduk sevindik,
Atatürk’ün kentti olduk diye övündük.
45 saniyenin içinde dövündükçe dövündük.
Yerden yere vurdun bizi Yalova.
P.Y.

***

Yalova’dan yapılan Çevre İl Müdürleri eğitim toplantısı nedeniyle dolgu alanında yapılan deprem anıtını ziyaret  ettim. Yeniden o günleri yaşamış gibi oluyor insan. Bu anıtın yapılmasını gelecek kuşaklara ibret olması için ders alınacak bir olay. Emeği geçenleri yürekten kutluyorum.
Allah bizlere, ülkemize bir daha böyle bir afet göstermesin temennisiyle ölenlere rahmet diliyorum.
Fevzi Aytekin Çevre Bakanı

***

Kurtarıcı İskender’e.
Dağlar, dağlar olsun.
Aşamadığın Ağrı dağını.
Kurtardın enkazdan onca insanı.
P. Yıldız


Sensiz geçen bir bayram daha yeğenim. Ben bugün buradayım bayramlaşmaya geldim.
Sağlığında sana doyamamıştım.
Turgut Irmak

***

Dün gözümüzü yumduğumuz için, bugün gözlerimizi açamıyoruz.
Kurtuluş/ Gülten

***

Sizleri hiçbir zaman unutmayacağız. O kara gecenden sonra memlekette, yani sizden sonra hayat pahalılığı ilerledi.
Başkada bir şey yok.
Aydın İnci

***

Bugün bayram ablacığım ama sensiz.
Sevgili ablacığım seni çok özlüyorum.
Anıların bende ama sen yoksun.
Biliyorum beni duyuyor ve görüyorsun.
Seni çok seviyorum.
Bayramlar artık bizlere zindan gibi geliyor.
Damla Nur


***

Sevgili Furkan Töre yeğenim.
Biricik canımızdan çok sevdiğimiz.
Sensiz geçen iki yıl hayatımızın en uzun süresi oldu. Seni her zaman gönlümüzde salkıyacağız. Biliyor musun seni bir kardeşin oldu. Bugün 50 günlük.
Seninle bir gün cennette buluştuğumuzda sana sarılıp eskisi gibi uzun, uzun koklayacağım.
Seni çok seven Dayın


***

İnsanların gözünde sadece bir damla gözyaşı olsaydı, onları kaybetmemek için hiç ağlamazdım.
Depremi yaşayan biri olarak ‘‘ Ben hep Ağladım’’.
Erdinç



Sevenleri, sevdiklerinden ayırmak insana mahsus değildir.
Ama emir büyük yerden olunca.
Aydan

***

Şuan ki duygularımız çok kötü.
Bu anıtın yapımına katkı sunanlara
teşekkür ediyoruz.
Unutma!
Unutanlar, unutanları asla unutmazlar.
Seda/ Gözde/ Gülcan/ Ayşegül

***

Bizler 4 arkadaş Yalova’ya gezmek için gelmiştik. Bu anıta girdiğimizde; kahkaha atmaktan ve gülmekten utandık. İnsanlar acı çekiyor, ağlıyor ve bunlar zamanla unutuluyor. Oysa unutmaktan utanmalıyız. Bu ıstırabı yaşayan siz Yalovalılar daha iyi biliyorsunuz. Bu müteahhitler rahat gezebilir mi? Vicdanları nerede?
Derya/ Filiz Demir/ Hatice/ Mehtap Baynaz

***

Depremde ölenlere.
Biz İstanbul’da okuyan 6 arkadaşız.
Niyetimiz burayı gezmek eğlenmekti…
Lakin kader bizi de belki ertesi gün beklide birkaç hafta(ama en fazla iki ay) içinde unuttuğumuz depremi hatırlamaya zorladı.
Evet; unuttuk inkâr etmeyiz.
Ölenleri, öldürenleri, ölmelerine engel olmayanları unuttuk.
Ölmek ya da öldürmek çok acı.
Onların matemini tutmaksa ilkinden daha zor.
Özgür Macit

***
Biz yedi arkadaşız Ankara’da öğrenciyiz Burada böyle bir anıtın yapıldığını duyduk ve cebimizde paramız(geri dönüş) olmadığı halde geldik. Umarım bu olanların sorumluları hak ettikleri cezayı alırlar.
Yalova halkı çok iyiler hepsine teşekkür ederiz. ‘‘bir dağın tepesindeyken dağın büyüklüğünü anlayamazsınız.
Fakat o dağdan ayrılıp uzaklaştığınızda dağın ne kadar büyük olduğunu anlarsınız.’’
Yeni nesil olarak bu sistemin başıboşluğun değişmesi olarak elimizden gelen yapacağız.
Burcu/ Murat/ Erman/ Ender/ Çiğdem/ Kotan ve İskender

***
Bir gün gülen gözlerle soracaksın bana dünyamı.
Ama nereden bileceksin bütün dünyamın sen olduğunu.
Ahmet Şakir Metin

Sizler hiç ölmediniz, bizlerin kalplerindesiniz. Yaşıyorsunuz ve hiç unutmayacaksınız. Merak etmeyin geride kalan çocuklarınıza, eşlerinize, kardeşlerinize bizler sahip  çıkacağız. Sizler birer şehitsiniz bu yozlaşmış temeli olmayan ve yıkılmaya mahkûm olan toplumun birer şehitsiniz. Bugünleri, bu yaşadıklarımızı hiç unutmayacağız. Merak etmeyin bizler bu doğal felakete daha fazla şehit vermemek için yemin ettik. Ben kendi adıma yemin ediyorum. Sizlere söz veriyorum. Başka canlar yanmayacak, başka çocuklar ölmeyecek, ocaklar sönmeyecek.
Gülden Çakır

***

17 Ağustos’ta bende arkadaşlarımı kaybettim. Pazartesi benim kara günüm.
Çünkü sevdiğim Halil amcamın ölüm günü. Bugün günlerden de 23 Nisan 2001 pazartesi günü.
Nilgün Çur

***
Sevgili kardeşim Fehmi Işıkyıldız ve yengemin Serdar  Işıkyıldız.
Sizleri depremde kaybettik ama kalbimizden hiç bir zaman çıkmadınız.  Değirmendere’deki evime bana misafir gelmiştin. Yalova’ya bir akşamlığına baldızına misafirliğine gitti ve…
Depremden 10 saat önce benden ayrılırken o mahsun bakışını hiç unutmuyorum. Sanki ölüme gittiğin içine doğmuştu.
AHH  keşke engel olsaydım da göndermeseydim, bir gün sonra  bana dönecektin. Halen bekliyorum. Sanki geleceksin gibi. Oysa Urfa’daki evin o kadar sağlam yapılmıştı ki. Çürük yapılara kurban oldunuz. Ablana geldin diye ne kadar sevinmiştim.
Seni ve oğlunu Urfa’daki evine cenazelerini gönderdim…
Sen daha 42 yaşındaydın, oğlun ise 15 yaşındaydı.
Kardeşim, gözün gibi sevdiğin Kübra’na övündüğün Burak’a bizlerde gözümüz gibi bakıyoruz. Sevgili eşin Şule’yi de birer emanetin olarak görüyoruz Ruhlarınız şad olsun

Ablan Aynur Işıkyıldız Leventyüz
***

Öğretmen Yusuf Ziya İlköğretim Okulundan 4/A sınıfından Duygu, Çağatay, Ümit, Orhan ve Ethem arkadaşlarım sizleri hiç unutmayacağız, sizleri özlüyor ve çok seviyoruz.

Elif Günay 4/A Sınıfı
 ***

O gece; insanların en derin ve tatlı uykusunda amansızca yakalanmıştı insanlar. Kimisi annesini, kimisi babasını arıyordu çaresizce.
Yalova, İzmit, Adapazarı. Her yer matemde ve kırık kalplerde ölenler için ağıt yakıyordu.
Neden 35 bin kişi?
Çürük binalar ve mühendislik hataları ve diğer görevlilerin iki kuruş daha kazanma uğruna yaşanan cinayet. Acaba hangi insanoğlu böyle bir cinayeti, vahşeti uygular? Lütfen bu yazıyı her kim okursa sadece gözleriyle değil, yüreğiyle okusun, hiçbir zaman iki kuruş için insan hayatına değişileceğine inanmasın.
Deniz Durgun

Ağlamadım mı sanıyorsun?
Hem de kaç kere hem de kaç gece.
Hırsla yırtar gibi açtığım sigara dumanları arasında
kaç kez boğulduğumu hissettim.
Gözümün önünde hep o vahşet gecesi.
Kaç kez yumrukladım sağır duvarları.
Kaç kez asılı kaldı ellerim duvarlarda.
Kaç gece sana yardım edememenin verdiği yorgunlukla
uyuya kaldım bir parke taşında kaç kez biliyorum.
Gürsel “Avcı”

***

Erdoğan dayım, Ayşe teyzem, Tuba ablam; sizleri o kadar çok özledik ki, keşke sizlerde bir iki katlı eve taşınsaydınız da ölmeseydiniz.
Ahmet Erdoğan   

***

Depremde annemi kaybettim, enkaz altında 14 saat kaldım.
Dünyada 3 gün vardır.
Dün, bugün ve yarın.
Dün geçti,
bugündeyiz.
Yarının ne olacağı belli değil.
Bugünün kıymetini bil.
Mahmut Camkıran

***


Sevgili arkadaşım Tolga Boztilki,
Seninle bazen kötü geçen günlerimiz oldu. Onun için senden özür dilerim. Sen ölünce millet sefil oldu. Sen ölmeseydin keşke. Arkadaşım senin yokluğun her yerde belli oluyor, sınıfta seni konuşup, seni özlüyoruz. Canım Arkadaşım 17 Ağustos’u asla unutmayacağız.
Arkadaşın Hamide/ Abdullah 

Anneme hitaben dizeleri yazıyorum.
Gittiğinde ruhum sanki kuş olup uçtu
Nerde olsan seni buldum yanımda
Hiç benzemiyor başka acı senin yokluğuna
Ne savaşlar başka aşklar giden dostlar.


‘‘O’’ binlerce insanın hayatını kaybeden gecede. Ben buralarda değilim? Ama keşke o anı yaşasaydım.
Belki çok acıydı, Ama keşke yaşasaydım diyorum Çünkü kendimde bir eksiklik hissediyorum. Sonuçta bende Yalovalıyım, insanlarımın hissettiği acıyı bende hissetmek, acıları çekmek isterdim.
Elif

***


Güzel tanrım.
19 tane arkadaşımı kaybetmenin acısını tazeledim bugün
bu deprem anıtını gezdiğimde.
Bu insanların günahları yoktu ben eminim.
Diliyorum ki, hepsini melek tayin etmiş olasın.
Hakan


***
 

Sevgili dostum Murat,
Artık burada anıtta geçiyor ismin.
Sen herkes için unutulmayacaksın artık.
Ama sen benim için hep kalbimde olacaksın.
Engin Sitesi Aysan Gener

***
Burası bugüne kadar gezdiğimiz sergilerin en kötüsü.
En acı vereni, aslında burası görsel olarak uygulamalı bir hayat okulu. Burada hüzün, burada acı, burada merhametsizlik kokan fotoğraflar var. Böyle bir sergide gezmek hiçte kaidelerde benim de ismim yer alabilirdi.
Bu taşlar aslında birer sabır taşıdır.
Afyon Gençler

***


Artık sabah kalktığımda seni hasta görmek istemiyorum.
Çünkü hastaysan eğer yaşıyorsun demektir.
Ayşen Sağdıç

Böylesi bir felaketin ardından yapıla bilecek tek anlamlı şey; düşünmek, kendimizi sorgulamak ve dua etmek. Böylesi bir felaketi bir daha yaşamamak için.
Burcu Akdoğan 19 Mayıs 2001


***

Ben 17 yaşındayım. Ne yazık ki, sormayan, araştırmayan ve doğal olarak da itiraz etmeyen bir toplumun çocuklarıyız.
Beklide büyük bir ölçüde sizin ölümünüze bu kuşak neden  oldu. Ve maalesef bundan sonra olacakların da sorumlusu bizler olacağız. Bizleri affedin.
Yasemin Kargı 19 Mayıs 2001


***

Kardeşim Ufuk.
Bir yaz gecesi telefon çaldı.
Hiç ummazdım son sesin duyuşummuş.
Abla deyip gülüşün, kader mi bu.
Biliyor musun, dediğin gibi gözümden hiç yaş çıkmadı.
Çünkü sen benim için ö….
Ablan Türkan


***

17Ağustos’ta Sema sitesinde hayatını kaybeden 138 kişinin hepsini de çok özlüyoruz. Kendi çıkarları için çürük bina yapanlara lanet ediyoruz. Deprem yüzünden hayatımızı o kadar çok değiştirdi ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ev yapmayı düşünen müteahhitler önce bu deprem anıtını gezsinler, resimlere ve mermerdeki isimleri görsünler öyle karar versinler ki bir daha böylesi felaket yaşanmasın.

Sema Sitesi (eski) Sakinleri


***

Sevgili Selma öğretmenimiz.
Daha okuldayken görevine yeni gelmiştin, tam sana alışmıştık ki, aramızdan ayrıldın. Bir 19 Mayıs  daha sensiz geçti bütün öğrencilerin seni arıyor.
Ayten Korkmaz/ Esra Budak


***

Bu kötü manzarayı unutmanın tek çıkar yolu yarınlara umutla bakmak ve inadına yaşamaktır.
Mahir


Bir daha o düşleri yaşamak istemiyoruz. Yaşamak bizlerin elinde. Bizlerde diğerleri gibi ona, babasız ve evsiz kalmak istemiyorsak, artık sizlerde bizler gibi bir şeylerin farkına varın.
Bihin Gamze 


***

Yazılacak bir şey yok.
17 Ağustos her şeyi anlatıyor.
Hayat bir nefes kadar kısa ve yaşamaya değer.
İbrahim Doğan Gençoğlu


***

Van’dan özellikle burayı görmek için geldim.
Geldiğime bin pişman oldum O günleri sanki bende
yaşadım. İnsanlarımıza sabır, hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyoruz.
Gürsel G.

***

Ağustos güzeldi. . Hele 17’si olmasa.
Kenan Dikici


***

Canım Özlem hocam
Sen öldükten sonra okul da halen matem var. Seni çok seviyor ve özlüyoruz. Bu kadar sevildiğini bilseydin sanıyorum ki hiç ölmek istemezdin
Öğrencilerin Senem/ Elif/ Hilal

***

Yaşamda görülmemiş düzensizliklerden biri. Bu yaşananlar + plansızlık = para hırsı +sorumsuzluk + ? Başka ne denile bilir ki?
Bundan sonra biraz akıllanma ve benzer felaketlerin tekrarlanmaması için eğitim ve bilime önem veririz. İnşallah
Prof.Dr. Harun Mutluay


***

İnsanlar yaşadıkları süre boyunca hiçbir şeyin değerini bilmezler. Çünkü artık onlar sıkılırlar Fakat o’nu kaybedince bir daha göremeyeceklerini görünce onların değerini bilirler.
Rabia Berber

 

Birileri bir yerde bir yanlış yaptı ve binlerce insanımızı okyanusun ortasında yaktı
Üzgünüm demek yetmiyor
hiçbir zaman da yetmeyecek.
Aytekin Kurç

***

Yine beyaz bir sayfa ve yine yazan Elif.
Aslında bazen buraya geldiğim zaman kendimi tutamayıp bağırmak istiyorum. Neden bunlar. Niçin?
Ben babamı, annemi ve kardeşimi depremde kaybettim.
Ama yine de ayaktayım. Ve buraya gelip yazıyorum.
Demek ki her şey eskisi gibi oluyor. Beklim bunlar olmayabilirdi ama suç kimde? Kimde. Kimde?
Ben herkesi yine de çok seviyorum. Üstelik bunca olanlara
karşı herkesi.
Elif


***

Ancak Yalova’da benim gibi annesine hediye alamayacak 
ve gününü kutlamayacak yüzlerce çocuk var.
Ogün


***

Canım arkadaşım Pınar Kılıç.
Bugün seninle beraber gezmek, senin hatıra defterine şiirler yazmak isterdim. Şuan Yıldızla beraber eski anıları seninle konuşup gülmek isterdik. Seksek oynadığımız beton var ya halen duruyor. Şimdi sizin yıkılan eski evimizde yeşillik var. Orda her gün oturuyoruz ama sen yoksun Aslında varsın ama seninle konuşamıyoruz. Sen bizi görüyorsun Aslında varsın ama seninle konuşamıyoruz. Sen bizi görüyorsun, duyuyorsun.
Bugün anneler günü annemize hediye alacağız. Ama sende orada annemle birliktesin… Seni inan ki çok özledik
Böyle ayrılmak istemezdik En azından son bir kez görebilseydik
Seni her bankaya gittiğimizde kuyrukta arıyorum. Ama artık bankaya senin de kalbimde götürüyorum iyi ki seni
tanımışım Seni seviyorum.
Sevim Akçay/ Yıldız Göl

 

***

Aynen bana söylediğin gibi güzelim : “iki sevgiliden biri ölürse asıl hayatta kalan ölen hayatta kalandır.”

ECE YÜKSEL

Seninle ilkokul anılarımızı saysak bitmez. Sensiz geçen  her günüm hüzünlü. Seni çok özledim. Her gün yıkık evinizin önünden geçiyorum.17 Ağustos’ta bende göçük altında kaldım. Göçükte bile aklıma sen gelmiştin. Göçükten kurtardıklarında sizin evi gördüm yıkılmıştı. Senden bugüne kadar hiçbir şey istemedim. Şimdi sana sesleniyorum: Geri dön
Kadir


***

Sevgili kızım Songül Yılmaz
Bunca çilenin sonu değil mi bir kara toprak Ölmekten korkmuyorum tek korkum unutulmak demeyin.
Bizler sağ oldukça sizlerle her gün öleceğiz.
Baban Hakkı Yılmaz


***

Orhan…
Seni halen çok seviyorum. Seni hiçbir zaman unutmayacağım.
Aslında senin orda olmana üzülüyorum, nasıl olsa bir gün oraya geleceğim. Seninle ayrı geçen günlere yanıyorum.
İpek


***

Müteahhitlerden yardım istiyorum Ben küçük bir çocuğum daha yaşamak istemiyorum.
Fatih Tuğba

***

Bir depremde olarak kendimi şanslı görüyorum. Çünkü bende hayatımı kaybedebilirdim. Böyle bir felakete bekliyordum.
Çünkü insanların vurdumduymaz olması, üstüne düşen görevleri yerine getirmemesi sonucu bu olayın olduğunu düşünüyorum. Kul azmayınca yaradan bela vermez demişler inşallah bu felaket ders olur. Önemli olan fazla yaşamak değil, iyi yaşamak.
Ümit Çetinkaya


***

Artık beden derslerinden nefret ediyoruz.
Çünkü beden derslerimizde o yok.
Ama kalbimizde seni çok seviyoruz.
Öğrenciniz Melike Arzu



İşi ehline bırakmazsanız çok kötü sonuçlar doğar. İnşaat yapmak için hiçbir diploma, ruhsal veya belge gerekmiyor bu ülkede. Halbuki bir berber dükkanı açmak için bile; Çıraklık Eğitim merkezinden belge istiyorlar. Ama Türkiye de inşaat yapmak için hiç belge aranmıyor.
Ondan olsa gerek, saçlarımız binalarımızdan daha  güzel, daha sağlam belki de.
Orhan Budak. İnş. Müh. - Gaziantep


***

Bu anıtı görüp te unutanlara çok ayıplıyorum.
İsmet Paşa İlköğretim Okulu Canan Yıldız


***

Size sesleniyorum müteahhitler, bu resimlere bakıp biraz ders alın.
Bihin/ Gamze


***

Bazı şeyler vardır ki asla ama asla anlatılamıyor, sadece hatırlanıp hissediliyor. Bu anıtı depremden bu yana ilk defa görüyorum, kendimde bu cesareti bulamamıştın, zaten 1 ay sonra Yalova’nın halini gördüm. Allah ölen kardeşlerimize rahmet eylesin ailelerine de sabır. Böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması dileğiyle

Büşra Tokalak


***

İçimde fırtınalar kopuyor.
Seni düşünmeden yapamıyorum.
Ama artık yoksun. Senin birlikte ölmek isterdim.
Ve ölmeye de hazırım.
Çünkü senden başkası yalanmış

Sevgili


***

17 Ağustos 1999 Marmara depremi herkese umutlarını, düşündükleri günleri de yanında götürdü.
Burada olanlar sadece bir resimden ibaret ama ya bunu yaşayanlar. Bu deprem hepimizi derinden yaraladı.
Bu unutulmaması gereken bir anı. Ben unutmayacağım.  Asla aklımdan çıkmayacak.
Elif Kayıkçı


Onca günden sonra bir kez daha uğradım burada
Aslında geçen seferlerde de aklıma gelmişti yazı yazmak.
Ama bir türlüde alıp yazamadım. Kalemi alırken titredi ellerim.
Kısmet bu güneymiş. Bunca geçen günden sonra hala unutmadık şehitleri. Yani 17 Ağustos şehitlerini. Allah’ım neydi o akşam o ses, sanki kulakları sağır edercesine.
Sonra… sonrası mı? Marmara’nın yasa gömülüşü, aslında tüm ülkenin yasıydı bu. Onları unutmadık, unutmayacağız. Toprakları bal yeleri cennet olsun
N. Yalınkılıç


***

17 Ağustos depremi Allah bir daha böyle felaket vermesin. Ölenlere rahmet dilerim. Öğretmenin seni çok seviyorum. Canım öğretmenim.
Semra


***

Geçen onca zamandan sonra başlatmak ve bitmek bir yerde. Belki nedensizce, belki hiç neden yokken, beklide kadar demek lazım. Hayata ait her ne kadar güzel şey varsa, o an bitti ve yeni her şeyle beraber gömüldü kalp hurdalığına. Şimdi her şeyle daha farklı, acı veriyor en büyük mutluluklar bile. Sevinemiyor, mutlu olamıyorsun. Ama omlar unutulmadılar, Unutmadık.
Y. Canan


***

Acılarınızı paylaşır ölenlere Allahtan rahmet dilerim.
1-C sınıfı adına İsmail Acar


***

Sevgili dayıcığım seni çok özledik.
Seni seviyorum.
Hiç aklımdan çıkmıyorsun.
Geri dön. Seni çok seviyoruz.
Yeğenin; Kaan Boztepe


 

 

 

Selam Özlem Hocam Seni hiçbir zaman unutmayacağımı zannetmiyorum. Evet, doğru seni bazı zamanlarda üzdüm ama unutmamalıyız ki seninle kötülerin yanında iyi güzel günlerde geçirdik…
Senin ölümünü duyduğumda ikinci bir deprem yaşamıştım hafızamda. Şu anda o kadar kötü bir an yaşıyorum ki anlatamam.
Sözcükleri kullanmakta övünen ben ilk kez cümleciklerin bu kadar yetersiz kaldığını yaşıyorum ve de şaşırıyorum.
Allahtan rahmet diliyorum. Seni seven ve daima Sevecek  olan 

Öğrencin; Şeyda

***

17 Ağustos deprem oldu.
Herkesin evleri yıkıldı, ama depremden korkmayın.
Sağlam evler yapın.
Abdullah Uğurluer
***

Bugün bunları görünce 17 Ağustos gününü hatırladım.
Dayanamıyorum. 

Mehmet
***

Sevgili öğretmenim. Seni çok seviyorum.

Meryem ışık öğretmenim.

ELVEDA öğrenciniz KEVSER.

***

Fotoğraflarda genelde güzel, hatıralar, mutluluklar, sevinçler olurdu sanırdım. Böyle acıların bir daha yaşanmaması dileğim.
Belgin Durgun

***
Allah’ım lütfen bir daha kimseyi öldürme kimse ölmesin.
Bu acıyı kimseye çektirme, kimseyi annesiz babasız evsiz barksız bırakma.
Ceren Cengiz

***

Allah’ım bir daha böyle acıları yaşamayız.
Deprem hepimizi yüreğimizden vurdu.
Canım halam ile enişteme Allahtan rahmet diliyoruz.
Siz rahat uyuyun. Hiçbir zaman sizi ve bütün depremde 
ölenleri unutmayacağız.
Nalan Otar

Seni çok özlüyorum Semanur.

Keşke seni kurtarabilseydim. Zamanı geri getirme gibi şansım olsaydı hiç düşünmeden yapardım. Seninle geçen zamanlarımızın yerini hiçbir şey tutmuyor.

Seni hiç unutmayacağım.

Seni seviyorum.

Sen gülünce güller açar gül pembe bülbüller seni söyler, seni çağırır GÜLPEMBE

NİLBAN

***

Ne söylenir ki, Ne yazılır ki Sadece utancımı, acımı yazabilirim. Sizden bu ileri çağda bu acıyı yaşatanların yüreği sızlasın diye dilekte bulunacağım.
Ayşe ve Mukadder bacılarım ruhunuz şad olsun. Beni bağışlayın sizlere bir şey yapamamamın acısı içindeyim.
Tomris

***
Böyle büyük bir felaketi yaşamak bizi ve bütün dünyayı sarstı. Böyle günlerde bizleri yalnız bırakmadılar. Üzüntümüzü paylaştıkları için bütün yardım severlere teşekkür ederim. Böyle günleri bir daha yaşanmaması dileklerimle.
Esra Tunca
***

Özge Abla seni çok seviyorum, çok üzüldüm.

Allah rahmet eylesin inşallah yüce Tanrımız bir daha yaşatmaz böyle acılar.

Başın sağ olsun seni unutmadık.

Hala aklımızdasın seni ölene dek yaşatacağız.

Kardeşin Emel

***

Atilla ağabi seni kaybedince çok üzüldüm.

Seni çok seviyorum. Allah rahmet eğlesin. 17 Ağustos’ta yaşadığımız büyük bir acı yeter bize. Seni çok seviyorum. Acı günümüzde 1999 17 Ağustos seni ölene dek yaşatacağım. Seni  ölene dek seveceğim.

Yeğenin Temel Gündoğdu

***

Bu deftere yazı yazmak bile bence acımızın dinmediğini gösterir. Tek dileğim Allah’ın geride kalan bizlere bir daha böyle bir defter açtırmamasıdır.
F. Burcu

***

Değer verdiklerini kaybetmemek için yaşayan herkese sonsuz sabırlar dilerim…
Burcu N.

***

Burası deprem anıtı değil, depremin ta kendisi…
Ömer

***

Depremi çok kötü yaşadım
Ölünden döndüm. Bu anıta her geldiğimde o geceyi hatırlıyor. Bu anıtı hiç yalnız bırakmayacağım.
Nuray

***

Elimde denizden çaldığım bir midye var.
Şimdi denizden o kadar uzak ki, tıpkı seninle ben gibi.
Tek fakımız o denizini çekiyorum.
Sen hep kalbimdesin selin
Elif

***
Bu çürük binaları yapanları her gün hatırlıyoruz.
Filiz Öztürk - Karamürsel

***
İnanması güç fakat seni yitirdim
Senin için zamanla mücadele edemedim
Sen beni affet hiç diyemedim senin yanında olmak isterdim
Melis Yılmaz/ Hande Sarıtaş
***
Henüz daha çok küçüktün.
Ölmeye hakkın yoktu. Ama senin de elinde değildi.
Biliyorum sen masumsun.
Senem Erkin

***
Hacer’im.
bir tanem seni çok seviyorum.
Hiçbir zaman unutmayacağım, yavrunda Allaha emanet.
Sen orda huzur içinde yat.
Seni kimse unutmadı hep bizlerlesin.
Ablan Belgin

 

 

 

 


O saniye yüreğimizde bir şeylerin koptuğunu hissettik.
Sanki her şeyin sonuydu. Geriye bizler kaldık. Allahtan bir daha böylesi acıları yaşamamak tek dileğimiz.
Bengül ve Begüm Kolun daha yaşayacağı güzel günler vardı ama bu acıya katlanmak zorunda kaldık.
Sizleri hiç unutmayacağız.

 Enver Çetin/ Ümit Buçak

***

Bu Nineciğim seni çok seviyordum
Esra Şakar

 

Sevgili evlatlarım Selin ve Müheddet…

Sizleri hiçbir zaman unutmayacağız. Biliyorum sizler bizim yanımıza hiçbir zaman gelemeyeceksiniz ama bir gün biz sizlerin yanına geleceğiz.

Annen ve baban Semra/Zeki Küçükgüner

 

Işıl…

Adını sınıftaki sırama yazdım.

Sevgini yüreğime kazıdım, sen, unutmamak içim. Umutlarını denize attım, günün birinde tükenmesin diye.

Ve çaresizliği anladım hiçbir şey yapamadığımda.

ŞADİYE

***

Semra.
Senin öldüğüne hiç inanmıyorum. Keşke bu yalan olsaydı.
Sema seni halen çok seviyorum. Sn. her zaman kalbimdesin ve yaşayacaksın. Seni inan ki hiç unutmadım, Semra seni halen çok seviyorum. Senin benimle birlikte bir gün toprak olacağımızı düşünüyorum. Bir gün senin yanına geleceğim
Semra. Biliyor musun Selma seni o kadar özlüyorum ki. Semra seni çok seviyorum. Aklımda bir tek sen varsın Semra, sana yemin ediyorum ki seni hiç unutmadım her an seninleyim
Semra, seni halen çok seviyorum. Seni çok, çok ama çok seviyorum. Sana yemin ederim ki senden başkasın sevmedim ve sevmeyeceğim. Seni asla ve asla unutmayacağım Semra seni çok ama çok seviyorum. Semra senin yokluğuna daha fazla dayanamayacağım. Belki beni Semra. Semra seni halen çok seviyorum. Sen benim her şeyimden seni çok ama
çok seviyorum Semra.
Sedat Kukul
Deprem olalı 2 yıl oldu.
Türkiye bu depremden ders alıp ne kadar önlem aldı ya da yaralar ne kadar sarıldı.
Gelin bunu hep beraber düşünelim.
Tolunay Yıldız

***
Sevgili Engin Karakaş.
Seni Erzincan depreminden sonra Yalova’ya uğurladık.
Ama kader buraya kadarmış. Sen hep kalbimizdesin.
9 Haziran 2001 
Yaşar Erbil
***
Seni çok özledim ağabeyim.
Umarım cennettesinizdir. Yengem ve canım abim sizleri çok özledik.
Emanetleriniz bizimle ve sizlerle.
Nurşen Mikyas
***
Okuldan kaçarak sizleri ziyarete geldik.
Sizleri bir kez daha ziyaret etmek için.
Ne zaman buraya gelsek hüzün kaplıyor içimiz.
Ş.O.A. Anadolu Lisesi Öğrencileri 9/ F Sınıfı Öğrencileri - 12 Haziran 2001

***
Sevgili ablalarım, Kübra, Esra ve Kader Arvas.
Sizleri çok özledim, kalbimde yaşıyorsunuz.
Minik kardeşiniz 
Tuba Arvas
***

 

Keşke.
Evet, birçok keşkeler olmuştur hayatımızda ama sanırım tüm insanlığın en büyük keşkesi bu 17 Ağustos’tu.
Beynimden hiç çıkmayan sizlerin seslenişleri anaların babaların feryatları Allah’ım halen beynim sarsılıyor.
Yokluğunuz her geçen gün giderek büyüyor. Bu depremin benim hayatıma kattığı en güzel şey artık ailemi ve insanları daha fazla sevmek. Hepinize geçmiş olsun demek isterdim  ama hiçbirimiz için geçmeyeceğini biliyorum.
Umarım bir daha hiç böyle keşke diyeceğimiz bir felaket
olmasın.
Sakine/ Erol/ Gülizar Okuyan


 

 

Tarih 17 Ağustos sabaha karşı üç suları.
Yalova salına, salına akıyor.
Herkes üzgün ve düşünceli. Baba oğlun, oğul ise babanın, annenin sesini duyuyor ama onlara ulaşamıyordu.
Binlerce can kuş gibi uçup gitti.
Sizler unutulmayacaksınız.
Saffet çam İlköğretim Okulu 8/E  sınıfından Hatice Bozkurt/ Belgin Çavuşoğlu/ Gaye Oktay/ Ufuk Duman/ Hakan Aydın/ Ender Tezcan/ Ahmet Alptekin ve Timur Yazıcı.
***


Ben deprem olduktan sonra 17 rakamını hiç sevmiyorum. Çünkü 16 Ağustos en sevdiğim yeğenimin doğum günüydü.
Ben depremde Halamı ve iki yeğenimi kaybettim.
Buraya bir daha girmek istemiyorum.
Aysel Hande Topçu
***


Sevgili Selma seni çok seviyorduk.
Ama senin ölmen bu sevgimizi engelleyemez. engelleyemedi de. 
Sen halen yaşıyormuş gibi seni çok seviyoruz.
8/ A sınıfı öğrencileri adına.
Ebru Zungur/ Müşerref Varol
***


Sevgili Nilgün.
Bütün sınıf arkadaşların seni çok özledi. Seni yüreğimizde yaşatıyoruz. Çocuk sesleri ve birde şu ses var ya: ‘Orada kimse var mı’’ sesleri kulaklarımızda çınlıyor.
Atatürk İlköğretim Okulu Öğrencileri ve 6/D Sınıfı
 

***

Üzgünüm.
Ama bu bir özür değil, belki kabahatli olan hepimiz biliyorum.
Ama yapacak çok şeyimiz var oda. Çalışmak.
Bir daha güzel olan bunca insanı kaybetmemek için.
Hamza

***
Canım kadar sevdiğim arkadaşım Çerkez Halil.
Çok ufaklığından beri sevip büyüdüğüm arkadaşım senin öldüğünü yeni, yeni anlayıp acını ve diğer kayıplarımızın üzüntüsünü halen yaşıyorum. Sen ve tüm Yalovalıları unutmadım  ve unutmayacağım. Sizleri dualarımda yaşatacağım.
Arkadaşın Gül Ersoy
 

 

ŞİİRLER

AĞLIYOR YALOVA

17 Ağustos’ta;

Yarı çıplak bir çocuk ağlıyor.

Enkazlarla yığılı Malazgirt caddesinde

Doğduğu ev yıkılmış

 

Az ilerde ise bir ana

İki elini başına götürmüş ağladı, ağlayacak

İçecek ne bir suyu var

Ne de akıtacak gözyaşı var

Kurumuş göz pınarlarında

 

Bir baba ağlıyor

Hacımehmet ovasında

Tırnaklarıyla kazıyarak enkazı bağırıyor;

“boncuğum Dilara neredesin”

 

Ağlıyor Yalova, kan ter içinde

Ve gökyüzünde bulutlar ağlıyor Yalova için

Güneş olabilidiğince kızgın

Yalova’ya ihanet edenlere…

Faruk Kırtay

 

 

 

 

 

 

 

 

Özlem Çakıroğlu’nun anısına

ÖĞRETMENİM

Çıt çıkmıyor 17 Ağustos günü koca şehirde

Karabulutlar bürümüş her yeri sinsice

Rüzgarın sesi içimi ürpertircesine

Bir haber geldi öğretmeni öldü diye

Yıkıldım, şoka girdim bir anda

Biliyorum ki, o şimdi çok uzaklarda

Ama şundan eminim ki, beni duyuyor

Ben ölen öğretmenim için ağlayan

Özlem’imi içinde saklayan bir öğrenciyim

Ben senin öğrencinim, öğretmenim

Daha bir yıl önce sözlü yapıp

Oyunlar oynadığın öğrencinim

Şimdi senin için ağlıyorum

Sakın seni unutacağımı sanma

Arkanda adın gibi ÖZLEM’in bıraktın

Unutulmayacakların yanında yerin

Çünkü sen bunu hak ettin.

MELİKE TUZLACIOĞLU

 

ANNEME

Yıldızlarımı küstürdük uçup giden ne!

Belki yoruldu melekler, göğü tut anne!

Eteğinde çamur anne, eteğinde ateş!

Sanki Kudüs oldun anne yüzün bin güneş!

 

Denizler kabardı sen dur! Denizler kabardı!

Bu ırmaklar yokken anne, gözlerin vardı

Kundaklanmış saçlarından kıvılcım düştü

Yaralanmış tüm aşıklar ona üşüştü

 

Eteğinde çamur anne, eteğinde ateş

Sanki Kudüs oldun anne yüzün bin güneş!

O ne avuçladığın anne, ellerin yanmış!

Ruhlar ağlaşıyor yine melekler ayaklanmış!

S.F.

 

*****

 

Bir gecede oldu olan

Kırkbeş saniyede

Ana koptu kuzusundan

Baba koptu hayatın parçasından, cananından

 

Evler yıkıldı o gece

Herkeste vardı endişe

Bitmedi yaşanan acılar

Nerede o Bakanlar.

Gelsinler Yalova’ya İzmit’e

Kalsınlar barakada, çadırkentte…

ÇOLAKEL

xxxxx

HALİME’YE

Koparmayın dalımı

İnsaf edin topraklar

Verin benim canımı

Geri verin topraklar

Acıyın HALİME’MİZE

Dokunmayın sevdiğime

Beni alın yerine

O’nu verin topraklar

Acıyın HALİME’MİZE

O’nu bizden almayan

Biz varken siz sormayın

Böyle zalim olmayın

Geri verin topraklar

Acıyın HALİME’MİZE

YAKINLARI

*****

ELİF ÇORUH’A…

Mehtabı paylaşmıştık güneş ışıklarında

Sırılsıklam ıslanmıştık kış ortasında

Üzerine bir fincan çay yudumlamıştık sıcak sıcak

Şimdi hepsi geride kaldı

Yalovamızdan kuru bir hatıra

Güneş ufka yanaştı gölgeler iki misli

İşte yine yaprak dökümü mevsim sonbahar

Kurudu herhalde gözyaşı değirmeni

Kalplerimizde karşılıklı mutluluk ümitleri

Aşkla ilerleyen yaşamın anlaşılmaz cilveleri

Beklenmedik bir felaketle eski tadı kalmayan…

Bir yığın Yalova hikayesi

ERKAN MENGÜVERDİ

AYHAN ALŞAN’A…

Söyle Karayağız!

Neden erken kapattın perdeyi?

Oysa seninle şiirler okuyacaktık,

İçinde ayrılık ve hüzün olmayan…

Mendirekte; özgürlük türküleri söyleyecektik.

Gökyüzüne mutluluğun resmini yapacaktık.

En güzel çiçeği

“Umut Çiçeğini”

Hep birlikte sulayacaktık

Yalova sahillerinde…

Özlemlerimizi dile getirecektik

Çiçeğe ve umuda dair.

 

Ve Sen!

Yine, yenide Toros canavarı olacaktın

İnsan sevgisi yüreğinle.

 

Olmadı Karayağız olmadı.

Perde bu kadar erken kapanmamalıydı.

Oysa!

Şimdilik mutluluğumuz olmasa da.

Yalova’nın acıları vardı.

Seninle paylaşmayı bekleyen…

FARUK KIRTAY

  

HAYAT

ACILARLA

DOLU OLSA DA

SEN

UMUDUNU

YÜREĞİNDE

GİZLE

Hayat,

Yaşandığı kadar vardır

Gerisi hafızadaki hatıra

Ya da

Hayaldeki ümittir.

Hüsranı ise bir tek yerde

Kabul ediyorum;

Yaşamak

Mümkünken

Yaşayamamış olmakta!...

“Hatıralarımız güzel, ümitlerimiz gerçek olsun.”

MERAL/ ÇİĞDEM GİDER/ ZEYNEP CELEP/ MİNE/ ELİF/ SERHAT BİLGİÇ

 

 Ağlama yüreğim ne olur

Sızlama yüreğim ne olur

Duyan olmaz yüreğimin sesini

Kimse bilmez ki

Bu gözyaşlarının sebebini

Soran olmaz ki hiç kimse

Ağlamanın nedenini…

 

Derdine derman kimse olamaz ki

Kimsenin elinden bir şey gelmez ki

Büyük afet aldı götürdü seni

Acılı yüreğime tuz serpti

Acılarım bir kez daha ikiye katlandı

 

Her gelişimde bu anıta

Sen geliyorsun aklıma

Ağlıyorum yine hıçkıra hıçkıra

Ağlama yüreğim ne olur

Sızlama yüreğim ne olur

ERSİN TAYLAN/ KENAN AKMAN

*****

Yalova’ya gelsinler, felaketi görsünler

Kurban olduğum devlet, bize çadır versinler

Gölcüğe gitsinler, rezilliği görsünler

Kurban olduğum devlet, bize ekmek versinler

Çınarcığa gitsinler, Veli Göçer’i görsünler

Kurban olduğum devler, bize bina versinler

Antalya’ya gitsinler, güzelliği görsünler

Kurban olduğum devlet, bize yardım etsinler

İSMAİL GÜKHAN GÜLSÜM

 

17 AĞUSTOS

17 Ağustos Salı sabahı ağlayarak uyandım

Uğultular bir yanda seslerle uyandım

Kimisi anasından, kimisi babasından

Kimisi arkadaşından, kimisi sırdaşından

Kimini yurdundan etti 17 Ağustos

 

Saat 03.02 çocuk sesleri, bebek sesleri

Çocuklar habersiz bilmiyorlar bir şeyi

Bebekler ise umutsuz o yaşlı gözlerle

Uyuyan annesini uyandırmaya çalışıyor.

 

Karşıdaki apartman komşusu yanına geliyor

Ağlayan çocuğun yanına siliyor gözyaşı

Uyan anne diyor, kardeşim ağlıyor

Ardından bir tane da yaş akıyor gözbebeğinden

Gökyüzünden bir tane yıldız kayıyor.

Nafile bebeğim anne uyuyor.

EBRU HAVVA YÜKSEKTEPE

 

 17 Ağustos gecesi sallandı, Yalova’mız

Gitti binlerce can ile cananımız

Bizim bizden başka yok yananımız

Cennet Yalova’ya feda olsun canımız

 

Birliğimiz beraberliğimize değmesin nazar

Yazdı ozan, ağladı şairle yazar

Dozerlerle, kepçeyle dolduruldu mezar

Cennet Yalova’ya feda olsun canımız

ÇİFTLİKKÖYLÜ YAŞAR HOCA

****

Sevmek istediklerim var.

Sevemediklerim…

Sevgilerin her görüldüğü bir yerde

 

Güvenmek istediklerim var

Güvenemediklerim…

Yalanların sardığı bu yerde.

Ve yaşamak istediklerim var

Yaşayamadıklarım

Ölümün kol gezdiği bir yerde

*****

Hiçbir zaman, hiçbir yerde

Unutmayacağım kaybettiklerimi.

Sizi seviyor ve özlüyorum

CAN AKSU

 Neşeyle gülen yüzün resimlerde kaldı

Mutlu geçen günlerimiz anılarda kaldı

Seninle kurduğumuz hayaller hep yarım kaldı

Sıcaklığın sinemde, kokun genzimde kaldı

NERMİN ÖZGEN

 

*****

 

Yüreğimi sardı bir acı

Yok ki bu derdin ilacı

17 Ağustos’ta yıkıldı bu evler

Allah’ım sana yalvarıyorum

Bizlere kuvvet ver

CİHAT K./ YALOVA

 

*****

 

Bütün insanlık el ele gönül gönüle

Sardık bu yaraya milletçe

Yaşayalım dünyada kardeşçe

17 Ağustos’u unutmayalım birlikte

MURAT

 

*****

 

Ömür bir yapraktır

Elbet bir gün solacak

En acı hatıralar

Bu defterde kalacak

PINAR BAKIRCI

 

O gece tüm yaşananlar bitecek sandım

Anılarda bizimle gömülüp gidecek sandım,

Güneşi tekrar görebilecek miyim acaba!

Siren sesleriyle dolaştım Yalova sokaklarında.

Yıkılan sokaklar değil anılarımdı.

Benim Yalova’m böyle değildi.

GAMZE ÇORUH/ ZÜLEYHA MENGÜBETİ

 

*****

 

Hoştur senden bana gelen

Ya Goncagül yahut diken

Yahut hılgat yahut kefen

Kahrın da hoş lütfun da hoş

ELİF ÇELEBİ

 

*****

 

Amca, amca deprem geldi

Göçtü evler, ocaklar

Artık bundan sonra

İstese de oynayamaz çocuklar

AKIN DEMİR

 

*****

 

Çünkü kısa bir öyküdür hayat,

Uğruna upuzun acılar çektiğiniz,

Kısa bir türküdür,

Bir kez daha söylemek için

YILMAZ ODABAŞI

Mutluluk kapımda

Dans ederken gittin.

Beni yalnız, öksüz, garip,

Dertli bıraktın.

Sağır sultan bile duymuştu sevgimizi

Özlüyorum,  özlüyorum

Seni çok seviyorum

Orhan’ım….

DİLEK

 

*****

 

Ayrılık saati zilini vurdu

Hakkınızı helal edin sevgili dostum

Gözlerimden akan yaş sonunda durdu

Hakkınızı helal edin sevgili dostum

 

Sizi üzdüm diye artar kederim

Hakkınız çoktur acep nasıl öderim

Ahrette durmadan gezerim

Hakkınızı helal edin sevgili dostum.

YILMAZ ÇOBAN

 

*****

 

Geçti gençlik tatlı bir rüya gibi ey çeşnizar

Gayri tatsız ömrün için etme cihana itibar

Deprem aldı biçare meskenin oldu  mezar

Kendi gitti ismi kaldı yadigar

SELİM ALP

 

Sallandı yıkıldı bu koskoca Yalova

Nice güze insanlar yattı mezara

Sevelim sevilelim

Dünya fani bu kadar

Ayşe’ler öldü, Nurşen’ler gitti

Güzel hayallerimiz hep böyle bitti

Taptılar paraya çaktılar çiviyi

Sevmediler kimseyi ne bizleri ne sizi

ERKAN YAPICI

 

*****

 

Bana aittin benden aldılar

Gözlerim seni arar

Dudaklarım seni özler

Sen gittiğinden beri seni özleri kar tanem

Dün gece misafirdin sabaha dek rüyamda

Öyle beyazdın ki adeta kar tanesi

Uçurumun kenarındayım

Tutunacak tek dalım olsan

Aşağıya düşüp ölmekten değil,

Seni kırmaktan korkarım.

A…

 

*****

 

Yaşamak istediklerim var,

Yaşayamadıklarım

Düşüncelerin suç olduğu bir yerde

S…

 

ENKAZDA

17 Ağustos’tan önce

Severdim karanlığı ben

En az seni sevdiğim kadar

Arkadaş olurdum gecelerle

Dinlerdim boşluğun sessizliğini

Seni anlatırlardı bana

Yıldızlar, bir gece boyu

 

Şimdi!

İsyan ediyorum karanlıklara.

Her gece yıldızlar, deşiyor acılarımı.

Şimşekler çarpıyor bazen.

Sonra başlıyor yağmur.

Her tanesi kurşun gibi vurur beynime.

Evet!

İşte haykırıyorum,

İsyan ediyorum artık gecelere…

Çünkü sen,

Can dostum

Bir ışık arıyorsun

Enkazlar altında.

Susamışsın…

Aydınlığa!

FARUK KIRTAY

 

 

Adım zaman nedir mekan ne?

Neden başım böyle deli divane

Neylersin ölüm herkesin başında

Uyudun, uyanmadın olacak.

Kim bilir? Nerde nasıl ne zaman!

Bir namazlık saltanatın olacak

Taht misali o musalla taşında…

FATMA ÇİĞDEM (F.Ç.M.)

 

*****

 

İnsan ölmeye görsün, öldükten sonra

Artık bir nefesçik

Ne de bir kelimecik. Soğuk kefen incecik

“Bırakınız n’olur evimde bir gecelik”

Fayda vermez iniltiler

Gidenler hep böyle gittiler

FATMA ÇİĞDEM (F.Ç.M.)

 

*****

 

Bir mezar taşına işte baban dediler

Ağladım elime hep resmini verdiler

Sordum çaresini dönmez artık dediler

Dönülmez gidişin böyle mi baba

HAKAN AYDIN

  

Ölürsem arkadaşım sana doyamadan

Bir mezar kazdır ama hiç ağlamadan

İsterdin tabutumun rengi siyah kapkara

Örnek olsun sevip te ayrılanlara

Bir gün yolun düşerse mezarlığa

Toprağı kararmış bir mezara

Dökme gözyaşlarını mezar taşına

Düşün orada yatan daha 17 yaşında

İSMAİL CEYLAN

 

*****

 

Ve eğer bir gün duracaksak

Karşı cihana

Sebebi sen olursun

Bil ki ey şanlı Yalova

OSMAN F. PAŞAYİĞİT

 

*****

 

Başaklar gibi bizi, biçip gidiyor zaman.

Ürkek bir ceylan gibi, kaçıp gidiyor zaman.

Şimşekten atları ile uçup gidiyor zaman

Sırası gelenleri, seçip gidiyor zaman.

SONER KAYABAŞ

 xxx

17 AĞUSTOS DESTANI

Deprem gecesinde olduk cenaze

Yıkıldı evimiz kaldık ayaza

Bir anda sardılar sizi beyaza

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Gelsem yavrularım sizi bulamam

İnanın yavrularım sizsiz duramam

Sizden sonra daha yuva kuramam

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Deprem gecesinde koptu kıyamet

DİLEK çocuklarım sana emanet

Yok mudur hiç felek sende merhamet

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

ULAŞ vardı henüz üç dört yaşında

Felek zehir koydu tatlı aşına

Adınız yakıştı mı mezar taşına

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Bütün düşüncemi size vermiştim

Sizin için ne hayaller kurmuştum

Bende sandım mutlu yuva kurmuştum

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

DİLARA yavrum okul çağında

Benim gülüm daha açmaz bağımda

Allah Kuran’ı var benim yanımda

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Boyum bir seksen beş doksan arası

Yaktı beni ciğerimin yarası

Viran kalbsın Yalova’nın ovası

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Bunları yazarken gözlerim doldu

Açan çiçeklerim bir anda soldu

Bilmem yavrularım bize ne oldu

Baba yüreğidir dayanmaz yavrum

 

Annemin yaşları olmuştur dere

Bir anda serildik hepimiz yere

Beraber olsaydık seninle bile

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Allah’tan diledim bu kadar Dilek

Ayrılık yeleği giydirdi felek

Böyle ayrılığa dayanır mı yürek

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Felek yaptı bana böyle bir oyun

MEMİŞ’tir ismim yüksektir soyum

Çamlıhemşindedir vatanım köyüm

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

Elimi kolumu bağladı felek

Kuran’ı boynuma koymuştu melek

Bundan hiç haberin var mıdır Dilek

Neyleyim dünyayı siz olmayınca

 

 

Gece gündüz kapılarım kilitli

Sizi gelir diye gönlüm umutlu

Gökyüzüne baktım hava bulutlu

Baba yüreğidir dayanmaz yavrum

 

Kestim ürgenide dağa yaslandı

Gözyaşlarımdan yastıklarım ıslandı

Aç kalbimi bakın nasıl paslandı

Baba yüreğidir dayanmaz yavrum

 

Düştüm uzun yola yolum bilmezim

Çektiğim acılar bana yetmez mi

Derdi veren Allah sabır vermez mi

Baba yüreğidir dayanmaz yavrum

 

Son verdim destanı yazayım artık

Bir anda tozdan dumana battık

Siz orda ben burda yalnız kaldık

Baba yüreğidir dayanmaz yavrum

MEMİŞ YILDIRIM

17 Ağustos 1999 depreminde kamyonlar gecenin içinde kentin yıkıntılarını ilk bu alana taşıdılar. Aile albümlerimiz, çocuklarımızın oyuncakları, yorganlarımız, kırmızı sardunyalarımız, kahve fincanlarımız kamyonlara yüklendi ve martı çığlıkları içinde denize getirildi.

Belleğimizi, umutlarımızı, güçlerimizi, denize emanet ettik. Deniz bize her dalgada geleceğe ilişkin yaşama direnci direnci taşıyorlardı. Biz hüzün alanını umut ve yaşam alanına, sabır alanına dönüştürdük.

Altmış beş dönümlük enkaz alanını geçmişi dinleyip geleceği kurmaya ortak bir yaşam alanı yaratmaya adadık. Alan üzerindeki bu heykel düzenlemesi geçmişe ve geleceğe gönderilen referanslardan oluşmuştur. Kırk metre çapındaki dairesel form dünyayı, yaşamı simgelemektedir. On iki metrelik paslanmaz çelik dikey eleman günün on iki saatini, geceyi gündüzü, yılın on iki ayını simgeler ve gözyaşlarımız süzülür üstünden. Her gece dostlarımızı gökyüzüne yıldızlara taşır. Onlar hep yanıbaşımızdadırlar artık. Mozaik yolu her katedişimizde geçmişi geleceğe bağlayan bir köprüyü yürüyoruz bilmeden. Çocuklarımızın renkle, çiçekle, duyguyla döşedikleri bu yol yeni başlangıçlara taşıyor bizleri.

ARTIK HİÇBİR ŞEYİN ESKİSİ GİBİ OLMAYACAĞINI BİLİYORUZ.

ÜMİT ÖZTÜRK Deprem Anıtını Yapan Heykeltraş

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!