"Beni Bak Yatağan Duman Oldu, Yalova Duman Olmasın Gari..."
6 Ekim 2010 Çarşamba 01:00:00

Tartışmaların odağında olan Kömür Yakıtlı Termik Santrallerinden biri olan Yatağan Termik santralini yerinde inceleme kararı almamın en önemli nedenlerinden biri elbette bilgi sahibi olmaktı. Kömür Yakıtlı Termik Santraller konusunda Yalova'da santral karşıtı yorumlar, açıklamalar yapılınca, ortaya çıkan bazı kişiler açıklama yapanları“ Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olanlar” olarak suçluyorlardı. Bilgi paylaşımından yoksun, internet kullanımından bi haber olanların yönelltiği bu eleştirilerden sonra soluğu bilgi sahibi olmak ve fikir yürütmek adına Muğla’nın Yatağan ilçesinde aldım. 29 Eylül 2010 Çarşamba günü başladığım Muğla yolculuğu 4 Ekim Pazartesi günü sona erdi. Muğla’ya bağlı, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Milas, Ortaca ilçeleri turizmle öne çıkarken ve buralarda yaşamını sürdürenlerin yaşam standartları ülke standartların çok üstündeyken Yatağan ilçesi Muğla’nın üvey evladı gibi geri kalmış. Bunun elbet bir tek nedeni vardı:Yatağan Kömür Yakıtlı Termik Santral.

Yatağan Termik Santraline Yol Alırken...
600 kişinin çalıştığı ve 1983 yılında devreye giren,  daha sonraları ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yargının kapatma kararına rağmen Yatağan Termik Santrali'nin işletilmesine izin veren Türkiye'yi, Temmuz 2005'te tazminat ödemeye mahkûm etmişti. Geçtiğimiz yıllarda bacalarına filtre takılan ancak, çözüm olmayan Termik santral için Yatağan’lılar “ Gece Kül ve toz bulutların içinde nefes alamıyoruz. Çünkü geceleri filtreler çalışmıyor. Bazı günler gündüzleri de çalıştırmıyorlar” diyorlar. Yatağan Termik Santrali, Türkiye'de kent merkezine en yakın termik santrallerden birisi. Santral, yalnızca yaz sezonunda karayolu üzerinde tatilcilerin karşısına dikilse de, Yatağanlıların bir bölümü, zehir kusan bacaların gölgesinde yıllardır mutsuz ve çözümsüz şekilde çaresizce topraklarını terk etmeden yaşamlarını sürdürüyor. Şimdilerde Yatağanlılar, rüzgar olmaması için her gün dua ediyorlar.Çünkü burada rüzgarın adı. Kara ölüm. Rüzgar estikçe Yatağan ve çevresinde, evlerin balkonlarındaki çamaşırlar, arabaların üstü kömür karasıyla kaplanıyor.

Yatağan ilçesine girerken bizleri ilk olarak Yatağan Termik Santral misafirhanesi ve sosyal tesisleri karşılıyor. Sosyal tesislerden Termik Santralden 5 km. uzaklıkta. Santralin bacalarından çıkan dumanlar buraya kadar ulaşıyor. Dumanlar 15 Km. uzaklıktan görülürken, 50 Km'lik bir alanı da olumsuz etkiliyor.Kent merkezinin tam ortasında bulunan Termik Santralin dumanlarını görür görmez, boğazımın yandığını hissediyorum. Kesif bir koku ilçenin üstüne adete bir örtü gibi kaplamış. Gece olunca ise Yatağan çekilmez oluyor.Gece karanlığında dumanlar gökyüzüne ulaşıyor. Yatağanlılar bu durumu filtrelerin gündüz saatlerinde çalıştığını, geceleri ise maliyetli olduğundan ötürü çalıştırmadıklarını öne sürüyorlar. Gündüz saatleri olmasına karşın Termik Santralin bacasından yükselen dumanlar çok uzaklardan da görülüyor.

Yatağan Halkı Termik Santral İçin Ne Diyor ?
Yatağan ilçe merkezinde bulunan Termik Santralin olduğu yere doğru yöneldiğimde ana caddenin sağ tarafında bulunan  “Tosun’un Yeri”adlı bir Kahvehane de soluklanıyorum. Burada bulunan yaşlı vatandaşlarla konuşmaya başlayarak “ Bu çıkan duman sizleri Rahatsız etmiyor mu? diye sorunca “ Alıştık biz buna. Bu bizim iyi günümüz. Felaket daha kapımıza gelmedi”diyor. Neden diye sorduğumda bir başkası “ Burası devletin ama yakında özelleştirilecek Şimdilik gündüz filtreler çalışıyor, gece çalışmıyor, Özelleşsin bak, O zaman filtreler gece de  gündüz de çalıştırmayacaklar” diyor. Adının Mehmet olduğunu söyleyen Yatağanlı “ Köylerde erkek kalmadı ki. Hele santralin yanında Hacıbayram köyü var. Oraya gidin muhtarla görüşün Burada ölenlerin tamamı kanserden” diyor. Köylülerin fotoğraflarını çekmek isteyince durum birden geriliyor. Gazeteci olduğumu öğrenince kahvedekiler de bir panik başlıyor. En büyük çekinceleri ise Termik Santralde bulunan taşeron ve adamları.Taşeronlar’ın Yatağan halkı ve çevredeki köylülere yönelik bir baskısı olduğu anlatılıyor. Elimde fotoğraf makinesini gören “Tosun’un Yeri” işletmecisi üzerime yürüyerek” Bana kimliğini ver. Nerden geldin Neden Geldin ? Hadi bas git buradan “ diyerek vatandaşların yanından hızla uzaklaştırıyor. Bir süre de gözleriyle beni takip ediyor. Buradan uzaklaşırken, nefes almakta zorlandığımı hissediyorum. KOACH  hastası olduğumdan en yakın Eczaneye giderek bir nefes açıcı "Ventolin Sprey" istiyorum. Bayan Eczacı “Buraya yeni geldiniz galiba. Ama alışırsınız yakında" diyor “ Çok mu satılıyor” diye sorduğumda Eczacı "Termik Santralden ötürü en fazla üst solunum yolları, astım, bronşit ilaçları burada satılıyor” diyor.

Köyün Erkeklerinin Kanserden Öldüğü Köy Hacıbayram
Termik Santralin hemen yanında bulunan  rüzgar estiğinde duman ve küllerden en fazla etkilenen Hacıbayram Köyüne doğru yöneliyorum. Köy Muhtarı Servet Kesik’e sorularımı yöneltince irkiliyor. Gazeteci olduğumu söyleyince de çekiniyor ve şöyle konuşuyor.” Anlatılanlarda abartı var biraz. Bakın bende buradan TKE’den emekliyim. Nedendir bilinmez ama buradaki erkekler kanserden ölüyor, Kadınlar ise doğal ölümlerle ölüyor. Santralin bize zararı var ama, faydası da olmuyor değil. Köylülerin önemli bir bölümü burada çalışıyor “ diyor. Hacıbayramlar Köyü eski Muhtarı Ahmet Tavas ise farklı düşünüyor.Sanırım seçimleri de Termik Santral karşıtı olduğundan kaybetmiş. Eski Muhtar Ahmet Tavas, Muhtarlık görevinin son gününe kadar köyde kanserden ölenlerin listesini tutmuş. Ölümlerin yüzde 90'ının kanserden olduğunu söylüyor. Yatağan Termik Santrali'nde çalışan ancak isminin yazılmasından çekinen M.A.ise işçilerin genelinde kanser ve solunum yolu hastalıkları görüldüğünü belirtiyor ve ekliyor. “Bizler buradan emekli çıkamıcaz. Çıkarsak da gari tabutla…“

Yatağan Nerden Nereye Geldi ? 
Kömür Yakıtlı Termik Santralden önce Yatağan, Bodrum’un en şirin ve en bereketli topraklarının olduğu bir ilçeymiş. Zeytin ve Tütün tarlaları  yörede yaşayanları yıllarca kalkındırmış. Dönemin en lüks araçları, Bodum ve Marmaris’den önce Yatağan ilçesinde boy gösterirmiş. Kömür Yakıtlı Termik Santralden sonra ise, kül ve toz bulutları içersinde göç başlamış. Kalanlar da  başta kanser olmak üzere hastalıklarla boğuşmuş. Çünkü İlçedeki Yatağan Termik Santrali Yatağan halkı için önemli bir kanser kaynağı.. Eski ve verimsiz yöntemlerle üretim yapmaya devam eden santral nedeniyle çocukların yüzde 95'inin kanındaki kurşun oranı yapılan araştırmalar sonucunda normalin üzerinde olduğu tespit edilmiş. Yatağan Termik Santralinin yaydığı hastalıklar ve kül ve dumanlardan ötürü hava yüzünden birçok insan bölgeyi terk ettiği gibi, Yatağan kent merkezi nüfusu azalmış ve bugün 18 bine kadar düşmüş.Yatağan nüfusu günümüzde fakir ve yaşam standartların altında yaşam mücadelesi veren ailelerden oluşurken, diğer ilçeler ise hızla gelişme kaydetmiş ve modern yaşam biçimine yönelmiş….

Yatağanlı Köylülülerin Ürünleri  Dışlanıyor..
25 yıl öncesinin tarım deposu olan, balı, tütünü ve zeytini ile tanınan Yatağan’da tarımın dışında hayvancılık da sona ermiş.Çünkü, yapılan araştırmalarda sadece insanlarda değil, hayvanlarda da hastalıklar baş göstermiş.Yatağan’ın köylerinde sayısı az da olsa üretim yapan köylüler, Her Cumartesi günü ilçe merkezinde tezgah kurup satış yapmaya çalışıyorlar. Ancak,Yatağan köylülerinin bir başka yerde satış yapmasının pek olanaklı olmadığını anlatan  Yatağan köylüsü Şalih Sencan “ Ürünlerimize  sanki ateş değdi. Ürünlerimizi, Pazara götürüyoruz, Yatağan'dan geldiğimizi öğrendiklerinden bizden bir şeyler almıyorlar. Yatağanın adı çıkmış bir kere, başka bir yere gittiğimizde bizi başka bir köşeye topluyorlar” diyor.

Yatağan da Bir YAÇEP Var…
Yalova’da olduğu gibi Yatağan’da da bir YAÇEP var. Yatağan Çevre Platformu Kurucusu da bir Avukat. Adı Nuray Şahbudak, kardeşinin kanserden ölmesi nedeniyle zamanının büyük bir bölümünü çevre sorunlarına ayıran Şahbudak, Yatağan’da çevre mücadelesi ile öne çıkanlardan biri. Şahbudak, "Yaşadığımız tek bir gerçek var, biz kanser hastası oluyor ve ölüyoruz" diyor ve ekliyor: "İzmir 9 Eylül Üniversitesi Onkoloji Bölümü'ne gittiğimizde Yatağan'dan mı geliyorsunuz? diye soruyorlar”

Çevre Halkının Korkulu Rüyası Kül Dağları
Santralın çevre ve insana verdiği zararın önlenmesini isteyen yatağanlılar sadece bacalardan çıkan dumanın değil, kömür ve kül tozlarının da uçuşarak cevre ve insanlara zarar verdiğini belirtiyor. Çünkü, Yatağan Termik Santrali’nden çıkan küller ve atıklar santralın birkaç kilometre uzağındaki kül dağına bırakılıyor. Kilometrelerce büyüklükte bir alana bırakılan tonlarca atık maddenin oluşturduğu kül dağlarının üstüne zaman zaman toprak dökülüp buraya çeşitli fidan ve özellikle Akasya ağaçları ekilerek çirkin görüntü ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Üzeri toprakla örtülen atıkların sızarak yeraltı suyuna karışacağını belirten Yatağanlılara göre su da giderek zehirleniyor. Kül dağları yağmur suyu ile karışınca beton yığını haline geliyor ve toprakla bütünleşiyor. Yatağan'da geçirdiğim ilk günden itibaren de çeşmeden su içmemem konusunda da uyarılar alıyordum. Bir süre sonra da Yatağan ilçesinin Vergi rekortmenin pet şişe su satan Ana Bayısi Mehmet Yaslan olduğunu öğreniyorum. Çünkü Yatağan da en fazla tüketilen  pet şişe suyu...   

Santralla ilgili en çok eleştiri konusu olan konulardan birisi de  kül dağları. Santralda günde ortalama 18 bin ton kömür yakılıyor. Bu kömürden çıkan günlük yaklaşık 700 ton kül ise kül barajına atılıyor. Son zamanlarda, külün betonlaşma etkisi nedeniyle DSİ, barajlarda kullanmak üzere küllerden alıyor. Muğla Üniversitesi Fen Fak. Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Balcı konuya ilişkin yaptığı açıklamada ise, Yatağan Termik Santrali'nin bulunduğu alandaki kül dağlarının son derece tehlikeli olduğunu belirterek  “Yatağan'da yağmur sularıyla yıkanan küllerin içinde bulunan toksik maddeler yıllardır yeraltı sularına karışıyor. Küllerin içinde radyoaktif madde ve ağır metallar bulunuyor. Suyla karışınca potansiyel tehlike oluşturuyor. Bu sular sulama ve içme suyu olarak kullanılıyor” diyor.

Yatağan’dan Ayrılırken…
Yatağan ilçesinin gözden çıkartıldığını düşünen Yatağanlılar, şimdi ilçelerinde kurulması düşünülen ikinci bir Termik Santrale karşı karşıyalar.  Kömürlü Termik Santralden dersler çıkardıklarını belirten Yatağanlılar, artık bölgelerinde kömürle çalışan değil, Rüzgar Enerjisi Santrali istiyorlar ve ekliyorlar. “Yatağan Kömürü kadar rüzgârıyla da zengin. Artık burada zehir solumak istemiyoruz. İkinci bir santrali yaptırmayız Vazgeçsinler. Bu defa olmaz” Yatağandan ayrılmak üzere vedalaşırken Muğlalı Fitnat teyzenin sözleri kulaklarımı tırmalıyordu. Fitnat Teyze beni şu sözlerle Yalova’ya  uğurluyordu:

” Beni bak, gasteci, git gitcen yere gari. Yatağan duman oldu, Yalova duman olmasın gari..”

 

Not: Romanya ve Kosova Priştine’deki Kömür Yakıtlı Termik Santral (kirlilik yarattığı gerekçesiyle Hükümet tarafından 2017 yılında kapatılmasına karar verilen ) İzlenimlerimi Önümüzdeki Haftalarda ele alacağım

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!