Değişen Yalova Sokakları...
Samimiyetin, sahiciliğin, kardeşçe duygular ve barış içinde yaşadığımız yılların kaybolduğu yıllardayız artık. Gülmenin, yüksek sesle kahkaha atmanın unutulduğu, asık suratlı insanların sokaklarımıızda ellerinde adeta birer dinamit lokumuyla dolaşıp kime nerede patlayacağı belli olmayan günleri yaşıyoruz. Şimdi, görgüsüzlüğün kanıksandığı ve yalanın en önde koştuğu bu sefil bir yolculukta hep beraber yol alıyoruz Yalova sokaklarında...
Kurban bayramı ve sonrasında saatlerce Yalova sokaklarını dolaştım, eski dostlarımla bayramlaşmak ve hatır sormak için. Kimseyi bulamadan döndüm evime. Oysa, sokaklar kalabalık ama sanki insan yok. Sokaklarda suratı asık, öfkeli ve gülmeyi unutan yüzlerce, binlerce insanla karşılaşıyorum. Sanki doğduğum yaşadığım bu kent çoktan gülmeyi unutmuş...
Yalova sokaklarında dolaşırken, birbirine giderek yabancılaşan, hissizleşen, ürkekleşen bir kalabalık topluluk haline geldiğimizi görüyorum. Çünkü, birer birer yitirdik hayat alanlarımızı, rollerimizi, kimliklerimizi hatta kişiliklerimizi. Artık bizlerin komşuları da değişti. Bakkal Hüseyin, Manav Mustafa, Terzi Fatma ablamız yok artık. Afganlı çobanımız.,Suriyeli moto kuryemiz, Pakistanlı demircimiz, Iraklı berberimiz var...
Birde linç bakışlı insanlarla karşılaşıyorum sokaklarda. Sanki hepsinin elinde birer dinamit lokumu var. Üstelik fitili ateşlenmiş ve kime ne zaman nerede patlayacağı belli olmayan. Kaldırımlarda yürürken çekinerek onlara temas etmeden yüzyüze gelmeden yürümeye çalışıyorum. Çünkü linç bakışlı insanların nerede ne zaman patlayacağı belli değil...
Ve az ilerde bir ATM’nin önünde, 3 bin liralık bayram ikramiyesini çekmek üzere kuyruğa girmiş bir emekli, sırasını alarak öne geçtiği gerekçesiyle kendisi gibi emekli olan birine ağır hakaretler ederek kavga ediyor, tepki gösteriyor. Kendisini bu duruma düşürenlere suskun ve sessiz kalanlar öfkelerini yine kendisi gibi olanlardan çıkartıyor. Öfke ve şiddet Yalova’nın tüm caddelerinde hakim olmuş. Kavga etmek için sadece küçük bir bahane arayanlar aramızda dolaşıyorlar. Öfkesini bizlere kusmak için...
Samimiyetin, sahiciliğin, kardeşçe duygular ve barış içinde yaşadığımız yılların kaybolduğu yıllardayız artık. Gülmenin, yüksek sesle kahkaha atmanın unutulduğu, asık suratlı insanların sokaklarımıızda ellerinde adeta birer dinamit lokumuyla dolaşıp kime nerede patlayacağı belli olmayan günleri yaşıyoruz. Şimdi, görgüsüzlüğün kanıksandığı ve yalanın en önde koştuğu bu sefil bir yolculukta hep beraber yol alıyoruz Yalova sokaklarında...
Ancak en enterasan olanı ise böylesi olumsuz bir ortamda, bu ekonomik koşullar altında yaşamayı tercih edenlerin oranı, bu olumsuzluğa karşı çıkanlardan çok daha fazla olmasıdır...
0 Yorum