Değişen Yalova ve Yalovalılık...

Yalova’yı diğer sahil kentlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri toplam 120 Km uzunluğunda sahili olmasıdır. Yalova’nın 5 ilçesi de denizle buluşmaktadır. Altınova’dan Armutlu ilçesine kadar tüm ilçelerimiz denizi görmektedir. Yalova’nın ortası diyebileceğimiz Termal ilçesi de, Termal’e bağlı Akköy’le denizle kucaklaşmaktadır. Türkiye’nin en uzun sahil kentlerinden biri olan Yalova, turizmden hak ettiği değeri ne yazık ki alamadığı gibi, elimizde kalan sahillerde dolgu çalışmalarıyla birlikte giderek elimizden alınıyor. Yapılan son araştırmalara göre, nufus yoğunluğunun giderek arttığı Yalova’da yaşayanların büyük bir bölümü de yüzme bilmediği gibi, önemli bir kısmının da denize hiç girmediği ortaya çıkmıştır. Yalova’da son yıllarda denizde boğulma olaylarının artış göstermesinin önemli bir gerekçesi de yüzme bilmeyen nüfusun çoğunlukta kalmasıdır...

Yaşanan Göçler ve Yalova...
Son yıllarda Yalova’ya kalifiye olmayan niteliksiz göçlerle birlikte, kentin sosyal dokusu da giderek dibe vurdu. Önce okuryazar oranı düşerken, işsizlik giderek yükseldi. 2021 TÜİK verilerine göre; Yalova’ya yapılan göçlerle birlikte, Yalova’nın yıllık nüfus artış hızı giderek yükselmiş ve nüfus yoğunluğu km²’ye 325 kişiye yükselmiştir. İşte bu yoğunluk, km²’ye 109 kişi olan Türkiye ortalamasının 3 katına denk gelmektedir. Öyleki; son yaşanan göçlerle birlikte Yalova’nın orta yerlerinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte “Afgan işçi Pazarı “ “ Suriye İşçi Pazarı “ gibi değişik gruplar halinde bekleyerek kendilerine iş arayan insan sayısı giderek artıyor.

Değişen Kimlik...
İç göç açısından da hayli yol alan Yalova’da değişik kültürde insanların varlığını sürdürmeleri sonrasında, Yalova’nın kendi kimliğinden de giderek uzaklaştığı görülmekte. Yalova’ya yaşamaya gelmesine rağmen, kentli olmamakta direnen insanların oluştuğu Yalova, giderek çağdaş yapıdan uzaklaşmıştır. Yalova’ya göçen insanların, kentin kurallarını sindirip kabullenmesi yerine, kendi kurallarını Yalova’da tesis ederek bir getto oluşturmak istediği açıkça görülüyor. Tüm bunların yanı sıra anlaşılmaz bir nedenle, bazıları yaşadıkları bu kente karşı öfke kusmaya da devam etmekte, kent mobilyaları başta olmak üzere doğal yaşamda giderek yara almaktadır...

Değişen Yalovalılık
Yalova’da insanlar, aynı kentte yaşamalarına ve kentin kaderini ortak paylaşmalarına rağmen, kendilerini o kentle özdeşleştiren bir kimlik taşıma gereği duymamaktadırlar. Kendisini o kente ait hissetmemesinin sonucu olarak yaşadığı Yalova’ya karşı bir sorumluluk duygusuda oluşmamaktadır. Bu olumsuzluğun sonucunda da Yalova’nın sahipsiz bir kent olduğu ortaya çıkmaktadır. Hal böyle olunca da; Yalova’yı, yalnızca çıkar sağlanacak bir nesne olarak gören bu çevrelerin, bu kente karşı hassas olmaları da zaten beklenemez. Yalova’ya karşı öfke hislerine sahip bu kişilerin kenti sahiplemesi de bu nedenle mümkün değildir...

Yalova ve Kent Bilinci...
Yalova’nın yaşamsal sorunlarından biride; Kentlilik Kültürü ve Kent bilincidir. Köşe yazılarımda defalarce dile getirdiğim gibi; Kentlilik bilinci kavramı ile burada vurgu yapmak istediğim konu, Yalova’da yaşayanların kentle bütünleşmemesi, kendini bu kente ait hissetmemesi ve dolayısıyla bu kente karşı sorumluluk duygusu taşımamasıdır. Bir başka ifade ile kentlilik bilinci, kentte yaşayanların var olan değişik kimliklerinin yanı sıra bir de içinde yaşadıkları şehirle özdeşleşebilen bir kimliğe sahip olmalarıdır. Daha açık bir ifade ile, Yalova’da yaşayanların aslen ait oldukları memleket kimliklerinin yanında kendilerini Yalovalı olarak da tanımlamasıdır. Ne yazikki, Yalova’da bir kent bilinci, yaşadığı kente ait olmak duygusu henüz yerleşmemiştir. Aksine, yaşam tarzıyla, sosyal yaşamıyla göç ettikleri yerlerin kültürünü yaşatmak gibi bir çabanın içine olduğu görülüyor.

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!