Demir Kafeslerde Yaşamak

Bir insanın kendini en fazla güvende hissettiği yer neresidir ? diye sorsam şüphesiz hemen “evimizdir” diye yanıt vereceksiniz. Evet, bu düne kadar doğru bir yanıttı. Peki bugünlerde kendinizi evinizde güvende hissediyor musunuz? Ekonomik krizle birlikte yoksulluğun ve yoksunluğun giderek arttığı günümüzde ne yazikki evlerimizde artık güvende olmadığımızı görüyoruz. Hırsızlık olaylarının giderek artmasından çekinenler, evlerini demir parmaklıklarla çevirmeye başladılar.

Bugün şöyle bir çıkın Yalova’nın sokaklarına, mahallelerine bir göz atın. Evlerin zemin katından başlayıp bir üst kata kadar, balkonlarımızın ve pencerelerimizin demir parmaklıklarla kapatılmış olduğunu göreceksiniz. Alınan tüm önlemlerde yetersiz kalınca evlerimizin pencerelerine, balkonlarına demir parmaklıklar örerek, iş yerlerimizin vitrinlerine, kapılarına da kepenkler yaptırarak yaşamaya başladık. Adeta demir bir kafeste yaşıyor gibiyiz. Şimdi çok katlı binalarımızın, balkonlarında ve  pencerelerine bile demir korkuluklar astık korkumuzdan...

Üstelik, bir yangın yada sel durumunda pencereden ya da balkondan kaçış imkânını ortadan kaldırarak can güvenliğini tehlikeye atsa da demir korkuluklarla birlikte yaşıyoruz artık. Üstelik, zemin kata demir korkulular yapılmaya başlanıncabu defa da üst kattakilerin durumu değişmektedir. Alt kata yapılan demir korkuluk hırsızlar için üst kata yapılmış bir merdiven görevini görebildiği için ikinci ve hatta ücüncü kattakiler bile demir parmaklıklar yaptırmaya başlıyorlar..

Evet demir parmaklıklar arkasında yaşıyoruz. Şöyle bir çevrenize bir bakın bugün. Evlerin alt katlarında bulunan evlerin pencerelerinde demir korkuluksuz pencere görebilecek misiniz? Yalova sokaklarında dolaşın, caddelerine bir göz atın bu sabah, kepenksiz işyerlerini de göremeyeceksiniz. Adeta demir bir kafeslerde yaşıyor gibiyiz…

Çünkü geceleri korku içersinde yataklarımıza yatıp, sabahları ise sokaklarda şiddete tanık oluyoruz. Bu tür olaylara artık Yalova’daki ne Emniyet görevlileri nede mahkemedeki dosyalara bakmakla hakimler, savcılar yetersiz kalmış durumda. Ve sanki insanlar ellerinde fitili ateşlenmiş birer dinamit lokumuyla dolaşıyor sanki Yalova sokaklarında...

Üretmeden kazanmanın büyük bir değer olarak kabul gördüğü, topluma da bunun TV ekranlarından mafya dizilerinin çeşitli sahnelerle gösterilerek bir yaşam tercihi olarak sunulması toplumun suça özendirilmesine yol açmıştır. Suçlardaki bu patlamanın en önemli ve birincil nedeni yoğun göçle birlikte gelen işsizlik ve yoksulluktur. Elbette eğitim, aile yapıları, yaşam koşulları suç oranını artmasına önemli bir neden sayılabilir....

Evet demir parmaklıklar arkasında yaşıyoruz...
Uyumaktan, düşünmekten, sorgulamaktan, yazmaktan, konuşmaktan korkuyoruz.
Çünkü demir parmaklıklar sadece evlerimizin penrcelererinde, balkonlarında değil..
Beyinlerimizde artık....

Oysa geçmiş de…
Çiçekleri koklardık burum buram balkonlarımızdan…
Pencerelerimizde ise demir korkuluklar değil…
Menekşeler, zambaklar , sarmaşıklar kaplardı odalarımızın pencerelerini…
Şimdi evlerimizin pencerelerimize demirler ördük.
Demir kafeslerde yaşıyoruz sanki...

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!