Filistin'e Giden Yalovalı...

Ferdi Karaduman, 78 kuşağının Yalova’daki en hızlı ve en cesur devrimcilerinden biriydi. Hepimizin en hızlısıydı. Girişimci ve paylaşımcıydı.  Daha 20 yaşına gelmeden defalarca gözaltına alındı, tutuklandı. 12 Eylül öncesinde sıkıyönetim mahkemelerinde, 12 Eylül sonrasında ise darbe yönetiminin mahkemelerinde sorgulandı, yargılandı. 1978 yılında, 18 yaşlarında lokanta açtı. Sabahlara kadar çalıştı. Yalova’da Donanma’nın karşısında Onur Cafe’yi açtı. Yani Ferdi, çok genç yaşlarından itibaren mücadele etti ve birçok kez bedel ödedi.

Ferdi’yi 1967 yılında Yalova Müfettiş Hamdi Girgin ilkokulunda tanıdım. Aynı sınıfı ve aynı sırayı aynı acıları, mutluluğu birlikte paylaştık. Bizler; aynı sınıfın insanlarıydık artık. 14 Mart 2024’te Yalova’da toprağa verilirken 57 yıllık dostluğumuzda son buluyordu. Ferdi’yle o kadar çok şey paylaşmıştık ki; aynı sınıfta okuduk. Aynı cezaevinde, aynı koğuşlarda yattık. Aynı sokakların duvarlarına yazılar yazdık. Sonrasında ise aynı dergide birlikte yazmaya başladık ve 2000 yılında Yalova Gazeteciler Derneğini kurduk...

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde, defalarca gözaltına alındı ve tutuklandı. Yalova Belediyesi çalışanlarından ve Yalova Belediye Bandosu kurucularından olan babası Muharrem Karaduman ile benim babam Selimiye kışlasında bizler yatarken onlarda Selimiye kışlası yollarında dost oldular. Sonrasında ise, babalarımız birkaç gün arayla 1994’te hayatlarını kaybettiler. Ferdi, bana başsağlığına gelip evine gittiğinde ise kendi babasının ölüm haberini almıştı.

ferdi karaduman

1985 yılında, Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi'nin ilk başkanı olan Yaser Arafat’ın çağrısı üzerine Dünyanın birçok ülkesinden ve Türkiye’nin bir çok ilinden Filistin’e gidenlerin arasındaydı. Yalova’dan da Ferdi Karaduman ve 5 arkadaşı bu çağrıya uyarak Filistin’e giderek aylarca buralarda kaldı. Yıllar sonra, yapılan bir ihbarla Filistin’e gittiği ortaya çıkınca 1993 yılında gözaltına alındı. Çıkartıldığı mahkemede ise Filistin ve Bekaa vadisine; kaçak yollardan çıktığından “5682 sayılı pasaport kanununa muhalefet “  suçundan ceza aldı. Bir süre sonra da serbest kaldı.

Ferdi Karaduman, Filistin'den döndükten sonra sevgili eşi Nilgün Karaduman’la yolları kesiştikten sonra da dünya görüşünden ve mücadele anlayışından hiç değişmedi. Hep ezilenlerden ve yoksullardan yana tavır aldı. Bir ütopyada olsa dünyanın bir gün değişebileceğini ve insanların barış içinde yaşayabileceğini öngörmüştü. Eşi ile birlikte 1990 yılında Yalova’da “Onur Reklam” ajansını kurdu. Reklam ajansı bünyesinde Yalova’da bir ilki gerçekleştirerek aylık yayınlanan “Koleksiyon” dergisini 25 yıl boyunca kesintisiz  ve her ay düzenli olarak çıkardı. Kolleksiyon dergisini Yalova’nın bir markası haline getirdi.

Yaşamı boyunca, en büyük kazıkları da kendisi gibi dünya görüşü olan siyasetçilerden yedi. Reklam, promosyon ve afiş çalışmalarını üstlendiği sözde siyasetçilerin saldırılarına uğradı. Eşlerimizin de bulunduğu bir yemekli toplantıda saldırıya uğradı. Bu saldırıda, Ferdi'yi korurken merhum Av. Zeki Öcal kalp krizi geçirerek Bursa'ya sevk edildi.  Yaptığı işlerin ve emeklerin karşılığını da alamadı.  Yalova Valisi Yusuf Erbay'ın hayata geçirdiği "Yeşil Mavi Yol" projesini hazırlarken, Yalova'da ilk defa turizm haritasını çıkartarak bunu dönemin Turizm İl Müdürü Cemal Ulusoy'a hediye etti.

17 Ağustos 1999 depreminin ardından örgütlü toplum olmanın önemini kavrayarak, Yalova Gazeteciler Cemiyetini kurulmasına olanak sağladı ve “Kurucu Üye”olarak 2000 yılında,  Merhum Hasan Basri Yalgın, Merhum Kenan Zengin, Merhum Burhan Kazmalı, Feyzullah Aydın ve Mehmet Cantözün ile birlikte açılışını gerçekleştirdik. 2015 yılına kadar Koleksiyon Dergisini çıkarmaya devam ederken, bir yandan da aileden kalma arsalarını değerlendirerek villa ve konut yapmaya başladı.

Artık bütün uğraşısı oğlu Mert’in geleceği idi. Buna endekslenmişti. Yurt dışında oğlu gemi mühendisliğini okuyarak mezun olduktan sonra Ferdi biraz daha mutlu olmuştu. Ferdi varlıklı biri olmasına karşın, yüreği hep yoksul insanların yanında atıyordu. Ama hep, uğruna mücadele ettiği kesimin  " Vatan haini, bölücü " gibi söylemlerle saldırılarına maruz kalmıştı.

Ferdi, çok varlıklı olmasına karşın, hiçbir zaman sınıf atlamadı. Bir burjuva gibi yaşamadı. Umarsızdı. O kadar umarsızdı ki, yakalandığı kolon kanseri hastalığını bile ciddiye almadı. Son nefesine kadar Yalova sokaklarında sıradan bir vatandaş gibi yaşadı. Ferdi; bir gün bana dedi ki; “ Artık vahşi kapitalizmin yarasına merhem olmayacağım. Herkes hak ettiğini yaşamalı. Proletarya artık Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyor. ”  

İşte bu sözlerin ardından Ferdi, koyu bir Cumhurbaşkanı Erdoğan hayranı oldu. Her seçim sonrasında AK Partinin özellikle, yoksul mahallelerde yüksek oranda oy alarak seçimleri kazanmasının ardından da “ İşte halk, Erdoğan'ın yanında. Ben doğru yerdeyim” derdi. Bunu söylerken kendisinin AKP'li olmadığını özellikle Recep Tayyip Erdoğan'cı olduğunu vurgulardı...

Son yıllarda birçok kişi  ‘O’nu AK Partili olarak tanımladı. Doğrudur, Ferdi Karaduman son yıllarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a methiye dizerek geçirdi.  Sonrasında ise; Ferdi Karaduman, bir zamanlar yargılandığı “5682 sayılı pasaport kanuna" ve  proletaryaya inat çıkardığı Schengen vizeli pasaportuyla neredeyse ayda birkaç defa, jeppine atlayıp  yurt dışına çıkıyordu. Ferdi, son nefesini verdiğinde,  uğruna mücadele ettiği, büyük bedeller ödediği  yoksul halk kesimleri ise, başka bir yurtsevere vatan haini, bölücü demek için arayış haline giriyorlardı....

 

1 Yorum

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!