Kentleşmeye Meydan Okuyanlar

Son dönemlerde ayrımcılığın giderek ivme kazanması, kent bilincinin de yok olmasıyla birlikte Yalova ve ilçelerinde “Kent Suçları” da  giderek artış göstermekte. Gerek Yalova, gerekse de ilçelerinde yaşanan olaylarda şehir eşkıyalarının kent mobilyalarına, spor parkındaki spor aletlerine, heykellere, zarar verdiklerini, yaktıklarını, kırdıklarını hatta yol kenarlarında yeni dikilen fidanların hırsla kopartıldığını, çiçeklerin kasıtlı bir şekilde ezildiğini, çöp tenekelerin tekmelenerek parçalandığını, halkın ortak kullanım alanlarında bulunan bankların sökülerek yakıldıklarını görüyoruz. İlgili belediyelerinde bu yöndeki açıklamalarını da yayınlıyoruz. Velhasıl, biz yazmaktan bıktık, onlar yakmaktan bıkmadılar.

Kent Bilinci Olmayınca…

Elbette, Yalova’da kent kültürü bilincinin olmamasının getirdiği sonuçlardır tüm bunlar. Yaşananlar, Yalova’da aidiyet duygusunun gelişmemesi, bireylerin, kente karşı kendini yabancı hissetmesi, Yalova’nın küçük bir kasabayken edindiği kent kültürünü şehir olduktan sonra yitirmesinin sonucudur tüm bunlar. Yalova, bugün gelinen noktada gerek teknik ve sosyal altyapı, gerekse kent kültürü bilinci açısından yetersiz ve kozmopolit bir yapı olarak karşımızda durmaktadır.

Yalova İl Oldu Ama Kent Olamadı…

Son yıllarda gördüklerim, çevre ve kent bilincinden yoksun insanların yaptıkları şeyler değildi bunlar. Yapılan açıkça, Yalova’ya, Yalova insanına ihanet etmek, kent ‘e ve kentleşmeye meydan okumaktır. Tüm bunlar bir asayiş sorunu olarak tanımlansa da, gerçek sorun asayiş değil, Yalova’da kentlilik bilincinin dibe vurmasıdır. Yalova’da göze çarpan bir başka konu ise, evlerinin önünde çöp konteynırı yada çöp kutusu olmasına karşın, halen çöpleri içine atmak yerine sokağa bırakılmasıdır. Daha da vahimi, çöplerin poşetler halinde evlerin balkonlarından aşağıya atılmasıdır.Elbet tüm mesele, kentlilik bilincinin Yalova’da önem verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Israrla vurgu yapıyorum ki, bir şehrin gerçek sahibi o şehirde yaşayan, kentle bütünleşen ve kendisini kente ait hisseden kişidir.

Yalova’da Yaşayıp, Yalova İle Bütünleşmemek…

Kentlilik bilinci kavramı ile ifade edilmek istenen de, kentte yaşayanların kentle bütünleşmesi, kendini bu kente ait hissetmesi ve dolayısıyla kente karşı sorumluluk duygusu taşımasıdır. Daha açık bir ifadeyle, İnsanların doğdukları, doydukları kentler vardır. Yaşadığınız kent doğduğunuz kent olmayabilir. O kentte yaşıyorsanız o kentle bütünleşmelisiniz. Yaşadığınız kentle bütünleşmek Kentli olmak demektir.  İnsanların kendilerini yaşadıkları kentle özdeşleştirmemesi, kendisini o kente ait hissetmemesinin sonucu olarak kente karşı bir sorumluluk duygusu da oluşmamaktadır.

Yalova’yı Çıkar Sağlanacak Bir Yer Olarak Görenler...

Kentlilerin kentine sahip çıkabilmeleri için kenti algılamalarının doğru olması gerekmektedir. Yalova’yı “Yalnızca kendisinden çıkar sağlanacak bir nesne olarak görenlerin” Yalova’ya karşı hassas olmaları da elbet beklenemez. Yalova, Kent olduktan buyana; bu Kenti yönetenler Kente gelenlere 'Kentlilik Bilinci' aşılamak yerine, oy kaygısıyla onların her isteğini yerine getirerek, kent bilincinin dibe vurmasına zemin hazırladılar. İşte artık, bu anlayıştan kurtulmanın ve korunmanın yolu da, kenti tanımak, kentle bütünleşmek ve kentli kimliğini kazanmaktan geçer…

Kent Bilinci Geliştirilmelidir…

Yalova, 25 yıl önce il olmasına rağmen, halen Kentlilik ve Kent bilincine ilişkin hiçbir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır. Özellikle kent bilincine ilişkin eğitim bugüne kadar verilmemiştir. Göç’ün yoğun olarak yaşandığı bir yerleşim yeri olan Yalova’da, başta kent dokusundan sorumlu olan Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Örgütleri, bu konuyu umursamadıkları için Yalova, bu gün Kent Bilincinden mahrum bırakılmıştır. Oysa; Kent Bilinci, Yalova için vazgeçilmez bir çalışma alanı olmalıdır.

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!