Koçal’ın Demokratlık Barometresi
yalova
Yalova gündemini son birkaç günden buyana Hükümet Konağının önüne dikilecek Boyacı çocuk ve Yalova Kaymakamı heykelini tartışıyor. Son tartışmalara Yalova Valisi Civelek ve Belediye Başkanı Koçal’da katıldı. Koçal son açıklamasında Yalova Kaymakamı ve Boyacı Heykeline karşı olanları ”Demokratlılık Barometresi”düşük olarak yorumlamış. Üstüne üstlük lümpen bir boyacının Kaymakam’a sövdüğü sözlerininin Atatürk’ü yücelttiğini belirterek “Ben bu hikayeyi şöyle okuyorum: Atamız bizim için o kadar önemli ki; Kaymakam da olsan Atamız varken kimse seni takmaz.” diyerek yaşandığı iddia edilen olayın Atatürk döneminde geçtiğini de böylece vurgulamış. Peki Sayın Koçal, Atatürk dönemindeki Yalova Kaymakamlarının Atatürk’ün en yakınındaki silah arkadaşları olduğunu, Cumhuriyetin Kurucusu olduğunu ve hatta dedesi Rasim Koçal’a İstiklal Madalyası verdiğini nasıl bilemez?
Heykel’le Kaymakam Değil, Lumpen Bir Boyacı Öne Çıkartılıyor…
Kıoçal, Bir başka ifadeyle bu hakarete maruz kalan ve Atatürk döneminde görev yapan 3 Kaymakamdan birini işaret ediyor. Bu Kaymakamlardan Birincisi, Dedesi Rasim Koçal’a, İstiklal Madalyası verilmesini sağlayan ve Rasim Koçal’ın Komutanı olan Bağımsız Yalova Bölüğü Kurucusu Kaymakam Demir Bey’dir. İkincisi CHP Kurucusu ve Atatürk’ün Müsteşarı ve aynı zamanda Yürüyen Köşk’ü yaptıran Yalova Kaymakamı Şefik Soyer’dir. Üçüncüsü de Atatürk’ün ölümüne kadar Yalova Kaymakamı görevinde bulunan Atatürk’ün damadı ve Atatürk’ün aynı zamanda muhafızı olan Hüsnü Erkin’dir. Şimdi Sayın Belediye Başkanımız Yakup Koçal’a son kez sormak istiyorum. Genç Cumhuriyetin Genç Kaymakamlarına lümpen bir boyacının ağzıyla bu Kaymakamlarımıza hakaret edilmesine siz nasıl göz yumacaksınız.?
Cumhuriyet Öncesinin Yalova Kaymakamı Demir Bey (Hulusi Gökdemir)
Atatürk’ün ölümüne kadar Yalova’da Kaymakamlık yapmış 3 kişi bulunuyor demiştim Bunlardan Birincisi Kaymakam Demir beydir. Demir Bey, kod adıdır; Asıl adı Hulusi Gökdemir'dir. Milli mücadele döneminde 1921 yılı Ocak ayı içinde, TBMM tarafından Yalova’ya, Kuva-yı Milliye Komutanı olarak atandı. 15 Temmuz 1921’de Bağımsız Yalova Bölüğünü kurdu. Yalova’nın birkaç köyü hariç tüm bölge işgal altındaydı. Bu yüzden Demir Hulusi Bey, Kabaklı köyünü Ankara’dan aldığı talimatla ilçe merkezi yaptı. Milli Mücadele döneminde Kaymakam olarak atandı. Burhaniye Müfrezesi Milis Komutanlarından Rasim Koçal’nda Komutanlığını yaparak Kocaeli Grup Komutanlığının emrinde Milli Mücadelesini sürdürdü. Demir Bey, Yalova Kaymakamlığı’nı kurtuluştan sonra bıraktı. Bir süre Taşköprü’de yaşadı ve Cumhuriyetin kurulmasından kısa bir süre sonra İstanbul’a taşındı. (Bkz. Ahmet Akyol) İşte Rivayete göre, hakarete maruz kalan Kaymakamlardan birisi de budur.
Cumhuriyet’in İlk Yalova Kaymakamı Şefik Soyer
Atatürk’ün 1929 Yılında Yalova’ya gelmesiyle birlikte Yalova’nın kaderi de değişmiştir. İstanbul’a ulaşımın deniz yoluyla sağlanması ve Yalova’nın gelişmesi için Atatürk,çıkardığı yasayla Karamürsel İlçesine bağlı Yalova’yı, 9 Aralık 1929 tarihinde 1533 sayılı yasa ile İlçe yaparak İstanbul’a bağlamış ve Yalova’ya ilk Kaymakam olarak da kendi müsteşarı olan Şefik Soyer’i (01.12.1929/3716) sayılı yazıyla atamıştır. Şefik Soyer, ilk olarak silah arkadaşı Atatürk’ün Yalova’da rahat etmesi için şimdiki Yürüyen Köşk’ün yapılmasını sağlamıştır. Atatürk’ün en yakın arkadaşını Yalova’ya Kaymakam olarak ataması, Yalova’nın yazlık başkent olarak tanınmasında ve gelişmesinde Atatürk’ün Yalova’ya verdiği önemde ortaya çıkmaktadır. Atatürk, daha sonra Şefik Soyer’i Niğde Milletvekili yaparak çalışmaların karşılığını vermiş, Şefik Soyer, son olarak 1948 yılında İzmir Valisi olarak görev yapmıştır. İşte Rivayete göre, hakarete maruz kalan Kaymakamlardan birisi de budur.
Cumhuriyet’in ikinci Yalova Kaymakamı Atatürk’ün Damadı Hüsnü Erkin
Yalova’nın üçüncü Kaymakamı Atatürk’ün manevi Kızı Rukiye Erkin ile evlenen Atatürk’ün muhafızı Jandarma Yüzbaşısı Hüsnü Erkin’dir. Yalova’da en uzun süreyle görev yapan Kaymakamlardan birisidir. Atatürk’ün en fazla güvendiği kişilerden birisidir. Manevi kızı Rukiye’yi 1930 Yılında Dolmabahçe sarayında evlendirmiştir. Düğününe de Manevi çocuklarını davet etmiştir. Davette, ayrıca Manevi evladı Yalovalı Çoban Mustafa’da yer almıştır. Atatürk, daha sonra da “Benim Kentim” dediği Yalova’ya damadı Hüsnü Erkin’i Kaymakam olarak atamıştır. Erkin, Yalova’yı imar eden çağdaş bir yerleşim yeri haline getiren Kaymakamlardan birisidir. Daha sonraki yıllarda Yalova Belediyesi Yalova’ya yaptığı katkılardan ötürü Yalova Merkezde Kaymakam Erkin Sokak adını vererek Kaymakam Hüsnü Erkin’in unutulmaz yapmıştır. Geçmişteki Belediye Başkanlarımız, Kaymakam Hüsnü Erkin’i ödüllendirirken, şimdi ise bu heykelle cezalandırmak istenmektedirler. İşte Rivayete göre, hakarete maruz kalan Kaymakamlardan birisi de budur.
Bu Üç Kaymakamdan Hangisi Böyle Bir Hakareti Hak Ediyor...
Şimdi yapılacak olan Boyacı ve Kaymakam heykelinin muhatapları olan 3 değerli Kaymakamımızı burada kısaca anlattık. İlk kaymakam Demir bey, Yalova’nın kurtuluşuna imza atmıştır.İkinci Kaymakam, CHP Kurucusu ve Atatürk’ün müsteşarı Şefik Soyer, Yalova’’nın geleceğini planlamıştır. Ücüncü Kaymakam, Atatürk’ün Damadı Yüzbaşı Hüsnü Erkin ise Yalova’yı imar etmiştir. Bizler, bu isimleri bilmemize rağmen İçişleri Bakanlığından temin ettik. Sadece 1938 yılına kadar değil, 1995 yılına kadar görev yapan tüm Kaymakamların listesini göndermişler. Ancak görülüyor ki, iddia edilen “Kim Takar Yalova Kaymakamı” lafı 1938 yılına kadar Yalova’da Kaymakamlık yapan bu kişilere yönelik söylenmiştir. Üç kişinin de ortak yanı Atatürk ile yakın arkadaş ve hatta akraba olmasıdır. Demek ki, günümüzde olduğu gibi geçmişte de Atatürk'e dil uzatmaya cesaret edemeyenler yakınlarını yıpratarak, Cumhuriyet karşıtlığını gösteriyorlarmış…
Gazetecinin Görevi Gönderilen Bülteni Yazmak Değil, Tarihe Tanıklık Etmektir…
Son birkaç günden buyana bu konuyu gündeme getirdiğimizden dolayı hedef haline geldiğimizi görüyoruz. Daha önce de yazdım. Yalova Kaymakamı deyişi, yaşanmış bir olay değil, bir tiyatro ve şehir efsanesidir. Kent Müzesinin önüne dikilecek Kaymakam Heykeli olumlu karşılanabilir. Buna kimsede itiraz etmez. Ancak, bu heykelin yanına boyacı çocuğunun küfür ederken koyulan heykel’i, hakaretten başka hiç bir şey değildir. Kaldı ki Yalova’nın yaşayan en eski Gazetecisi 1965’li yıllarda TRT’ Muhabirliğini yapan Emekli Öğretmen Faruk Tezcan’dır 1960’lı yıllardan buyana Yalova’nın tüm Kaymakamlarıyla görev yapmıştır. Faruk Tezcan, 45 yıl, ben ise 30 yıldır gazetecilik yapıyorum. Bu süreler içersinde görüştüğümüz tüm Kaymakamlarla bu deyişi doğrultamadık..
Sonuç olarak, Günü birlik turisti çekmek ve hatıra fotoğrafı çekmek isteyenler, Yalova’ya gelecekse bu boyacı çocuğun ve Kaymakam heykeliyle değil, Atatürk’ün Yürüyen Köşküyle olmalıdır. Çünkü, Yalova’nın tek markası vardır. O da; Büyük Önder Atatürk’tür. Geçmiş dönemlerde Yürüyen Köşk açıldıktan sonra buraya yapılan ziyaretçi sayılarına bakıldığında zaten bu gerçek görülecektir. O nedenle; Keşke Yalova Kaymakamı Heykeli dikilmesi istendiğinde Kent Müzesi toplantısında söylediklerimiz, yazdıklarımız dikkate alınsaydı. En azından sayısını bilmediğimiz kadar çok olan Sayın Başkan Koçal’ın Danışmanları, 1938 Yılına kadar görev yapan Kaymakamların ismini öğrenmiş olsaydı ve Başkanı doğru bilgilendirmiş olsaydı. Koçal o zaman bu oyuna da gelmez, Yalova, en azından bu kararla kendi ayağına kurşun sıkmazdı…
0 Yorum