Oysa Biz Hep Aynı Türküleri Söylerdik
Oysa Biz Hep Aynı Türküleri Söylerdik
Oysa Biz Hep Aynı Türküleri Söylerdik
22 Ekim 2014 Çarşamba 00:35:14
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 91 yılına girerken,91 yıl önce temeli atılan, çağdaşlaşma, aydınlanma, ilerleme yolunda, o dönemler ortaya çıkan ve Ortaçağ karanlığını savunanlar, Cumhuriyet ve Anadolu’nun ilerlemesini engellemek için yoğun uğraşlar vermişlerdi.
91 yıl sonra ise gerici ve bölücü güçlerin günümüzde yine aynı amaçla el ele verdiklerini görüyoruz. Her fırsatta Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı politikalarına hız verenler, sokaklarda gövde gösterisi yaparak adeta güç gösterilerinde bulunuyorlar.
Dünyanın en haklı ve onurlu mücadelesini başlatan, emperyalizmin tüm saldırılarını püskürten, bir ulusu yeniden yapılandıran Büyük Önder Atatürk, dünyaya kendisini kabul ettirmiş en önemli devrimcilerden birisidir. Ancak, gelin görün ki, her fırsatta Atatürkçü olduğunu öne sürenler, Atatürk`ün bu devrimci yapısını özellikle görmezden gelmektedir.
Son yıllarda yapılan konuşmalarda ve açıklamalarda Atatürk`ten ve ilkelerinden bazı sözde sosyal demokratlar bile şöyle söz ederler: "Atatürk ilke ve İnkilapları…"
Bizim kuşak, okullarda Atatürk`ün İlke ve Devrimleri ile yoğruldu. O nedenle; Büyük önder Atatürk`ü, bizler devrimci olarak beynimize kazıdık. 12 Eylül’ün gençleri ise şimdi okullarda İnkilap okuyor. Atatürk`ü bir inkilapçı olarak tanımlıyor.
Bizim kuşak dedik ya; bizlerin, okullardaki sınıf arkadaşlarımız Kürt, Çerkez, Arnavut, Gürcüydü. Ancak biz onların o yıllarda etnik yapısını ne merak ederdik ne de sorgulardık. Hep beraber oynar, hatta aynı kaptan yemek yer, aynı türküleri söylerdik.
Bizler O yıllarda, okulda, bir ailenin fertleri gibiydik. Birimiz hasta olsa, diğerimiz üzülür, şifa arardık. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlarken, Okulda İstiklal Marşını hep birlikte aynı heyecan ve coşkuyla okurduk. Her birimizin Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi, diğerinden asla fazla değildi.
Okula giderken babamızdan aldığımız delikli 25 kuruşla satın aldığımız Cincibir Gazozunu ve delikli halkamızı Kürt, Çerkez, Arnavut, Boşnak, Gürcü arkadaşlarımızla paylaşırdık.
Çocuktuk, hepimizin eli kesildiğinde akan kanın hep kırmızı olduğunu gördüğümüzde hepimizin kardeş olduğunu düşünür ve birbirimize kardeşçe duygular beslerdik
Hiç kimse, hiç kimseye nereli olduğunu, nerede doğduğunu bile sormazdı.
Çünkü Yalova’da, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Arnavutu ile bizler büyük bir ailenin fertleriydik.
Babalarımız aynı kahveye gider, aynı bakkaldan ekmek alırdı.
Hatta birbirlerinden gelin alır, hep birlikte halaylar, horonlar çekilirdi Yalova çayırlarında.
Günümüzde ise Cumhuriyetin 91. Yılına girerken, Cumhuriyet değerlerinin yıpratıldığı bir dönemde, aynı zamanda toplumsal değerlerimizin de giderek yok olduğunu ve bir bölünme kaygısının yaşandığı bir sürece sokulmak isteniyoruz.
Yıllar önce aynı ekmeği paylaştığımız Kürt arkadaşlarımızla şimdi bizleri birbirimize kırdırmak istiyorlar. Bizim ellerimizden kardeşlik duygularını alıp, sokaklarda nefret tohumlarını serpiştirmek istiyorlar, sokaklarda savaş naraları attırmak istiyorlar...
0 Yorum