Şimdi Yalovalı Olma Zamanıdır
Yalova’da yaşayan herkes, şüphesiz Yalovalıdır
Yalova’da yaşayan herkes, şüphesiz Yalovalıdır.
Ancak Yalovalı olmanın önemli bir göstergesi de yaşadığımız bu toprakların, Tarihi, Kültürel ve Sosyal yapısına sahip çıkabilmektir.
Peki yeterince sahip çıkabiliyormuyuz?
İşte bu sorunun yanıtını bulmadan önce tarih yapraklarını karıştırmakta fayda olacak.
Biliyorsunuz, Yalova’da son günlerde tartışılan konuların en başında TİGEM arazisi geliyor.
Tigem arazisinin atıl durumda kalmasını elbet duyarlı hiçbir insan istemez. TİGEM arazisi Yalova için oldukça önemli bir alandır.
Başka bir ifadeyle Atatürk’ün Yalova’ya kendi parasıyla satın alıp, Yalovalılara birer emaneti ve vasiyetidir. O nedenledir ki, Atatürk bu Çiftliği Millete bağışladığı için buranın adı “Millet Çiftliği” olarak kalmıştır. Bizim çekingemiz TİGEM Çiftliğinin Yalovalıların, milletin iradesi dışında peşkeş çekilerek talan edilmesi endişesi taşımamızdır.
Tigem, Bir Emanettir
Bilmeyenlere, hatırlamayanlara burdan bir kez de biz hatırlatalım!
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1929 yılında Yalova ya gelişinde, TİGEM’i defalarca incelemiş ve nihai kararını yine aynı yıl vererek burasının Türkiye’de ve Yalova’da, özellikle zirai işletme amacıyla kullanılması yönünde vasiyet niteliğinde Yalova’ya miras bırakmıştır. Yalova ve çevresinde özellikle hayvancılık ve meyvecilik yönünden bir potansiyel yaratacağı düşüncesi ile arazileri kendi parasıyla satın almıştır.
1937 yılına kadar Atatürk’ün denetiminde işletilen çiftlik bütün varlıkları ile birlikte 11.06.1937 tarihinde Millete bağışlanılmış ve bu çiftlik o günden bu yana “Millet Çiftliği” olarak anılmaya başlanmıştır.
Atatürk, Cumhuriyet sonrasında, girişimcisi olmayan, özel sektörü yok denebilecek durumda olan ve tarımı orta çağı yaşayan ülkemizde, özel sektör yaratmak ister, tarımı ortaçağdan kurtararak, nüfusu köylü olan ve tarıma dayalı ekonomiye sahip olan halkımızı ilerletmek, refah düzeyini artırmak ister. Bunun için kendisi örnek olmaya karar verir ve tarım alanında bir girişimci olarak ortaya atılır.
Atatürk, Yaptığı yatırımlarla; müteşebbisi, sanayicisi, modern tarımcısı olmayan Türkiye'de; Türklerin de müteşebbis, sanayici olabileceğini göstermiş ve örnek olmuştur. Tarım İşletmeleri, bizzat kendisinin kurması ve geliştirmesine rağmen, bunları hiçbir zaman kendi özel malı olarak görmemiş, gelirlerini kendi geliri içine katmamış ve tam verimli hale getirdikten sonra da milletine armağan etmiştir. Bunların, mirasçılarına geçmesini önlemek için, özel yasa dahi çıkartmıştır.
Atatürk’ün Duyarlılığı
Atatürk, TİGEM gibi diğer çiftlikleri kendi parasıyla satın alıp milletine bağışlamıştır. Atatürk, bu çiftlikleri, diğerleri gibi, kamu bankalarını yada hazineyi hortumlayarak almamıştır. Hint müslümanlarının Kurtuluş Savaşı sırasında kendisine gönderdikleri paranın artan kısmı ile satın almıştır. Bu para doğrudan Mustafa Kemal'e gönderilmiş, Mustafa Kemal'in tasarrufuna havale edilmiş bir paradır. Harcanması, değerlendirilmesi doğrudan Mustafa Kemal'in kararına bağlı bir paradır.
Dolayısıyla Mustafa Kemal, bu parayı kullanma şeklinde özgürdür. Buna rağmen bu parayı kişisel parası gibi görmemiş ve kullanmamıştır. Bu paranın bir bölümü ile satın aldığı çorak TİGEM arazisini verimli çiftlikler haline getirmiş, ülkenin çok ihtiyacı olan tarımda ve hayvancılıkta modernleşmeyi başlatmış, köylüye örnek olmuştur.
Hatta Atatürk, TİGEM İşletme ürünlerini, meyvasını, sütünü, peynirini parasını ödeterek satın almıştır. Hiçbir zaman, burayı ben kurdum, benim dememiştir. Bir kilo elmasını dahi bedava yememiştir. Bu duyarlı davranışı da gösteriyor ki; işletmelerini kendi malı gibi görmüyor, milletin malı olarak kabul ediyor ve işletmeleri tam verimle çalışır hale getirdikten sonra da asıl sahibi olarak kabul ettiği milletine bırakıyor.
Atatürk’ün Vasiyeti
Atatürk vasiyetini yazıncaya kadar olan süreç içinde, nakit ve mal varlığına yönelik uygulaması, örnek davranışlar içerir. Bu durumun düzeltilmesini, tüm varlığının partiye devredilmesini sağlayacak bir vasiyet hazırlanmasını ister. Hukukçular, Medeni Kanun'a göre bunun mümkün olmadığını, mirasçılarının saklı hakkı bulunduğunu belirtirler.
Çözüm olarak özel bir yasa çıkarılmasını önerirler. Atatürk kabul eder ve 12 Haziran’da, 2307 sayılı yasa çıkarılır. Yasa şöyledir: "Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin, Medeni Kanun'un 452nci maddesi kapsamındaki tasarrufları, mahfuz hisseler (saklı paylar) hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir".
Bu yasa ile, Medeni Kanuna göre mirasçılarının mirasından mutlaka pay alma haklarını ortadan kaldırır. Mal varlığının dağıtımı veya devri yetkisini elinde bulundurur. Bu düzenleme; bir kişiye yönelik özel yasa çıkarılması yönüyle keyfilik, mirasçıların miras hakkından mahrum bırakılması yönüyle de haksızlık gibi görülebilir.
Ancak işin aslı öyle değildir. Bu yasa, Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün ve de dürüstlüğünün bir kanıtıdır. Bu düzenlemeyi yaptırmasaydı öldüğünde, mal varlığı, mirasçıları arasında (kız kardeşi, kardeşinin olabilecek çocukları, evlatlıkları), Medeni Kanun'un öngördüğü oranlarda paylaşılacaktı.
Kendisi vasiyeti ile servetini bir yere bağışlamış olsa dahi, mirasçılarının mirasına yönelik paylarını (mahfuz hisselerini) almalarını önleyemiyecekti. Atatürk, bu nedenle bunları kendi malı olarak görmüyor, milletin malı olarak kabul ediyordu. Dolayısıyla milletin malının özel kişiler eline geçmemesini sağlamak için bu yasayı çıkartmıştır. Böylece hem millet malını korumuş, hemde dürüstlüğünü göstermiştir.
Devlet hizmetine soyunacaklara bir ders vermiştir. Eğer Atatürk, bunu yapmasaydı, 2001 yılının ilk aylarında ortaya çıkan, ölmüş bir parti başkanının hesabında bulunan parti parasının, mirasçıları tarafından paylaşılması gibi bir duruma düşerdi.
Atatürk Çiftlikleri Millete Bağışlıyor
Atatürk, daha önce CHP'ye bırakmayı düşündüğü çiftliklerini, bu kez fikir değişirerek hazineye devretmeye karar verir ve 11 Haziran 1937'de talebini Başbakanlığa bildirir.
Talebi aynen şöyledir: "...Kullanma yetkim altındaki çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşları ile beraber, hazineye hediye ediyorum. Gereken kanuni işlemin yapılmasını dilerim."
Atatürk’ün bu talebi bir gün sonra 12 Haziran'da TBMM'nde görüşmesi yapılır, Atatürk'e Meclis'in teşekkür etmesi kararı verilir. Bağışın resmi işlemleri 11 Mayıs 1938'de tamamlanır ve Atatürk tarafından imzalandıktan sonra bu çiftlikler millete bağışlanır.
Evet, Şimdi Yalovalı Olma Zamanıdır
Yukarıda aktardığım ve resmi kaynaklarda TBMM tutanaklarında olduğu gibi Atatürk’ün Yalova’ya, türk çiftçisine verdiği önem, herşeyden önemlisi, milletin malının özel kişiler eline geçmemesini sağlamak için özel olarak yasa çıkartmıştır. Böylece hem millet malını korumuş, hemde dürüstlüğünü göstermiştir. Devlet hizmetine soyunacaklara bir ders vermiştir.
Belediye’ye Referandum Çağrısı
Tigem’in Hazineye devrinden sonra Yalova’nın akciğeri olan TİGEM arazisi üzerine yapılacak yapı yada Üniversite için, Yalova halkının görüşlerinin mutlaka alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatarak, bizlere miras olarak bırakılan Millet Çiftliğindeki yapılaşma için buradan Yalova Belediyesine “Referandum” çağrısında bulunuyorum.
Bırakın Atatürk’ün millete bağışladığı Millet Çiftliği konusunda son sözü yine Millet versin?
Ne dersiniz?
Sesinizi duyamadım!
Haykırır mısınız lütfen!!
0 Yorum