Yalova'da Uyanık Kalmak...
Eski Yalovalıların, duyarlı, tepkili ve sorgulayan yapısının kaynağı nedir diye sorulursa benim vereceğim yanıt: ” 05.50 Vapuru” olurdu. Çünkü, bizleri güne hazırlayan Vapurumuzdu…
Bir zamanların Yalova'sında Vapur düdüğü bizleri uyanık tutardı. Yalova'lılara o yıllarda "Uyanık" denmesinin ardında bu gerçek yatardı. Çünkü, Yalova iskelesinden her sabah Adalar ve İstanbul'a kalkan 05.50 vapurunun Yalova iskelesinden ayrılırken çıkardığı “ Vuuup “ düdüğü, Yalovalıların bir çalar saatiydi adeta...
Yıllar öncesine kadar, Vapur’un kalkış düdüğü Samanlı, Safran, Hacımehmet ve Kadıköy'üne, Çiftlikköy ilçesine kadar duyulurdu. Saat 13.00 Vapurunun Yalova iskelesinden kalkarken çıkardığı “ Vuuuuuuup “ düdüğü ile öğle yemek saatinin geldiğini hatırlatırdı bize. Saat 17.00'de ise çalan vapurun Vuuup “ düdüğü ise akşamın olduğunu...
Çocukluğum, gençliğim ve sonraki yıllarım vapur sesini dinleyerek geçti. Eski Yalovalıların, duyarlı, tepkili ve sorgulayan yapısının kaynağı nedir diye sorulursa benim vereceğim yanıt: ” 05.50 Vapuru” olurdu. Çünkü, bizleri güne hazırlayan ve uyanık kalmamızı sağlardı. Vapurun düdüğü bizleri rahatsız etmediği gibi ayrıca huzur verirdi. O yıllara kadar vapur sesinden rahatsız olan tek bir Yalovalıya tanık olmadım. Vapurla o kadar özleşmiştik ki, o ses bizlere güven ve huzur verirdi…
Sadece seyahat etmezdik Vapurlarımızda...
Köylülerimiz ürettiklerini Adalar Pazarına götürürken....
Adalılar da yeni dostluklar kurmak ve dostlarını görmek için Yalova’ya gelirdi,
Vapurlar bizim ekmek kapımızdı..
O yıllarda sokaklarda dilenen çocukları göremezdiniz..
Çocuklar, Yalova iskelesinde yolcuların valizlerini taşıyarak harçlıklarını kazanırken…
Gençler de, vapur yolcularının denize attıkları demir paraları tertemiz denizimizden çıkartırdı…
Babalarımız ise, Yalova iskelesindeki işyerlerinde, tezgahlarda, Adalardaki işyerlerinde çalışırlardı.
Yani demem o ki, kazanmak için ter dökerdik 7’den 77’sine…
Evet, sadece seyahat etmezdik vapurlarımızda...
Oturup dolaşırken, insanlarla iletişim sağlardık…
Vapur zarar etse de sosyal devletin önemini kavrar ve sahip çıkardık…
Bu sosyal hakkı sağlamak devletin kamusal bir ödevi olduğunu bilirdik...
Taki, Yalova'ya niteliksiz göçlerin başlamasına kadar. Denizden ve vapur sesinden rahatsız olanların seslerini yükseltmesine kadar. Onların sesi Yalova’da daha gür çıkmıştı. Ve bir sabah; 17 Ekim 2007 günü; devlet zarara uğratılıyor diyenlerin seslerinin gür çıkmasının ardından, Atatürk’ün başlattığı Vapur seferlerine son veriliyordu.
İşte o günden beri Yalovalıların Adalarla irtibatı kopartıldı. Elbette kopartılan sadece deniz ulaşımı değil, yılların dostluğu ve anılarıydı..Bugün tam 14 Yıl oluyor Yalova İskelesinden kalkan son Adalar-Sirkeci Vapurun düdük sesini duyalı. Yalova’da en son o huzur veren “Vuuupp” sesini 14 yıl önce elveda dercesine Paşabahçe Yolcu vapuru Yalova iskelesinden hüzünlü bir şekilde duyurmuştu. Yıllarca her gün kapı komşusu yaptığımız, Heybeliada, Büyükada, Burgaz ve Kınalı Adalara yıllardır gidemiyor Yalovalılar, Yalova iskelesinden…
Vapurumuz, sessiz sedasız bir şekilde 14 yıl önce Yalova’yı terk ederken, aslında Yalova kendi kimliğinden uzaklaşıyordu. Vapurumuz 17 Ekim 2007’de son kez Yalova İskelesinden uzaklaştığında, yanında tek bir Yalovalı yoktu. Kimse o gün arkasından el sallamadı. Oysa o gün Paşabahçe Vapurunun içinde yolcu olmasa da koskocaman bir Yalova tarihi bulunuyordu….
Oysa; bir çok dostluklara, sayısız aşklara, insanlara ve insanlığa tanık olmuştu Yalova İskelesinden kalkan Vapurlarımız. Şimdi keyfi, balık istifi, paylaşmadan, konuşmadan, tartışmadan, sorgulamadan yol alıyoruz; hızlı feribotlarımızla....
0 Yorum