Yalova Elyaf Fabrikası Gerçeği
Yalova Elyaf Fabrikası Gerçeği
18 Eylül 2007 Salı 01:00:00

Yalova Elyaf Fabrikası’ndaki gelişmeleri biliyorsunuz. Ben burada bildiklerinizi değil, bilmediklerinizi aktarmaya çalışacağım. Bir başka ifadeyle Yalova Elyaf fabrikası gerçeğini aktarmaya çalışırken, Elyaf işçilerinin nasıl aldatıldığını, oyunlara da nasıl alet olduğunu ve bir zamanlar patronlarını alkışlayan işçilerin şimdi nasıl pişman olduklarını dile getireceğim bu yazımda.  Yalova Elyaf Fabrikası işçileri tarihine baktığınızda, Türkiye’nin en üretken olmakla birlikte en az ücreti alan ve en suskun, en vefakar  kesimlerinden biri olmuştur. Bugüne kadar talep ettiği ile değil, önüne ne konularsa onunla yetinmiştir. Ne zamanki önlerine ekmek konulmamıştır işte o zaman tepki göstermeye başlamıştır. Tepkisiz ve suskun bireyleri kullananlar, bugün rahat koltuklarında otururken, Yalova Elyaf işçilerinin ekmeği ve geleceği çalınmıştır. 5 yıldan buyana çaresiz bir bekleyiş içinde olan işçilerin tüm yaşamları alt üst olmuştur.

5 Yıl Önce Ne Oldu?
1400 işçinin çalıştığı Yalova Elyaf Fabrikasında örgütlü olan Öz-İplik İş Sendikası ile işveren arasında başlayan Toplu sözleşme görüşmelerinde ücret zammı konusunda anlaşma sağlanamayınca Öz-İplik İş Sendikası 2001 Ocak ayında  işyerinde grev kararı aldı. Sendika Şube Başkanı Muhammet Özgürbüz düzenlediği bir toplantıda grev kararının gerekçelerini  işçilere tek tek anlattı. O gün bu toplantıya katıldığımda  Özgürbüz’ün konuşmalarının işçiler tarafından alkışlarla karşılandığına tanık olmuştum. Konuşmanın sonunda Fabrikaya grev kararının 26 Ocak 2001 tarihinde asılacağını ve fabrikada  o gün greve gidileceği bu toplantıda açıklandı. Grev kararı ilgili kurum ve kuruluşlara da resmi bir yazıyla iletildi. Sendikanın aldığı grev kararına karşı, grevden bir gün önce 25 Ocak günü Lokavt uygulayan Elyaf işvereni Pensoy’lar kapıya astığı resmi bir yazıyla 25 Ocak 2001 tarihinden itibaren üretime ara verdiğini duyurdu.

 

İşçiler ve Sendika İşvereni Alkışlıyor
Üretime ara verilmesiyle birlikte Yalova Elyaf Fabrikası işvereni kendine göre bir gerekçe öne sürerek, doğalgazdan ötürü Botaş’a borçlu olduğunu, bu nedenle üretime geçebilmesi için doğalgazın açılması ve gerekli hammaddenin alınabilmesi için 4 milyon ABD dolarına ihtiyaç duyduğunu açıklıyordu. Yapılan açıklamalar üzerine bu paranın sağlanabilmesi için de işçi ve sendikanın bir baskı unsuru olabilmesi için harekete geçilmesi talep ediliyordu.  11 Şubat 2001 tarihinde sendika, Yalova kapalı spor salonunda büyük bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda tribünlere asılan pankartlarda işveren adeta göklere çıkartılıyordu. O gün fotoğrafını çektiğim pankartta aynen şöyle yazıyordu:” İşçi-İşveren burada. Hükümet Nerede ?” Yani işyerinin kötü yönetilmesinin faturası hükümete çıkartılmak isteniyordu.

 

Oysa İstanbul Sanayi Odasının verilerine göre, 2001 yılında Yalova Elyaf Fabrikası Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 232. sırada yer alıyordu. Yapılan toplantıda Yalova’daki tüm siyasi partilerin başkanları Sivil toplum örgütleri yöneticileri burada söz alarak konuşma yapmıştı. Hatta şu an siyasi bir partinin il başkanlığını görevini yürüten il Başkanı aynen şu ifadeyi kullanmıştı.“Devlet bankaları hortumlanıyor. Bir tanesi de Elyaf Fabrikası için hortumlansa ne olur? Devlet 50 Milyar doları nasılsa batırmış…”  Diğer konuşmacılarda farklı bir şey söylemiyorlardı.  Öz-İplik-İş Sendikanın Genel Merkez yöneticisi Musa İpekçi ve Şube başkanı Muhammet Özgürbüz’de yaptığı açıklamada  fabrikanın bu hale gelmesinde işvereni değil, hükümeti sorumlu tutmuş ve bir devlet bankasından alınacak 4 milyon dolarlık teminat mektubuyla Petkim’den hammadde alınacağını ve üretime geçilebileceğini vurgulamıştı. Yaşanan  tüm bu gelişmelerin yanlış olduğunu, kuralsızlığın, kural hale getirilmesinin büyük bir çelişki olduğunu, işçilerin ve sendikanın işverenin oyununa geldiğini ve kamu oyunun da buna alet olduğunu  o gün Ters Köşe’mde dile getirmiştim. Hatta köşemde şöyle bir öneri getirmiştim.”  Sorun 4 milyon dolarsa, binlerce dolar maaş alan sendikacılar 15 günlük ücretini bağışlasınlar. Ben  Yalova’da yaşayan bir gazeteci olarak ilk adımı atıyor ve maaşımın bir bölümünü veriyorum. Haydi sıra sizde ”  demiştim. Bkz ( 30 Ocak-13 Şubat 2001 Yalova Gazetesi) Sonraki günlerde benden başka kimsenin böylesi bir kampanyaya katılmadığını da görmüştüm. Elbet sonuç,  işveren açısından istediği gibi sonuçlanmıştı. Çünkü işçi ve kamuoyu işverenin kötü yönetiminden fabrikanın kapanmadığını, tüm sorumluluğun devlet ve hükümet olduğunu sanıyordu.

 

Bir Yıl Sonra Yaşanan Fiyasko
İşçileri ve sendikayı harekete geçiren işveren, istediği krediyi bulamayınca; SSK primlerinin ve ücretlerin yarısının ödeneceği sözlerini yerine getirmediği gibi, 30 Eylül 2002’de tüm işçilerin iş akitlerini fesh etti.İşçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarını da ödemedi. Fabrika 2003 yılında başka bir kişiye kiralandıktan sonra adı İstanbul Elyaf olarak değiştirilerek yeniden açıldı. İşçilerin yaşadığı sıkıntı bundan sonra da devam etti.

 

Sonrasında Ne Oldu?
Sonraki zaman içinde ücretli izne çıkartılan işçiler işbaşı yapmak için fabrikaya gittiklerinde fabrikanın o tarihte üretime geçmediği görüldü. İşçiler tam 4 kez uzun süreli  ücretli ve ücretsiz olmak üzere izne çıkartıldılar. 2001 döneminde işveren lehine atılan sloganlardan sonra tepki işçiler arasında giderek büyümesi üzerine Fabrikada bir toplantı yapan  Öz İplik İş Sendikası Yalova Şube Başkanı Muhammet Özgürbüz ise o gün şöyle bir konuşma yapıyordu: “ işveren 11 ay içinde ücretsiz izinleri 4 kez uzattı. Artık kimsenin ücretsiz izin yapacak gücü kalmadı. Bizler 11 ay bekledik, 15 gün daha bekleriz. Ancak bu bekleme sonunda yine oyalama taktiği yaparsa durumu kontrol altına alacağız. Bugün dördüncü uzatmanın bitim günü olduğu için hepimiz işbaşı yaptık. Bu fabrika bizim, onu koruyacağız. Fabrikamızın açılması için gerekirse ölüm orucuna başlayacağız”  Yalova Elyaf Fabrikasında  işçiler uzun bir süre elleri kolları bağlı bir şekilde umutsuz bekleyişlerini sürdürürken Öz İplik-İş Sendikası Genel Teşkilatlanma eski Sekreteri Musa İpekçi, Ankara’da gerçekleşen Sendika Genel Kurulunda  seçimi kaybedince, rakip sendika TEKSİF’e geçmesiyle işler bir kez daha karıştı. İpekçi,  kısa bir süre sonra da Teksif Sendikasına Danışman kadrosuyla görev yapmaya başladı. Ardından da Öz İplik İş Sendikası Yalova Şube Başkanı Muhammet Özgürbüz’de  saf değiştirerek TEKSiF sendikasında görev yapmaya başlayınca işçiler de ortada kalıverdi.

 

Sonuç olarak; 1200 işçinin Yalova Elyaf Fabrikası işvereni Pensoy’lardan  15 milyon doları aşkın tazminat alacağı bulunuyor.  Yalova Elyaf Fabrikası işçileri şimdi 5 yıldan buyana umutsuz bir bekleyiş içinde. Sendikalardan beklediği desteği bulamayan işçiler artık kurdukları “Yalova İli Elyaf Mensupları Sosyal Yardımlaşma Derneği” aracılığıyla birikmiş yasal tazminatları alabilmek için mücadele veriyor. Yalova Elyaf  eski işçilerinin bugün 2 bin YTL ile 40 Bin YTL arasında alacakları bulunuyor. Süre ve arayışlar uzadıkça, çalışanların da dayanma gücü iyice zayıflamakta ve bütün birikimlerini de tükenmiş durumdadır.. Son olarak 120 Milyon dolar değerinde olduğu ifade edilen fabrika 27 Kasım 2006 günü Yalova İcra Dairesinde 109 Milyon YTL’ye satışa çıkartılmış ancak alıcı bulamamıştı. İşçiler halen dışarıda ve işsiz bir şekilde bekliyor.  Sendikacılara gelince; onlar halen koltuklarını koruyor, ancak bu kez farklı sendikalarda…

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!