Yalova'nın 99 Yaşındaki Çınarı
Yalova’nın en eski ve yaşlı öğretmenlerinden biri olan Abdurahman Gezer, önümzdeki aylarda 99 yaşına girecek. Cumhuriyetle yaşıt 1923 doğumlu Abdurahman Gezer, Büyük Önder Atatürk'le karşılaşma ve tanışma onurunu da halen dün gibi yaşıyor. Ve o günleri anlatırken gözleri buğulanıyor. Y alova’da binlerce öğrenciyi yetiştiren, Atatürk İlke ve Devrimlerinden ödün vermeyen Cumhuriyetle yaşıt, 1923 Doğumlu Köy Enstitülü emekli öğretmen Abdurahman Gezer’le geçmişe birlikte yolculuk yaptık.
Yalova’da binlerce öğrenciyi yetiştiren, Atatürk İlke ve Devrimlerinden ödün vermeyen Cumhuriyetle yaşıt, 1923 Doğumlu Köy Enstitülü emekli öğretmen Abdurahman Gezer’le geçmişe birlikte yolculuk yaptık. Cumhuriyetin 98. yılının her bir yılını tek tek görüp yaşayan ve kutlayan Abdurahman Gezer, Cumhuriyet'in 100. yılında 100. yaşını birlikte kutlayacağını vurguluyor.
Yalova’nın en eski ve yaşlı öğretmenlerinden biri olan Abdurahman Gezer, önümÜzdeki aylarda 99 yaşına girecek. Cumhuriyetle yaşıt 1923 doğumlu Abdurahman Gezer, Büyük Önder Atatürk'le karşılaşma ve tanışma onurunu da halen dün gibi yaşıyor. Ve o günleri anlatırken gözleri buğulanıyor.
Abdurahman Gezer, sosyal medyayı Yalova’da en etkin kullananların arasında geliyor. Haberlerin altına günlük değerlendirmeler, yorumlar yapıyor. Hatta bu nedenle de son olarak 2019 yılında 96 yaşındayken gözaltına bile alındı. 1923 doğumlu Abdurrahman Gezer, günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirerek, sosyal medyadan öğrencilerine sesleniyor. 2019 yılında AK Parti hükümetini eleştiren bir karikatürü sosyal medya hesabından paylaşan Gezer, Yalova Emniyet Müdürlüğü'nden aranarak ifade vermeye gitmişti. Ancak o gün, karşısında 96 yaşında bir zanlı gören polis bile şaşkınlık yaşayıp amirine durumu anlatmakta zorluk yaşamıştı. İfadesinin ardından da; bisikletiyle geldiği Yalova Polis karakoluna, polislerin şaşkın bakışları arasında bisikletine atlayıp evinin yolunu tutmuştu.
Gezer, ifade vermek için gittiği karakolda hem kendisinin hem de ifadesini alan polislerin şaşırdığını belirterek o anları şöyle anlatıyor. "Karakolda ifademi alan polisler benim torunumun torunu yaşındaydı. Polisler de karşılarında o zaman 96 yaşında birini görünce çok şaşırdılar. Bir karikatürü paylaşmamdan dolayı benim ifademi almalarına ben de çok şaşırdım. İfademi alan bir polis memurunun amirine bilgi verirken ifadesine başvurduğumuz kişi babamın dedesinin yaşında demesi de tuhafıma gitti. Ellerimi uzattım, bir karikatür için beni tutuklayacaksanız hemen kelepçeyi takın o zaman deyince, polisler yine şaşırdı. Ozamanlar 96 yaşındaki birinden böyle bir tepki beklemiyorlardı. İfademi aldıktan sonra serbest bıraktılar. 6 Şubat 2019 günü Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen yazı ile hakkımda soruşturmaya gerek olmadığı yazısı daha sonra elime ulaştı" dedi.
1940 yılından bu yana muhalif kimliğe sahip olduğunu, bugüne kadar 3 darbe gördüğünü ve üç darbeden de soruşturma geçirerek gözaltına alınıp görevinden uzaklaştırıldığını belirten Gezer, "Ancak, bu kadar baskıcı bir iktidarla karşılaşmadım. Başkasının yaptığı bir karikatürü paylaşmam nedeniyle hakkımda 2019 yılında soruşturma açıldı. Ama ben yılmadım ve muhalif kimliğimi devam ettiriyorum. Eleştirilerimi sosyal medyadan devam ettiriyorum. Günde en az 5 saat bilgisayar başındayım" ifadelerini kullanıyor.
Kendisi Adeta Yalova’nın bir hafıza deposu. 1949 yılından buyana Yalova’da yaşayan ve 30 yıl öğretmenlik yapan Abdurahman Gezer’le GOP Mahallesindeki evinde bir şöyleşi gerçekleştirdik. Muhalif yapısını dik duruşunu bozmadan, 1940’lı yıllardan buyana sol ve sosyalist çizgisiyle, herşeyden öte boyun eğmeyen yapısıyla, Yalova’nın sıra dışı bir insanı olan Abdurrahman Gezer’le sohbet ederken 99 yaşına girmeye hazırlanan biriyle değil de, kullandığı türkçesi, günümüz siyasal yorumları, hafızasıyla genç kuşaktan biriyle sohbet ediyor gibiydim.
Cumhuriyetle yaşıt Abdurrahman Gezer, günümüz Türkiye'sini kısaca şöyle yorumluyor. “98 Yaşındayım. iki ay sonra 99 olacağım. Üç darbe gördüm. Onlarca Hükümetle çalıştım.Ancak, bu kadar kötü yönetilen ve baskıcı bir iktidarla karşılaşmadım. Adeta darbe dönemlerini arıyorum” diyor. Balıkesir Savaştape Köy Enstitüsüsünden mezun olduktan sonra 1949 yılında Yalova’da öğretmenliğe başlayan Abdurrahman Gezer, günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirerek, sosyal medyadan öğrencilerine sesleniyor.
Yalova’nın köylerinde öğretmenliğe başlayan ve 30 yıl süreyle öğretmenlik yapan, 1965 yılında ise Yalova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü görevini üstlenen Abdurrahman Gezer, Atatürk’ü görmenin ve onu dinlemenin mutluluğunu yaşayan ender birkaç insanımızdan biri. 1937 Yılında Büyük Önder Atatürk’le İzmirde karşılaştığını, o zamanlar 14 yaşında genç biri olduğunu, İzmir Fuarında yaptığı konuşmayı dakikalarca alkışladığını, Atatürk’ü görmek ve tanımaktan büyük onur duyduğunu belirten Gezer “ Atatürk’ün ileri görüşlüğü, bugünün siyasetçilerine örnek olmalıydı. Ancak ben ülkem için çok karamsarım. 98 yıllık hayatımda, Türkiye’de çok hükümetler gördüm. Çok darbeler yaşadım.Ancak hiç bu kadar kötü yönetilen bir dönem olmadı” diyor.
Yalova’da öğretmenlik yaptığı dönemlerde, Yaşar Okuyan, Sinan Bozoğlu, İbrahim Uzun, Kazım Patıl gibi bir çok siyasetçinin öğretmenliğini yaptığını vurgulayan Gezer, Köy Enstitüsüne gitmeye karar verdiğini şöyle anlatıyor: “O Yıllar Burhaniye de oturuyorduk. Babam tereddüt bile etmeden elime valizimi, cebime harçlığımı koydu ve beni Savaştepe Köy Enstitüleri Müdürü Hıfzı Akay’a teslim etti. Balıkesir köylerinde imamlık yapan bir insanın oğluyum. Benim babam Mısırdaki El Esser mezunudur. Öğretmen olmamı istiyordu. Derken, Savaştepe Köy Enstitülerinde okumaya başladım ve 1949 yılında mezun olduktan sonra Yalova’ya gelip yerleştik. Artık genç, yeni mezun öğretmendim” diyor.
Köy Öğretmenliği Kirazlı’da Başlıyor.
1949 yılında Kirazlı köyünde 28 öğrencili köy ilkokulunda öğretmenliğe başladığını anlatan Gezer “ Yalova çok küçük bir yerdi. Köyleri ise daha da küçük. Öğretmenliğe 1949 yılında başladığımda 28 öğrencim vardı. Bunl arın arasında da daha sonraki yıllarda Yalova İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüten Sinan Bozoğlu’da bulunuyordu. Sonraki yıllarda Yaşar Okuyan, İbrahim Uzun, Kazım Patıl gibi bir çok siyasetçi öğrencinin öğretmenliğini yaptım. Öğretmenliğimin ilk gününde Yalova’ya gelerek boyaü badana malzemesi alıp okulu tek başıma boyadım” diyor ve şöyle konuşuyor.
Kirazlı’da Köy Ağasıyla Kapışma…
"Kirazlı Köyünden Demokrat Partili büyük bir çiftliğin sahibi ‘Çerkez Recep’ diye bir toprak ağası vardı. Her akşam aynı saatlerde beyaz atı ile köyün içinden geçerdi, herkes ona selam verip el pençe divan dururdu. Bir gün kendisi ile köy meydanında karşılaşmıştım. Hoş geldin deyip hatırını sordum, selamımı aldı konuştu benimle. Ertesi gün yine karşılaştık bu sefer selam vermedim konuşmadım da. Rahatsız olmuş. Çünkü her gün aynı yerden gelip geçen insana her gün selam verilip el pençe divan durulmazdı. Toprak Ağası o gün köy kahvesinde beni göstererek “ Bundan uzak durun bu komünistir. Köy Enstitüsü mezunudur” diye konuştu. Bu Çerkez Recep Ağa DP’li olduğu için beni Milli Eğitim memuruna şikâyet etti. Ertesi günü de beni Dereköy’e sürdürdüler."
Dereköy’de 10 Yıl Öğretmenlik Dönemi…
Öğretmenlik yıllarının önemli bir bölümü sürgün olarak gönderilen Dereköy’de gerçekleştiğini, bu süreler içersinde Dereköy’den evlendiğini hatırlatan Gezer “ Dereköy’ün siyasi yapısı DP’li olmasına rağmen 10 yıl o köyde görev yaptım. Bu süreler içersinde Dereköy’lü ve CHP’li olan Osman Lafçı’nın kızı ile de evlendim. Solcu bir adamın kızı ile evlendiğim için yine şikâyet edildim. 1955 yılıydı sanırım. Yine O yıllarda DP’liler Dereköy’deki kahveye gelip bizimle görüştüler. Yüz vermedim. Ertesi günü de Kılıç Köyüne tayinim çıktı."
Kılıç Köyde Öğretmenlik Dönemi….
1955 yılında Kılıç köyüne tayini çıktığını ve burada 2 yıl öğretmenlik yaptığını hatırlatan Gezer” Burada 2 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Yedek subay olarak İzmir’de askerlik yaptım. Askerliğim bittikten sonra yine Kılıç köyüne gelerek öğretmenlik yapmaya başladım.Burada görev yaparken bu sefer yine tayinimi çıkardılar. Bu kez İstanbul Çatalca Gökçe Ali Köyü’ne ilk okul öğretmeni olarak tayin edildim. Suçumu öğrenmek için Milli Eğitim Memuruna gidip sebebini sorduğumda bana yanıt veremediler. Bunun üzerine ben de bir sefer istifa dilekçemi yazarak masasına bıraktım. Öğretmenlik yapmak istemiyorum, kısmet buraya kadarmış diyerek odasından çıktım.”
1960 İhtilali ve Sokağa Çıkma Y asakları…
Öğretmenliği bıraktıktan sonra iş aradığını belirten Gezer o dönemi şöyle anlatıyor " O yıllardaki Yalova’nın müftüsü rahmetli babamın yakın dostuydu. Babam da zaten din görevlisiydi. Benim babam İmamdı bunu söylemiştim sanırım. Müftünün kapısını çaldım, bana dedim iş lazım, para kazanmam lazım dedim. O da beni Karamürsel’deki şimdiki Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığına yönlendirmişti. Müftünün oğlu orada çalışıyordu. Her türlü evraklarımı verdim, bana kimlik kartımı bile vermemişlerdi. Öğretmenlik yaptırmayacaklardı bana bu belliydi. İşe başlayacağım gün Cuma günüydü. Kılıçköy’den Taşköprü durağına kadar yürüyerek indim. Beni işe götürecek servisi bekliyordum ama tek bir araç bile geçmiyordu. Sonra bir askeri bir jeep göründü yanıma yanaştı araçtan inen bir Binbaşı, ‘senin ne işin var burada’ diye sordu. Ben de ‘askeriyede çalışmaya başlayacağım, buyurun kimlik kartım’ dedim. Binbaşı ‘senin haberin yok mu ihtilal oldu, ordu yönetime el koydu. Derhal toz ol ortalarda görünme, sokağa çıkma yasağı var’ diyerek uzaklaştırmıştı.
Kılıç Köyde Muhtarlık Dönemi..
98 yaşında olan Emekli Öğretmen Abdurrahman Gezer, Kılıç Köyde Muhtarlık dönemini ise şöyle anlatıyor. “1960 ihtilalİhtilal olalı birkaç gün olmuştu. Binbaşı köye gelmişti. Kahvede Köy Muhtarı Burunsuz Mahmut’u ve beni yanına çağırdı. Muhtardan mührü aldı bana verdi. “Sen bu köyün muhtarısın artık’ demişti. Muhtarlığımda çok kısa sürdü. Çünkü birkaç gün sonra Yalova Kaymakamlığından bana yazı gelmişti. öğretmenlik istifam kabul edilmemiş göreve dönmem istenmişti...
Yalova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Dönemi…
Yalova Kaymakamı tarafından Kılıç köyünde yeniden öğretmenliğe başlatıldığını belirten Gezer “ Kılıç’ta 145 öğrencim ile derslere başlamıştım. Burada öğretmenlik görevini yürütürken bu kez Bakanlıktan bana yazı geldi ve yeni görevlendirmeler yapıldı. 1966 yılında Yalova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne atamam yapıldı. Müdürlük yaptığım dönemde Köy enstitüsünde öğrendiklerimi Yalova Halk eğitim merkezinde uygulamaya geçirdim.. Sanat ve kültürel çalışmalara ağırlık verdim. Okullarda özellikle köy okullarında çeşitli kurslar açtırdım. Tiyatrolar getirdim. İşte bu yıllarda Yalova Sanat ve Kültürle tanıştığı yıllardı. Daha sonra Öğretmen Yusuf Ziya İlkokulunda göreve başladım. Aynı zamanda Yalova Halk Eğitim Müdürlüğü de benim sorumluğumda orada da görev yapıyordum” diyor.
Yalova ‘da Kültür Sanat Çalışmaları Başlıyor…
Çok kısıtlı imkanlarla hatta elde olmayan imkanlarla Yalova’da örnek bir Halk Eğitim hizmeti verdiğini söyleyen Gezer, o yılları şöyle anlatıyor: ‘Yalova merkezinde çok eski bir binada halk eğitim müdürü olarak görev yapıyordum 1968 yılıydı sanırım. Türk Sanat ve Halk Müziği korosunu ve mehteran takımını kurdum. Yalova Orhangazi arası bisiklet yarışmalarını organize ettim. Bu arada Yalova'nın tüm köylerini tek tek gezer, köylüye eğitici filmler izlettirirdim. Yalova’ya tiyatroyu ilk kez ben getirttim. Bunun gibi sosyal amaçlı hizmetlerde de bulunmuştum. Halk Eğitimden gerçek anlamda halk istifade ediyordu”
1972 Darbesi ve Cezaevi Günleri…
1972 darbesiyle birlikte evinin polis ve askerlerle basıldığını Yalova’dan Av. Erdoğan Çiğdemoğlu ile birlikte gözaltına alındığını ve Selimiye Cezaevinde Sıkıyönetim mahkemesinde yargılandığını belirten Gezer” 15 polis ve asker halen oturduğum bu eve baskın yaptı 85 adet kendilerine göre sakıncalı yayın olarak değerlendirdiği kitaplarımla evimden aldılar. Deniz Gezmiş’in kitapları çoğunluktaydı. Erdoğan Çiğdemoğlu ile birlikte tek kelepçeyle İstanbul Selimiye kışlasına götürüldüm. Tuzla tarafında polisler çevirdi. Başımdaki askere suçu nedir diye sordular. Asker de olayı anlattı, komünist evinde yasaklı yayın ele geçirdik’ dedi. Yasaklı denilen kitapların içinde Peygamber Efendimizin hayatıyla ilgili kitap da var. Tek bir tanesi yasak yayın bile değildi. Kışlada benim gibi yargılanmaya bekleyen çok kişi vardı. Bir süre yattıktan sonra beraat ettim” diyor.
Türkiye, Darbelerden Daha Kötü Durumda…
Öğretmenliği 1978 yılında bıraktığını, ardından 1980 Darbesiyle tanıştığını anlatan Gezer “ Türkiye’de çok hükümetler gördüm. Çok darbeler yaşadım.Ancak hiç bu kadar kötü yönetilen bir dönem olmadı. Üsetilk bu darbe dönemlerinde bile günümüzde olduğu kadar baskıcı bir dönem olmadı. 98 Yaşındayım. Üç darbe gördüm. Adeta Darbe dönemlerini arıyorum. Çünkü Darbe dönemlerinde bile şimdiki dönemde olmayan özgürlükler vardı” ” diyor.
98 Yaşında Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Biri…
Yalova'nın en eski Öğretmenlerinden 98 yaşında olan Emekli Öğretmen Abdurrahman Gezer, ilerleyen yaşına rağmen halen bir çok gence parmak ısırtacak kadar dinamik ve bir internet fonomeni. "Koşullar ne olursa olsun öğretmenler mutlaka kendilerini yenilemeli, gelişen teknolojiyi takip etmeli” diyen Gezer "Ben 98 yaşındayım bilgisayarı ve interneti çok iyi kullanıyorum. Kimsenin desteğini almadan bilgisayar öğrendim. Facebook’dan herkes ile yazışıp görüşüyorum. Hepsi birbirinden değerli çok insanlar yetiştirdim. Ama bugünün koşullarında asla öğretmenlik yapmak istemizdim. Öğretmenliği çok sevmeme rağmen bu iktidar döneminde hayata geçen uygulamalar nedeniyle öğretmenlik yapmam, yapamam” diyor. 1978 yılında emekli olduğunu hatırlatan Gezer “ 43 yıldır emekliyim. Her gün akşam 22.00’de yatarım, sabah saat 5'de kalkar sporumu yaparım. Her gün yoğurt ve doğal besinler alırım. Ziraat ile uğraşırım yetiştirdiğim sebze ve meyveleri yerim. Hayatı ve yaşamayı seviyorum “ diyerek konuşmasını şöyle sürdürüyor.
0 Yorum