Yalova’nın Burjuva Çocukları ve Sınıf Farkı
Yalova’nın Burjuva Çocukları ve Sınıf Farkı
29 Mart 2013 Cuma 00:00:00

Bizim gençliğimiz ve çocukluğumuzun önemli bir bölümü Yalova-Sirkeci yolcu vapurlarında geçmiştir. Bir dönemler yolcu vapurlarında yolcu biletleri 1.Sınıf, 2. Sınıf ve 3. Sınıf olarak satılırdı. Yalova’nın büyük bir bölümü ve köylüleri ürünleriyle beraber 3. sınıf bilet alarak yolculuk yaparlar zemin katta bu yolculuğunu sohbet ederek geçirirlerdi. 3.Sınıf bileti alıp da yer olmadığından 1. yada 2. sınıf mevkide yolculuk yapanlar ise kontrolör tarafından yakalandığında azarlanır ve üçüncü sınıf mevki gösterilirdi.

Burjuva ve Köylü Çocukları…
Birde Yalova’nın Burjuva çocukları vardı. Onlar, bizlerden farklı giyinir, Vapura 1.Sınıf bilet alarak kendi sınıfına mensup insanlarla bir arada yolculuk yaparlardı. Vapurumuz Adalara geldiğinde 1.sınıf bilet sahipleri koltuklarına oturur, Yalova’nın burjuva çocuklarıyla aynı havayı teneffüs ederdi. Onlar, Yalova’yı değil, İstanbul’un gökdelenlerini, ışıklı panoların bulunduğu Beyoğlu Caddelerini konuşurlardı. Bizler ise Yalova’nın bakımsız kalan Safran Yolunu. (O yıllarda Üçüncü sınıfta yolculuk yaptığımız bazı arkadaşlarımız bugünlerde sınıf atlayarak burjuva çocuklarıyla el ele gönül birliği içersindeler)

Toplum Ayrışmaya Başlayınca…
O yıllarda, Vapur yolculuğundaki insanları gelirlerine göre sınıflandırma da açık bir şekilde toplumu ayrıştırmaya götürüyordu. 1.Sınıfta yolculuk yapanlar, 3. Sınıftaki insanlara ezik ve farklı bir gözle bakarken, bu rahatsız edici bakışlar nedeniyle bir çok genç ve çocuk 3. Sınıf mevkide yolculuk yapmaktan kaçınır, hatta fakir olmalarından dolayı ailelerine kin besler, 1. Sınıfta yolculuk eden zengin ailelerinin çocuklarına özenir yada düşmanca bakışlar sergilerdi. Bu nedenle de bu yolculuklarda bir çok kez “sınıf “kavgaları yaşanmıştır. Daha sonra ise Vapurlarda bu sınıflandırmalı bilet satışları Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmış ve tüm yolcular yer buldukları salonlarda oturmaya başlamıştı. Herkesin eşit koşullarda yolculuk yapmaları, parası olanın imtiyazlı bir şekilde devletin toplu ulaşım seyahat aracındaki ayrımlaşmayı da ortadan kaldırmaya yetmişti.

Okullardaki Sınıf Farkı ve Üniformalar….
Serbest kıyafetin uygulamaya geçmesiyle birlikte Yalova’daki okulların önünde ve sokaklarda gördüğümüz öğrencilerin artık ayrıştığını da açık bir şekilde tanık olabiliyoruz.  Maddi durumu daha iyi olan bir öğrenci her gün okula değişik bir kıyafetle gelirken, maddi durumu buna yeterli olmayan bir başka öğrenci ise her gün aynı kıyafetlerle okula devam edebiliyor. Henüz çocuk olan öğrenciler, giydikleri kıyafetlerle birer yetişkin gibi davranmaya özen gösteriyorlar. Serbest kıyafetin uygulamaya geçilmesiyle birlikte, okulla aidiyet duygusunun da giderek köreldiği görülmekte. Ayrıca, okul önlerinde boy gösteren uyuşturucu bağımlısı gençler ile öğrencileri birbirinden ayırt etmekte Emniyet mensupları da güçlük çekmekte. Okullarda,  kıyafetlerinden dolayı zengin, fakir öğrenci ayrışması yaşanmaya başladı bile. Tıpkı,  bizlerin 40 yıl öncesinde Paşabahçe Yolcu Vapurunda yolculuk yaptığımız gibi…..

Serbest Kıyafete Hayır, Türbana Evet…
Memur Sen Üyelerinin bir süre önce başlattığı kamuda serbest kıyafet ve sivil itaatsizlik eylemi Yalova’daki okullarda da devam ediyor. Öğretmenler, derslere de kravatsız, tişört ve türbanlı olarak girebiliyor. Öğrencilere de bu şekilde ders veriyorlar. Ancak, sendika üyesi olmayan bir bayan öğretmen bu eylemden esinlenerek okula Capri pantolon giydiğinde görülmedik bir baskı ve tepki alıyor. Serbest kıyafet eylemi bir anda “Serbest Kıyafete Hayır, Türbana Evet”e dönüşebiliyor. Üstelik, bayan öğretmen geçmiş de sırf insan haklarını temel alarak eğitim de türbancı öğrencilerle birlikte aynı sloganı atmasına  “ Yetmez Ama Evet” demesine karşın bugün gelinen noktada, capri pantolonla derse girdiği için eski yol arkadaşlarından tepki görebiliyor. Söz konusu eylem devam ediyor. Bu itaatsizliğin ne kadar süreceği de bilinmiyor. Peki, acaba yarın öğretmenler sivil itaatsizlik adına derse, şalvarla, sarıkla yada fesle, veya şortla, eşofmanla sınıflara girip ders vermeye başlarsa bunun adı ne olacak? Yarın öğrenciler de öğretmenlerini örnek alıp, sivil itaatsizliğe başlayıp şortla, taytla ya da bir başka kıyafetle okula gitmek isterlerse bunun önüne kim geçecektir?

Ayrımlaşma Giderek Hız Kazanıyor….
Ülkemiz ne yazık ki, hızla bir ayrımlaşmaya yönelmektedir. Ayrımlaşmanın en belirgin izleri de Milli Eğitimde Yaşanmaktadır, Türbanlı öğretmenin türbansız öğrenciye, Türbanlı öğrencinin de türbansız öğrenciye bakış açısı da değişmiştir.  Bu kutuplaşmalar, giderek karşı taraflara birer baskı aracı haline gelmektedir..Ve adı Milli olan bir kurumda kutuplaşma giderek her kesimde hız kazanmaktadır. Türkiye, halen laik Cumhuriyetle yönetilen bir devlettir. Bir kesimin diğer kesime baskı yapması insan hak ve özgürlükleri ile bağdaşmaz. Çağdaş ve Laik devletlerin tamamında laikliğin devlet yapılanmasının temelini oluşturması ve bu nedenle bu ülkelerin tamamında kamu görevlilerinin inançlarını ön plana çıkaran kılık ve kıyafetle hizmet sunmamaları bir zorunluluktur. Ayrıca; devlet kadrolarında görev almak isteyenler,  devletin tarafsızlığına gölge düşürmemeyi hedefleyen ve bu yönüyle farklı inanç gruplarını barındıran toplumlarda iç barışın temelini oluşturan bu gerçeği bilerek kamu görevlisi olmaya talip olmuşlardır...

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!