Yalova'nın Usta Eli...

Bu köşe yazımda; Türkiye'nin yakından tanıdığı, ancak Yalovalıların varlığından bi haber olan,1954 Doğumlu, Güneyköy'deki atölyesinde geleneksel Türk süsleme ve el sanatları ustası Devlet Sanatçısı Mehmet Atışan'ı her yönüyle sizlere anlatmak tanıtmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi Mehmet Atışan, sığır ve manda boynuzlarını değerli taşlarla işleyerek takıya dönüştüren Türkiye’nin tescilli tek takı ustasıdır. Boynuzdan takı yaparak uluslararası üne sahip olan, sığır ve manda boynuzlarını değerli taşlarla işleyerek takıya dönüştüren 65 yaşındaki Devlet sanatçısı Mehmet Atışan'la Güneyköy'deki atölyesinde söyleşirken çarpıcı açıklamalarına da tanık olurken, 50 yılı aşkın sürdürdüğü mesleğini bırakma kararının gerekçelerini de anlattı.

Aralarında, İspanya Kraliçesi,  Suudi Arabistan Kralı, Cumhurbaşkanı Erdoğan  olmak üzere  yabancı devlet adamları ve iş insanlarına  yönelik özel olarak tasarlayıp hazırladığı boynuzdan yapılmış takılarla adından söz ettiren  Mehmet Atışan,  sığır ve manda boynuzlarını değerli taşlarla işleyerek takıya dönüştüren Türkiye’nin tescilli tek takı ustası olmasına karşın genç kuşakların bu mesleğe ilgi duymadıklarından yakınarak, kendisiyle birlikte bu mesleğinde son bulacağını söylüyor. 

Boynuzdan takı ve süs eşyası üretiminin emek ve sabır gerektiren zorlu bir çalışma olduğunu belirten Atışan,  mesleğini genç kuşaklara öğretmek istediğini, Halk Eğitim Merkezlerinde ve Üniversitelerin Takı Tasarım Fakültelerinde dersler verdiğini belirterek “Üretim toplumundan tüketim toplumuna dönüştüğümüz dönemde,  üretimden kopmuş, genç kuşakların bu mesleği öğrenmek yerine birkaç parça iş öğrenip yapıp, kısa yoldan zengin olmayı amaçladıklarını gördüm, Geleneksel mesleğin ortadan kaybolup gitmesine de çok üzgünüm. Bu mes lek benimle birlikte yok olacak” diyor.

Artık mesleğini bırakacağını, kendisiyle birlikte bu mesleğinde son bulacağını belirten Atışan” Sanatıma ve kendime duyduğum saygıdan dolayı bu işi hakkıyla öğretecek birini bulamadım. Gençlerin tek amacının kısa küre içinde birkaç küçük şey öğrenip para kazanmak. Oysa emek vermeden işine saygı duymadan ortaya çıkan şey zaten el sanatları ve eser de olamaz. Böyle bir eser ortaya çıkartacaklarına bu mesleği sonlandırırım daha iyi. O yüzden bu sanat benimle beraber bitecek” diyor,

Devlet Sanatçısı Mehmet Atışan, İstanbul Kapalıçarşı'da çalıştığı dönemde köylüsü Zeynel Abidin'den boynuz işlemeciliğini öğrendiğini ve ustasından devraldığı mesleği 1969 yılından beri sürdürdüğünü anlatan Atışan, eski geleneksel yöntemleri kullandığını, boynuzdan takı ve süs eşyası üretiminin sabır gerektiren zorlu çalışma olduğunu belirterek, meslegine genç kuşaklara öğretmek istediğini,  ancak günümüz genç kuşakların bu mesleği öğrenmek yerine, birkaç parça iş öğrenip yapıp, kısa yoldan zengin olmayı amaçladığını belirterek sorularımızı şöyle yanıtladı:

“Zeynel Abidin’in Çırağı Olmak Büyük Mutluluk”

Babası Esadiye, Annesi ise Güneyköy doğıumlu olan Atışan,  ailesinin 1960 yılı başında kendisini  Güneyköylü olan ve İstanbul Kapalıçarşı’da  işyeri bulunan Zeynel Abidin usta’nın yanına çırak olarak verildiğini ve bu mesleğe de küçük yaşlarda tanıştığını söyledi. Ekonomik nedenlerden dolayı okula gidemediğini, ancak Zeynal Abidin Usta’nın yanında çok şey öğrendiğini belirten Atişan “  Ustam, aynı zamanda Topkapı Sarayının da ustasıdır. Saraydaki Padişahların kılıçları ve pırlantalarının bakım ve onarımları onun elinden geçmiştir. Kendisinden öğrendiklerimi 1969 yılından itibaren uygulamaya, gümüş ve pırlanta işçiliğini de boynuza uygulamaya başladım” diyor.

“Boynuz Takı Tasarımı Uzun bir Yolculuktur”

Atışan  ''Benim kullandığım sığır boynuzu. Çok nadir  olarak da manda boynuzu kullanıyorum. Kullanılan bir sığır boynuzunun bir dokusu ve rengi farklı. Hayvanın kafasının üstündeki boynuzun dokuları da değişik ve birbirine benzemiyor. Her yaptığım bir ürün dünya üzerinde  bu nedenle de tektir. Mezbahadan temin ettiği boynuzları önce et, deri ve kokudan arındırıyorum. Boynuzların soğan çuvalları içerisinde, çatı arasında 8 ay kuruması gerekiyor.. Boynuzun 8 ay hava alan bir yerde gölgede kuruması gerekiyor . Öz suyunun alınması gerekiyor. 8 ay bekledikten sonra, Van Gölü'nden çıkan kristal soda ve diğer materyallerle beraber boynuzu bakterilerden arındırıyoruz.  Bu işlemlerin ardından  şablonlarla çizilip, kıl testere ile kesilip çeşitli şekiller veriyorum”diyor.

“Bu Meslek Benimle Birlikte Yok Olacak”

Boynuzdan takı ve süs eşyası üretiminin emek ve sabır gerektiren zorlu çalışma olduğunu belirten Atışan, mesleğini genç kuşaklara öğretmek istediğini, Halk Eğitim Merkezlerinde ve Üniversitelerin Takı Tasarım Fakültelerinde  dersler verdiğini belerterek “Üretim toplundan tüketim toplumuna geçtiğimizden,  üretimden kopmuş, genç kuşakların bu mesleği öğrenmek yerine birkaç parça iş öğrenip yapıp, kısa yoldan zengin olmayı amaçladıklarını gördüm, Geleneksem mesleğin ortadan kaybolup gitmesine de çok üzgünüm. Bende mesleğimi önünüzdeki yıl bırakacağım. Bu meslek benimle birlikte yok olacak” diyor.

“Kısa Yoldan Para Kazanmak İsteyenlere Bu Meslek Ağır Gelir”

Artık mesleğini bırakmak istediğini, kendisiyle birlikte bu mesleğinde son bulacağını belirten Atışan” Sanatıma ve kendime duyduğum saygıdan dolayı bu işi hakkıyla öğrenecek birini bulamadım. Gençlerin tek amacının kısa küre içinde birkaç küçük şey öğrenip para kazanmak. Oysa emek vermeden işine saygı duymadan ortaya çıkan şey zaten el sanatları ve eser de olamaz. Böyle bir eser ortaya çıkartacaklarına bu mesleği sonlandırırım daha iyi. O yüzden bu sanat benimle beraber bitecek” diyor.

“Emek ve Sabır Bu Mesleğin Temel Harcıdır”

Boynuzun kesilip ürün haline gelmesinin çok uzun bir süreç aldığına dikkati çeken Atışan, "Tam 9 ay. Bir de bunun günleri vardır. 5-6 gün bir takının sürdüğünü yani bir insanın, anne karnındaki süreç kadar süreci var. Yani her eserim, takım benim kendi evladım gibi çünkü bazen gelen ziyaretçilerimiz, 'En çok beğendiğin, hoşuna giden takı hangisi?' diye soruyor. Benim söylediğim şu; 'Evlat arasında ayrım olmaz. Hepsi benim kendi evladım gib, Sabah erkenden işe başlayıp gece geç saatlere kadar yoğun bir tempoda çalışırım. Bakanlık bana bu mesleği gelecek kuşaklara aktarılması için kitap yazmamı istedi. Bu iş öyle kitaplarla yazılacak, anlatılacak, gelecek kuşaklara aktarılacak bir şey değil. Bu meslek okuyarak değil, bizzat yaşayarak öğrenilir.”diyor.

“Krallar ve Kraliçelere Özel Tasarımlar Yaptım”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Bakanlara kadar,  Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla birçok kişiye özel tasarımlar yapıp hediye ettiğini, Türkiye’yi yurt dışında değişik fuarlarda temsil ettiğini  anlatan Atışan “ Bakanlığın isteği üzerine, 2013 yılında İspanya Kraliçesi'ne hazırladığım  takı halen konuşulmakta. Bu takı için aylarca gece gündüz çalıştım. İspanya Kraliçesi'nin söylediği 'Hayatımda aldığım en güzel, en değerli hediye' demesi beni de ülkemiz adına çok mutlu etti. Sonraki yıl, bu takılar adından söz ettirince   Suudi Arabistan'ın eski kralı, Abdullah'’ın özel davetiyle orada 27 gün kaldım. Kendisine  çift çapraz kılıç ortasına hurma ağacı kök kısımlarına 3 tane zümrüt işledim. Kendisi bu tasarımı çok beğenmişti.” diyor.

“El Sanatları Fuarlarda Çiğ Köftenin Gölgesinde Kalıyor “

Geleneksel Türk süsleme ve el sanatları sanatçısı Mehmet Atışan, son dönemlerde Türkiye’de gerçekleşen Uluslararası Kültür Sanat ve Turizm fuarlarının amacının dışına çıktığını, el sanatları sanatçıların buralarda kendilerini ifade edemediklerini belirterek “ Uluslararası fuarlarda açtığımız stantların hemen yanına Kastamonu’dan getirilen bir kamyon sarımsak yada Malatya’dan getirilen kayısı veya Urfa’dan getirilen çiğköfteler konuluyor. Ülkemizdeki Uluslararası Kültür -Sanat Turizm fuarları Gastronomi fuarlarına dönüşüyor. Bizim el sanatlarımız çiğ köftenin gölgesinde kalıyor”diyor.

İşte Mehmet Atışan'ın Anlattıkları ve Ayrıntılar

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!