Yürüyen Köşk ve Gerçekler

Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü, Yalova’da son yıllarda öne çıkmış ve son dönemlerde tüm belediye başkanlarının ödül ve plaket aldıkları prestij projelerinden biri olmuştur. Ne yazık ki; son dönemlerde ise Yürüyen Köşk,  rant politikalarının yanı sıra bir gelir kapısı haline getirilmiştir. 1930 yılından buyana var olan Yürüyen Köşk, son yıllarda Yalova ve Türkiye’de adından daha sık söz edilir olmuştur.  

Bu köşe yazımda “Bir Çevre Abidesi olan Yürüyen Köşk” gerçeklerini dile getirmek istiyorum.  Son 20 yıl içinde Yürüyen Köşk nedeniyle plaket alan insanların adlarını buraya yazsam, burada sayfalarım yetmez inanın. İşte o nedenle bu köşe yazımda Yürüyen Köşk’ün, 1980 darbesiyle kapatılmasının ardından 2006 yılına kadar 26 yıl halkın ziyaretine kapalı kalmasının öyküsünü, bugünlere gelmesinde önemli katkıları olan Yürüyen Köşk’ün gerçek kahramanlarını dile getirmek istiyorum. Bunlar, Araştırmacı -Yazar Ahmet Akyol, Yalova eski Valisi Yusuf Erbay, Yalova Belediye eski Başkanı Barbaros Binicioğlu, Yalova eski Milletvekili Muharrem İnce ve yukarıda  isimleri yazılı olanlarla birlikte Yürüyen Köşk için verdiğim mücadeleyi anlatmak istiyorum.   

1980 Öncesi Yürüyen Köşk… 
Yürüyen Köşk’ü Yalova dışında yaşayanlar ilk kez TRT’nin siyah beyaz yayın yaptığı dönemlerde Araştırmacı-Yazar Ahmet Akyol’un yaptığı belgesellerde görüyordu. Bizler ise yaşayarak. 1980’li yıllara kadar neredeyse Tüm Yalova halkı burada denize girer, Yürüyen Köşk’ün önündeki iskeleden de denize atlayarak, civarda piknik yaparak  Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini görerek, yaşayarak öğrenirdik. Yürüyen Köşk’ü, ilk kez 1970 yılında Yalova Müfettiş Hamdi Girgin ilkokulu öğrencisiyken öğretmenlerimizin eşliğinde gitmiştik. Sonra her hafta sonu ailece gider olduk. O yıllarda, sadece Yürüyen Köşk değil, çiftlik de halka açıktı.Güneşlenmek isteyip, denize girenler, serinlemek isteyip ağaç altında uyuyanlar, mangal yapıp doğanın keyfini çıkartmak isteyenler her hafta sonu Yürüyen Köşk’ün bahçesinde toplanırdı.  Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Yürüyen Köşk adeta hafta sonları dostlukların, komşuluk ilişkilerin güçlendiği bir mekân da olmuştu Yalova için.  Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini bizler henüz çocuk yaşlarda öğrenmiştik. Benim de çocukluğumun geçtiği Yürüyen Köşkün bahçesi, 1980 darbesine kadar sürekli cıvıl cıvıldı.

1980 Sonrası Yürüyen Köşk …
Atatürk’ün çevreye verdiği önemi anlatan ve 1980 yılına kadar halkın ziyaretine açık olan Yürüyen Köşk 12 Eylül darbesi ile birlikte 13 Eylül 1980 sabahı kapatılmıştı. İşin ilginç yanı neden ve hangi maksatla kapatıldığı bilinmiyordu. 1985 Yılında muhabirliğe başladığım Cumhuriyet Gazetesinde Uğur Mumcu’yla karşılaştım. Kendisine Yalova’da Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü’nün hiçbir gerekçe gösterilmeden 12 Eylül 1980 darbesinden sonra halkın ziyaretine kapatıldığını söylemiş ve bu konuda kendisinden yardım istemiştim. Uğur Mumcu “Sen Yalovalısın, bu olaya önce sen sahip çıkmalısın, yılmadan bu olayı takip et” diyerek beni cesaretlendirmişti.. 

Atatürk’’ün Yürüyen Köşkü Yasaklı...
1986 yılında Yürüyen Köşk’ün bahçesine girdiğimde içimi bir korku bir ürperti sarmıştı. Çünkü derin bir sessizlik vardı. Yürüyen Köşk’ün bahçesinde. Araştırma Enstitüsünün oraya atadığı kadrolu bekçisi Ali Tanık ile karşılaştım. Biraz daha yaklaştığımda “ Yassak kardeşim!” sözleri ile geri adım atmıştım. Köşk’le ilgili İlk haberim de “ Atatürk’’ün Yürüyen Köşkü  Yasaklı” olmuştu. Bu haberi daha sonraki yıllarda diğer haberler de izlemişti…

Telefonla Gelen Yasak…
Aradan bir süre daha geçmişti. Bu kez neden yasak olduğunu araştırmaya başlamıştım. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir resmi tutanak ya da yazılı bir emir yoktu.  Araştırma Enstitüsüne 1975 yılında işe başlayan emekli olan bir başka görevli ise adını yazmamak koşuluyla şöyle konuşuyordu.

“ Darbeden bir gün sonra 13 Eylül 1980 sabahı askeriyeden bir telefon geldi. Telefon eden kişi Albay’dı. Korkudan adını bile soramadım. Bana “ derhal Yürüyen Köşk’ü ziyarete kapat, ikinci bir emre kadar da açılmayacak” dedi. Zaten her taraf asker kaynıyordu. Bu telefon geldikten bir gün sonra  Araştırma Enstitüsüne 200-300 kadar asker geldi. Burada bir ay kaldıktan sonra gittiler.” 

Bir başka görevli de 13 Eylül sabahı gördüklerini şöyle anlatıyordu: “ İhtilal olduktan bir yada birkaç gün sonra paraşütçü askerler Yürüyen Köşkün bahçesine geldiler. Bir gurup burada kamp yaptı. Diğer grupta Araştırma Enstitüsündeki lojmanda kaldılar. 13 Eylül sabahı buralarda nerdeyse yüzlerce asker vardı.  Ne oldu diye sorduğumda bana, Atatürk’ün Köşkü’nü korumaya geldik. Burada tarihi eserler, tablolar var. Bu amaçla buradayız” diye konuştuklarını hatırlıyorum. Zaten korkudan bir şey soramamıştım”

Dönemin Araştırma Enstitüsü Müdürü ise şöyle konuşuyordu: “Neden ve niçin yasak olduğunu bilmiyoruz. Ben göreve geldiğimde kapalıydı. Neden kapalı tutulduğunu araştırmak istedim ancak hiçbir resmi belge bulamadım” 

Yürüyen Köşkün Bekçisi, Köşkün Önünde  İntihar Ediyor…
Yürüyen Köşk’ün neden ve ne amaçla kapatıldığı halen bilinmezken bir başka ilginç olayda 1987 yılında meydana geliyordu. Yürüyen Köşk’ün kadrolu bekçisi Ali Tanık girdiği bunalım sonrasında Yürüyen Köşk’ün önüne elindeki beylik tabancası ile intihar ettiği söylenir.  Bu olayı duyar duymaz olay yerine gittiğimde bekçinin cesedinin evine gönderildiğini öğrenmiştim. Şimdiki  Saffet Çam İlkokulun  hemen yanında eski ahşap bir binanın 2. katında oturan bekçi Ali Tanık’ın evine gittiğimde intihar’ın nedenini öğrenmeye çalıştım. Ancak bana yanıt verecek hiç kimseyle karşılaşamadım. Sadece bir duvar dibinde ağlayarak oturan 10 yaşındaki oğlu Murat Tanık’ı teselli ederek ayrıldım. ( 12 yıl sonra ise 1999 depreminde Murat Tanık’la bir evin enkazının yanında yaralı olarak görünce yeniden teselli ettim).

1990 Sonrası Yürüyen Köşk...
Yürüyen Köşk ile  ilgili defalarca haber yapıp, onlarca yazı yazmıştım. Ancak sonuç nafileydi. Ulusal Medya en azından Yalova’da 12 Eylül darbesi ile kapatılan bir Atatürk’ün Köşkü olduğundan artık haberdar olmuştu. Amaç, artık bu köşkün yeniden halkın ziyaretine açılmasını sağlamaktı. Ancak Köşk, TBMM Milli Saraylara bağlı olduğundan atılan adımlardan sonuç alamıyordum.  Anlaşılan o ki, yazılı basında çıkan haberler yetersiz kalmıştı. 1994 yılında satın aldığım bir video kamerayla Hem Atatürk’ün Yürüyen Köşkün hem de Termal’de Atatürk Müzesinin karşısında yapımına başlanan TBMM tesisleri için kesilen ağaçları ve kapalı tutulan Atatürk Müzesinin içler acısı görüntülerini çekmeyi başarmış,  Atatürk’ün Yürüyen Köşkü ve Müzesinin kaderine terk edildiğini belgelemiştim. 

Türkiye, Yürüyen Köşk’ü Tanıyor…
Görüntülerimi önce Kanal 6’da yayınlanan ve Nurseli İdiz’in sunduğu Prizma programına vermiştim. Birkaç gün sonra Nurseli İdiz’le birlikte Yalova’ya gelerek dönemin Belediye Başkanı Cengiz Koçal’la ilk kez Yürüyen Köşk ile ilgili bir haber yapılmıştı. Artık, neredeyse bütün Türkiye Köşk’ün varlığından haberdar olmuştu. Daha sonra da Star televizyonunda bu görüntülerimi yayınlattırmıştım. Ve daha sonra  o yıllarda ses getiren dosya haberleriyle ün yapan Nokta Dergisine giderek gelişmeleri aktardım. Nokta Dergisi konuyla ilgili kapsamlı bir dosya hazırlamış ve o yıllarda benimle röportaj yaparak Yürüyen Köşk’ü ülke gündemine sokmayı başarmıştım…

Yürüyen Köşk Açılsın Kampanyası…
1996 Yılında “Ters Köşe” adıyla günlük yazılar yazdığım Haberci Gazetesinde de “Yürüyen Köşk Açılsın” diye kampanya başlattım. Haberci Gazetesi Genel Yayın Müdürü İbrahim Yurdagül’de de bu kampanyamı destekleyerek günlerce manşetten haber vererek kampanyanın genişletmesine olanak sağlamıştı. O günlerde en büyük desteklerden birisi de konuya duyarlılık gösteren dönemin ADD Yalova Şube Başkanı Muharrem İnce olmuştu. Dönemin ADD Başkanı İnce,  Yürüyen Köşk’le ilgili önemli girişimler başlatarak kamuoyu oluşturma konusunda ateşleyici çalışmalar yaparak Yalova Valiliğine bizzat gidip, Yürüyen Köşk’ün Yalova ve Yalovalılara kazandırılması için önemli çalışmalar gerçekleştirdi.  Ancak dönemin Valisi Nihat Özgöl, Yürüyen Köşk’ün varlığından habersiz olduğunu da hatta bu Köşk’ün nerede olduğunu bilmediğini Muharrem İnce’ye Valilik konutunda söylemiştir. Muharrem  İnce’nin  de destekleriyle nihayet Yürüyen Köşk, ilk kez, 5 Haziran 1998 Dünya Çevre Günü nedeniyle Yalova’ya gelen dönemin Çevre Bakanı Dr. İmren Aykut, tarafından, restorasyon girişimlerini başlattı.  Köşk, onarıma alındıktan sonra göstermelik bir şekilde yeniden ( Halka ziyarete kapalı  olmak kaydıyla)  açıldı. Ancak açılışlarda İnce ve ben muhalif kimliklerimizden ötürü görmezden gelindik ve açılışa bile davet edilmedik. O gün,  Yürüyen Köşk’e katkılarından dolayı onlarca kişiye plaket dağıtıldı.

Vali Yusuf Erbay, Yürüyen Köşk İçin Devreye Giriyor…
2003 yılında Yalova’ya Vali Yusuf Erbay’ın atanması bir çok şeyi de değiştirmeye yetmişti. Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü’nun onarım görüp,  sadece özel  günler için TBMM Milli Saraylar Dairesinden izin alınarak ziyarete açık tutulması yetersizdi. Tamamen halka açık olması gerekiyordu.  Yalova Valisi  Yusuf Erbay’ın göreve gelmesiyle birlikte hazırladığım Yürüyen Köşk dosyasını kendisine bizzat teslim ettim, Köşk’ün halkın ve öğrencilerin ziyarete açılması gerektiğini ifade ettim. Vali Erbay, kısa süre içersinde Yalova’nın adeta sembolü olan Yürüyen Köşk’e sahip çıkarak, kullanım alanlarıyla birlikte Köşk’ü Valilik himayesine aldırdı. Vali Erbay’a, Turizm Uygulama Otelinde düzenlediği basın toplantısında konu Yürüyen Köşk’e geldiğinde kendisine şöyle bir soru yöneltmiştim: “ Yürüyen Köşk’ün 75. yılının anısına yeniden halkın ziyaretine açılması için girişimde bulunacak mısınız?”  Sayın Vali bu soruya şöyle bir yanıt vermişti: ” Sayın Kırtay, geçici önlem yerine kalıcı çözüm yolu bulmak gerek. Atatürk’ün Köşkü, Yalova’ya yakışır. Yürüyen Köşk’ün Yalova Valiliğine devri için derhal yarın sabah başvurumuzu yapacağız “

Yürüyen Köşk Yalova Belediyesine Devrediliyor…
Vali Erbay, bu başvuruyu  yaptıktan  kısa bir süre sonra  Yürüyen Köşk, Tarım ve Köy işleri Bakanlığının 09.09.2004 tarihli onayı ile Yalova Valiliğine devredildi. Vali Erbay,tüm bunlarla yetinmeyerek Yalova halkının Yürüyen Köşk’le kucaklaşmasını sağlamak ve sürekli ziyaret için açık kalmasını hedeflemek için 2005 Mayıs ayında yapılan protokolle  Yürüyen Köşk’ü Yalova Belediyesine ve dönemin Yalova Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu’na devretti.  Yalova Valiliği ve Millî Saraylar Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen bir protokolle, Yürüyen Köşk, artık Yalova belediyesine aitti.

Binicioğlu Yürüyen Köşk’ü 26 Yıl Sonra Halka Açıyor…
Yalova Belediye Başkanı Barboros Binicioğlu, 2005 Mayıs ayında  teslim aldığı Yürüyen Köşk için çalışmalarına derhal başladı.Yürüyen Köşk, Çalık Holding sponsorluğunda  kapsamlı bir şekilde tadilata alındı, onarıldı, güçlendirildi ve Yürüyen Köşk’ün tanıtımı için çeşitli hediyelik eşyalar ile Yürüyen Köşk broşürler hazırlandı. Yürüyen Köşk’ün tanıtımı için CD, VCD’lerin yanı sıra Türkçe ve İngilizce olarak bir kitap hazırlandı. Ziyaretçileri görsel açıdan bilgilendirmek maksadıyla, Atatürk’ün kızaklarla yürüttüğü çalışmaları gösteren fotoğraflar için panolar yerleştirildi. Köşk bahçesinde bulunan ulu çınar ağacına yerleştirilen sistemle Köşkü ziyaret edenler ve görme engelliler için butona basarak, Yürüyen Köşk’ün hikayesini sesli olarak dinleme olanağı sağlandı. Yapımcılığını Can Dündar’ın üstlendiği Yürüyen Köşk belgeseli hazırlandı.  Ve nihayetinde  tüm bu hazırlıklar tamamlandığında Yürüyen Köşk Atatürk’ün Yalova’ya gelişinin 77.yıldönümünde 19 Ağustos 2006 yılında  26 yıl sonra halkın ziyaretine yeniden açıldı.  Köşk’ün açılmasıyla birlikte, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile protokol imzalanarak Yalova’daki tüm öğrencilerin Yürüyen Köşk’ü tanıyarak gezmeleri sağlandı. Ayrıca, Barbaros Binicioğlu’nun girişimleriyle Yürüyen Köşk’ten canlı TV yayınları ve TV dizileri yapılarak ülke çapında Yürüyen Köşk’ün tanınmasına olanak sağlandı.

Binicioğlu, Üniversiteye Yürüyen Köşk Logosu Öneriyor…
Yürüyen Köşk’ün halkın ziyaretine açılmasının ardından yoğun ilgi görmeye başladı. 2008 yılında Yalova Üniversitesinin açılmasıyla birlikte Üniversite logosunun da ne olacağı tartışılmaya başlandı. “Üniversite logosu Yürüyen Köşk olmalı “ başlıklı köşe yazısı yazdığım gün, beni arayan dönemin Yalova Belediye Başkanı Binicioğlu “ Yalova’nın Markası Yürüyen Köşk’tür. Benimde talebim bu yönde, gereken girişimleri derhal başlatacağım” diyerek www.farkyalovada.com  ‘da  bu konuyla ilgili bir anket çalışması yapmamı istemişti.  Kısa süre içinde Ankete  8 bin kişi katılmış ve kurulacak olan Üniversitenin logosunun Yürüyen Köşk olmasını isteyenlerin oranı ise %93 olmuştu. Binicioğlu’da Yalova Üniversitesi Kurucu Rektörü,  Prof.Dr. Niyazi Eruslu’ya Yalova halkının talepleri doğrultusunda Üniversite logosunun Yürüyen Köşk olmasını talep etmişti. Ertesi günü Yalova Üniversitesi Kurucu Rektörü  Prof.Dr. Niyazi Eruslu, Yalova Üniversitesinin Logosunun Yürüyen Köşk olacağının belirterek ilk basın açıklamasını da  Yürüyen Köşk antetli kağıda dökerek duyurmuştu. Elbetteki, Yalovalı bir Gazeteci olarak görevimi yapmaktan ve bu kente duyduğum sorumlulukları yerine getirmekten mutluydum.(2008-2013  yılları arasında Üniversitenin Logosu Yürüyen Köşk’tü. 2013 Yılında yine Eruslu döneminde bu logo değişmiştir)

Günümüzde Yürüyen Köşk…
Geçtiğimiz günlerde yeniden çekilen Yürüyen Köşk belgeselinin gala gecesi yapıldı. Bu gecede de yine plaketler verildi. Geçtiğimiz yıllarda Yalova Yürüyen Köşk Derneği kurulmuş. Yürüyen Köşkle ilgili envanter ve bilgi topluyorlarmış. Seminerler ve sempozyumlar veriliyormuş. Yalova Yürüyen Köşk Derneğinin Başkanlığını Yalova’da ikamet etmeyen, Yalova’ya zaman zaman gelen Metin Erdoğan yapıyormuş. Kendisiyle hiç tanışmadım. Derneklerine de davet edilmedim. Yürüyen Köşk’ün tanıtılmasında mimar olan Araştırmacı-Yazar Emekli Kurmay Yarbay Ahmet Akyol’a sordum. O da kendisiyle hiç karşılaşmamış. İşte bizimkisi de, Yalova’yı karşılıksız sevmek. Onlarca kişiye plaket dağıttılar, Yukarıda isimlerini saydıklarımdan tek bir kişiye bile kuru bir teşekkürü çok gördüler.  Dedik ya, “Bizimkisi Yalova’yı Karşılıksız Sevmektir " diye…
 . 

 


 

4 Yorum

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!