Yürüyen Köşk ve Gerçekler
Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü, Yalova’da son yıllarda öne çıkmış ve son dönemlerde tüm belediye başkanlarının ödül ve plaket aldıkları prestij projelerinden biri olmuştur. Ne yazık ki; son dönemlerde ise Yürüyen Köşk, rant politikalarının yanı sıra bir gelir kapısı haline getirilmiştir.
Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü, Yalova’da son yıllarda öne çıkmış ve son dönemlerde tüm belediye başkanlarının ödül ve plaket aldıkları prestij projelerinden biri olmuştur. Ne yazık ki; son dönemlerde ise Yürüyen Köşk, rant politikalarının yanı sıra bir gelir kapısı haline getirilmiştir. 1930 yılından buyana var olan Yürüyen Köşk, son yıllarda Yalova ve Türkiye’de adından daha sık söz edilir olmuştur.
Bu köşe yazımda “Bir Çevre Abidesi olan Yürüyen Köşk” gerçeklerini dile getirmek istiyorum. Son 20 yıl içinde Yürüyen Köşk nedeniyle plaket alan insanların adlarını buraya yazsam, burada sayfalarım yetmez inanın. İşte o nedenle bu köşe yazımda Yürüyen Köşk’ün, 1980 darbesiyle kapatılmasının ardından 2006 yılına kadar 26 yıl halkın ziyaretine kapalı kalmasının öyküsünü, bugünlere gelmesinde önemli katkıları olan Yürüyen Köşk’ün gerçek kahramanlarını dile getirmek istiyorum. Bunlar, Araştırmacı -Yazar Ahmet Akyol, Yalova eski Valisi Yusuf Erbay, Yalova Belediye eski Başkanı Barbaros Binicioğlu, Yalova eski Milletvekili Muharrem İnce ve yukarıda isimleri yazılı olanlarla birlikte Yürüyen Köşk için verdiğim mücadeleyi anlatmak istiyorum.
1980 Öncesi Yürüyen Köşk…
Yürüyen Köşk’ü Yalova dışında yaşayanlar ilk kez TRT’nin siyah beyaz yayın yaptığı dönemlerde Araştırmacı-Yazar Ahmet Akyol’un yaptığı belgesellerde görüyordu. Bizler ise yaşayarak. 1980’li yıllara kadar neredeyse Tüm Yalova halkı burada denize girer, Yürüyen Köşk’ün önündeki iskeleden de denize atlayarak, civarda piknik yaparak Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini görerek, yaşayarak öğrenirdik. Yürüyen Köşk’ü, ilk kez 1970 yılında Yalova Müfettiş Hamdi Girgin ilkokulu öğrencisiyken öğretmenlerimizin eşliğinde gitmiştik. Sonra her hafta sonu ailece gider olduk. O yıllarda, sadece Yürüyen Köşk değil, çiftlik de halka açıktı.Güneşlenmek isteyip, denize girenler, serinlemek isteyip ağaç altında uyuyanlar, mangal yapıp doğanın keyfini çıkartmak isteyenler her hafta sonu Yürüyen Köşk’ün bahçesinde toplanırdı. Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Yürüyen Köşk adeta hafta sonları dostlukların, komşuluk ilişkilerin güçlendiği bir mekân da olmuştu Yalova için. Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini bizler henüz çocuk yaşlarda öğrenmiştik. Benim de çocukluğumun geçtiği Yürüyen Köşkün bahçesi, 1980 darbesine kadar sürekli cıvıl cıvıldı.
1980 Sonrası Yürüyen Köşk …
Atatürk’ün çevreye verdiği önemi anlatan ve 1980 yılına kadar halkın ziyaretine açık olan Yürüyen Köşk 12 Eylül darbesi ile birlikte 13 Eylül 1980 sabahı kapatılmıştı. İşin ilginç yanı neden ve hangi maksatla kapatıldığı bilinmiyordu. 1985 Yılında muhabirliğe başladığım Cumhuriyet Gazetesinde Uğur Mumcu’yla karşılaştım. Kendisine Yalova’da Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü’nün hiçbir gerekçe gösterilmeden 12 Eylül 1980 darbesinden sonra halkın ziyaretine kapatıldığını söylemiş ve bu konuda kendisinden yardım istemiştim. Uğur Mumcu “Sen Yalovalısın, bu olaya önce sen sahip çıkmalısın, yılmadan bu olayı takip et” diyerek beni cesaretlendirmişti..
Atatürk’’ün Yürüyen Köşkü Yasaklı...
1986 yılında Yürüyen Köşk’ün bahçesine girdiğimde içimi bir korku bir ürperti sarmıştı. Çünkü derin bir sessizlik vardı. Yürüyen Köşk’ün bahçesinde. Araştırma Enstitüsünün oraya atadığı kadrolu bekçisi Ali Tanık ile karşılaştım. Biraz daha yaklaştığımda “ Yassak kardeşim!” sözleri ile geri adım atmıştım. Köşk’le ilgili İlk haberim de “ Atatürk’’ün Yürüyen Köşkü Yasaklı” olmuştu. Bu haberi daha sonraki yıllarda diğer haberler de izlemişti…
Telefonla Gelen Yasak…
Aradan bir süre daha geçmişti. Bu kez neden yasak olduğunu araştırmaya başlamıştım. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir resmi tutanak ya da yazılı bir emir yoktu. Araştırma Enstitüsüne 1975 yılında işe başlayan emekli olan bir başka görevli ise adını yazmamak koşuluyla şöyle konuşuyordu.
“ Darbeden bir gün sonra 13 Eylül 1980 sabahı askeriyeden bir telefon geldi. Telefon eden kişi Albay’dı. Korkudan adını bile soramadım. Bana “ derhal Yürüyen Köşk’ü ziyarete kapat, ikinci bir emre kadar da açılmayacak” dedi. Zaten her taraf asker kaynıyordu. Bu telefon geldikten bir gün sonra Araştırma Enstitüsüne 200-300 kadar asker geldi. Burada bir ay kaldıktan sonra gittiler.”
Bir başka görevli de 13 Eylül sabahı gördüklerini şöyle anlatıyordu: “ İhtilal olduktan bir yada birkaç gün sonra paraşütçü askerler Yürüyen Köşkün bahçesine geldiler. Bir gurup burada kamp yaptı. Diğer grupta Araştırma Enstitüsündeki lojmanda kaldılar. 13 Eylül sabahı buralarda nerdeyse yüzlerce asker vardı. Ne oldu diye sorduğumda bana, Atatürk’ün Köşkü’nü korumaya geldik. Burada tarihi eserler, tablolar var. Bu amaçla buradayız” diye konuştuklarını hatırlıyorum. Zaten korkudan bir şey soramamıştım”
Dönemin Araştırma Enstitüsü Müdürü ise şöyle konuşuyordu: “Neden ve niçin yasak olduğunu bilmiyoruz. Ben göreve geldiğimde kapalıydı. Neden kapalı tutulduğunu araştırmak istedim ancak hiçbir resmi belge bulamadım”
Yürüyen Köşkün Bekçisi, Köşkün Önünde İntihar Ediyor…
Yürüyen Köşk’ün neden ve ne amaçla kapatıldığı halen bilinmezken bir başka ilginç olayda 1987 yılında meydana geliyordu. Yürüyen Köşk’ün kadrolu bekçisi Ali Tanık girdiği bunalım sonrasında Yürüyen Köşk’ün önüne elindeki beylik tabancası ile intihar ettiği söylenir. Bu olayı duyar duymaz olay yerine gittiğimde bekçinin cesedinin evine gönderildiğini öğrenmiştim. Şimdiki Saffet Çam İlkokulun hemen yanında eski ahşap bir binanın 2. katında oturan bekçi Ali Tanık’ın evine gittiğimde intihar’ın nedenini öğrenmeye çalıştım. Ancak bana yanıt verecek hiç kimseyle karşılaşamadım. Sadece bir duvar dibinde ağlayarak oturan 10 yaşındaki oğlu Murat Tanık’ı teselli ederek ayrıldım. ( 12 yıl sonra ise 1999 depreminde Murat Tanık’la bir evin enkazının yanında yaralı olarak görünce yeniden teselli ettim).
1990 Sonrası Yürüyen Köşk...
Yürüyen Köşk ile ilgili defalarca haber yapıp, onlarca yazı yazmıştım. Ancak sonuç nafileydi. Ulusal Medya en azından Yalova’da 12 Eylül darbesi ile kapatılan bir Atatürk’ün Köşkü olduğundan artık haberdar olmuştu. Amaç, artık bu köşkün yeniden halkın ziyaretine açılmasını sağlamaktı. Ancak Köşk, TBMM Milli Saraylara bağlı olduğundan atılan adımlardan sonuç alamıyordum. Anlaşılan o ki, yazılı basında çıkan haberler yetersiz kalmıştı. 1994 yılında satın aldığım bir video kamerayla Hem Atatürk’ün Yürüyen Köşkün hem de Termal’de Atatürk Müzesinin karşısında yapımına başlanan TBMM tesisleri için kesilen ağaçları ve kapalı tutulan Atatürk Müzesinin içler acısı görüntülerini çekmeyi başarmış, Atatürk’ün Yürüyen Köşkü ve Müzesinin kaderine terk edildiğini belgelemiştim.
Türkiye, Yürüyen Köşk’ü Tanıyor…
Görüntülerimi önce Kanal 6’da yayınlanan ve Nurseli İdiz’in sunduğu Prizma programına vermiştim. Birkaç gün sonra Nurseli İdiz’le birlikte Yalova’ya gelerek dönemin Belediye Başkanı Cengiz Koçal’la ilk kez Yürüyen Köşk ile ilgili bir haber yapılmıştı. Artık, neredeyse bütün Türkiye Köşk’ün varlığından haberdar olmuştu. Daha sonra da Star televizyonunda bu görüntülerimi yayınlattırmıştım. Ve daha sonra o yıllarda ses getiren dosya haberleriyle ün yapan Nokta Dergisine giderek gelişmeleri aktardım. Nokta Dergisi konuyla ilgili kapsamlı bir dosya hazırlamış ve o yıllarda benimle röportaj yaparak Yürüyen Köşk’ü ülke gündemine sokmayı başarmıştım…
Yürüyen Köşk Açılsın Kampanyası…
1996 Yılında “Ters Köşe” adıyla günlük yazılar yazdığım Haberci Gazetesinde de “Yürüyen Köşk Açılsın” diye kampanya başlattım. Haberci Gazetesi Genel Yayın Müdürü İbrahim Yurdagül’de de bu kampanyamı destekleyerek günlerce manşetten haber vererek kampanyanın genişletmesine olanak sağlamıştı. O günlerde en büyük desteklerden birisi de konuya duyarlılık gösteren dönemin ADD Yalova Şube Başkanı Muharrem İnce olmuştu. Dönemin ADD Başkanı İnce, Yürüyen Köşk’le ilgili önemli girişimler başlatarak kamuoyu oluşturma konusunda ateşleyici çalışmalar yaparak Yalova Valiliğine bizzat gidip, Yürüyen Köşk’ün Yalova ve Yalovalılara kazandırılması için önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Ancak dönemin Valisi Nihat Özgöl, Yürüyen Köşk’ün varlığından habersiz olduğunu da hatta bu Köşk’ün nerede olduğunu bilmediğini Muharrem İnce’ye Valilik konutunda söylemiştir. Muharrem İnce’nin de destekleriyle nihayet Yürüyen Köşk, ilk kez, 5 Haziran 1998 Dünya Çevre Günü nedeniyle Yalova’ya gelen dönemin Çevre Bakanı Dr. İmren Aykut, tarafından, restorasyon girişimlerini başlattı. Köşk, onarıma alındıktan sonra göstermelik bir şekilde yeniden ( Halka ziyarete kapalı olmak kaydıyla) açıldı. Ancak açılışlarda İnce ve ben muhalif kimliklerimizden ötürü görmezden gelindik ve açılışa bile davet edilmedik. O gün, Yürüyen Köşk’e katkılarından dolayı onlarca kişiye plaket dağıtıldı.
Vali Yusuf Erbay, Yürüyen Köşk İçin Devreye Giriyor…
2003 yılında Yalova’ya Vali Yusuf Erbay’ın atanması bir çok şeyi de değiştirmeye yetmişti. Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü’nun onarım görüp, sadece özel günler için TBMM Milli Saraylar Dairesinden izin alınarak ziyarete açık tutulması yetersizdi. Tamamen halka açık olması gerekiyordu. Yalova Valisi Yusuf Erbay’ın göreve gelmesiyle birlikte hazırladığım Yürüyen Köşk dosyasını kendisine bizzat teslim ettim, Köşk’ün halkın ve öğrencilerin ziyarete açılması gerektiğini ifade ettim. Vali Erbay, kısa süre içersinde Yalova’nın adeta sembolü olan Yürüyen Köşk’e sahip çıkarak, kullanım alanlarıyla birlikte Köşk’ü Valilik himayesine aldırdı. Vali Erbay’a, Turizm Uygulama Otelinde düzenlediği basın toplantısında konu Yürüyen Köşk’e geldiğinde kendisine şöyle bir soru yöneltmiştim: “ Yürüyen Köşk’ün 75. yılının anısına yeniden halkın ziyaretine açılması için girişimde bulunacak mısınız?” Sayın Vali bu soruya şöyle bir yanıt vermişti: ” Sayın Kırtay, geçici önlem yerine kalıcı çözüm yolu bulmak gerek. Atatürk’ün Köşkü, Yalova’ya yakışır. Yürüyen Köşk’ün Yalova Valiliğine devri için derhal yarın sabah başvurumuzu yapacağız “
Yürüyen Köşk Yalova Belediyesine Devrediliyor…
Vali Erbay, bu başvuruyu yaptıktan kısa bir süre sonra Yürüyen Köşk, Tarım ve Köy işleri Bakanlığının 09.09.2004 tarihli onayı ile Yalova Valiliğine devredildi. Vali Erbay,tüm bunlarla yetinmeyerek Yalova halkının Yürüyen Köşk’le kucaklaşmasını sağlamak ve sürekli ziyaret için açık kalmasını hedeflemek için 2005 Mayıs ayında yapılan protokolle Yürüyen Köşk’ü Yalova Belediyesine ve dönemin Yalova Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu’na devretti. Yalova Valiliği ve Millî Saraylar Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen bir protokolle, Yürüyen Köşk, artık Yalova belediyesine aitti.
Binicioğlu Yürüyen Köşk’ü 26 Yıl Sonra Halka Açıyor…
Yalova Belediye Başkanı Barboros Binicioğlu, 2005 Mayıs ayında teslim aldığı Yürüyen Köşk için çalışmalarına derhal başladı.Yürüyen Köşk, Çalık Holding sponsorluğunda kapsamlı bir şekilde tadilata alındı, onarıldı, güçlendirildi ve Yürüyen Köşk’ün tanıtımı için çeşitli hediyelik eşyalar ile Yürüyen Köşk broşürler hazırlandı. Yürüyen Köşk’ün tanıtımı için CD, VCD’lerin yanı sıra Türkçe ve İngilizce olarak bir kitap hazırlandı. Ziyaretçileri görsel açıdan bilgilendirmek maksadıyla, Atatürk’ün kızaklarla yürüttüğü çalışmaları gösteren fotoğraflar için panolar yerleştirildi. Köşk bahçesinde bulunan ulu çınar ağacına yerleştirilen sistemle Köşkü ziyaret edenler ve görme engelliler için butona basarak, Yürüyen Köşk’ün hikayesini sesli olarak dinleme olanağı sağlandı. Yapımcılığını Can Dündar’ın üstlendiği Yürüyen Köşk belgeseli hazırlandı. Ve nihayetinde tüm bu hazırlıklar tamamlandığında Yürüyen Köşk Atatürk’ün Yalova’ya gelişinin 77.yıldönümünde 19 Ağustos 2006 yılında 26 yıl sonra halkın ziyaretine yeniden açıldı. Köşk’ün açılmasıyla birlikte, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile protokol imzalanarak Yalova’daki tüm öğrencilerin Yürüyen Köşk’ü tanıyarak gezmeleri sağlandı. Ayrıca, Barbaros Binicioğlu’nun girişimleriyle Yürüyen Köşk’ten canlı TV yayınları ve TV dizileri yapılarak ülke çapında Yürüyen Köşk’ün tanınmasına olanak sağlandı.
Binicioğlu, Üniversiteye Yürüyen Köşk Logosu Öneriyor…
Yürüyen Köşk’ün halkın ziyaretine açılmasının ardından yoğun ilgi görmeye başladı. 2008 yılında Yalova Üniversitesinin açılmasıyla birlikte Üniversite logosunun da ne olacağı tartışılmaya başlandı. “Üniversite logosu Yürüyen Köşk olmalı “ başlıklı köşe yazısı yazdığım gün, beni arayan dönemin Yalova Belediye Başkanı Binicioğlu “ Yalova’nın Markası Yürüyen Köşk’tür. Benimde talebim bu yönde, gereken girişimleri derhal başlatacağım” diyerek www.farkyalovada.com ‘da bu konuyla ilgili bir anket çalışması yapmamı istemişti. Kısa süre içinde Ankete 8 bin kişi katılmış ve kurulacak olan Üniversitenin logosunun Yürüyen Köşk olmasını isteyenlerin oranı ise %93 olmuştu. Binicioğlu’da Yalova Üniversitesi Kurucu Rektörü, Prof.Dr. Niyazi Eruslu’ya Yalova halkının talepleri doğrultusunda Üniversite logosunun Yürüyen Köşk olmasını talep etmişti. Ertesi günü Yalova Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof.Dr. Niyazi Eruslu, Yalova Üniversitesinin Logosunun Yürüyen Köşk olacağının belirterek ilk basın açıklamasını da Yürüyen Köşk antetli kağıda dökerek duyurmuştu. Elbetteki, Yalovalı bir Gazeteci olarak görevimi yapmaktan ve bu kente duyduğum sorumlulukları yerine getirmekten mutluydum.(2008-2013 yılları arasında Üniversitenin Logosu Yürüyen Köşk’tü. 2013 Yılında yine Eruslu döneminde bu logo değişmiştir)
Günümüzde Yürüyen Köşk…
Geçtiğimiz günlerde yeniden çekilen Yürüyen Köşk belgeselinin gala gecesi yapıldı. Bu gecede de yine plaketler verildi. Geçtiğimiz yıllarda Yalova Yürüyen Köşk Derneği kurulmuş. Yürüyen Köşkle ilgili envanter ve bilgi topluyorlarmış. Seminerler ve sempozyumlar veriliyormuş. Yalova Yürüyen Köşk Derneğinin Başkanlığını Yalova’da ikamet etmeyen, Yalova’ya zaman zaman gelen Metin Erdoğan yapıyormuş. Kendisiyle hiç tanışmadım. Derneklerine de davet edilmedim. Yürüyen Köşk’ün tanıtılmasında mimar olan Araştırmacı-Yazar Emekli Kurmay Yarbay Ahmet Akyol’a sordum. O da kendisiyle hiç karşılaşmamış. İşte bizimkisi de, Yalova’yı karşılıksız sevmek. Onlarca kişiye plaket dağıttılar, Yukarıda isimlerini saydıklarımdan tek bir kişiye bile kuru bir teşekkürü çok gördüler. Dedik ya, “Bizimkisi Yalova’yı Karşılıksız Sevmektir " diye…
.
4 Yorum
Metin Erdogan
11.02.2021 01:50:28
Sayın Kırtay, Yürüyen Köşk'ün tanıtımına emeği geçenleri sıralamışsınız. Çok kadirşinas bir davranış. Ancak ben olsam eski Çevre Bakanı Sn.Dr.İmren Aykut'u da bu listeye dahil ederdim. Saygılarımla.
Sevinç Dalyan
10.02.2021 13:11:34
Değerli Metin Erdoğan.; Sizinle tanışmamız yaklaşık 4 sene oldu.Sizinle tanışınca işte bizim böyle vatansever insanlarımız var dedim.Böyle büyük bir özverili çalışma ve hatta bu çalışmayı yasam biçimine çeviren ender insanlardan birisiniz.Istanbul'a sizi davet ettiğimizde sizin o dört efsane çevrecik bizlere tanıtmanız bizlere güç verdi.Ataturk ve diğer üç çevreci hakkında doğaya olan sevgileri ile ilgili bilmediğimiz öyle çok şeyler vermiş ki. Ben bir cumhuriyet derneği başkanı olarak davet ettim geldiniz.Daha sonra İstanbul'da yine dernek başkanı arkadaşlarım davet etti onlarada aynı eğitimi verdiniz. Eğitim diyeceğim çünkü içinde gerçekten bilgi ve bilmemiz gerekenlerle dolu bir konferanstı.Sadece içime ükte olan bir konu var söylemeden edemeyeceğim.Bir çay bir kahve bile birlikte içemedik.Konferans öncesi konuya hazırlık dediniz,sonrası hemen dönmem gerekiyor dediniz hepsindede bu şekilde oldu.Umarim korona biterde,yalovada hep birlikte buluşur bir kahve içip sohbet etme olanağımız olur .Her vatandaşın sizin yazdığınız dört efsane çevreci kitabınızı okumasını tavsiye ederim .Ayrıca Yürüyen Köşk Derneğini kurdunuz. Bende üye olmaktan onur duydum.Çalışmalarınız her kurumun örnek alması gerektiği gibi. Saygılar selamlar.
Metin Erdogan
22.02.2021 14:44:20
Teşekkürler. Er ele :)
Metin Erdogan
05.02.2021 01:55:38
Sayın Faruk Kırtay, 4 Şubat 2021 30 Ocak 2021 tarihli “Yürüyen Köşk ve Gerçekler” yazınızı dikkatle okudum. Yürüyen Köşk Derneği (YKD) kurucu başkanı olarak, Yürüyen Köşk konusunda vermiş olduğunuz değerli bilgiler ve üstün çabalarınız için size teşekkür ederim. Ancak izninizle ismim geçen bu yazınızda bazı eksik yanlışları düzeltmek istiyorum: 1. Yazınızda, Atatürk’ün Yürüyen Köşkü’nün son yıllarda sürekli gündemde olduğundan ve çok sık konuşulduğundan söz etmişsiniz: Haklısınız, Köşk yaklaşık son 5-6 yıldır Köşk herkesin dilinde. Bu nasıl başarıldı sorusuna vereceğimiz yanıt şudur: Bu geçmişte sizlerin, daha sonraki yıllarda Yerel Yönetimlerin ve son 10 yılda Yürüyen Köşk Gönüllülerinin (şimdiki Yürüyen Köşk Derneğimiz-YKD) çabalarıyla olmuştur. Bu duruma hepimizin çok mutlu olması gerekir? 2. Yazınızda, Yürüyen Köşk’ün gelir kapısı haline gelmesinden şikayet etmektesiniz: Yaklaşık 10 yıldır bu konuda önce bir kişi (bendeniz), sonra küçük bir gönüllüler grubu (isimlerini açıklayabilirim) ve bir yıldan beri Dernek olarak çok sayıda tanıtım çalışması yaptık. Hiçbir kişi veya kuruluştan 1 tek kuruş dahi maddi çıkar sağlamadık. Mevki-Makam beklentimiz asla olmadı, gelecekte de olması söz konusu değildir! 3. Yürüyen Köşk Belgeseli vesilesiyle hak etmeyenlere plaket verilmesinden söz etmektesiniz: Yaklaşık iki yıl süren belgeselin çekiminde, baştan sona kadar naçizane başdanışmanlık katkım olmuştur. Bundan dolayı tarafıma verilen plakete şu ana kadar itiraz eden bir kişi dahi çıkmamıştır. Gala’ya davet konusuna gelince; Gala tarafımızdan organize edilmediği için, plaketlerin takdir ve dağıtımı ile törene davet edilenlerin seçiminde hiçbir dahlimiz kesinlikle olmamıştır! 4. Geçmişte Köşk’ün tanıtılmasında “gerçek kahramanların” adlarını yazmış ve onları hiç aramadığımızı söylemektesiniz: Öncelikle adlarını yazdığınız; Araştırmacı Yazar Ahmet Akyol, Yalova eski Valisi Yusuf Erbay, Yalova eski Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu ve Yalova eski Milletvekili Muharrem İnce’ye Köşk’ün tanıtımına emekleri geçtiği için şükran borçlu olduğumuzu belirtiyorum. Ancak, aynı yazınızda, benim bu kahramanları yok saydığımı belirtmekte ve sizinle (Faruk Kırtay) ve Araştırmacı-Yazar Ahmet Akyol ile diyalog kurmadığımı ifade etmektesiniz. Bu iddianız tamamen yanlıştır, izninizle düzeltmek istiyorum. Sizden başlayalım; -Sn.Faruk Kırtay: Hiç karşılaşmadığımız doğru ama birbirimizi hiç tanımadığımız yanlıştır. Şahsen sizinle hiç karşılaşmamış olmama rağmen, Köşk konusu ile yakından ilgili olduğunuzu bildiğim için, 11 Ağustos 2017 günü size eMail yazdım ve ünlü Piyanist Fazıl SAY’ın 10 Kasım 2017 tarihli Yürüyen Köşk Bestesinin Ankara’daki Galasına davet ettim. Siz de bana “gelmeye çalışacağım” şeklinde çok kısa bir yanıt verdiniz. Bunun üzerine ben size tekrar yazarak, çok mutlu olacağımı ve görüşmek istediğimi belittim. Ancak gala programına teşrif etmediğiniz gibi, bana bilgi de vermediniz! -Sn.Ahmet Akyol: Değerli hocama 28 Ocak 2015 günü eMail yazdım, Köşk konusunda dilek ve önerilerimi sıraladım ve kendisiyle tanışmak istediğimi ifade ettim. Sn.Akyol verdiği yanıtta benimle görüşme konusunda isteksiz göründü. Bir süre geçti ve ben ortak bir dostumuzla (adı bende saklı) görüşmek istediğimi yineledim, yine olumlu bir yanıt alamadım. Daha sonrası çok önemli: Ben kısmen Köşkü anlatan “Dört Efsane Çevreci” kitabımı yayınladım ve o kitabımda, lütfedip benimle görüşmeyi kabul etmeyen bu değerli insanın adını kalın harflerle yazarak kendisine özel teşekkürde bulundum. Yani sizin iddia ettiğiniz gibi, benim Sn.Akyol’a kayıtsız kaldığım doğru değildir. Sn.Kırtay, yeri gelmişken size bu konuda açıkça sormak şunu istiyorum; Siz olsanız, randevu dahi alamadığınız bir kişiye kitabınızda yer verir misiniz? Bu soruma vereceğiniz samimi yanıtınız gerçekten çok merak ediyorum! -Sn.Barbaros Binicioğlu: Kendisiyle Yalova’da uzun bir görüşmem oldu. Yurtdışında olması nedeniyle tekrar buluşamadık, ama kitabımı hediye ettim ve sıkça haberleştik! -Sn.Muharrem İnce: Kendisiyle iki kez görüşmemiz oldu. Yürüyen Köşk galasına davet ettim, maalesef gelmedi! Sn. Yusuf Erbay: Kendisiyle ilerleyen zamanlarda tanıştım. İki telefon görüşmesi yaptık ve gönderdiğim kitabım için beni kutladı! Özetle; Bu açıklamalarımdan da görüleceği üzere, başta zatialiniz olmak üzere, sözünü ettiğiniz beş gerçek kahramana karşı kayıtsız kaldığım kesinlikle doğru değildir! 5. Yalova Üniversitesi kurumsal logosundan Yürüyen Köşk resminin çıkarılması konusu: Sizin geçmişte bu konuda gösterdiğiniz çabalarınızı bilmemekle birlikte saygı duyarım. Ancak bu konu 4 yıl önce kent ve ülke gündemine tarafımızdan taşınmıştır. O günkü gazete manşetlerine bakarsanız adımın çok sık geçtiğini göreceksiniz. Bu konuda yaptığım çalışmalar arasında; Yalova’da görev yapan tüm Rektörlerle görüşmek, basın açıklamaları yapmak ve Yalova’daki tüm siyasi parti merkezlerini ziyaret etmek, basın açıklamaları yapmak, change.org kampanyası düzenlemek vs. bulunmaktadır. Yürüyen Köşk Gönüllüleri ile birlikte yaptığımız ziyaretlerden sonra, çeşitli Kurum ve Kuruluşlar kent meydanında masa kurup, imza kampanyası başlatmışlardır! Daha önemlisi; Yalova Belediyesi ile Yalova Kent Konseyi ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası resmi yazışmalarda kullandıkları antetli kağıtlarına “Yürüyen Köşk Logosunu” yerleştirmişlerdir! 6. YKD’nin Kurucu Başkanı olan benim hakkında Yalova’da ikamet etmediğimden söz etmektesiniz. Bu bilgi doğrudur. Ancak mevcut demografik yapısı gündem konusu olan Yalova’da benim İzmirli olduğuma dikkat çekmeniz ilginç geldi. Malumunuz olduğu üzere, Yalova’ya en çok emeği geçen Gazi Paşa da (Kendimi o dahi önderle mukayese etmek gibi bir düşüncem asla ve kat’a olamaz!) Yalova’lı değildi! Yalova’da ikamet etmediği halde kente büyük emekler veren çok sayıda kişi var ki, buna herkesin mutlu olması gerekir! 7. Yürüyen Köşk Derneğinin Kuruluşu hakkında bilgi verilmediğini belirtmişsiniz: Kısaca belirteyim; Yürüyen Köşk konusunda başlangıçta ben küçük çalışmalar yaptım. Sonra bir “Yürüyen Köşk Gönüllüleri” grubu oluşturduk ve yolumuza devam ettik. En son aşamada dernekleşmeye karar verdik ve bunu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova’ya gelişinin 90. Yıl Dönümü olan 19 Ağustos 2019 günü gerçekleştirdik. Kısa adı YKD olan Derneğimiz, gerçek anlamda bağımsız (NonGovernmental Organisation), özerk ve partilerüstü bir yapıya sahip olup, temel amacı, doğa ve çevre sembolü ve teknoloji harikası olan bu mütevazı eseri (Yürüyen Köşkü) dünyaya tanıtmak ve toplumda doğa sevgisini geliştirmektir. Orta hedeflerimiz arasında Yalova’yı güzel ülkemizin Çevrecilik Başkenti yapmaktır. Çalışmalarımız “El ele” sloganı altında yürütülmektedir. Tüm bu konular yerel basında birkaç kez manşetten verildi. Gazeteci olduğunuz için bundan haberdar olduğunuzu kuvvetle tahmin ediyoruz. Sayın Faruk Kırtay, İzninizle bu vesileyle yaptığımız çalışmalar konusunda çok özet bilgiler sunmak istiyorum. Aşağıda sıraladığım konular, kısmen tarafımdan yapılmış olmakla birlikte, genel olarak Yürüyen Köşk Gönüllüleri ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Konu başlıkları; -Köşk konulu “Dört Efsane Çevreci” kitabının yayınlanması ve kısa sürede 3. Baskısını yapması, -Ünlü Piyanist kadim dostum Fazıl SAY’ın hiçbir ücret almadan Köşk için beste yapması ve bu bestesini 5 kıtada icra etmesi, -Yalovalı ünlü yazar Ömür KURT’un “Karaca ve Yürüyen Köşk” konulu bir çocuk masal kitabı yazması, -Yürüyen Köşk’ün UNESCO Dünya Kültür Mirasları Geçici Listesine alınmasını teminen tarafımdan hazırlanan raporun, başta Yalova olmak üzere ülkemizdeki tüm ilgili Kurum ve Kuruluşlara dağıtılması ile başta UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkanı Prof.Dr.Öcal Oğuz olmak üzere, Çevre, Kültür ve Dışişleri Bakanlıkları yetkilileriyle görüşmeler yapılması, -Efsane Çevreci Mustafa Kemal Atatürk’e dünya çevre ödülü verilmesi ve Yalova’da bir dünya çevre konferansının düzenlenmesi için, hazırladığım raporun başta Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı (BM-UNEP, Nairobi) olmak üzere, ülkemizdeki tüm ilgili Kurum ve Kuruluşlara takdim edilmesi. Ve BM’den gelen kısmen olumlu yanıtın paylaşımının yapılması, -Facebook’da tarafımdan yönetilen “ATATÜRK ve YÜRÜYEN KÖŞK” isimli grubumda sürekli Yürüyen Köşk bilgilerinin paylaşılması, (Yaklaşık 2.500-3.000’i Yalovalı olmak üzere, toplamda 15.000 civarında takipçim bulunmaktadır!) -Üçü Yalova’da olmak üzere, yurtiçinde ve dışında sayısız konferans ve söyleşiler düzenlenmesi, (23 Nisan 2020 günü Londra’da, daha sonra sırayla Münih (3. Kez!) ve ABD’de planlanan söyleşiler maalesef Pandemi nedeniyle ertelenmiştir.) -Yalova’daki tüm önemli ağaçların Anıt Ağaç tescilinin yapılmasına, dolaylı olarak vesile olunması, (Ağaçların levhasının (künyesi) yakında takılması beklenmektedir.) -Yürüyen Köşk alanındaki her türlü düğün, dernek, nişan etkinliklerine karşı mücadele verilmesi ve iyi sonuç elde edilmesi, -Okullarda çocuklara sunumlar yapılması, çocuklara binlerce Yürüyen Köşk resimli şapka ve tişörtler dağıtılması, -Bizim de katkılarımızla çekimi yapılan Yürüyen Köşk Belgeselinin 2021 yılı Ocak ayı içinde tamamlanması. Sayın Faruk Kırtay, Gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki, yukarıda özet halinde belirtmeye çalıştığım yaklaşık on yıllık çalışmalarımızın, Köşk’teki rekor ziyaretçi sayılarının artışında etkisi bulunmaktadır! Yalova halkının bunun farkında olması, bizim için en büyük bir ödüldür. Ayrıca yazınızda hiç tanımadığınızı iddia ettiğiniz “Metin Erdoğan” sadece İzmir’de ikamet etmiyor, aynı zamanda ülkesini çok seven ve her şeyini Atatürk’e borçlu olduğunu bilen Vanlı bir yurttaştır. Ben sizin yerinizde olsam, çıkar beklemeden Yalova’nın ve Köşk’ün bu ölçüde reklamını yapan bu Gönüllü’ye ve yol arkadaşlarına kuru bir teşekkürü çok görmezdim. Sözümü bugüne kadar hiçbir karşılık beklemeden yanımda olan Yürüyen Köşk Gönüllüsü arkadaşlarıma teşekkürle tamamlamak istiyorum. El ele ???? Saygılarımla. Metin Erdoğan Yürüyen Köşk Gönüllüsü Yürüyen Köşk Derneği Başkanı Araştırmacı-Yazar, e. Ataşe, e.Müsteşar Yardımcısı eMail: metinerdogan5@yahoo.de