Yürüyen Köşk ve Perde Arkası
Yürüyen Köşk ve Perde Arkası
10 Haziran 2010 Perşembe 01:00:00

Atatürk’ün Yürüyen Köşk’ü, Yalova’da son yıllarda öne çıkmıştır. 1930 yılından buyana var olan Yürüyen Köşk, son yıllarda öne çıkmış, Yalova ve Türkiye’de adından daha sık söz edilir olmuştu. Peki birkaç yıl öncesine gittiğimizde Yürüyen Köşk gerçekleri nelerdir:

İşte 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutladığımız bu günlerde “Bir Çevre Abidesi olan Yürüyen Köşk” gerçeklerini dile getirmek istiyorum. Biraz geriye gittiğimizde Yürüyen Köşkü Yalova’da yaşayan pek çok kişinin varlığından dahi haberi olmadığı bilinen bir gerçektir. Bilinmeyen bir başka konu Yürüyen Köşkün neden ve hangi gerekçelerle halkın ziyaretine uzun yıllar kapalı tutulduğudur.

12 Eylül 1980 Öncesinde Yürüyen Köşk
12 Eylül 1980 yılına kadar Yalovalılar, Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini Yürüyen Köşkü ziyaret ederek öğreniyorlardı. O yıllarda bizler, Köşk’ün önündeki iskeleden denize atlayarak, çevresinde bulunan ağaçların altında piknik yapardık. Atatürk’ün çevreye ne kadar önem verdiğini görerek, yaşayarak öğreniyorduk. Yürüyen Köşk’ü, ilk kez 1970 yılında ilkokul öğrencisi iken ziyaret etmiştim. Sonra bir daha ve bir daha. Çünkü Marmara’nın en temiz en kullanışlı plajı orasıydı.Güneşlenmek isteyip, denize girenler, serinlemek isteyip ağaç altında uyuyanlar, mangal yapıp doğanın keyfini çıkartmak isteyenler her hafta sonu Yürüyen Köşkün bahçesinde toplanırdı. Yürüyen köşk adeta hafta sonları dostlukların, komşuluk ilişkilerin güçlendiği bir mekân da olmuştu Yalova için.Türkiye’de ve hatta dünyada bir başka yer var mıdır ki; Hem deniz, hem ormanlık,  hemS kumsal, hem tarih ve hem de piknik alanı olan. İşte orası böyle bir yerdi. Üstelik hepsinin arasında sadece 5 metre mesafe vardı. Benim de çocukluğumun geçtiği Yürüyen Köşkün Bahçesi, 12 Eylül öncesinde sürekli cıvıl cıvıldı.

Ve Yürüyen Köşk Kapatılıyor…
Atatürk’ün Çevreye verdiği önemi anlatan ve 1980 yılına kadar halkın ziyaretine açık olan Yürüyen köşk 12 Eylül 1980 Darbesi ile birlikte 13 Eylül 1980 sabahı kapatılmıştı. İşin ilginç yanı neden ve hangi maksatla kapatıldığı halen bir sır gibi saklı tutulmaktadır.12 Eylül sonrasında Gazeteciliğe başladığımda çocukluğumun geçtiği Yürüyen Köşkün yeniden ziyarete açılması için girişimler yapmayı kendimde bir görev saydım. 1986 yılında Yürüyen Köşkün Bahçesine gizlice girdiğimde içimi bir korku bir ürperti sarmıştı. Çünkü derin bir sessizlik hüküm sürüyordu Yürüyen Köşkün Bahçesinde. Yürüyen Köşk’ün önünde fotoğraf çekmek için fırsat kollarken,  Araştırma Enstitüsünün, oraya atadığı kadrolu bekçisi Ali Tanık ile karşılaşmıştım. Biraz daha yaklaştığımda “ Yassak Kardeşim” sözleri ile geri adım atmıştım. Köşkle ilgili İlk haberim de “ Atatürk’ün Yürüyen Köşkü Yasaklı” olmuştu. Bu haberi daha sonraki yıllarda diğer haberler de izlemişti…

Yürüyen Köşk Gerçekleri...
Aradan bir süre daha geçmişti. Bu kez neden yasak olduğunu araştırmaya başlamıştım. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir resmi tutanak yada yazılı bir emir yoktu. Dönemin Araştırma Enstitüsü rahmetli müdürü ile ismini yazmamak kaydıyla yaptığım bir söyleşi de şöyle konuşuyordu: “Neden ve niçin yasak olduğunu bilmiyoruz. Ben göreve geldiğimde kapalıydı. Neden kapalı tutulduğunu araştırmak istedim ancak hiçbir resmi belge bulamadım. Araştırma Enstitüsüne 1975 yılında işe başlayan ve şu anda emekli olan bir başka görevli ise 12 Eylül ve 13 Eylül sabahını şöyle anlatıyordu: “ 13 Eylül sabahı askeriyeden bir telefon geldi. Telefon eden kişi albay’dı. Korkudan adını bile soramadım. Bana “ Derhal Yürüyen köşkü ziyarete kapat, ikinci bir emre kadar da açılmayacak” dedi. Zaten her taraf asker kaynıyordu. Bu telefon geldikten bir gün sonra Araştırma Enstitüsüne 200-300  kadar asker geldi. Burada bir ay kaldıktan sonra gittiler.” Bir başka görevli de 13 Eylül sabahı gördüklerini şöyle anlatıyordu: “ İhtilal olduktan bir yada birkaç gün sonra paraşütçü askerler Yürüyen köşkün bahçesine geldiler. Burada sayıları 150 kadardı. Bir kısmı burada kamp yaptılar. Diğer grupta Araştırma Enstitüsündeki lojmanda kaldılar. 13 Eylül sabahı buralarda nerdeyse 400–500 asker vardı. Ne oldu diye sorduğumda bana, Atatürk’ün Köşkü’nü korumaya geldik. Burada tarihi eserler, tablolar var. Burayı bombalayacaklar, bu amaçla buradayız” diye konuştuklarını hatırlıyorum. Zaten korkudan bir şey soramamıştım…”

Yürüyen Köşkün Bekçisi, İntihar Ediyor.
Yürüyen Köşkün neden ve ne amaçla kapatıldığı halen bilinmezken bir başka ilginç olayda 1987 yılında meydana geliyordu. Yürüyen Köşkün kadrolu bekçisi Ali Tanık, girdiği bunalım sonrasında Yürüyen Köşkün önünde elindeki beylik tabancası ile gelir ve kendini vurarak intihar eder. Bu olayı duyar duymaz olay yerine gittiğimde bekçinin cesedinin evine gönderildiğini öğrenmiştim. Şimdiki Saffet çam İlkokulun hemen yanında eski ahşap bir binanın 2. katında oturan bekçi Ali’nin evine gittiğimde intiharın nedenini öğrenmeye çalıştım. Ancak bana yanıt verecek hiç kimseyle karşılaşamadım. Sadece Bekçi Ali’nin 10 yaşındaki oğlu Murat Tanık ile konuşmuş ve başsağlığı dileyerek evden uzaklaşmıştım.

Yürüyen Köşk, Türkiye Gündeminde..…
Yürüyen Köşk ile ilgili defalarca haber yapıp, onlarca yazı yazmıştım. Ancak sonuç nafileydi. Takvimler bu kez 1990 yılını gösteriyordu. Ulusal Medya en azından Yalova’da 12 Eylül darbesi ile kapatılan bir Atatürk’ün Köşkü olduğundan artık haberdar olmuştu. Amaç, artık bu Köşkün yeniden halkın ziyaretine açılmasını sağlamaktı.  Anlaşılan o ki, yazılı basında çıkan haberler yetersiz kalmıştı. Satın aldığım bir video kamerayla Köşkün görüntülerini çekmeyi başarmış ve Atatürk’ün Yürüyen Köşkünün kaderine terk edildiğini belgelemiştim. Görüntülerimi önce Kanal 6, daha sonra da Star televizyonlarında yayınlattırmıştım. Daha sonra Nokta Dergisi bu konuyla ilgili benimle bir röportaj yaparak kapsamlı bir dosya hazırlamıştı TERS KÖŞE adıyla günlük yazılar yazdığım HABERCİ Gazetesinde de Yürüyen Köşk  ile ilgili bir kampanya başlatmıştım O yıllar.Kampanyamı açarken de dönemin ADD Şube Başkanı Muharrem İnce’den destek istemiştim.

Yürüyen Köşk Kampanyası...
Konuya duyarlılık gösteren dönemin ADD Yalova Şube Başkanı ve şimdiki CHP Yalova Milletvekili Gurupbaşkanvekili Muharrem İnce’de Yürüyen Köşkle ilgili önemli girişimler başlatarak kamuoyu oluşturma konusunda ateşleyici çalışmalar yaptı. İnce, 1996 yılında Yalova Valiliğine gidip durumu Vali Nihat Özgöl’den Yürüyen Köşk ile ilgili sorular yönelttiğinde Özgöl “Yalova’da Yürüyen Köşk mü var.? Nerede bu Köşk?” deyip İl Çevre Müdürü Bora Yalçın’dan ayrıntılı bilgi almıştı. Sonraki Günlerde İnce ile birlikte ortak bir çalışma programı gerçekleştirip, Yürüyen Köşkün Yalova ve Yalovalılara kazandırılması için önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Yaptığımız çalışmalar sonrasında Yürüyen Köşk, 5 Haziiran 1998 yılında  dönemin Çevre Bakanı İmren Aykut tarafından Bakanlıkça onarıma alındıktan sonra göstermelik bir şekilde halka açıldı. Köşkün açılmasında  en önemli katkıyı sunmamıza rağmen İnce ve ben bu açılışlara bile davet edilmedik. Köşk’ün açılışında dönemin Çevre Bakanı İmren Aykut, yönlendirmeler sonrasında onlarca kişiye burada Köşke katkılarından ötürü plaket takdim etti. Bu dağıtılan plaketler hangi gerekçelerle dağıtılmıştır halen anlamış değiliz…

Köşk Kapatılınca Bu Kez Devreye Valilik Giriyor…
Köşk, 1998 Yılında protokol ziyaretleri için açılmış olsa da, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan deprem nedeniyle hasar görmesi üzerine yeniden kapatılmıştı. Kısa bir süre sonra da Yürüyen  Köşk eskisi gibi unutulmaya yüz tutmuştu. 2003 Yılı başında Yalova’ya Vali olarak atanan Doç.Dr. Yusuf Erbay’a, Yalova’nın adeta sembolü olan Yürüyen Köşk’le ilgili düşüncelerini sorduğumda, Köşk’ün hem Cumhuriyetin, hem Yalova’nın hem de Atatürk’ün çevreye verdiği mesaj nedeniyle büyük önem kazandığını belirterek bu sorunu topyekûn çözmeye gayret göstereceğini vurguluyordu. Vali Erbay’a, Turizm Uygulama Otelinde düzenlediği basın toplantısında konu Yürüyen Köşke geldiğinde kendisine şöyle bir soru yöneltmiştim: “Yürüyen Köşk’ün 75. Yılının anısına yeniden halkın ziyaretine açılması için girişimde bulunacak mısınız?”  Bu soruma Erbay şöyle bir yanıt vermişti:” Geçici önlem yerine kalıcı çözüm yolu bulmak gerek. Atatürk’ün Köşkü Yalova’ya yakışır. Yürüyen Köşk’ün Yalova Valiliğine devri için derhal yarın sabah başvurumuzu yapacağız “

Köşk, Önce Valiliğe Sonra Belediye’ye Devrediliyor
Erbay, bu açıklamasının ardından, ilk etapta kullanım alanlarıyla birlikte Yürüyen Köşk’ü Valilik himayesine aldırdı. Ve Yürüyen Köşk, Tarım ve Köy işleri Bakanlığının 09.09.2004 tarihli onayı ile Yalova Valiliğine devredildi. Yürüyen Köşk, 2005 yılı Mayıs ayında da Yalova Valiliği ve Millî Saraylar Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen bir protokolle, Yalova Belediye Başkanlığı’na devredildi. Köşk daha sonra giderleri Çalık Holding tarafından karşılanan yenileme ve peyzaj düzenleme çalışmaları sonunda, Atatürk’ün Yalova’ya gelişinin 77. Yıldönümü olan 19 Ağustos 2006 günü, yapılan bir törenle halkın ziyaretine yeniden açıldı. 2006 yılında, AKP’nin Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından, belediyeleri motive etmek amacıyla düzenlenen proje yarışmasında ise, Yalova Belediyesi “Yürüyen Köşk” projesi ile, “Çevre” kategorisinde “En İyi Proje” ödülü kazanmış ve dönemin Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu, bu ödülünü de Başbakan’ın elinden almıştır.

Bir Tek Bülent Arınç Teşekkür Etti
Yürüyen Köşk’ün açılmasıyla birlikte Yalova’ya gelen dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç, Yürüyen Köşkü Milletvekilleri ile birlikte gezerken, Arınç’ın yanına gelen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Köşkün açılmasıyla ilgili olarak, Yalovalı Gazeteci Faruk Kırtay’ın büyük emeği geçtiğini, uzun yıllardan buyana 12 Eylül darbesi ile birlikte kapalı tutulan Köşk’ün açılmasında bu Gazetecinin büyük katkısı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Arınç “O Gazeteciyi tanımak istiyorum” demesi üzerine Arınç’ın yanına getirildiğimde Arınç, gösterdiğim duyarlılıktan ve mücadelemden ötürü bana teşekkür ederken, bundan sonra Köşk ile yapılacak olan tüm çalışmalarıma destek vereceğini söyledi. bende sayın Arınç'a bugüne kadarki çalışmalarda Milletvekili Muharrem İnce’ninde büyük katkısı olduğunu söylemiştim. Arınç yanında bulunan İnce’ye de teşekkür etmiş ve bugüne kadar sürdürülen. Çalışmalarımdan ötürü şahsıma ve İnce’ye teşekkür etmişti. Aldığımız ilk ve tek teşekkür sadece bu olmuştur... 

Yürüyen Köşk Logosu Üniversitenin Oluyor.
Yürüyen Köşk’ün açılmasından sonra Yalova Üniversitesinin kurulması gündeme gelince bu kez de Üniversite’nin logosunun ne olacağı tartışması yaşanırken, Üniversite logosunun Yürüyen Köşk olması için başlattığım anket ve yazdığım yazılardan sonra, Üniversite Rektörü Prof.Dr. Niyazi Eruslu bu düşünceme katıldığını belirterek Üniversite Logosunun Yürüyen Köşk olacağını müjdelemişti. Yalovalı bir Gazeteci olarak görevimi yapmaktan ve bu kente duyduğum sorumlulukları yerine getirmekten elbet mutluyum.

 

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!